21 Nisan 2020 Salı

Barış Pehlivan & Barış Terkoğlu - Mahrem


Barış Pehlivan & Barış Terkoğlu - Mahrem
Gizli Belgelerde Türkiye'nin Sırları
 
Başlarken
"Büyükanıt'la Dolmabahçe'de ne konuştunuz?" diye sor anlara, "Mahrem bir görüşme yaptık," cevabını veriyordu Erdoğan.

Gülen'in yargı, polis ve orduda örgütlenmesine ise "mahrem hizmetler" deniliyordu.

Çok günah işleyenin çok sırrı olur.
İşte bu yüzden Erdoğan ve Gülen için mahrem, bir savaş alanıdır.

Bu kitapta AKP-Cemaat savaşının peşine düştük.

S.Ö.'YE KİM TECAVÜZ ETTİ?
29 Ekim 2007.
Bir kız çocuğu Dadaşkent Polis Merkezi'nden içeri girdi.
Adı: S.Ö.
Yaşı: 15.
Küçük bir kız çocuğu tecavüze uğradığını söylüyordu.

Söylediği ilk isimler, E. Zengin, N. Zengin, H. Aydemir, Y. Derman, S. Aydemir, İ. İnan ve S. Aras'tı.
Verilen ifadeler neticesinde, soruşturmaya E. Yıldız ve R. Taş da dahil edildi.
Toplam dokuz şüpheli, "çocukları fuhuşa teşvik etmek veya yaptırmak veya aracılık ettirmek", "nitelikli cinsel saldırı", "kişiyi hürriyetinden yoksun kılma" suçlarından gözaltına alındı.
Mahkeme, R. Taş dışındaki sekiz şüpheliyi tutukladı.
S.Ö. kendisine tecavüz eden başka isimleri ayrıntılarıyla anlattı. S.Ö. kimi zaman silahla korkutularak, kimi zaman ise dövülerek tecavüze uğramıştı.
Rapora göre, S.Ö.'nün son söylediği isim (Fethullah Gülen'in kardeşi) S. Gülen'di.
S. Gülen'in oğlunun Samanyolu TV' de haber spikeri olarak görev yaptığı da S.Ö.'nün ağzından rapora yansıdı.

S.Ö. dayısı, kuzenleri ve ablasının eşinin de dahil olduğu birçok yakın akrabası tarafından tecavüze uğradığını, tek tek isim vererek belirtti.
S. Gülen'in oğlu olduğunu söylediği S. Gülen ve İ. Gülen adlı iki kişinin daha ismini verdi.
2002'de ölen babasının da kendisine birçok kez tecavüz ettiği, rapora yansıdı.

(Kasım 2007) …dönemin Erzurum Valisi Celalettin Güvenç de S.Ö.'nün kaldığı yurdu bastı ve yurt yöneticilerine, "Hoca'ya komplo mu kuruyorsunuz!" diye çıkıştı.

Celalettin Güvenç, 2014 yerel seçimlerinde AKP'den siyasete soyundu. Bugün Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanı olan AKP'li Güvenç, aynı zamanda AKP Kahramanmaraş Milletvekili Sıtkı Güvenç'in de ağabeyi

…soruşturmaya giren yeni isimler için ayrı bir savcı atanmıştı. Kim miydi o savcı derseniz: Taner Aksakal!

S.Ö.’nün annesi kendisine ve yakın akrabalarına dair tüm suçlamaları reddetti.

İki istihbaratçı polis, valiliğin arabasıyla Erzurum Nene Hatun Kız Yetiştirme Yurdu'na geldi. Mağdur kız çocuğu S.Ö. yurttan çıkarıldı ve Şanlıurfa' da bir Kadın Sığınma Evi'ne götürüldü.
Olaya, AKP -Cemaat koalisyonu el koymuştu.

17 Aralık 2007.
Cezaevinde bulunan S. Aras dışındaki yedi tutuklu tahliye edildi, artık özgürdüler.

Yurt Müdürü Faruk İlhan, Balıkesir' e sürüldü (s. 24).

Bir küçük kız çocuğunun 84 kişi tarafından tecavüze uğradığını belirtmesinin peşine düşenlere bedel ödetiliyordu.

Savcı Taner Aksakal, şüphelilerin tecavüz iddiasını inkar ettiğini tek tek belirtti ve hepsini “Müsnet suçun işlendiğine dair S.Ö.'nün soyut iddiasından başka delil bulunamamıştır” diyerek akladı.

Daha 15 yaşındayken, "Devletin koruması altındasın, bunu yapanlar hak ettiği cezayı alacak, korkma, anlat!" denildi.
İnandı.
Ve isim isim, olay olay, adres adres, kendisine tecavüz eden, fuhuşa zorlayan, şiddet uygulayan 84 kişiyi açıkladı.
Raporlar, defalarca tecavüze uğradığım doğruladı.
Ama tecavüz edenler bulunamadı!
Aslına bakılırsa, S.Ö.'ye kimin tecavüz ettiği açıktı.
AKP-Cemaat evliliğinin bu ülkeye hediye ettiği sözde "adalet"ti S.Ö.'ye tecavüz eden (s. 27).

ABD'NİN "YASAKLI" İMAMI
Osman Hilmi Özdil. Kod adıyla Kozanlı Ömer.
Hanefi Avcı'nın Haliç'te Yaşayan Simonlar adlı kitabına göre ise Emniyet'te Cemaat'in imamlığını yürüten isim oydu.

Kozanlı Ömer, USAK isimli araştırma merkezinin danışmanı olduğuna ilişkin bir kartvizit taşıyordu.
USAK'ın kurucusu tanıdık bir isimdi: Sedat Laçiner.

Emniyet imamı Kazanlı Ömer ile MİT imamı Sinan Bey 2007 yılında ABD'ye gidiş gelişlerinde FBI tarafından sorgulanıyorlardı.

Hanefi Avcı, Haliç'te Yaşayan Simonlar kitabında "Emniyet imamı" olarak ismini verince, Oda tv'de Osman Hilmi Özdil' e dair birçok habere imza attık. Özdil ise kitaba ve bu haberlere dair avukatı aracılığıyla bir ihtarname gönderdi.
…bu ihtarnameden yaklaşık iki ay sonra ...
Savcı Kadir Altınışık, "Emniyet Müdürü Avcı'nın kitabıyla Ergenekon Terör Örgütü arasındaki örgütsel irtibatı ortaya koyacak tüm delillerin toplanması" talimatını verdi.
Sonunda ...
Bu satırların yazarlarının da dahil olduğu Odatv yöneticileri ile Hanefi Avcı aynı davada "Ergenekoncu" diye yargılandı, hapis yattı (s. 40).

POLİSTEN BAŞKONSOLOSLUĞA ÖZEL BİLGİ
(FETÖ’nün dinleme operasyonları)

EVİ BASILAN GÜLEN'İN VİZEYLE İMTİHANI
17 Eylül 2003.
ABD' de kalıcı oturma vizesi isteyen Fethullah Gülen, ABD Göçmenlik Bürosu ile bir görüşme gerçekleştirdi. Gülen'le yapılan görüşmenin biyometrik kasetleri, Göçmenlik Bürosu tarafından FBI ve CIA' e teslim edildi.

12 Mayıs 2006 Cuma
Fethullah Gülen'in Pensilvanya'da oturduğu malikaneye baskın düzenlendi. Operasyon, ABD Göçmenlik Bürosu istihbarat Servisi'nin Dolandırıcılıkla Mücadele ve Milli Güvenlik Bölümü tarafından yönetildi.

Pensilvanya'daki baskından bir hafta önce... Tarih: 5 Mayıs 2006.
Alparslan Arslan ve Osman Yıldırım ile suç arkadaşları Cumhuriyet gazetesine bomba attı. Ancak bomba patlamadı.
Aynı gün... Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi, uzun süredir görülen davada Fethullah Gülen'in beraatına karar verdi.
Tarih: 8 Mayıs 2006. Cemaat'in kilit isimlerinden Ramazan Akyürek Emniyet istihbarat Daire Başkanı oldu.
Aradan iki gün geçti...
Cumhuriyet gazetesine tekrar bomba atıldı. Yine patlamadı.
Ertesi gün... Cumhuriyet gazetesine atılan üçüncü bomba patladı.
Ve bir gün sonra... Fethullah Gülen'in Pensilvanya'da kaldığı malikaneye baskın düzenlendi.
Pensilvanya baskınından beş gün sonra... Tarih: 17 Mayıs 2006. Alparslan Arslan Danıştay'a saldırı düzenledi ve Danıştay 2. Daire Üyesi Mustafa Yücel Özbilgin'i öldürdü.

ERDOGAN-GÜL KAVGASI GİZLİ BELGELERDE
Recep Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül'ü tasfiye etmeye ne zaman karar verdi?
Gül'ün AKP'nin dışına itilmesi, Fethullah Gülen'le kavganın yükselmesiyle eşzamanlı oldu.
1960'lı yıllarda yükselen sola karşı sağ kesimin gençlik hareketi olarak kurulan Milli Türk Talebe Birliği (MTTB), Gül ile Erdoğan'ın yollarını birleştiriyordu.
Abdullah Gül, 199l'de Refah Partisi'nden milletvekili ve 1996'da Refah-Yol hükümetinde Devlet Bakanı oldu. Erdoğan ise (…) 1994'te İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı…
Erdoğan, Milli Görüş teşkilatının nabzını tutan bir örgütçü, Abdullah Gül ise devletin işleyişini bilen yönetici olarak ön plana çıktı. Erdoğan toplumun alt sınıflarıyla ilişki kurma yeteneğiyle, Gül elitlerle diyalog kurma becerisiyle tanındı.

(Gül Cumhurbaşkanı olduktan sonra Erdoğan) Gül'ün Cumhurbaşkanlığı'na çıkışını AKP'yi "Erdoğanize" etmek için kullandı.

Ekim 2012
Gül'ün, Pervin Buldan, Sırrı Süreyya Önder ve Ahmet Türk'le Kürt sorununun görüşüldüğü bir görüşme yaptığı basına yansıdı. Erdoğan, bu görüşmeye jet yanıt verdi: "Teröristle kucaklaşanla bizim konuşacak bir şeyimiz yoktur." / s. 100

Erdoğan ve eşi Emine'nin eski bir danışmanının söylediği gibi, "Tayyip Bey Allah'a inanır ama O'na güvenmez." / s. 106

Yıl 2004. Amerikan kriptosundan
Belirgin bir biçimde yolsuzluğa bulaştığı söylenen birçok isim arasında içişleri Bakanı Aksu, Ticaret Bakanı Tüzmen ve AKP İstanbul il Başkanı Müezzinoğlu yer alıyor.
Müezzinoğlu'nun tehditle haraç alma ve diğer eylemleri hakkındaki soruşturmada daha şimdiden Erdoğan'ı suçlayıcı kanıtlara ulaşıldı (s. 107).

ABD AKP'NİN YATAK ODASINDA
Yıl: 2004.
AKP "zina"nın tekrar suç sayılması önerisinde bulundu.
ABD Ankara Büyükelçiliği'nden Washington'a bir kripto gönderildi.
"İktidardaki Ak Parti'nin İkiyüzlü Yemini: Zina Ve Evlilik Dışı ilişkiyi Yeniden Suç Olarak Gösterme Girişimi" başlıklı belgeyi Büyükelçi Eric Edelman kaleme aldı.
“…Siyasi yelpazenin farklı renklerinden birçok bağlantımız, eğer girişim başarılı olursa, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik (sekreteriyle açıkça ilişki yaşayan), içişleri Bakanı Abdülkadir Aksu (ergenlik çağındaki kızları tercih eden) ve Erdoğan'ın dış politika danışmanı Ömer Çelik'in (Rus hayat kadınları), adli kovuşturmaya maruz kalabilecek pek çok AKP'li yetkili arasında olacağını açıkça belirtti.” / s. 117

AKP'lilerin sekreter merakı yeni değil. Gümüşhane eski milletvekili Sabri Varan'ın sekreteriyle evlenmek için eşi ile yaşadığı kavgalar medyaya malzeme olmuştu. Ayın şekilde Afyon mebusu Halil Ürün'ün eşinin sekreter ilişkisi nedeniyle kocasını Emine Hanım'a şikayet ettiği gazete manşetlerine çıktı. Keza Yusuf Özal'ın oğlu İbrahim Özal'ın sekreteriyle ilişkisi yüzünden ailesinin dağıldığı kayıtlarda!
Belgrad' a giden AKP'nin eski Bayındırlık Bakanı Zeki Ergezen'in kat görevlisi sarışın hizmetçiye cinsel istismarda bulunduğu hem Sırbistan'ın Novesti gazetesine hem de Sözcü'ye malzeme olmuştu ki bu olay üzerine iki ülke arasında kriz çıkmış ve Sırbistan nota vermeye kalkışmıştı (Sabahattin Önkibar, Aydınlık, 15 Ekim 2013).

Büyükelçi Edelman'ın Rıfat Hisarcıklıoğlu için yaptığı şaşırtıcı tespit
Rifat Hisarcıklıoğlu kimilerince Erdoğan'ın başlıca rakibi Dışişleri Bakanı Gül'ün kuklası olarak nitelendiriliyor (s. 132).

Abdülkadir Aksu'nun Kürtlerden yana adam kayırmacılığı, eroin ticaretiyle olan rapor edilmiş bağları, ergenlik çağındaki genç kızları yeğlemesi ve oğlunun aşikar mafya bağlantıları onu kabinedeki zayıf halka konumuna düşürüyor / s. 137

ABD'NİN GÖZÜNDEN GÜLEN

“VİSKİ DÜŞKÜNÜ” ILICAK'LA GÜLEN SOHBETLERİ
Fethullah Gülen, Papa 2. Jean Paul'le 9 Şubat 1998'de Vatikan'da görüştü.
Üzeyir Garih, Papa ile Gülen görüşmesinde rol oynayan asıl isimdi.
Gülen'in Garih üzerinden Papa'yla buluşmasını sağlayan aracı isimlerden biri de ABD'nin en etkili Yahudi kuruluşu Anti-Defamatian League (iftira ve Karalamayla Mücadele Birliği-ADL) Başkanı Abraham Foxman'dı.
Hatırlatalım; söz konusu kuruluş 2005 yılında Recep Tayyip Erdoğan'a Cesaret Ödülü vermişti.

Garih Eyüp Mezarlığı'nda Nakşibendi Küçük Hüseyin Efendi'nin mezarını ziyaret ederken öldürülmüştü.

Kendisini "şeriatçı" olarak tanımlayan, Latin harflerine geçişe bile karşı çıkan Taha Akyol'un oğlu Mustafa Akyol Cumhuriyet devrimiyle "yoldan çıkan" Türkiye'yi, Cemaat'in yeniden rayına sokacağını söylüyor (s. 172).

CEMAAT'İN KALEMLERİ ERDOGAN’A TOZ KONDURMUYOR
CNN Türk yöneticisi Ferhat Boratav; Ayşenur Arslan'dan Rıdvan Akar'a ve en son Enver Aysever'e kadar tüm "aykırı" isimleri kanaldan kovan ekibin içindeydi.
Ferhat Boratav, Gezi direnişi sırasında penguen belgeseli yayınlayarak Türk medya tarihine hak ettiği gibi geçti (s. 182).

CNN Türk, Cemaat'e hep kol kanat gerdi.

Ağustos 2010.
Hanefi Avcı'nın Haliç'te Yaşayan Simonlar piyasaya çıktı.
Avcı'nın kitabının ardından İçişleri Bakanlığı jet bir soruşturma başlattı.
…soruşturmanın kapsamı Cemaat örgütlenmesi değildi. Aksine, Hanefi Avcı (s. 183)

Eylül 2010 Hanefi Avcı "devleti aşağılama, terör örgütünü övme"yle suçlandı. 

KEMALİSTLER MAYO, GÜLENCİLER BİKİNİ GİYİYOR
Balyoz' da kuryelik görevi Mehmet Baransu'ya düşmüştü. Tarafın Balyoz haberinin altında Baransu'nun dışında Yasemin Çongar ve Yıldıray Oğur'un da imzaları, fotoğraflarıyla birlikte vardı (s. 189).

O günlerde, gazetecilik yapanların hapse atılmalarını yürekten destekleyen Cengiz Çandar, bugün "AKP hükümetine demokrasi ve hukuka dönüş çağrısı" kampanyasına imza atıyor.
Tıpkı Yasemin Çongar gibi...
Dedik ya, aslında dertleri ne demokrasi, ne basın özgürlüğü (s. 194).

GÜL'ÜN "İYİ ARKADAŞI" BABAHAN'IN İTİRAFLARI
Ergun Babahan 28 Şubat'ta "Andıç manşetleri"nin takipçisiydi. Dönemin ruhu gereği askerle yatıp askerle kalkıyordu.

Babahan AKP döneminin en çok kazanan gazetecilerinden oldu. Devlet televizyonlarında program, yandaş gazete Star'da yazarlık yaptı... Bilgi Üniversitesi'nin otopark işini bile o aldı.

Ergun Babahan'ın Gül kontenjanından süren bu saadeti, Fenerbahçe'nin şike operasyonuna uğramasının ardından attığı bir tweetle söndü.

Fenerbahçe 12 Mayıs 2012'de son maçta Kadıköy'de Galatasaray'la berabere kalarak şampiyonluğu kaybetmiş, stadyum savaş alanına dönmüştü.
Babahan herhalde kanındaki glikozun tesiriyle olacak, "Bu kupa Amerika'ya girsin" yazınca dünyası başına yıkıldı.
Keza o gece önce Cemaat'in Today's Zaman'ından kovuldu. Ardından Gül kontenjanıyla yazdığı Star Gazetesi'nden...
TRT ve Kanal 24'teki programına da son verilen Babahan, Gülen' den özür üstüne özür diledi.
…kişisel bloguna yazdığı "Hoca Efendi'den Özür" isimli "başyapıtını" tam 21 kez sosyal medyada paylaştı.
Babahan kendisini Hükümet-Cemaat savaşında Cemaat tarafına attı. Cemaat'in yeni gazetesi Millet'te yazarlığa başladı.

SARIGÜL ABD'DE TACİZLE SUÇLANIYOR
Hangi CHP'li, kendi partisinin belediye başkanı Hayri İnönü'yü, "750 bin dolara New York'ta kiralık mafya tuttum. Senin, eşinin, çocuklarının ve yakınlarının kemiklerini kimse bulamayacak!" diye tehdit edebilir (s. 215)?

Wikileaks kriptolarında Mustafa Sarıgül'ü ilgilendiren 54 belge var.

Büyükelçi Eric Edelman: CHP'nin genel başkanı Baykal bir zavallı. Baykal'ın rakibi Sarıgül de rüşvetçi bir hödük olduğunu gösterdi (s. 229).

YAHUDİ CEMAATİ'YLE "FAYDALI" İLİŞKİ
Gülen'in azınlıklarla kurduğu ilişkiler uluslararası arenada radikal İslam'dan ayrılan imajını parlatıyordu.
Recep Tayyip Erdoğan, 2 Mart 2014 tarihinde Isparta'da düzenlenen AKP mitinginde Fethullah Gülen'i eleştirirken şöyle demişti:
"Maşallah Papa'yla el ele kol kola fotoğrafları var."
Halbuki...
Aynı Başbakan Erdoğan, 2006 yılında Türkiye'ye gelen Papa XVI. Benedict'i karşılamış ve görüşme sona erdiğinde aracına kadar uğurlamıştı.

GÜLEN OKULLARI: İRAN'I ORTA ASYA'DA YENMEK
Gülen, Sovyetler'in çözülüşü sonrası yeni dünya dengelerini çözmüş ve kendi tarafını seçmişti. Her zaman kendinden daha güçlü otoriteyle hareket eden Gülen, Soğuk Savaş' ta da antikomünizm saflarındaydı (s. 247).

ABD'nin hegemonya alanında büyüdü. Okulları hep bu topraklarda boy gösterdi.

FSB (Rusya Federal İç Güvenlik Teşkilatı) 2002' de, Gülen okullarında ABD Gizli Servisi ile bağlantılı Türk casusları olduğunu ileri sürmüş ve okullardaki bazı öğretmenlerin CIA ile ilişkili olduklarım söylemişti. Bu tutumunu takip eden yıllarda da devam ettirdi ve Cemaat okullarında okuyan kişilerin devlet görevlerine son verilmeye başlandı. Orta Asya'da ABD'ye sırtını dönen Rusya'yla ittifak yapan ülkeler Cemaat okullarım kapattı.

Erbil'deki ilk Cemaat okulu, 14 Aralık 1994'te eğitim hayatına başladı. Gülen'in açıklamasından anlıyoruz ki, dönemin cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in "oluruyla", Cemaat Kuzey Irak çıkarmasını yapmıştı.

PUTİN, ZAMAN'IN HABERLERİNİ BELİRLİYOR
2014
Hem Putin hem Cumhurbaşkanı Erdoğan aynı günlerde Batı tarafından çok sert eleştiriliyordu. Putin, Ukrayna'da AB ve ABD'ye karşı bir vesayet savaşı yürüterek izole edilirken, Türkiye aynı günlerde AB ve ABD'den hızla uzaklaşmakla ya da "değerli yalnızlıkla" suçlanıyordu.

Görünen o ki Putin, Türkiye'ye açık bir öneride bulunuyordu. AB yerine Avrasya seçeneğinden yana tutum almayı teklif ediyordu.

2004 MGK'sında Gülen tehlikesinin altına imzayı AKP hükümeti zoraki olarak atıyordu.
Cemaat, 2004'ten sonra yaptığı operasyonlarla daha da büyüyordu.

ERDOGAN, CEMAAT'İ ALİYEV'İN ELİNDEN ALDI
2014 yılının Nisan ayında
Azeri devletinin içinde yer alan Gülen Cemaati mensubu kişiler araştırıldı ve rapor halinde Erdoğan'a sunuldu.
Aralarında Bakü'deki Çağ-Kafkas Üniversitesi'nin de bulunduğu kurumlar, Azerbaycan Petrol ve Gaz Şirketi SOCAR' a bağlandı.

Aliyev 2006 yılında Cemaat'in üzerine yürümek istediğinde elini Erdoğan tutmuş. "Dur, yapma" demiş (s. 295).

İLK FALSO YAŞANILAN YERDE SIKI TAKİP
(Asya ülkelerindeki Cemaat yapılanmaları)

CEMAAT'E İLK KEZ "PARALEL" DİYEN ABD'Lİ

EGİTİMCİLER Mİ, YOKSA DAHA FAZLASI MI?
ABD Aşkabat Büyükelçiliği Maslahatgüzarı Richard Miles’ın kaleme aldığı 17 Nisan 2009 tarihli, "Türkmenistan'daki Türk Kökenli Gülen Hareketi: Eğitimciler mi, Daha Fazlası mı?" başlıklı kripto…

GÜLEN, ERDOGAN'LA GÖRÜŞMEK İSTEMEDİ
Zeynel Abidin Erdem
12 Eylül Darbesi'nden sonra Turgut Sunalp'in MDP'sinde il başkanlığı da yaptı. Özal'ın ve Erdoğan'ın yakınında da bulundu.
Ülkü Ocakları'nda da, Adalet Partisi Gençlik Kolları'nda da çalıştı.

GÜL'DEN ZANA'YA: ALLAH RIZASI İÇİN...
ABD Ankara Büyükelçisi Wilson'ın notlarını içeren kriptodan: Kürt siyasetçilerin Neredeyse hepsi Özal' ı övüyor, Erdoğan' ı yeterince Özal gibi olmadığı için eleştiriyordu (s. 337).

2006 Ekim...
Dönemin DYP Genel Başkam Mehmet Ağar'ın, PKK için "Dağda silah tutacağına düz ovada siyaset yapsın," demesinden önceki gece...
Ağar'ın Diyarbakır' a gelerek kendisi ve Sezgin Tanrıkulu'nun da olduğu isimlerle görüştüğünü anlatan Altan Tan, bu oluşumun arkasındaki gücü ve amacım Taraf gazetesinde şöyle tarif ediyordu:
"Türkiye'nin en büyük ve en güçlü cemaati 2007 seçimlerine kadar dört yıl boyunca Mehmet Ağar' a ciddi bir yatırım yaptı. Dört yıl boyunca bu ilişkileri ve görüşmeleri sürdürenlerin tamamı hayatta. Sebebine gelince; Türkiye'nin değişim ve dönüşümü için 'Derinleri, Derinlerle ikna, veya tasfiye etme, istenen seviyede dizginlenemeyen (kontrol edilemeyen de diyebilirsiniz) Başbakan'ı dengeleyecek bir koalisyon ortağı oluşturma amacı gibi ayrıntı ve yorumlara girmek istemiyorum, bu kadar ipucundan sonra gerisini meraktan bile olsa öğrenirsin nasıl olsa." / s. 339

HAKAN FİDAN'IN İRAN BAGLANTISI
Hakan Fidan 2003'te dönemin Devlet Bakanı Beşir Atalay tarafından TİKA (Başbakanlık Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı) Başkanlığı'na getirilerek bürokrasiye adımını attı.
Cemaat'in en önemli organizasyonlarından Türkçe Olimpiyatları'nın 2007 yılındaki tertip heyetinde, TİKA Başkanı Hakan Fidan olarak yer aldı.

Hakan Fidan 2007' den sonra ise Recep Tayyip Erdoğan'ın kurmay kadrosunda yer aldı. Gerektiğinde Erdoğan'ın özel temsilcisi olarak ATA uçağıyla PKK'lılarla müzakere görevine giden isimlerden biri oldu (s. 349).

13 Eylül 2011
…bir ses kaydı internete sızdırıldı. Kayıtta, "Erdoğan'ın özel temsilcisi" Hakan Fidan ve MİT Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş'in, PKK yöneticileriyle toplantısı yer alıyordu. Ses kaydına göre Fidan ve Güneş, İmralı' da Abdullah Öcalan'la hükümetin açılım politikasını da tartışmış, birçok kez de PKK'lılarla yurtdışında müzakere yapmıştı.

Hakan Fidan ses kayıtlarındaki diyaloglarda PKK lideri için "Sayın Öcalan" ifadesini kullanıyordu.
Görüşme, bazı basit taleplerden anayasa değişikliğine ve hatta Öcalan'ın serbest bırakılmasına kadar çok geniş bir skalayı içeriyordu.

13 Mart 2014'te Dışişleri Bakanlığı'nda yapılan gizli zirvede, o dönemdeki görevleriyle Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, MİT Müsteşarı Hakan Fidan, Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu ve Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Yaşar Güler arasında Suriye ile yapılması planlanan savaş için gerekçeler tartışılıyor, hatta gerekçe yaratılmasından söz ediliyordu. Ve işte uluslararası hukukta "savaş suçu" oluşturabilecek bu zirvenin ses kaydında, Hakan Fidan'ın ağzından, "Gerekirse Suriye'ye dört adam gönderirim. Türkiye'ye sekiz füze attırıp savaş gerekçesi üretirim, Süleyman Şah Türbesi'ne de saldırtırız," sözlerini duyduk (s. 354).

Cemaat'in savcıları 7 Şubat 2012'de dönemin MİT Müsteşarı Hakan Fidan ifadeye çağrıldı.
Erdoğan adamını yedirmedi. Fidan'ın yerine Cemaat'in savcıları gönderildi.

Kaşif Kozinoğlu, Savcı Zekeriya Öz' e 10 Mart 2011 günü verdiği ifadesinde şunları söyleyecekti:
"Eylül 2010 yılında yeni müsteşarımız Sayın Dr. Hakan Fidan'ın talimatıyla başmüşavir olarak Asya Bölgesi'ne atandım."

Hakan Fidan MİT Müsteşarı koltuğuna oturduktan sonra dönemin İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak, Hakan Fidan'ı İran yanlısı olmakla suçlamış ve başkent Tahran'ın İsrail sırlarına ulaşmasından endişe duyduğunu dile getirmişti. Kısacası İsrail'e göre Fidan, İran için çalışıyordu.

GÖLGE CIA BELGELERİ
İbrahim Kalın'ın, kızının okul taksitini işadamı Abdullah Tivnikli'ye ödettiğine dair iddiaları, 17 Aralık operasyonu sonrası ortaya çıkan tapelerde okuduk.
İbrahim Kalın'ın, yaşam hikâyesinde anlatmadığı neler var…

Stratfor belgelerinden, Kalın'ın Stratfor'un Türkiye kaynaklarından biri olduğunu öğreniyoruz.
Stratfor'un Türkiye uzmanı Reva Bhalla'nın 10 Mart 2010'da Başbakanlık ofisinde Kalın'la görüştüğü, Stratfor Direktörü George Friedman'ın Kalın'a, "Gülen hareketi ile aramızı düzeltmemize yardım et" çağrısında bulunduğu ve Kalın'ın bu isteği hemen yerine getirdiği gibi onlarca bilgi ortaya çıktı.
Kalın, Türkiye' de Stratfor lehine haber de yaptırıyor ve bunu kuruma bildiriyordu.
Georgetown Üniversitesinin 2009 yılında hazırladığı "En Etkili 500 Müslüman" listesine Fethullah Gülen 13. sıradan girdi. Listeyi hazırlayan iki kişiden biri kimdi dersiniz: İbrahim Kalın. Listeye kendi adını sokmayı da ihmal etmedi tabii (s. 379).

5 Temmuz 2006 tarihli Ankara Büyükelçiliği kaynaklı kriptoda Sezgin Tanrıkulu'ndan "uzun zamandır konsolosluğumuzun kontak kişisi" diye söz ediliyor (s. 381).

19 Aralık 2009'da polis ekipleri bir albay ve binbaşıyı, "Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç' a suikast hazırlığı" iddiasıyla gözaltına aldı. Özel Yetkili Savcı Mustafa Bilgili'nin yürüttüğü soruşturmada Genelkurmay Başkanlığı'na bağlı Seferberlik Tetkik Kurulu'ndaki Kozmik Oda'nın aranması kararı alındı.
Hakim Kadir Kayan günler süren aramanın ardından Kozmik Oda'dan ayrıldı.
Gözaltındaki askerler de serbest bırakıldı. Ancak çuvallar dolusu devlet sırrı, artık dışarıdaydı...
Kozmik Oda'ya giren Kadir Kayan, "Anayasal Düzeni değiştirme" suçlamasıyla açılan davada 2006 yılında Fethullah Gülen'e beraat veren hakimlerden biriydi (s. 411).

CEMAAT'İN BİLGİSAYARIMIZA KOYDUĞU GİZLİ BELGELER
14 Şubat 2011. 14 sanıklı Odatv davası
Henüz mahkemeye bile çıkmadan, yani kendini savunamadan Silivri Cezaevi'nde şüpheli bir şekilde hayatını kaybeden Kozinoğlu'na yapılan suçlama, MİT ve devletin diğer kurumlarının belgelerini Odatv'ye sızdırdığı iddiasıydı.

Odatv'ye yapılan kumpasın organizatörü Cemaat'ti.
O notları ve belgeleri Cemaat'in bizzat kendisi, komplo amacıyla bilgisayarlarımıza yüklemişti.

O belgeleri açıklayacağız.

Odatv soruşturmasını yürüten savcılık, "Oda tv'den çıkan bu belgeler size mi ait?" diye MİT' e sormuştu.
Belgenin adı: intikal Eden Bilgilere Göre Çeşitli Tarihlerde Örgütsel Bağlantıları Sebebiyle Mahkemelerce Yargılanan Basın Mensupları.
MİT şu bilgiyi veriyordu:
"Ele geçirilen dokümanın, Genelkurmay Başkanlığı'nın şifahi talebi doğrultusunda hazırlanarak 09/01/2001 tarihinde istek makamına elden iletilen çalışma olduğu, tespit edilmiştir."
…söz konusu belge AKP daha kurulmadan önce hazırlanmıştı (s. 415).

Adından da anlaşılacağı üzere, o güne kadar "örgüt mensubu" diyerek yargılanan gazetecilerin fişleme dosyasıydı.

MİT tarafından fişlenen ve Genelkurmay'a iletilen o 28 gazeteci
"Mehmet Murat Kadri Belge, Ali Kırca, Doğu Perinçek, Hasan Yalçın, Hikmet Çetinkaya, Mete Belovacıklı, Nuri Çolakoğlu, Kamil Tekinsürek, Ragıp Zarakoğlu, Veysi Sarısözen, Hikmet Çiçek, Bilal Çetin, Cengiz Kuşçuoğlu, Aydın Engin, Oral Çalışlar, Süalp Çekmeci, Necdet Açan, Ercan Arıklı, Aydın Çubukçu,
Cengiz Çandar, Gülay Göktürk, Şahin Alpay, Burhan Kavuncu, Atasay Müftüoğlu, Nurettin Şirin, Mehmet Uğurlu, Mehmet Cevher İlhan, Alişan Satılmış."

Baş-Gülen kavgası / Hıristiyanlığın Truva Atı
F. Gülen grubu tarafından yürütülen ve bir Vatikan Projesi olan dinlerarası diyalog çalışmalarının asıl amacının Büyük Ortadoğu Projesi'nin hayata geçirilmesi olduğu,
F. Gülen'in İslam dininin temel taşlarını tahrip ederek köklerinden koparmayı hedeflediği, içi boşaltılan İslam'ın Hıristiyan altyapı ile doldurulacağı,
F. Gülen ve grubunun, ABD ve İngiltere gizli servislerinin kontrolünde olduğu' hususları belirtilmekte (s. 416-417)

24 Haziran 2004 tarihli MGK
Cemaat'in "nihai hedef olarak dini esaslara dayalı bir devlet düzeni oluşturmak amacım" taşıdığını belirten, Şenkal Atasagun'un müsteşarlığı döneminde hazırlanan MİT raporunun "Giriş" kısmı, şöyle devam ediyordu:
"Kendi İslam anlayışı çerçevesinde yurtiçi ve yurtdışında yoğun bir faaliyet içinde olan Fethullah Gülen grubu, ülkemizdeki en önemli irticai yapılanmalardandır." / s. 421

Grup örgütlenme ve faaliyetleri ile "devlet içinde devlet" özelliği göstermekte ve özellikle okulları, Milli Eğitime alternatif bir anlayışla yönetilmektedir. Söz konusu okullarda görev yapacak öğretmen ve idareciler grubun önde gelenleri tarafından seçilmekte ve tayin edilmektedir."
Evet, tam anlamıyla bugünkü "paralel devlet" tarifiydi...
Ve 11 yıl önceki MGK'da Başbakan Erdoğan'ın yüzüne, askerler tarafından söyleniyordu (s. 431).

YAŞAYACAKSIN
Güç Sende,
Kudret Sende,
SANIRSIN.
Yalan Dünyada,
NEREYE KADAR.
Uyandığında,
Gerçek Dünya'da,
Bitti sanacaksın.
Hatta yalvaracaksın,
Biraz da Ağlayacaksın,
Tam da kurtuldum derken ...
Ne ektiysen onu biçeceksin.
YAŞAYACAKSIN.
En azından benim yaşadıklarımı,
YAŞAYACAKSIN.
Kaşif Kozinoğlu
19 Mart 2011
İstanbul 1 Silivri

Kırmızı Kedi Yayınevi, 2015

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder