6 Nisan 2020 Pazartesi

Jean Baudrillard - Kötülüğün Şeffaflığı

Kötülüğün Şeffaflığı

Dünya kusursuz biçimde işleyen bir tuzaktır.





Jean Baudrillard - Kötülüğün Şeffaflığı
Aşın Fenomenler Üzerine Bir Deneme

Orji Sonrası
Orji, tam da modernliğin patladığı andır; her alandaki özgürlüğün patladığı andır…

Hiçbir şey gerçekten yansımıyor; ne aynada ne de (bilincin sonsuza değin bölünmesinden ibaret olan) başdöndürücü alanda gerçekten yansıyan bir şey yok artık.

…değerin bir doğal yasası, bir ticari yasası ve bir yapısal yasası vardır.
Doğal evrenin, ticari evrenin ve yapısal evrenin ardından değerin fraktal evresi geldi bile.

İyi artık kötünün karşıtı değildir.
Fraktal değer şemasının ta kendisidir bu; kültürümüzün de güncel şemasıdır.
Düşüncesini yitiren bir şey gölgesini yitirmiş adama benzer; bu şey, kendini kaybettiği bir çılgınlığın içine düşer.

Her bireysel kategoriye virüs bulaşabilir, her alanın yerine bir diğeri geçebilir: Türlerin karışması.

Türlerin karışımı yasası dayatılıyor bize. Her şey cinseldir; her şey politiktir; her şey estetiktir, hem de aynı zamanda. Her şey politik bir anlam kazandı, özellikle de 1968’den bu yana…
Kültürün fotokopileştiği nokta. Her kategori mümkün olduğunca genelleşir ve böylece tüm diğer kategoriler tarafından emilir. Her şey politik olduğunda artık hiçbir şey politik değildir ve politika sözcüğünün anlamı kalmaz.
Her şey estetik olduğunda artık güzel ya da çirkin olan bir şey kalmaz ve sanat da yok olur (s. 15).

Artık trans-politika evresindeyiz, yani politikanın üreme ve sonsuz simülasyon derecesi olan sıfır derecesindeyiz. Çünkü kendini aşmayan bir şey, ancak yok olmadan yaşamaya devam edebilir. Demek ki politika asla yok olmayacak ve yerine hiçbir şeyin çıkmasına da izin vermeyecektir.

Trans-Estetik
Sanatın her yerde çoğaldığını görüyoruz. Sanat üzerine söylem ise daha da hızlı çoğalmaktadır. Ama sanatın ruhu yok oldu.

Nerede birikme (stasis) varsa orada metastaz (metastasis) vardır.

(Sanat) yok olan tüm biçimler gibi, simülasyon içinde kendini yinelemeyi deniyor, ama yakında yerini uçsuz bucaksız yapay bir müzeye ve zincirinden boşanmış reklamcılığa bırakarak tamamen silinip gidecektir (s. 21).

Değer yargısı yokluğunda değer alevler içinde yok olur. Değerin vecd halidir bu.

Trans-Seksüel
Cinsel beden, günümüzde bir tür yapay yazgıya mahkum edilmiştir. Bu yapay yazgı da trans-seksüelliktir.
…cinsel farksızlık oyunu, cinsel kutupların farksızlaşması ve haz olarak cinselliği umursamama anlamında trans-seksüellik.

Kendimize arşivlerde, bir anıda, bir tasarı ya da gelecekte kimlik arayacak zamanımız yok artık. Bize şipşak bir bellek, doğrudan bir bağlantı, anında doğrulanabilecek bir tür reklam kimliği gerekiyor.

Her kişi kendi görüntüsünü arıyor. Kendi varoluşunu deri sürmek artık olanaklı olmadığından, ne var olmayı ne de bakılıyor olmayı dert etmeksizin boy göstermekten başka yapılacak bir şey kalmıyor geriye. Varım, buladayım değil; görülüyorum, bir imajını; bak bana, bak! Narsisizm bile değil bu; sığ bir dışadönüklük, herkesin kendi görünüşünün menajeri haline geldiği bir tür reklamcı saflığı (s. 27).

Trans-Ekonomik
Gerçek bir felaket olmayacak, çünkü sanal felaket koşullarında yaşıyoruz.

Kullanılabilir nükleer gücün binde biri dünyayı ortadan kaldırmaya yeterliyken dünya var olmayı sürdürüyor.

İnsan, bir zamanlar aşkındı, şimdi yörüngesinden çıktı.
…üst işlevler insanı uydulaştırıyor.

Tek gerçek yapay uydu paradır: Şaşkınlık verici bir devingenliktedir ve anında değiştirilebilir niteliktedir.
İşsizlik de bir tür yapay uydudur…

Aşırı İletken Olaylar
Trans-politik biçim olarak terörizmin, patolojik biçim olarak AIDS ve kanser, genel anlamda cinsellik ve estetik biçimi olarak trans-seksüelliğin ve travestiliğin aynı zamanda ortaya çıktığının farkındayız. Günümüzde sadece bu biçimler büyüleyicidir.

Vaktiyle bir soygun simülasyonu yapmış olan bir grup, gerçek silahlı soygun yapandan daha ağır bir cezaya çarptırılmıştı: Gerçeklik ilkesinin ihlali gerçek saldırıdan daha ciddi bir saldırıdır (s. 43).

Tekniğin ve bilimin amacı, bizi her tür hakikat ve gerçeklik ilkesinin ötesindeki, mutlak olarak gerçekdışı bir dünyayla yüz yüze getirmektir daha çok. Çağdaş devrim, belirsizliğin devrimidir.
Bunu kabullenmeye yanaşmıyoruz. İşin tuhaf yanı, daha fazla enformasyon ve daha fazla iletişimle bu belirsizlikten kurtulacağımızı umuyoruz, oysa böyle yapmakla belirsizlik ilkesini daha vahim hale getiriyoruz.

İşlemsel Temizlik
Her şey şeylerin işlemsel biçimde yaratılmasına adanmış olmalıdır. Artık üreten toprak değil, zenginliği yaratan da iş (Toprak ile işin dillere destan düğünü) değildir; toprağı ve işi ürettiren şey, sermayedir. İş, artık eylem değil, bir işlemdir. Tüketim artık sadece mallardan bir haz alma değil; bir haz aldırma, gösterge nesnelerin diferansiyel dizilişi model alınarak belirlenmiş endeksli bir işlemdir.
İletişim konuşmak değil, konuşturmak; enformasyon bilmek değil, bildirmektir.

Bildirmekten başka bir bilme olmamalıdır. Konuşturmaktan, yani iletişim eyleminden kaynaklananın dışında bir konuşmak olmamalıdır. İnteraktif* dışında bir eylem olmamalıdır bundan böyle; en fazla bir monitör ve bellek olmalıdır (s. 47).

Bütün kategorilerimiz artık yapaylık dönemine girmiştir; burada artık istemek değil istetmek, yapmak değil yaptırmak…

İyi haber, bilginin dijital şeffaflığından geçer. İyi reklam hiçlikten geçer, en azından ürünün etkisizleştirilmesinden geçer; moda da kadının ve kadın bedeninin şeffaflığından geçer; iktidar da bu iktidarı uygulayan kişinin anlamsızlığından geçer.

Fotokopi ve Sonsuz
İnsanlar akıllı makineler yaratıyor ya da düşlüyorlarsa gizliden gizliye kendi akıllarından umut kestiklerinden ya da dehşet verici ve gereksiz bir aklın ağırlığı altında ezildiklerindendir: O zaman bu aklı kullanabilmek ve onunla eğlenebilmek için aklı makinelere hapsederler.

Yapay akıl akılsızdır, çünkü yapaylığı yoktur.
Bu makinelerde hesabın basitliği vardır ve sundukları oyunlar ise komütasyon ve kombinasyon oyunlarıdır
Ne yazık ki bir makine asla kendi işlemini aşamaz; bilgisayarların derin hüznünü açıklayan budur belki...

Makine, insan ne istiyorsa onu yapar; ama buna karşılık insan, makinenin yapmaya programlandığı şeyi gerçekleştirir yalnızca.

Ne rahatlık! Sanal makineler geldi, sorun bitti! Artık siz ne öznesiniz ne nesne, ne özgürsünüz ne yabancılaşmış, ne o ne bu: Birbirinizin yerine geçmenin verdiği hayranlık içinde aynısınız.

Korunma ve Zehirlilik
Savunması elinden alınmış insan, bilim ve teknik karşısında büyük ölçüde dayanıksız hale gelir; tıpkı tutkuları elinden alındığında psikoloji ve bunu izleyen terapiler karşısında büyük ölçüde dayanıksız hale gelmesi, tıpkı hastalığa yol açan etkilerden ve hastalıklarından kurtulduğunda tıp karşısında büyük ölçüde dayanıksız hale gelmesi gibi (s. 59-60).

Kendince bir antikor ve doğal bağışıklık içeren bir savunma ağı olan düşünce de çok büyük tehdit altındadır. Her tür hayvani ve metafizik refleksten arıtılmış beyin-omursal bir elektronik bellek lehine, düşünce kendi yerini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıyadır.

Aşırı korunmuş bir alan içinde beden tüm savunma sistemini yitirir. Ameliyat salonları öyle korunur ki hiçbir mikrop, hiçbir bakteri hayatta kalamaz. Oysa gizemli, anormal viral hastalıkların burada doğduğu görülür. Çünkü virüsler, boş yer buldukları anda hızla çoğalırlar.

Bir sistem tüm olumsuz öğelerini dışladığında ve bir yalın öğeler kombinasyonuna dönüştüğünde zehirlilik bu sistemi, bedeni ya da bilgisayar ağını ele geçirir.
Sanallık ve viral durum atbaşı gider. Bedenin kendisi bir bedensizliğe, sanal bir makineye dönüştüğü için virüsler onu ele geçirir.

Mutlak korunma öldürücüdür.

Felaketin gizli düzeni, tüm bu süreçlerin kendi aralarında yakınlığı ve sistemin bütünü ile türdeşliklerinde yatar. Düzensizlik içinde düzen budur: Tüm aşırı fenomenler kendi aralarında tutarlı oldukları gibi bütün ile de tutarlıdırlar.
Sistemlerimiz geliştikleri ölçüde bu fenomenler daha da aşırılaşacaktır.

Modanın etkisi
Bu etki hiçbir zaman açıklığa kavuşturulmadı. Moda, sosyolojinin ve estetiğin düş kırıklığıdır.

Aracılıktan tasarruf yapan her şey zevk kaynağıdır. Baştan çıkarma, kendi'nin aracılığı olmadan birinden ötekine yönelen harekettir. Değişimde, anlamın aracılığı olmadan bir biçimden· diğerine gidilir.

İtki ve Tepkime
Simmel, "Olumsuzlama dünyanın en iyi şeyidir. Bu yüzden, kişileri bir hedefte anlaşamayan büyük kitleler burada buluşurlar," diyordu. Kitleleri olumlu görüş ya da eleştirel niyetleri içinde kışkırtmak gereksizdir; çünkü kitlelerin bu tür görüş ya da niyetleri yoktur: Değişime uğramamış bir güçleri vardır yalnızca, bir reddetme güçleri.

Bağışıklık, antikor, nakil ve reddin bu kadar söz konusu olması bir rastlantı değildir. Kıtlık evresinde yutma ve sindirmeyle uğraşılır. Bolluk evresinde sorun, atmak ve kovmaktır. Genelleşmiş iletişim ve enformasyon fazlası insanın tüm savunmalarını tehdit ediyor. Simgesel alanı, zihnin muhakeme alanını koruyan hiçbir şey yok artık. Neyin güzel neyin çirkin olduğuna, neyin orijinal neyinse orijinal olmadığına ben karar veremediğim gibi biyolojik organizma da kendisi için neyin iyi neyin kötü olduğuna karar veremiyor artık. Bu durumda her şey kötü nesne olur ve yegane savunma, ani tepki veya reddetmedir.

Terörizmin Aynası
Bizim şiddetimiz, aşırı-modernliğimizin ürettiği şiddet, terördür. Simülakr bir şiddettir bu: Tutkudan çok ekrandan doğar, görüntülerin doğasıyla aynı yapıdadır.
Medya her zaman terörist şiddetin ön saflarındadır. Terörist şiddeti özellikle modern bir biçim haline getiren budur.

Devletler, birbirlerine saldıramadıkları ya da birbirlerini yok edemedikleri anda, devletin kendi doğal göndermesine karşı savaşı olan bir tür sivil savaş, iç savaş içinde, neredeyse otomatik olarak kendi halklarına ya da kendi topraklarına yönelirler
Devlet, bir sevgisizlik ve umursamazlık politikası keşfediyor. Her tür resmi politikanın arkasındaki transpolitikanın gerçekliği budur; toplumsallığın yok olması karşısındaki hayasız taraftarlık.

Peki O Halde Kötülük Nereye Gitti?
Bütün biçimleriyle terörizm, kötülüğün trans-politik aynasıdır.
...çağdaş kötülük biçimlerinin anamorfozu sonsuzdur.

Bugün bir deliye "deli" muamelesi yapılıyor mu? Artık bir özürlüye bile "özürlü" muamelesi yapılmıyor; kötülükten böylesine korkuyoruz, Öteki'ni, mutsuzu, indirgenemezi belirtmekten kaçınmak için böylesine örtmecelere boğuyoruz kendimizi

…bir şey kendiliğinden iyi gittiğinde her tür hak gereksiz hale gelir; ve eğer hak talebi dayatılıyorsa, istenen şey kaybedilmiş demektir: Su, hava, yer hakkı tüm bu öğelerin adım adım yok olduğunun teyit edilmesidir. Cevap hakkı diyalog yokluğunu gösterir, vs.

Ölüler Sergisi
Heidegger Nazi olmakla suçlanıyor; suçlanmasının ya da aklanmasının ne önemi var

Nazizmin, toplama kamplarının ve Hiroşima'nın anlaşılır olup olmadığını asla bilmeyeceğiz; artık aynı zihinsel evrende değiliz.
Herkes suçlu olduğuna göre kim genel af ilan edecek?

Enerjinin Yazgısı
Enerji modernliğin tüm sanayi ve teknik düşlerini besleyen, fantastik yansıma türüdür; insan kavrayışını bir irade dinamiği yönüne sevk eden de odur.

Bir topluluğun enerjisi, zenginliği ve parıltısı kusurlarından, kötülüklerinden, aşırılık ve zayıflıklarından gelir.
Enerji ve zenginlik ne kadar harcanırsa o kadar artar. Felaketin enerjisidir bu ve hiçbir ekonomik ölçüm bunun hesabını tutamaz (s. 97).

İnsan türünün maruz kaldığı tehlikeler, eksiklikten kaynaklanan tehlikeler olmaktan çok aşırılıktan kaynaklanan tehlikelerdir

Lanetli Yan Teoremi
Lanetli yanın enerjisi ile lanetli yanın şiddeti, kötülük ilkesinin ifadesidir.
Kötülük ilkesi (…) Bir ölüm itkisi değildir, tam tersine, yaşamsal bir kopma ilkesidir.
Madem cennetten bilme suçuyla kovulduk, hiç olmazsa bundan tam yararlanalım.

Kötülük lanetli yan gibidir; kendini harcayarak yeniden üretir.

Kökten Ötekilik
Kendi Cehennemi
…düş gerçeğe doğru itildiğinde kendini yok eder.

…klonlama, anne gibi babayı da ortadan kaldırır

…klonlama kendinin yinelenmesini kutsar

Tüm mekanik protezlerden çok daha etkili ve daha yapay olan sibernetik protezdir. Çünkü gen kodu "doğal" değildir.

Kişi artık ötekiyle yüz yüze gelmiyor, ama kendi kendisiyle çatışıyor.
Oysa tüm toplumumuz ötekiliği etkisiz kılmayı, doğal gönderme olarak ötekini yok etmeyi amaçlıyor. İletişim yüzünden bu toplumun kendisine karşı alerjisi artıyor (s. 116).

Farklılık Melodramı
Öteki'ni keşfetme, araştırma ve "icat" orjisi yaşıyoruz.
İnsan Hakları'ndan sonra Öteki Hakları'nın ilan edilmesi gerekirdi. Zaten bu yapıldı da: Evrensel Farklılık Hakkı.

İnteraktif varlık yeni bir değişim biçiminden değil de toplumsalın ve ötekiliğin kayboluşundan doğmuştur.
Bilgisayar için öteki yoktur. Bu nedenle akıllı değildir. Çünkü akıl bize her zaman ötekinden gelir. Bu nedenle bilgisayar böylesine başarılıdır.

Gece gündüzün ötekisi midir? Peki, erilin dişinin ötekisi olduğunu bize söyleten nedir? Bu ikisi, kuşkusuz, kesintisiz bir baştan çıkarma içinde, günle gece gibi birbirini izleyen ve değiş tokuş olan tersine çevrilebilir anlardan başka bir şey değildir. Filan cinsiyet asla falan cinsiyetin ötekisi değildir
İyilik ve kötülük ayrımı için de aynı şey geçerlidir: Bunların birbirinden ayırt edilebilmesi bir düştür, uzlaştırılmak istenmesi daha da gerçekdışı bir ütopyadır

Öteki öteki olduğu, yabancı yabancı kaldığı sürece ırkçılık yoktur. Öteki farklı hale geldiğinde, yani tehlikeli biçimde yakınlaştığında ırkçılık ortaya çıkmaya başlar.

Uzlaşmazlık
Bağlantı ve uzlaşma ilkesinin karşıtı kopma ve uzlaşmazlık ilkesidir. Bu çatışmada galip gelen taraf, tanım olarak birinciyi ebediyen mat ettiğinden, her zaman için uzlaşmazlıktır.
Bu, iyilik ve kötülük sorunu ile aynıdır (s. 131).

Kökten Egzotizm
Bütün insanlar egzotizm yasasına boyun eğmiştir...

Yolculuk… / Fotoğraf…
Fotoğraf çekme isteği belki de şu saptamadan kaynaklanır: Bir bütün perspektifi içinde, anlam açısından bakılan dünya oldukça hayal kırıcıdır. Ayrıntıda ve aniden görüldüğünde ise her zaman kusursuz bir açıklık içindedir.

Venedik Takibi
Karşılaşma, yüzleşme; her zaman aşırı gerçek, aşırı doğrudan, aşırı patavatsızdır.
Karşılaşan insanların nasıl durup durup tanıştıklarına, kimliklerini bildirdiklerine bakın (birbirlerini sevenlerin bunu birbirlerine sürekli söylemeleri gibi).

Öteki, asla doğal olarak öteki değildir: Baştan çıkararak, kendine yabancı kılarak, hatta başka yolu yoksa yok ederek öteki kılınması gerekir.

Dünya kusursuz biçimde işleyen bir tuzaktır.

Viral Konukseverlik
Herkes ötekinin yazgısıdır ve herkesin gizli yazgısı da kuşkusuz lanetleme ya da herhangi bir başka ölüm itkisiyle değil; kendi yaşamsal yönelimi adına, ötekini yıkmaktır

Mikrop türüyle insan türü arasında, hem ortakyaşarlık hem de kökten bağdaşmazlık vardır.

İrade Sapması
…felsefenin sırrı, belki de kendini tanımak veya nereye gittiğini bilmek değil, ötekinin gittiği yere gitmektir; kendi kendine düşlemek değil, ötekilerin düşlediğini düşlemektir; kendi başına inanmak değil, inananlara inanmaktır

İnsanların gölgelerini yitirdikleri günümüzde, biri tarafından izleniyor olmak son derece gereklidir; her birimizin kendi izlerini yitirdiği günümüzde birinin izlerinizin içine girmesi son derece acildir

Artık inanamıyoruz; ama inanana inanıyoruz. Artık sevemiyoruz; yalnızca seveni seviyoruz. Artık ne istediğimizi bilmiyoruz, ama bir başkasının istediğini isteyebiliyoruz.

İstemek, inanmak, sevmek ve karar vermek nedeniyle kendini bir başkasına vermek; bu bir vazgeçme değil, bir stratejidir. Ötekini kendi yazgınız yaparak ondan en incelikli enerjiyi çekip alırsınız. Yaşamınızın sorumluluğunu bir olay ya da göstergeye vererek yaşamınızın biçimini aşırırsınız.

(Gombrowicz) İnsana maskesini çıkarmasını öğütlemiyorum (bu maskenin ardında yüz yok), ondan istenebilecek şey, durumundaki yapaylığın bilincine varması ve bunu itiraf etmesidir.

Tuhaf Cazibe Olarak Nesne
Sonuç olarak ötekilik figürleri tek bir şeyde özetlenir: Nesne.

Yabancılaşmanın ötesine geçmenin iki yolu vardır: Ya –bıktırıcı ve günümüzde pek umut vaat etmeyen- yabancılaşmama ve kendini yeniden ele geçirme. Ya da diğer kutup; mutlak öteki, mutlak egzotizm.

Öteki, kendimi sonsuza dek yinelememi engelleyendir.

La Transparance du Mal
Essai sur les phenomenes extremes
Türkçeleştiren: Emel Abora -·Işık Ergüden
Ayrıntı Yayınları, 1995

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder