Müslüman Medeniyetinde Tarih Düşüncesi
Ebü’r-Reyhân
Muhammed b. Ahmed el-Bîrûnî
İbn Sînâ ile çağdaştır. Astronomi, matematik, fizik, tıp, coğrafya, tarih ve dinler
tarihi başta olmak üzere çeşitli alanlarda önemli eserler vermiştir. Gözlem ve deneye önem vermesiyle ve bunların matematik
diliyle açıklama çabasıyla dikkat çeker. Ayrıca ilmî metodolojiye verdiği önem
de dikkate değerdir. Gözlem, deney ve ilmi objektifliğe verdiği önem onun tarih
anlayışında da etkili olmuştur.
Hârizmce, Soğdca, Arapça, Farsça, Grekçe, İbranî'ce,
Süryânîce ve Sanskritçe bilmekteydi. Farklı
dilleri bilmesi sayesinde farklı kültürleri içeriden bir bakışla takip edebilmiştir.
Çeşitli dinler ve felsefelerle mukayeseli olarak
uğraşmıştır.
el-Âsârü’l-bâkiye
ani’l-kurûni’l-hâliye isimli eserinde geçmiş olayları
sadece bir kronoloji biçiminde değil, toplum yapıları, dinsel inançlar ve
uygarlık açısından da inceler.
Ona göre serbest araştırma ruhuna dayalı
Grek ilminin başarılarına karşılık Hintli bilginleri taklitçi ve içine kapalı
yaklaşımları yüzünden o kadar başarılı olamamışlardır. Bîrûnî, onların manasız
gururlarının hem Grek ilmiyle temas kurmalarını hem de İslâm vahyi ile
tanışmalarını engellediğini belirtir.
10. ve 11. yüzyıllarda İslâm tarih
yazıcılığında rivayetçi anlayış hâkimdir. Bîrûnî
ise farklı kaynaklardan gelen haberleri birbirleriyle mukayese ederek yanlış
olanı tespit etmiştir. İbn Haldun’u önceleyecek
bir şekilde, evrende belirli yasaların bulunduğuna inanır.
Hint medeniyetinin düşüşünü gören Bîrûnî
milletlerin ve medeniyetlerin yükseliş ve düşüş sürecini analiz eder. Ona göre
bu süreç bir düzen içerisinde olur. Tarih yasalar çerçevesinde döngüsel olarak
işler.
Hülasa:
1. Bîrûnî geleneksel rivayetçi tarih
anlayışından farklılaşarak tarihi aklî bir birikim ve çerçeve içinde anlar.
2. Tarihsel rivayetleri eleştirmeyi metodik
olarak kullanır.
3. Birikimin arka planı olarak İslâm
kültüründen, Hint medeniyetinden, Yunan Felsefe geleneğinden ve bunların İslâm
dünyasındaki temsilcisi olan Farabi’den istifade etmiştir.
4. Yöntem olarak mukayeseli tarih
anlayışını kullanır. Mukayese sürecinde gözlemlerine başvurur. Tarihsel
olguların ve farklılıkların ortaya çıkış süreçlerinde sebep-sonuç ilişkilerini
kurar
İbn
Miskeveyh
Tarih, felsefe, matematik ve tıb
alanlarında eserler vermiştir. Özellikle ahlak felsefesi alanındaki
görüşleriyle ekol olmuştur.
İbn Miskeveyh’e göre tarih sadece
rivayetleri nakletmek değildir. Aynı zamanda yorumdur.
Tarih sadece durağan ve birbirlerinden
koparılmış olayların kaydedilmesi ve toplanılması değildir. Çünkü tarih,
dinamik bir süreçtir. Tarih sadece geçmişle ilgilenmez, geçmişi ve bugünü
anlarken geleceği de belirler
Tarihçi hayal veya gerçek olmayan
hadiselerle hakiki tarihî olayları karıştırma temayülüne karşı tedbir
almalıdır. Bilgilerini toplarken eleştiri yöntemini bu amaçla titizce
kullanmalıdır.
İbn Miskeveyh'e göre tabiatta olduğu gibi
tarihte de tesadüfe yer yoktur. Tarih milletlerin sebepler zincirine dayanan
belgesidir. Bir belge yorumlanırken devrin ahlâk, iktisat ve toplum psikolojisiyle
ilişkileri kurulmalıdır. Tarihî olaylar birbirinin benzeri olarak tekerrür
eder; benzer sebepler benzer sonuçlar doğurur.
İbn Miskeveyh, Tecâribü'l-ümem'de Hz. Muhammed
dâhil hiçbir peygamberin tarihine yer vermez.
Bunlardan başka bir de İbn Haldun var.
Onunla ilgili notlar farklı bir başlıkta verildi.
---
İslâm Düşünce Tarihi
Editör: Prof. Dr. Mehmet Bayrakdar
Anadolu Üniversitesi Yayını, Yayın No: 2070
Eylül 2010, Eskişehir
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder