13 Şubat 2020 Perşembe

Hakikatin Özü Üzerine


Heidegger – Hakikatin Özü Üzerine

1) Öze ilişkin soru (…) dikkatine her hakikati hakikat olarak nişanlayan şeye yöneltir.
(Doğru, gerçek gibi pratiklere/eylem alanına daha yakın kavramlar, hakikate ilişkin sorgulamada kenara itilmeli, çünkü)
Sağduyu somut [elle tutulur] yarar talebinde ısrarcıdır…

4) Bununla birlikte, felsefe sağduyuyu asla çürütemez; çünkü o felsefenin dili karşısında sağırdır. (çünkü)
Sağduyu felsefe tarafından özebakışın önüne konulan hiçbir şeyi görmez.

6) Hakikatin ne olduğunun sorulması zorunluysa, o zaman bugün nerede durduğumuz sorusunun cevaplanması isteniyor demektir.

8) …hakikat sözcüğü, hakiki olanı hakiki yapan şeyi ifade eder.

Sahte altın gerçekte göründüğü şey değildir. Bu sadece bir görünüştür / benzeşimdir ve bu nedenle gerçek değildir.
Ama altın gibi görünen şey yine de gerçek olan bir şeydir.
(bu nedenle hakikat sorgusu “gerçek” ve “doğru” kavramlarından daha üst bir kategoridir)

Hakiki olan, ister hakiki bir şey ister hakiki [doğru] bir önerme olsun, uygun düşen şeydir.

Hakiki olan gerçek olandır.
Sahte (…) gerçekte göründüğü şey değildir.

12) …hakikat kavramının yaygın formülünü en yakın (Ortaçağ) kaynağına geri götürmek zorundayız.
Adaequatio rei ad intellectum / eşyanın idrake uygunluğu… Kant'ın geç bir dönemin ürünü olan ve ancak insan doğasının öznelliği temelinde mümkün bulunan eşya kendisini bizim bilgimize uyarlar biçimindeki transandantal düşüncesi anlamına gelmemektedir…

Eğer tüm varolan bir yaratılmış ise, insani bilginin hakikati imkânı, şey ve önermenin aynı tarzda ideaya uygun olmaları ve bu nedenle ilahi yaratış planının birliği temelinde birbirlerine uyumlu bulunmaları üzerine müesses olur.

Adaequatio rei (creandea) ad intellectum (divinum) olarak veritas, adaequatio intellectus (humani) ad rem (creatam) olarak veritas'a güvence verir.
Yaratılmış şeyin ilahi akla uygunluğu/benzerliği olarak hakikat, insan idrakinin yaratılmış şeye / nesne uygunluğu / benzerliği olarak hakikate güvence verir.

13) …nesnelerin, kendisini yasa olarak dayatan dünyevi akıl tarafından planlanabilirliği, (…) Yaratılış düzeninin yerini almaktadır; bu yüzden de kendi yönteminin (“mantıklı” sayılan şey) dolaysız anlaşılırlığı iddiasındadır.
Önermesel hakikatin özü… ifadenin doğruluğundan ibaret…
Önermenin hakikat-dışılığı (yanlışlık) ifadenin şey ile uzlaşmazlığıdır.
Hakikat-dışılık her defasında bir uygun düşmeme olarak kavranabilir. Bu, hakikatin özünün dışında kalır.

15) (Bu bozukluk yuvarlaktır)
…şey ile ifadenin uzlaşımı nereden ileri gelmektedir?
…ifade, nasıl olur da kendisini paraya uyarlayabilir?

19) Hakikat ilksel olarak önermeyi yurt edinmemiştir.

20) İfadenin doğruluğu olarak anlaşıldığında, hakikatin özü, özgürlüktür.

21) …özgürlük hakikatin kendisinin özüdür.

23) Sahtelik ve ikiyüzlülük, yalan ve aldatma, hile ve muvazaa, kısacası hakikat-dışılığın tüm türleri kuşkusuz insana izafe olunur.

24) Özgürlük insanın bir niteliğidir. Özgürlüğün Özü daha fazla sorgulanmayı gereksinmediği gibi buna sabır da göstermez. İnsanın ne olduğunu herkes bilir.

26) …bir faaliyetten vazgeçtiğimizde, oluruna bırakmaktan söz ederiz.
…oluruna bırakma bir şeyden sarfınazar etmenin, bir şeyden feragatin, kayıtsızlığın, dahası hiçbir şey yapmamanın olumsuz anlamına sahip.

27) Bununla birlikte, varolanı oluruna bırakmanın karşılığı olarak gerekli olan sözcük, yapmama ve kayıtsızlık değil, bunların karşıtıdır. Oluruna bırakmak varolana kendini teslim etmektir.

Varolanı varolduğu şekliyle varolan olarak — oluruna bırakmak, kendini açık olana ve onun açıklığına teslim etmek anlamına gelir; her varolan içine girdiği bu açıldığı kendisiyle birlikte ve aynı anda getirir. Batı Düşüncesi başlangıcında bu açık olanı ta alethea, gizli olmayan, olarak kavrıyordu. Eğer aletheia'yı hakikat yerine gizlenmemişlik biçiminde çevirirsek, o zaman bu çeviri sadece lafzi olmaz, ifadenin doğruluğu anlamındaki mutad hakikat kavramının, varolanın henüz kavranmamış olan açığa çıkartılması [Entbergung] ve açığa vurulmuşluğuna [Entborgenheit] kadar etraflıca ve geriye doğru düşünülmesi talimatım da içerir. Kendini varolanın açığa vurulmuşluğuna teslim eden, bu bırakışta kaybolmaz, tersine kendini varolanın önünde bir geri çekilmeye açar, ta ki varolan, her ne ise ve her nasılsa öyle olarak, kendini açığa vursun ve sunumcu benzetme onu ölçüt olarak ittihaz etsin.
Özgürlüğün özü, hakikatin özü olarak dikkate alındığında, kendisini varolanın açığa vurulmuşluğuna teslim etme olarak gösterir.

