Türk Konut Mimarisinde Tarihsel Süreklilikler Orta Asya ve Anadolu
Geçmişte kendisini Batı – Doğu dünyası ayrımı ve tarihsel
toplumların yönetici sınıflarına has prestijli, anıtsal ve askeri yapılarla
sınırlandıran mimarlık tarihi, günümüzde, geçmiş toplumlardaki tüm
ekonomik-sosyal tabakalara özgü mekânsal özellikler ve yerleşme kalıplarının
araştırılmasını hedeflemektedir.
Orta Asya kaynaklı göçer Türk mimarisinde mekânsal algıdan
söz edildiğinde insan-çevre bütüncüllüğü öne çıkar.
Mekân tarifi mimarlığın özünü oluşturur ve sınırsız doğanın
içerisinden çeşitli hacimlerin insani eylemler ile eşleştirilerek
tanımlanmasını içerir.
“Yer” tanımına geri dönülürse mekânsal kurgunun iki
boyutundan söz edilebilir: fiziksel kurgu ve işlevsel kurgu.
Orta Asya Türklerinin temel yaşam birimi olarak kabul edilen
“yurt” ele alındığında mimari form üretiminin çevresel ve kültürel referansları
anlaşılabilir. Anadolu’da “topak ev” olarak adlandırılan yurt geometrik form
olarak silindir bir kaidenin üstüne oturtulan eşit çaplı yarım küreden (kubbe)
oluşur. Yurt üç boyutta hasır örgü mantığı ile teşekkül ettiği ve keçeyle
örtüldüğü için hafiftir. Katlanabilir olan hasır strüktür sayesinde yurt
kolayca taşınabilir.
Pişirme yeri (ocak) dairesel planın merkezinde yer alırken
çeperlerin oturma, yatma, yeme vb. çeşitli işlevler ile yüklendiği ve bu
işlevleri karşılayan elemanların taşınmaya hazır biçimde oldukları görülür
…bozkırda mekân tanımının başlama noktasını yurt oluşturur.
Kazakistan-Çu Vadisi, Türkmenistan, Aral Gölü çevresi ile
Sırderya Boyları’nda ortaya çıkan ve Ortaçağa ait olduğu kabul edilen konutlar
Türklerin Anadolu’da oluşturdukları yapı çevreleriyle mekânsal süreklilikler
göstermektedirler
Güncel bulguları dikkate alan daha geniş bir bakış açısından
hareket ile Türk mimarisinde tarihsel sürekliliklerin araştırılmasında “göçebe”
ve “yerleşik” kategorilerinin anlamsızlaştığı görülmektedir.
XI. ve XII. yüzyıllardan itibaren Türk topluluklarının
Anadolu’daki nüfus artışı ile bu coğrafyaya has çevresel özellikler ve yapı
gelenekleriyle harmanlanmış sivil konut mimarisi oluşmuştur.
Anadolu çevresindeki coğrafyalar ile kültürel etkileşimleri
değerlendiren Doğan Kuban Anadolu’nun coğrafi özellikleriyle ilişkili bir “Türk
Evi Tipi” ortaya koyar
Mekânda işlevsel esneklik, çok amaçlılık, dönüştürülebilirlik,
hafiflik, yalınlık değişik coğrafyalara yayılan Türk toplumlarında konut
mekânının zaman üstü ilkeleri halini almıştır.
Anadolu geleneksel konut mimarisinde de mekânsal kurguyu
araştırırken birbiriyle bütünleşik iki düzeyden söz etmek
mümkündür:
i. İşlevsel Kurgu:
ii. Fiziksel Kurgu:
Türk evindeki odaların en önemli özellikleri kendi başlarına,
yapı içinde belirli eylemleri karşılayan birimler olmalarıdır.
Küçükerman tarafından Türk evi odası ve topak ev arasında
kurulan benzerlikte öne sürülen ortak noktalardan olan “çok amaçlı orta alan”
ve “oturma için biçimlenen çevresel alan” Alexander’in öne sürdüğü “kalıp”
tanımına uyum sağlamaktadır. Bu kalıplar Batı Anadolu’da Yörüklerin kullandığı
kara çadırlarda da görülmektedir
…alaçık adı verilen ve topak evin türevi olarak görülen
çadır sisteminin ön uzantısı olarak ortaya çıkan talvar dikkat çekicidir.
Talvar Anadolu’nun farklı yörelerindeki yerleşik düzen konutlarında hayat, köşk
veya ayazlık adı verilen açık ve yarı açık mekânlar ile işlevsel manada bir
akrabalık sergiler.
Günümüzde Anadolu’da halen kullanılmakta olan geleneksel
konutların Orta Asya kültürü ve antik Anadolu kültürleriyle ilişkileri
konusunda tarihin derinliklerinden elde edebildiğimiz malzemeler kesin
yargılara varmak için yetersizdir.
…mimaride kültürel özgünlüklerin aranması noktasında esas
incelenmesi gereken bir mimari kalıbı oluşturan bağlam – problem – çözüm çakışması
ya da işlev – form – teknik çakışmasıdır. Mekân kurgusunda işlev – malzeme örtüşmeleriyle
kültüre özgü nitelikler, kültürel yaklaşımları ve çevre duyarlıkları açığa
çıkacaktır.
…
Kavas, Kemal Reha (2012), Türk Konut Mimarisinde Tarihsel
Süreklilikler Orta Asya ve Anadolu, Belleten, Cilt: 76, Sayı: 276, s.
503-538
…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder