23 Nisan 2020 Perşembe

F. H. Yalçın Kaya - Ankebut

 

F. H. Yalçın Kaya - Ankebut

Kur'an-ı Kerim'in Issız Derinliği

 

Tasavvufta "Kur'an'ın özü Fatiha Suresi, Fatiha'nın özü Besmele'dir. Besmele'nin de özünü ararsan 'Be' harfinin altındaki noktadır" denir. Hatta Hz. Ali bir sözünde şöyle der: "İLİM BİR NOKTADAN İBARETTİ ONU CAHİLLER ÇOĞALTTI"

 

…kitap, önce Besmele'nin / daha sonra altı surenin yani; Kur'an'ın ilk suresi olan

Alak Suresi, Tarık Süresi, İbrahim Suresi, Neml Suresi, Ra'd Suresi ve Kehf Süresi'nin açıklamaları ile devam etmektedir.

 

BESMELE

Adem de İblis de birer hata yapmışlar, İblis af dilememiş, Adem, af dilemiştir.

 

Semamz yani evreninizdeki tüm bilinç toplulukları -ki bunlar galaksilerdir.

Her biri bir logos, bir bilinç taşır. Yani her biri Allah'ın isimlerinden birinin düzeniyle yaşar.

…dünya, içinde tüm evrendeki bilinçlerin tamamını barındıran fevkalade bir bilinç (logos) topluluğudur.

 

(yalan) "Bismillah" dediğinizde "Allah'ın bana verdiği sema ile ve barındırdığı isimler ile hareket ederim" demektesiniz.

"bismi" kelimesi "akıl", Rahman "Ruh", Rahim ise "Beden"dir.

 

(yalan) Nübüvvetten sonra "tasavvuf" denilen ilme hiç aldırış etmeyenlerin de başaramayacağı sonucuna varabiliriz.

 

Adem cennette yasak meyve yedi.

o yasak meyve nefsi oluşturdu.

 

…varlık rahmetten oluşmuştur. İşte insan da merhameti ölçüsünde insandır.

 

"Be" harfinin noktası Allah'ın birliğini ve bütün kainatın ve kainatların tek bir noktadan halk olunduğunu işaret

 

(Küfür) "be" "sin" ile birleştiğinde teklikten sonra çift yönlü var oluşla Teslis'i (üçleme) yani Cenabı Hakk'ın üç yönünü temsil eder.

 

"Be" harfi Rabbin gizli batın tekliği,

"Sin"i yani çift yönlü mahluku, eril ve dişil gücü olan idrak

Sonra onu gören gönül, düşünen akıl eyledi ki bunun temsili "mim" dir.

 

Karia Süresi / s. 47

İnsanların dağılmış kelebekler gibi olması, her ferdin kendi zevkinin peşine dağılması, birbirini düşünmez bencillere dönüşmesidir.

 

Çölde serap gördüğünde, gerçek görünene kadar serabı anlayamazsın.

 

(Yalan) Yaptığın, olan olay, eylem yani amel değil niyettir gerçeklik.

 

Alak Suresi / s. 83

"Alak", kelime anlamı olarak alaka ile aynı kökten gelir.

İnsan alakadan yaratıldı. Maddi ve manevi alaka...

"salla" kelimesi İslam'dan sonra namaz olmuş, ondan evvel "bir şeyin pişmesi için ateşe koymak" gibi bir manaya geliyor.

 

Tarık Suresi

Tarık, semanın işlevlerinin dünyada gerçekleşmesini sağlayandır.

Burada "biz" denmesinin nedeni Rabbin insanı yaratmada sebepler yani bilinçli varlıklar kullanmasıdır.

 

"Melek" kelimesi Arapçada "elk" kökünden gelir. "Elk", atın ağzındaki gemi çiğnemesine denir. Aynı kökten gelen "eluk" ise "risalet'' manasınadır. Zira risalet de ağızla, yani dille yerine getirilir.

 

Tarık bir yıldız daha doğrusu bir gezegen ve O ne zaman dünya semasında görünse büyük bir bilinç atlaması gerçekleşir.

 

Nasıl ki her gezegenin bir yörüngesi var.

sizde gezegenler gibi bir kadere sahipsiniz.

 

Süreyya yıldızı karanlıkta yolunu kaybedenlerin yolunu bulmasına yardım eden yıldızdır. Çöl de kaybolanlar bile yönlerini bu yıldızla bulurlar.

 

İbrahim Suresi / s. 133

Elif, Lam, Ra Kitap'la ilgili onu temsil eden harflerdir.

 

Zamanda yolculuk, uzayı aşarak mümkündür. Uzayın sakladığı zamandır.

 

Neml Suresi / s. 207

Ta Sin harfleri, arşta bulunan mahlûkların temsili resmidir.

 

Musa, "mesa" kökünden türemiş bir kelime olup Allah'ın eliyle yani müdahalesiyle kötülük ortamından iyilik ortamına çıkarılmış, kurtarılmış kişi demektir.

 

Dualar giriş parolası gibidir.

Doğru dua dünyadaki bütün değerlerden daha değerlidir.

 

Neyi neyden üstün tutarsan o senin taptığındır.

 

dokuz kişi / yeryüzünde bozgunculuk yapıyor:

güçlü zenginler.

fiskosçular

hırsız, katil takımı

aydın/lar

yönetim

asayişi sağlayanlar

hukuk adamları

popüler kişiler

askerler

 

Ra'd Süresi / s. 274

 

Kehf Süresi / s. 369

Yahudilerin gelip Resullullah'a Zülkarneyni sormaları

Onlar bunu Resullullah'ın bilemiyeceğini ve onu mahcup edip Yahudiliğin üstünlüğünü ispatlayacaklarını umdular.

 

Zülkarneyn iki devrin, iki vaktin, iki zamanın sahibi demektir. Geçmişin ve geleceğin yani. O, zamanda yolculuk edebilen dünyalı fakat başka bir gezegende büyümüş, çeşitli güçler kazanmış olağanüstü bir adamdı.

 

O, önce geleceğine seyahat etmiş dünyanın en son gün batımını görmek istemiş. Güneşin en son battığı yer orasıdır. Orada bir de bakar ki güneşin kendisi de bir balçık kara göze giriyor, kaybolmak üzere. Yani kara deliğe doğru gidiyor, güneş sisteminin kıyameti kopuyor.

 

Sonra zamanın ilk başlangıç anına yani güneşin ilk doğumuna, yeryüzüne ışığını gönderdiği ilk noktaya gitti.

Şira Yayınları, Mayıs 2009

 

 

 

 

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder