2 Haziran 2015 Salı

Müslüman Medeniyetinde Tarih Düşüncesi

Müslüman Medeniyetinde Tarih Düşüncesi
Ebü’r-Reyhân Muhammed b. Ahmed el-Bîrûnî
İbn Sînâ ile çağdaştır. Astronomi, matematik, fizik, tıp, coğrafya, tarih ve dinler tarihi başta olmak üzere çeşitli alanlarda önemli eserler vermiştir. Gözlem ve deneye önem vermesiyle ve bunların matematik diliyle açıklama çabasıyla dikkat çeker. Ayrıca ilmî metodolojiye verdiği önem de dikkate değerdir. Gözlem, deney ve ilmi objektifliğe verdiği önem onun tarih anlayışında da etkili olmuştur.
Hârizmce, Soğdca, Arapça, Farsça, Grekçe, İbranî'ce, Süryânîce ve Sanskritçe bilmekteydi. Farklı dilleri bilmesi sayesinde farklı kültürleri içeriden bir bakışla takip edebilmiştir. Çeşitli dinler ve felsefelerle mukayeseli olarak uğraşmıştır.
el-Âsârü’l-bâkiye ani’l-kurûni’l-hâliye isimli eserinde geçmiş olayları sadece bir kronoloji biçiminde değil, toplum yapıları, dinsel inançlar ve uygarlık açısından da inceler.
Ona göre serbest araştırma ruhuna dayalı Grek ilminin başarılarına karşılık Hintli bilginleri taklitçi ve içine kapalı yaklaşımları yüzünden o kadar başarılı olamamışlardır. Bîrûnî, onların manasız gururlarının hem Grek ilmiyle temas kurmalarını hem de İslâm vahyi ile tanışmalarını engellediğini belirtir.

10. ve 11. yüzyıllarda İslâm tarih yazıcılığında rivayetçi anlayış hâkimdir. Bîrûnî ise farklı kaynaklardan gelen haberleri birbirleriyle mukayese ederek yanlış olanı tespit etmiştir. İbn Haldun’u önceleyecek bir şekilde, evrende belirli yasaların bulunduğuna inanır.
Hint medeniyetinin düşüşünü gören Bîrûnî milletlerin ve medeniyetlerin yükseliş ve düşüş sürecini analiz eder. Ona göre bu süreç bir düzen içerisinde olur. Tarih yasalar çerçevesinde döngüsel olarak işler.

Hülasa:
1. Bîrûnî geleneksel rivayetçi tarih anlayışından farklılaşarak tarihi aklî bir birikim ve çerçeve içinde anlar.
2. Tarihsel rivayetleri eleştirmeyi metodik olarak kullanır.
3. Birikimin arka planı olarak İslâm kültüründen, Hint medeniyetinden, Yunan Felsefe geleneğinden ve bunların İslâm dünyasındaki temsilcisi olan Farabi’den istifade etmiştir.
4. Yöntem olarak mukayeseli tarih anlayışını kullanır. Mukayese sürecinde gözlemlerine başvurur. Tarihsel olguların ve farklılıkların ortaya çıkış süreçlerinde sebep-sonuç ilişkilerini kurar

İbn Miskeveyh
Tarih, felsefe, matematik ve tıb alanlarında eserler vermiştir. Özellikle ahlak felsefesi alanındaki görüşleriyle ekol olmuştur.
İbn Miskeveyh’e göre tarih sadece rivayetleri nakletmek değildir. Aynı zamanda yorumdur.
Tarih sadece durağan ve birbirlerinden koparılmış olayların kaydedilmesi ve toplanılması değildir. Çünkü tarih, dinamik bir süreçtir. Tarih sadece geçmişle ilgilenmez, geçmişi ve bugünü anlarken geleceği de belirler
Tarihçi hayal veya gerçek olmayan hadiselerle hakiki tarihî olayları karıştırma temayülüne karşı tedbir almalıdır. Bilgilerini toplarken eleştiri yöntemini bu amaçla titizce kullanmalıdır.
İbn Miskeveyh'e göre tabiatta olduğu gibi tarihte de tesadüfe yer yoktur. Tarih milletlerin sebepler zincirine dayanan belgesidir. Bir belge yorumlanırken devrin ahlâk, iktisat ve toplum psikolojisiyle ilişkileri kurulmalıdır. Tarihî olaylar birbirinin benzeri olarak tekerrür eder; benzer sebepler benzer sonuçlar doğurur.
İbn Miskeveyh, Tecâribü'l-ümem'de Hz. Muhammed dâhil hiçbir peygamberin tarihine yer vermez.

Bunlardan başka bir de İbn Haldun var. Onunla ilgili notlar farklı bir başlıkta verildi.

---
İslâm Düşünce Tarihi
Editör: Prof. Dr. Mehmet Bayrakdar
Anadolu Üniversitesi Yayını, Yayın No: 2070
Eylül 2010, Eskişehir

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder