26 Nisan 2020 Pazar

Bilal N. Şimşir - Lozan Günlüğü


Bilal N. Şimşir - Lozan Günlüğü

Bu kitap, 1922-1923 Lozan Konferansı ve Barış Sürecinin belgesel bir kronolojisidir.

Başkomutan Mustafa Kemal, “İlk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri!” demiş, Türk ordusu İzmir’e çıkmıştı. Şimdi, “İkinci hedefiniz...” diyebilir ve muzaffer Türk orduları İstanbul ve Trakya üzerine yürüyebilirdi.

İsmet Paşa, İstanbul’da iki gün bazı temaslarda bulunduktan ve görüşmeler yaptıktan sonra, 9 Kasım günü öğleyin, heyetiyle birlikte, Sirkeci garından törenle uğurlandı.
Listede toplam 40 kişi görünmektedir: 3 delege, 24 danışman,         8 kâtip, 2 asker, 3 gazeteci. Listede adları, rütbeleri görünmeyen, beş-altı koruma görevlisi daha bulunduğu sanılmaktadır.

İsmet Paşa heyeti, 12 Kasım Pazar günü saat 22.00’de Lozan’a vardı.
13 Kasım Pazartesi günü açılması gereken Barış Konferansı, Türk tarafına bilgi bile verilmeden, son anda 20 Kasıma ertelenmişti.

O günlerde Türkiye'nin dış ilişkileri pek sınırlıydı. Dünya Savaşı dolayısıyla düşman ülkelerle ilişkiler kesilmişti. Mondros Mütarekesi üzerine Almanya, Avusturya gibi eski müttefik ülkelerle de ilişkiler kesilmişti. Avrupa’da yalnız altı tarafsız ülke ile ilişkiler kesilmeden kalmıştı; fakat o ülkeler de henüz Ankara Hükümeti ile resmi ilişki kurmamışlardı. Ankara’da yalnız üç elçilik vardı: Sovyet Rusya, Azerbaycan ve Afganistan
Yurtdışında da Ankara Hükümetinin Moskova’da ve Kâbil’de elçilikleri; Bakü’de, Roma’da ve Paris’te Mümessillikleri vardı. Hepsi o kadardı.

İsmet Paşa Lozan’da “kelle koltukta” görev yapmıştır.
Ermeni terörü Lozan’da İsmet Paşa’nın da peşindeydi.

Barış Andlaşması, 24 Temmuz 1923’te imzalanmıştır. 143 maddeli bir belgedir. Yugoslav delegeler bunu imzalamamışlardır.

Lozan ile Ankara arasında 1600 kadar telgraf gidip gelmiştir. Bir o kadar de Lozan ile Londra arasında telgraf yazışması yapılmıştır.

BİRİNCİ BÖLÜM
BÜYÜK ZAFERDEN LOZAN BARIŞ KONFERANSINA
(9 Eylül-19 Kasım 1922)
Lord Curzon’dan İstanbul’da Yüksek Komiser Rumbold’a tel, 10.9.1922
“Anadolu boşaltıldıktan sonra, çarpışan taraflar arasında temas kesilecek ve Türklere Trakya’da ödün vermeye gerek kalmayacaktır. Yunanlıların İstanbul’u işgal edecekleri korkusu Mustafa Kemal ile müzakerelerde önemli bir koz olabilir. Bu bakımdan Yunanlıların Trakya’dan geri çekilmeleri önerilerine karşıyız.” / s. 30


Hindistan Kral Naibinden Hindistan İşleri Bakanlığına tel, 11.9.1922
“Türk zaferi, İslam dünyasında şiddetli yankılar yapacak ve Hindistan’da güçlüklerimizi artıracaktır. Hindistan bakımından Majesteleri Hükümetinin amacı eski Türk-İngiliz dostluğunu diriltmek olmalıdır. O zaman Hindistan Müslümanları yatışacak, Afganistan sınırındaki güçlüğümüz azalacak; Türkiye, Rusya’dan ayrılmış olacaktır. Türklerin zaferlerinin meyvelerini ellerinden almaya kalkışmak ise İslam dünyasında fırtına koparacaktır.”

Yüksek Komiser Rumbold’dan Lor d Curzon’a tel, 14.9.1922
“Tezelden bir konferans toplanması önem taşımaktadır. Savaşan tarafların artık birbirleriyle temasları kalmadı. Konferans çağrısı için şimdi en uygun zamandır. Yoksa Mustafa Kemal rahat durmaz. Ordularına ‘İlk hedefiniz Akdeniz’dir’ diyen Mustafa Kemal’in ikinci hedefi Trakya’dır. Konferans olmazsa Trakya’ya geçmeye çalışacaktır. Gecikirsek güç durumda kalırız. Konferansın amacı mütareke, Trakya, Boğazlar ve azınlık sorunları olmalıdır.” / s. 31

Gazi M. Kemal’den “Daily Telegraph” muhabiri John Clayton’a demeç, 27.9.1922
“…İngiltere tarafsız bir bölge ilan etti. Hâlbuki bölge tarafsız değildir; bu husus Yunan ordusunun bakayasını (kalıntılarını) himaye için hazırlanmış bir tertiptir. İngiliz hükümetinin, Çanakkale Boğazı’ndan serbest geçişten bizi mahrum etme maksadının Yunanistan'ı himaye olduğu bir hakikattir.
İngiliz hükümetinin şimdiki tavrında iki maksat vardır; birincisi, Yunan ordusunun bakayasını kurtarmak, İkincisi, hem Çanakkale Boğazı’nı hem İstanbul’u tahakküm altında tutmak...” / s. 40

Lord Curzon’dan İstanbul’da Yüksek Komiser Rumbold’a tel, 1.10.1922
“Toplanacak Mudanya Konferansı konusunda yönerge:
1) Konferans sadece askeri konularla uğraşacak, Trakya’da Yunan askerinin hangi hattın gerisine çekileceğini belirleyecek.
2) Mustafa Kemal, Paris görüşmelerinde kararlaştırılmış olan esaslara uyacak, 3) Müttefik generaller siyasal konularda karar veremeyecekler ve bu gibi konular ortaya atılınca Yüksek Komiserlere danışacaklardır. Doğu Trakya’nın geçici yönetimi Müttefik hükümetlerce kararlaştırılacaktır.” / s. 43

M. Kemal Paşa, TMMM Gizli Oturumunda Açıklamalar yapıyor, 9.10.1922
“Müttefik devletlerin Mudanya Konferansını kabul etmeleri... Bir hat tespit edilecek ve Yunan ordusu o hatta çekilecektir... Tespit edilmek istenilen hat bizim tarafımızdan Edirne şehri ve Meriç batısıdır diye tespit edilmiş idi... Onlar da bunu kabul eder gibi oluyorlar. Fakat son günlerde bunun aldatıcı olduğunu anladık. Bize dediler ki, evet, tahliye söz konusudur, fakat teslim söz konusu değildir... Bizim maksadımız, Trakya’yı muharebesiz düşmandan, (düşmanın) ordu ve idaresinden tahliye ettirip TBMM idaresine almaktır. Fakat (...) karşımıza İngiltere, Fransa, İtalya çıktı... ‘Daha ileriye hareket edecek olursanız, Müttefik devletlere karşı harp ilan etmiş kabul edileceksiniz’ dediler... Diğer taraftan şunu da arzeyim ki, Mudanya Konferansını kabul ettiğimiz gün veyahut harekâtı durdurduk dediğimiz gün bizim harekâtımız durmuş değildir. Harekât kesintisiz devam etmektedir... Yani istediğimiz zamanda İstanbul’u, Boğazları derhal işgal edecek derecede muktedir bir haldeyiz... Mudanya Konferansından sonra asıl barış konferansı olacak. Gerçi biz ayın yirmisini kabul ettik. Onların yirmisini kabul edip etmeyeceklerini bilmem... Bu konferans ne kadar devam edecek, onu da bilmem. Bu konferans müddetince büyük ordularımızı böyle ayakta tutmak doğru bir şey değildir... Yapılacak işler derhal barış konferansına dahil olmak ve orada diplomatik vasıtalarla Misak-ı Milli gayelerine ulaşmaktır... Hedefimiz Misak-ı Milli’dir. Fakat göğüslenemez zemin ve istikamete gitmeyelim...” / s. 47-48

Yüksek Komiser Rumbold’dan Curzon’a rapor, 17.10.1922
“Kemalistler Anadolu’da Yunanlıların hesabını gördükten sonra, gelişmelerin ağırlık merkezi Boğazlara ve Trakya'ya kaydı ve Mudanya Konferansına gidildi. Kemalistler savaşmadan Doğu Trakya’yı kazandılar, karşılığında verdikleri ödün ise kalıcı değildir. Kemalistler Misak-ı Milli’den ödün vermek niyetinde değillerdir. Ama karşılarında İngiltere vardır. Sevr Antlaşması ölmüştür, ancak şimdi Müttefikler Misak-ı Milli ile boğuşmak durumundadırlar. Sınırlar çizilirken Kemalistler Batı Trakya’da plebisit isteyecekler, Musul’u geri almak isteyecekler, Suriye sınırında düzeltme yapılsın diye direnecekler, Boğazlar sorununda İstanbul’un güvenliğini öne sürecekler, mali ve ekonomik kontrole karşı çıkacaklar, kapitülasyonlar konusunda hiç boyun eğmeyecekler ve ‘Türkiye egemen ve bağımsız olmalıdır’ diye cevap vereceklerdir. Bu durumda İngiltere bu bölgedeki kuvvetlerini artırmalıdır... Barış konferansından önce İstanbul hükümetinin sahneden çekilmesi belki hayırlı olacaktır, yoksa Padişahın durumu ciddi sorun yaratacaktır.” / s. 52

Yusuf Kemal Bey Dışişleri Bakanlığından istifa etti, 25.10.1922
İsmet Paşa Dışişleri Bakanı oldu, 26.10.1922

Rusya hükümeti de Konferansa çağrıldı, 27.10.1922
İtilaf Devletleri, 27 Ekim 1922 günü Rusya’ya gönderdikleri nota ile Boğazlar sorunu görüşülmesine katılmak üzere Rus hükümetinden Lozan’a delegeler göndermesi istendi.

TBMM Saltanatı kaldırdı, 1.11.1922

4.11.1922 Dr. Fridtjof Nansen, Türk-Yunan nüfus mübadelesi konusunda Milletler Cemiyeti’ne raporunu sundu.
“…İstanbul’daki Yüksek Komiserler bana nüfus mübadelesi için bir anlaşma hazırlamamı tavsiye ettiler. 22 Ekimde Mustafa Kem al’den bir telgraf aldım. Mübadelenin ilke olarak kabul edileceğini, ancak bu işin hükümetler arasında görüşülmesi gerektiğini bildirdi…” / s. 80

İsmet Paşa, heyetiyle beraber Ankara’dan Lozan’a hareket etti, 5.11.1922

Lord Curzon’dan Paris Büyükelçisi Lord Hardinge’e ve Roma Büyükelçisi Sir R. Graham’a tel, 6.11.1922
“Lozan Konferansının 13 Kasımda toplanması pek güç olacak. Konferansın 1922 Kasım ayı sonuna ertelenmesini gerekli görüyoruz. Çünkü: 1) Türkiye’de kaygı verici ve nazik bir durum var, 2) Signor Mussolini de ertelemeyi arzu etmektedir, 3) İngiltere’de genel seçimler yaklaşmıştır104 ve 4) Konferansa gitmeden önce Müttefiklerin kendi aralarında görüş alışverişinde bulunmaları ve Türklere karşı birleşik bir cephe oluşturmaları gerekiyor. Bunları M. Poincare’ye/Signor Mussolini’ye açıklayınız ve konferansın mesela 27 Kasım tarihine ertelenmesi hakkında hükümetlerinin görüşlerini öğrenip bildiriniz. Yarın Lozan’a hareket edeceği anlaşılan İsmet Paşa’nın da yolculuğunu ertelemesi için İstanbul’a telgraf çekiyorum.” / s. 81-82

Musul ve Süleymaniye temsilcilerinden Mustafa Kemal’e tel, 9.11.1922
“Üç buçuk seneden beri antlaşmaya aykırı olarak İngilizlerin işgalinde bulunan Musul ve havalisinin kurtarılmasını Zâtı Samilerinden istirham eyleriz efendim. -Musullular namına eşraftan Şeyh Ahmet, Süleymaniyeliler namına Seyid Ahmed Hüseyin.” / s. 93