29) İnsana varolma yetisini sağlayan ve uzun zamandır temellendirilmemiş olan özsel zemin, insan için Da-sein'da mahfuzdur.
Varolan kendisini, physis, doğa olarak bir bütünün içinde ifşa eder…
Varolanın bir bütün içinde açığa çıkartılmaya başlanması, varolanın bu biçimiyle ne olduğuna ilişkin soru ve Batı Tarihinin başlangıcı aynı şeydir ve kendisi de ölçülemeyen, ilk olarak her ölçü için açık olanı, yani açıklığı açan bir zamanın içindedir.

30) Sadece var-olmaktaki [ek-sistent] insan tarihseldir. Doğanın tarihi yoktur.

31) …hakikat varolanın, bir açıklığın mevcudiyetim sağlayan açığa çıkartılmasıdır. Tüm insani duruş ve bu duruşun eylemesi, bu açığa çıkartmanın açıklığına salınmıştır. Bu nedenle insan, var-oluş [Ek-sistenz] anlamında (var)dır.

33) …hakikat özünde özgürlük olduğu için tarihsel insan, varolanı oluruna bırakmakla, nasılsa ve ne ise o olan varolanı oluruna bırakamaz. O zaman varolan gizlenir ve çarpıtılır. Dış görünüş iktidarı ele geçirir. Bu dış görünüş içinde hakikatin düzensizliği [öz-süzlüğü] belirir.

34) Hakikatin özü kendisini özgürlük olarak ifşa eder.
Her açıkduruşlu duruş varolanın oluruna bırakılmasında gelişir ve kendisini her defasında şu veya bu varolana göre ayarlar.
…yaşantılayan insan uyumun özünden haberdar olmaksızın, kendisini hep bütün içindeki varolanı açığa çıkartan bir uyumluluğa bırakır.

35) İnsanın duruşu, bütünün içindeki varolanın açığa vurulmuşluğu tarafından ayarlanır.
Oluruna bırakma, tam da her tekil duruşta bu duruşun ilişki kurduğu varolanı oluruna bırakmak ve böylelikle açığa çıkartmak suretiyle, bütünün içindeki varolanı gizler. Oluruna bırakmak, özünde gizlemektir aynı zamanda.

36) …Gizlenmişlik (…) hakikatin özüne en özgü ve özgül hakikat-dışılıktır.

37) …Da-sein, var-olduğu sürece, ilk ve en yaygın açığa vurulmamışlığı, özgül hakikat-dışılığı korur/saklar. Sır, hakikatin özgül özsüzlüğüdür.
Öz-süzlük buradaki anlamıyla varlık/öz-öncesi özdür.

38) Varolanın oluruna bırakılması olarak özgürlük özünde kararlı, yani kendisini kapatmayan bir ilişkidir.

40) Unutma

41) Dasein var-olmakla [ek-sistent] ısrarlı olmaktadır.
Israrlı varoluşta da sur hükmetmektedir; ama artık hakikatin unutulan ve bu yüzden özsüz [önemsiz] hale gelen özü olarak.

42) Israrcı olarak insan, varolanın en kolay ele gelir [müstamel] taraflarına yönelir.
İnsanlık ölçü alışında sırrın uzağına düşmüştür.

43) İnsan yanılır.

45) Yanılgı, insanı hataya düşürmek suretiyle insan üzerinde tepeden tırnağa hüküm sürmektedir. Fakat yanılgıya düşürme olarak yanılgı, insana aynı zamanda var-oluştan hareketle geliştireceği yanılgıya düşmeme yetisi için bir imkân da hazırlar; bu da yanılgıyı bizzat tecrübe etmek ve Dasein'ın sırrı konusunda yanlış yapmamak suretiyle gerçekleşir.

47) Yanılgıdan sırra bakılması, bütünün içindeki bir şey olarak varolanın ne olduğu yolundaki biricik sorunun sorulmasıdır.
Varlığın düşünülmesi—ki böylesi som sorma ilksel olarak bu düşünceden doğmaktadır— Platon'dan beri felsefe olarak kavranmaktadır; bu düşünce sonradan metafizik unvanını almıştır.

49) Safsata, açığavurulmuş olan varolanın kuşku götürmezliğine dayanır ve her türlü düşünen sorgulamayı sağduyuya ve onun talihsiz asabiliğine yapılmış bir saldırı olarak yorumlar.

55) Hakikatin özüne ilişkin soru, özün hakikatine ilişkin sorudan kaynaklanır.
Hakikatin özü, özün hakikatidir.
Hakikatin özüne ilişkin sorunun cevabı, Seyn'in tarihi dahilindeki bir dönüşün söylencesidir. Seyn başlangıçta, aydınlatıcı koruma [saklama] kendisine ait olduğundan, gizleyici çekilmenin ışığında belirir. Bu aydınlığın adı alethia’dır.
...
Türkçeleştiren: Nejat Aday

Tezkire Dergisi, Sayı: 36-37, ocak / nisan 2004, s. 125-148

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder