1 Aralık 2014 Pazartesi

Gaston Bachelard - Ateşin Tinçözümlemesi

Gaston Bachelard - Ateşin Tinçözümlemesi


Bachelard’ın bu incelemesinin büyük bölümü düşünce tarihi içindedir; özellikle on yedinci yüzyıldan on dokuzuncu yüzyıla kadar olan dönemde Batı insanının ateş konusunda ne duyduğu, düşlemlediği ve düşündüğü üzerinedir.

Bachelard’ın temel izleği yazın eleştirisidir.

Bizi yaratan düşlemlerimizdir.

Önsöz
Nesnel olduğumuza inanmamız için bir nesneden söz ediyor olmamız yeterlidir. Ancak, ilk yaptığımız seçim nedeniyle, bizim nesneyi belirttiğimizden daha çok nesne bizi belirtir ve dünya konusunda temel düşüncelerimiz olduğuna inandığımız şeyler çoğu kez zihnimizin toyluğunun yüzeye vuruşudur. (s. 10)

Bilimsel nesnellik (…) nesneden kopmakla (…) ilk gözlemden doğan düşünceleri denetlemek ve yadsımakla mümkün olabilir. (s. 10-11)

Şiirin ve bilimin eksenleri daha baştan birbirine karşıttır. Felsefenin bütün başarmayı umabileceği, şiirle bilimi (…) belirgin karşıtlar olarak birleştirmektir.

Bir sorunu ele alacağız: Bu sorun karşısında nesnel tutum hiçbir zaman gerçekleşmemiştir. (s. 11)

Ateş artık bilim için bir konu değil,

Ateş, yalnızlığın bilinci,

Hüzünlü bir ruhun anılarını ve acılarını dile getirmesi için bir kış akşamı, dışarıda uğuldayan rüzgâr ve içeride parıldayan bir ateş yeterlidir.

Alçak bir sesle
Kışın külleri altında
Söylenen şarkı
Yürektir, örtük bir ateş gibi,
Şarkısını söyler kendini tüketirken
(Toulet)

Bir bilgin bile mesleğini uygulamadığı anlarda, ilkel değerler ölçütüne döner.

Kendimizi kendimize çevirdiğimizde, gerçeklikten de çeviririz.

Özeleştirel (…) ironi olmadan nesnel bilgi yönünde hiçbir ilerleme mümkün değildir. (s. 16)

Ateş ve Saygı: Promete Karmaşası
Ateş, en ileri düzeyde canlı öğedir.

…birbirine zıt iki değeri, iyiliği ve kötülüğü, aynı açıklıkla taşıyabilen tek olgudur. (s. 17)

…bebek elini ateşe yaklaştırırsa, baba bir cetvelle onun parmaklarına vurur.

…ateş daha baştan bir genel yasaklama konusudur.
Ateş konusunda ilk genel bilgimiz toplumsal bir yasaktır. (s. 21)

Çocuk (…) küçük bir Promete olarak kibritleri çalar. Kırlara koşar (…) ateş yakar.

Promete Kargaşası
…babalarımız kadar bilmeye (…) daha çok bilmeye (…) iten eğilimlerin tümünü Promete karmaşası adı altında toplamayı öneriyoruz. (s. 22)

Promete karmaşası düşünsel yaşamın Oidipus karmaşasıdır. (s. 23)

Ateş ve Düşlem: Empedokles Karmaşası
Bir yangın hastası nasıl er geç bir yangın çıkaracaksa, bir yangın da birinin yangın hastasına dönüşmesine yol açacaktır. Ateşin küller altında sürmesinden daha kesin olan insan ruhunda sürmesidir. (s. 24-25)

…ateş ısıtır ve rahatlık verir.
...insanın bu rahatlık bilincine varması için yeterince uzun zaman düşünceye dalması gerekir.

…yeme zevki besin değerinden önce gelmiştir.

İnsan bir istek yaratığıdır, gereksinim yaratığı değil.

…ateş, değiştirme, zamanı hızlandırma ve yaşamı sonucuna ulaştırma isteği uyandırır.

…bu tür düşlem, içinde ateşe olan sevgi ve saygının, yaşama ve ölçme içgüdülerinin birleştiği tam bir karmaşaya yol açar. …buna Empedokles karmaşası diyebiliriz. (s. 27)

Gerçekte, şiirsel bir yapıt bütünlüğünü ancak bir karmaşadan alır. Eğer böyle bir karmaşa yoksa köklerinden kopmuş olan yapıt bilinçaltı ile iletişim kurmaz. Soğuk, yapay ve sahte gelir. (s. 30)

Tinçözümlemesi ve Tarihöncesi: Novalis Karmaşası
İlkel insan için düşünce, odaklaştırılmış düşlemdir; eğitim görmüş çağdaş insan için düşlem, düşüncenin gevşek bir biçimidir. İki durumda dinamik anlam birbirinin tersidir.
…açıklamaya göre ilk insanlar ateşi kuru dalları birbirine sürterek yakmışlardır. Fakat insanların böyle bir süreci nasıl hayal edebildikleri konusunda getirilen nesnel nedenler yetersizdir.
(bu olgunun) doğal haliyle hiç gözlemlenmemiş olduğu söylenebilir. (s. 33)

En başta görmek gerekir ki sürtme fazla cinselleştirilmiş bir deneyimdir. (s. 34)

Sevişme, ateşin nesnel olarak yakılmasına yönelik ilk bilimsel hipotezdir. Promete zeki bir filozoftan çok ateşli bir sevgilidir ve tanrıların intikamı kıskançlığın intikamıdır. (s. 35)

Ateş, kaynağı bulunması gereken bir aşktır.

…olgunun bilinmezliği onun nesnelleştirilmesine etkin ve olumlu biçimde karşı koyar. Bilinmezin karşıtı bilgisizlik değil, yanlıştır. (s. 37)

Derinlik insanların gizlediği ve üzerinde konuşmak istemediği bir şeydir. Ama zihinleri hep onunla uğraşır. (s. 39)

Yontma taş devri sıkıntı verilen taş devridir, cilalı taş devri ise okşanan taş devridir. (s. 42-43)

Novalis için öykü her zaman az ya da çok bir evren yaratma kuramıdır ve yaratılan tin ve dünya ile eşanlamlıdır. (s. 50)

Eğer sevdiğimizde sevgiliyi ateşlendiriyorsak, bu, ateşi yaktığımızda bizim de sevdiğimizin kanıtıdır. (s. 51)

Novalis karmaşası sürtmeden, sıcaklığı paylaşma gereksiniminden, oluşan bu içtepiden ateşi bileştirir.
Novalis karmaşasının özelliği, ışığın yalnızca görsel olarak bilinmesinden önce gelen bir iç ısı bilincidir.
Işık nesnelerin yüzeyinde oynar, güler; ancak ısı derinliklere işler. (s. 52)

Novalis’in (…) “Küçük Mavi Çiçek”in şairi olduğunu (…) söyleyebilirsiniz. Ama (…) bu küçük mavi çiçek kırmızıdır. (s. 54)

Cinselleştirilmiş Ateş
Tüm rahatlık izlenimi yüreği dinlendirici bir içkiden gelir. Yüreği dinlendiren her içki bilinçaltı için sevişme uyarıcısıdır. (s. 61)

Novalis: “Kim diyebilir ki aşkımız bir gün alevden kanatlara dönüşmeyecek (…) Canı olmayanın yine ruhu yok. (…) İçte olan kendini bildirir ve dışta olan gizli kalır.” (s. 67)

Yapan insan / homo faber, yüzeyin insanıdır.
Düşleyen adam / homme revant, derinliklerin ve geleceğin adamıdır. (s. 69)

Devinim kendi başına düşünceye yol açmaz. İnsan zihni bir fizik dersi gibi başlamıyor.

İnsan her şeyin değişmesini isteyince ateşe çağrıda bulunur. (s. 70)

Varoluş üzerine damgasını vuran sevgi anını yakaladığımız gibi, bir töz üstüne damgasını vuran ateşin tam noktasını yakalamalıyız.
Eğer ateş azalırsa ya da fazla harlanırsa, onun dengesiz istekleri yıkıma götürür. (s. 71)

Ateşin Kimyası: Sahte Bir Sorun’un Tarihi
Samanda ve kâğıtta yanıcı öğe (flojistik) çok seyrektir, kömürde ise boldur. Yine de ilk iki madde ateş değer değmez yanar, (s. 76)

Her koşulda ateş kötü niyetini gösterir; Ateş yakmak zordur, ateşi söndürmek zordur. Ateş kapristir; bu demektir ki ateş bir kişidir. (s. 77)

…sözcükler bize bizim sandığımızdan daha egemendirler ve eski sözcük ağza geri geldiğinde bazen eski imge de usa gelir. (s. 78)

Dile getirilmemiş bir sevgi gerçek ve vefalı sevgi sayılıyor… (s. 88)

Eğer bir bilgi dalındaki kişisel kanılar toplamı açıkça dile getirilebilecek, öğretilebilecek ve kanıtlanabilecek bilgileri aşıyorsa, bir tin çözümlemesi kaçınılmaz demektir. (s. 91)

İnsan ne kadar az bilirse o kadar çok ad verir.

Tin çözümlemesi açısından, yok etme istenci, asitte bilinen yok edici özellikle eşdeğerdir. Aslında, bir gücü düşünmek yalnızca ondan yararlanmak değil, her şeyden önce onu kötüye kullanmak demektir. Bu kötüye kullanma istenci olmadan güç bilinci açıklık kazanamaz. (s. 93)

Alkol: Alevlenen Su
Konyak, ya da dirim suyu, ateş suyudur.
…nitrik asitten farklı olarak, kendini çözmek ya da yok etmek ile sınırlamaz; yaktığı şeyle birlikte yok olur. (s. 97)

Hoffman’ın yapıtlarının en belirgin özelliklerinden biri ateş olgularına verilen önemdir. (s. 99)

Ülküleştirilmiş Ateş: Ateş ve Arılık
Nesnel yanlışlıkların itiraf edilmesinde ne derin bir haz vardır. Kişinin yanıldığını kabul etmesi zekâsının keskinliğine en büyük saygıdır.
Katıksız düşünsel sevinç böyle doğar. (s. 115)

Işık, yanma olayının özüdür.
Ne ayrıştırılamaz ve birleştirilmezse o arıdır.
Bu demektir ki sonsuz uzayda ışık hiçbir şey yapmıyor.
Gözü bekliyor. Ruhu bekliyor. Bu nedenle ışık tinsel aydınlanmanın temelidir. (s. 121)

Sonuç
Tinsel açıdan, bizi yaratan düşlemlerimizdir. Düşlemlerimizce yaratılır, düşlemlerimizle sınırlanırız. (s. 125)

Le Psychanalyse du feu
Türkçeleştiren: Nail Bezel
Öteki Yayınevi
Üçüncü Baskı, Şubat 2007, Ankara


1 yorum:

  1. Ateşin Tinçözümlemesi - Özet
    Kitap, isminin çağrışımlarından farklı olarak ateş hakkında düşünüp yazmış olan kişilerin “yazdıkları” hakkındadır. Dolayısıyla yazın eleştirisi niteliğindedir.
    Birinci bölümde sözü edilen Promete Karmaşası, yazara göre insanların bilgi ve beceri konusunda bildiği veya tanıdığı otoriteyi aşmak arzusunun dayanağı olarak açıklanır.
    İkinci bölümde söz edilen Empedokles karmaşası seyrine dalınan ateş hakkındadır. Seyredilen ateşte gördüğümüz tam olarak yaşam ve ölümün birlikteliğidir.
    Üçüncü bölümde, Novalis Karmaşası başlığı altında bilim çevrelerinin insanlığın erken dönemlerine ilişkin olarak ortaya attıkları ele alınmaktadır. Ateşin görünür hali olan ışık ve hissedilir hali olan ısı arasında bir ayrıma gidilerek hissedilen sıcaklıkla ilgili çözümlemeler yapılır (sürtünme ile artan sıcaklık ve buradan da cinselliğe uzanır).

    YanıtlaSil