Havas Ajansı’nın flaş haberi, 12.11.1922
Türk heyetini götüren Doğu Ekspresi İsviçre sınırına yaklaştığı sırada, bomba gibi bir olay patlak verdi: Fransa, son dakikada İngiltere’nin teklifini kabul etmiş, Lozan Konferansı geri bırakılmıştı. Konferans, 13 Kasımdan, 20 Kasıma, yani bir hafta geriye atılmıştı. 12 Kasım Pazar günü Fransız Havas Ajansı Paris’ten flaş haberi verdi / s. 96

12 Kasım akşamı saat 22.00’de İsmet Paşa ve Türk heyeti, Lozan’a vardı.

Basın, önemli bir haber kaynağıydı ve Türkiye’nin dış haber kaynakları sınırlıydı. Bugünkü gibi beş kıtaya yayılmış elçiliklerimiz, konsolosluklarımız, basın ataşeliklerimiz yoktu; olanlar da tam teşekküllü değildi. Dış basını izlemek, genel havayı kavramak, Türkiye aleyhindeki yayınlara cevap yetiştirmek gibi işler çoğu zaman Lozan’daki delegasyona düşüyordu (s. 103-104).

13 Kasım sabahı Fransa’nın Bern Elçiliği Müsteşarı De Lacroix Konferansın, İngiltere ve İtalya’nın iç durumları dolayısıyla küçük bir gecikmeye uğradığını ve 20 Kasımda toplanacağını bildirdi ve İsmet Paşa’yı bu süre zarfında Fransa’ya davet etti.

Lord Curzon’dan Paris Büyükelçisi Hardinge’e tel, 13.11.1922
Konferans arifesinde ve Türk iddialarına karşı birleşik cephe (united front) halinde çıkabilmek, Fransa hükümetiyle kesin bir anlaşmaya varmak için bizim her türlü çabayı sarfettiğimiz bir sırada, Türk temsilcisinin Fransa Başbakanıyla ayrı görüşmeye girmesi katiyen doğru olmaz (s. 108).

“Ermeniler suikast için hazırlanmışlar!” Lozan’a varışının daha ikinci gününde İsmet Paşa’ya ulaşan haberlerden biri buydu.

İsmet Paşa Lozan’da 48 saat kaldıktan sonra trenle Paris’e gitti.

İsmet Paşa, Paris’e küçük bir grupla gidiyordu. Paris temsilcisi Ferit Bey’den başka Türk heyetinin Genel Sekreteri Reşit Safvet (Atabinen), Hukuk Danışmanı Münir (Ertegün), Askeri Danışman Yarbay Tevfik (Bıyıldıoğlu), Yaver Binbaşı Atıf (Esenbel) İsmet Paşa’yla beraberdi. Tren, saat 21.10’da Lozan’dan kalktı... / s. 111

Paris’te İsmet Paşa’yı ilk gören ve ziyaret boyunca yanından ayrılmayan Dr. Nihat Reşat (Belger) Bey oldu. Ölüm yatağında Atatürk’ün başucunda bulunan Dr. Nihat Reşat Bey, İstiklal Savaşı yıllarında Paris’teydi.

15 Kasım günü saat 17’de İsmet Paşa Fransa Başbakanı ve Dışişleri Bakanı M. Poincar’yi ziyaret etti.

Ankara Hükümetinin Paris Temsilciliği ise “Türk Diplomatik Mümessilliği” (Mission Diplomatique Turque) adını taşıyordu.
İsmet Paşa, Çeşitli ülkelerde bir düzineye yakın eski Osmanlı temsilciliğini, geçici olarak, Paris Mümessili Ferit Bey’e (Tek) bağladı.
Avrupa ve Amerika’daki son Osmanlı temsilciliklerinin, Türkiye’nin Paris Temsilciliğine bağlanması, Ankara Hükümetine bağlanması demekti (s. 124).

İsmet Paşa, bir gece yolculuğu yaparak 18 Kasım Cumartesi sabahı Paris’ten Lozan’a döndü.

Türkiye’nin Roma temsilcisi Celâlettin Arif Bey de Lozan’a gelmiş bulunuyordu.

M. Poincaré ile Lord Curzon Paris’te Mussolini ile buluştular. Orada üçlü bir görüşme yaptılar.

Mösyö Poincaré mali kapitülasyonların kaldırılmasında müsait davrandığı halde, adli kapitülasyonlar için kaçamaklı konuşuyordu... 'Bir intikal (geçiş) devri lazımdır’ düşüncesindeydi.

İKİNCİ BÖLÜM
BİRİNCİ DÖNEM LOZAN BARIŞ KONFERANSI
(20 Kasım 1922-4 Şubat 1923) (s. 145 vd.)

Mors alfabesi Latin alfabesi esasına dayandığından, Türk Yazı Devriminden önceki dönemde eski harflerle Türkçe uluslararası telgraf çekilemiyor, bu yüzden ya çeviri yazısıyla ya da yabancı dilde telgraf çekiliyordu (s. 150).

Lord Curzon’datı Foreign Office’de E. Crowe’a tel, 22.11.1922 (özet)
“Sınırlar Komisyonunun ilk toplantısı yapıldı. Toplantı, Türklerin, savaş öncesi bütün Trakya sınırlarının değiştirilmesi ve Batı Trakya’da plebisit yapılması istekleriyle açıldı. Venizelos, Batı Trakya’nın bir parçası olan Karaağaç üçgeni konusunda Türklere gereken cevabı verdi. Romanya adına Duca, Sırbistan adına da Ninçiç, bütün kalpleriyle Müttefiklerin yanında yer aldılar. Müttefik delegelerle benim odamda önceden yarım saatlik bir toplantı yaptık. ‘Trakya sınırlarıyla ilgili andlaşmaların yırtılıp atılmasını reddetmeli ve Meriç sınırını kabul etmeliyiz’ dedim. Sapasağlam bir müttefik cephe olduğumuzu Türklere gösterdik.” / s. 168
23 Kasım. Lozan’da, Trakya sınırı görüşüldüğü bir sırada, Lord Curzon, Fransız ve İtalyan delegeleriyle beraber, İsmet Paşayı özel bir görüşmeye davet ediyor.

Curzon, gayet nazik bir davranışla, İstanbul’daki durumun huzuru kaçırdığından, (…) durumun kaygı verici biçimde devam etmesinin Konferansın kesilmesine sebep olabileceği kaygısı dile getirildi.
Müttefiklerarası Komisyon ve Sağlık Komisyonu lağvedilmiş ve iki Türk bir İngiliz askerini öldürmüş. Türklerin tutuklanmasına izin vermemişiz.
Fransızın dediğine göre, okullar ve bankalar hakkında Ankara yasaları sert ve kaba biçimde uygulanmakta ve aşamalı olarak uygulanmasına asla uyulmuyor imiş
İtalyanın dediğine göre tüccar bazı yasak eşyayı daha önce ısmarladıkları için getirmişler. Şimdi ne satabiliyor, ne de geri göndermelerine müsaade olunuyormuş. Edremit’te bir miktar İtalyanın işine son verilmiş ama seyahatlarına da müsaade olunmuyormuş. Curzon, ekleme yaparak, Hıristiyanların zorla göç ettirilmelerine karar verildiği ve yolda bir milyon insan bulunduğu hakkında emin bilgisi olduğunu ve yirmi bine yakın Ermeni yetimin sınırdışı edildiğini bildirdiler (s. 175-176).

Bu görüşmenin ardından İngiliz, Fransız ve İtalyan delegeleri, söylediklerini yazıya da döküp İsmet Paşaya iki muhtıra verdiler. Birinci muhtırada, Müttefik çıkarlarına karşı eylemde bulunanların tutuklanmaları ve yargılanmaları konusu üzerinde durulmaktadır.
İkinci muhtırada, TBMM’nin Anadolu’daki Hıristiyanları sınırdışı etmeye karar verdiği, Hükümetin emri üzerine 12 bin Ermeni yetimin Türkiye’yi terk ettiği iddia edilmektedir (s. 177).

Lord Curzon, hem Batı Trakya’da plebisit yapılmasına, hem de Edirne’ye sadece 4 kilometre mesafedeki Karaağaç istasyonunun Türkiye’ye geri verilmesine tekrar şiddetle karşı çıktı. Curzon, İsmet Paşayı isteklerinden caydırmak için, kabaca gözdağı vermeyi de ihmal etmedi. Bu defa yalnız Müttefiklerin birleşik cephesi değil, Balkan blokunun da topyekûn Türkiye’nin karşısında bulunduğunu belirtti (s. 186).

İsmet Paşa, 26 Kasım akşamı Lord Curzon ile görüşmüş.
Akşam Lord Curzon ile Irak üzerine özel konuştuk. Musul vilayetini istediğimizi söyledim. Fakat reddetti. Müttefiklerle (bu konuda) tamamen mutabık olduğunu; Yunanlıları yendiğimizi fakat İngilizleri yenmediğimizi söyledi…” / s. 193

(Curzon İsmet Paşa’ya) Türkiye eğer topraklarında oturan Avrupalılara güvence vermezse, kendisi için de Avrupa’dan güvenceler bekleyemeyeceği uyarısında bulundum (s. 195).

(Boğazlarla ilgili ilk oturuma dair Curzon’un değerlendirmesi)
Türkiye, açıkça ve hiç gerek yokken, kendisini alçaltarak Rusya’ya bağımlı bir duruma soktu; Rusya da Karadeniz’i tahkim edilmiş bir Rus gölüne dönüştürmeyi ve Türkiye’yi de kendisine tâbi duruma sokmayı amaçlayan gülünç bir plan ortaya attı (s. 247).

(Aralık ayının son günleri)
Curzon, görüşmelerin Büyük Britanya’nın yegâne ilgili taraf olduğu bir konu yüzünden çıkmaza girmesindense, kendisi ve diğerlerinin dünyanın sempatisini kazanabileceği kapitülasyonlar konusunda sekteye uğramasını tercih etmişti.

Dış basından başlıklar, 29.12.1922
Dış basın da kapitülasyonlar, özellikle adli kapitülasyonlar yüzünden Lozan Konferansının kesilebileceğini yazıyordu.

30.12.1922: Amerikan Delegesi Mr. Grew’un günlüğünden
Ermenilere bir yurt tahsis edilmesi hususundaki açıklamamızı sunduk. (s. 321)

Gazi Paşa’nın Eskişehir konuşmasından, 15.1.1923
“…Lozan Konferansı, başlangıcı pek eski olan bir mücadelenin derin safhalarını tahlil ederek, bunu neticeye bağlamaya çalışıyor.
Bu barışın teessüsü hem cihanın menfaati, hem de bizim menfaatlerimiz içindir. Biz evvela kendi menfaatimize aykırı olan ve bütün cihanın huzurunun bozulmasına sebep olan harbin devamına taraftar değiliz (s. 346).”

Lord Curzon’dan Foreign Office’de Sir E. Crowe’a tel, 15.1.1923
…kapitülasyonların kaldırıldığını antlaşmaya koymak isterken; bunların yerine, Devletlerce onaylanacak ve Türk kanunlarında gerekli reformlar tamamlanıncaya kadarki yıllarda geçerli olacak geçici bir hukuk sistemi koymak zorundayız.
Yoksa bizim kendi hükümlerimizi antlaşmaya koymaktan ve bunlara ya katılırsınız ya da katılmazsınız demekten başka bir seçeneğimiz kalmaz (s. 349).

Gazi M. Kemal’in İzmit’te gazetecilere konuşmasından, 17.1.1923
“Batı Trakya hakkındaki maddeyi Misak-ı Milliye ithal edenler hiçbir şey düşünmemişlerdir. Bunu koyan ben değilim. Bu madde sonradan ithal edilmiştir... Batı Trakya'nın bize geçmesi kuvvet midir? Zaaf mıdır? Bunu düşünmek icap eder...
Şimdi bu özetten bir mana çıkaralım. Görülüyor ki, bizce esas olan kapitülasyonlar meselesinde bir ilerleme var. Boğazlar meselesinin halli, bulunacak şekle bağlıdır. Musul’da ısrar ediyorlar, belli ki vermeyeceklerdir. Karaağaç’ta ısrar ediyorlar, belki vermeyecekler...
Trakya’yı muhafaza için oraya ordular göndereceğimizi düşünmemeliyiz. İstanbul iki parçadan ibarettir. Anadolu tarafındaki parçası emniyetle müdafaa olunabilir. Diğer parçası Trakya üzerinde olduğu için Trakya’nın mukadderatına tâbidir.
Musul bizim için çok kıymetlidir... Bununla beraber Musul’u almamakla muharebeye devam mı edeceğiz? Hatta sizlere soruyorum: Her şey oldu bitti. Musul için harbe devam makul bir şey midir?”  s. 355 - 357

Amerikan Elçisi Grew’un günlüğünden, 18.1.1923
İsmet (Paşa), bizleri kolumuzdan yakalayarak gidişimize mani oldu. Bunun yerine bizleri bitişikteki odaya soktu, yeşil chartreuse likörü sipariş etti ve kadehleri daha önce benzerini görmediğim bir hız ve ritim ile birbiri ardından yuvarlamaya koyuldu.
…her ikimizin de ellerimizden tuttu ve hayatın ne kadar güzel olduğunu söyledi. İsmet, Amerika’yı görmek istediğini söylediğinde çarpıcı ayrıntılar ile kendisini nasıl Paris ve Londra’ya götüreceğimizi, ardından özel bir trenle bütün Birleşik Devletler’i gezdirerek, Niagara şelalesini, Colorado Kanyonunu ve Beyaz Saray’ı göstereceğimizi söyledik. Bunun için yapması gereken şey şu iki antlaşmayı imzalamaktan ibaretti.
Eğer antlaşmaları hazırlamış olsaydık büyük ihtimalle her şeye imzayı basacak durumdaydı (s. 360).

İstanbul’da Y. Komiser V. Henderson’dan Curzon’a rapor, 20.1.1922
Barış yapılınca bugünkü TBMM feshedilecektir ve Gazi buna hazırlanıyor. Seçim için en örgütlü olanlar İttihatçılardır; bunların başında Kara Vasıf vardır ve Gazi’nin düşmanları da bunlar arasındadır. Gazi’nin kendi partisi ise Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk örgütüdür ve birkaç hafta önce bunun siyasi partiye dönüştürüleceği açıklandı (s. 366).

Gazi M. Kemal Paşa’nın Bursa konuşmasından, 22.1.1923
Lozan’da en fazla kapitülasyonlar üzerinde ısrar ediyorlar.
Din, hükümete esas olarak adaleti emretmiştir.
En medeni milletler derecesinde hukuki hükümlerimizi de iyileştireceğiz. Yüz sene, beş yüz sene evvel yaşayan bir toplum için yapılan kanunlarla, bugünkü toplumları idareye kalkışmak gaflettir, cehalettir... Bu memlekette adli kapitülasyonların teşekkülü, bu gafletimizin, bu cehaletimizin cezasıdır (s. 368).

Amerikan delegesi Grew’un günlüğünden, 28 Ocak 1923
Bugün sekretaryadan antlaşmanın 100 teksir sayfasından oluşan 160 maddelik taslağının Fransızca metnini aldık. Bu metin dört ayrı antlaşma düzenini içeriyordu… / s. 394

Amerikan delegesi Grew’un günlüğünden, 29.1.1923 Pazartesi
Türklere resmi bir yemek verdik. (…) Hasan Bey ile konuşurken, Konferanstaki tavrımızdan heyet olarak son derece memnun olduğunu söyledi. Kendilerini rencide eden yegâne açıklamamız, Ermeni Ulusal Yurdu ile ilgili olandı ama bunu yapmaya mecbur kalışımızı da gayet iyi anlıyorlardı (s. 397).

Amerikan Delegesi Grew’un günlüğünden, 4.2.1923 Pazar
…müttefiklerin hazırlamış olduğu antlaşma taslağının -Türkler imzalasın ya da imzalamasın- bugün öğleden sonra saat 4.00’te konferans masasında olacağını ve sonuç ne olursa olsun Curzon’un saat 9.00 itibariyle gideceğine dair yemin ettiğini biliyoruz (s. 411).

Antlaşmanın imzalanmasını izlemek üzere çağrılma beklentisi içersinde böylece bekledik durduk. Birdenbire saat 8.00’de üst kattaki kapının açılma sesi geldi: Herkes ayağa kalkarak merdivenlere doğru yöneldi. Bir anda İsmet göründü. Silindir şapkasını çıkardı, sağa ve sola doğru hafifçe eğilerek lobideki kalabalığı selamladı ve olabildiğince gülümseyerek oteli terk etti. Tabiatiyle böyle bir hadiseyi unutmam asla mümkün olmayacaktı. Konferans başarısızlığa uğramıştı. İmzalama olmayacaktı... / s. 412

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
ARA DÖNEMDE GELİŞMELER
(5 Şubat-22 Nisan 1923)
(s. 415 vd.)

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
BARIŞ KONFERANSININ İKİNCİ DÖNEMİ: ÇOK TARAFLI BARIŞ ANTLAŞMASININ VE TÜRK-ABD ANTLAŞMASININ İMZALANMASI
(23 Nisan-8 Ağustos 1923)

İsmet Paşa’dan M. Venizelos’a mektup, 8.6.1923
“Karaağaç’tan her şeyin, hatta evlerin kapı ve pencerelerin bile Yunanistan’a taşındığını haber aldım. Bu hareketlerin önlenmesi ve götürülen eşyanın geri verilmesi için müdahalenizi rica ederim.”

M. Venizelos’tan İsmet Paşa’ya mektup, 8.6.1923
“Mektubunuzu Atina’ya telledim. Karaağaç halkının eşyalarını yok etmesi onların aleyhinedir. Alıp götürüldüğü söylenen eşyalar konusuna gelince, Yunan halkı kendi mallarını istediği gibi kullanabilir ve başka yere taşıyabilir.” / s. 527-528

Yüksek Komiser Vekili Henderson’dan Lord Curzon’a rapor, 24.6.1923
“Türkiye kötüye gidiyor. İç ayrılıklar artıyor. Mustafa Kemal’in sivil halk üzerindeki etkisi uçup gidiyor. Basın, İstanbul’daki milli idareyi her Allah’ın günü sürekli eleştiriyor. Çerkez Ethem’in, milli idareyi despot olarak gösteren, Türk ordusuna saldıran ve İttihat ve Terakki’yi öven mektubu sansüre rağmen basında yayımlandı. Seçimler bir göz boyamadır; Müdafaai Hukuk adayları, seçim özgürlüğü olmadığı için seçiliyorlar. Halk ve Kemalist’ler özellikle doğu illerinde kendilerini güvende hissetmiyorlar. Türkiye'nin gerçek güçsüzlüğü, ‘Ümid’ vapurundaki silahlara İngiliz donanmasınca el konulması olayında açıkça ortaya çıktı. Üzerinden bir hafta geçtiği halde Türkiye bu olayı hâlâ protesto bile edemedi. Fakat asıl tehlike şurada yatmaktadır: Türkiye, mali ve ekonomik bağımsızlığına aykırı gördüğü bir barış yapmaktansa Anadolu'ya çekilip gücünü burada toplamaya yönelmektedir. Buna karşı Müttefikler Anadolu’da fiili tedbirler alamazlarsa, Türkler, borç kuponlarını Sterlinle ödemeye razı olmaktansa barış antlaşmasını imzalamaktan vazgeçerek Konferansı kesintiye uğratabilirler. Bu riski göğüsleyerek Türklerin boyun eğmesini beklemek Müttefik Devletlerin takdirine kalmıştır. Bu takdirde İstanbul’un işgalini sittin sene sürdürmek gerekecektir.” / s. 547

Gazi M. Kemal’den Bayram Dolayısıyla Halife Abdülmecid’e tebrik telgrafı, 25.7.1923
“Şanlı bir barışın imza gününe tesadüf etmiş olarak idrak ettiğimiz bayram dolayısıyla Zâtı akdesi Hazreti Hilafetpenahilerine en kalbi özel tebriklerimi arz ve takdim ederim. -Gazi Mustafa Kemal” / s. 593

BEŞİNCİ BÖLÜM
LOZAN BARIŞININ YÜRÜRLÜĞE KONMASI, DEĞERLENDİRİLMESİ VE YAŞATILMASI

İstanbul’un kurtuluşu dolayısıyla Üsküdar’da mevlüt okundu, 5.10.1923
İstanbul’un yabancı işgalinden kurtuluşu dolayısıyla, 5 Ekim 1923 Cuma günü, Üsküdar Yeni Camiinde, Türkiye şanlı ordusunun sağlık ve güvenliği için dua edildi; şehitlerimizin ruhlarına bağışlanmak üzere hatim indirildi ve mevlüt okundu (s. 656).

İngiltere Lozan Barış Antlaşması ve eklerini onayladı, 15.4.1924

İngiltere, İtalya ve Japonya’nın Lozan Antlaşması’nı onay belgelerini sunmaları üzerine Lozan Barış Antlaşması yürürlüğe girdi, 6.8.1924

Fransa Hükümeti en son Lozan Barış Antlaşması’nı ve eklerini onayladı, 27.8.1924

Bilgi Yayınları, İkinci Baskı, 2012

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder