Pascal
Quignard - Dünyanın Bütün Sabahları
1. Bölüm
1650 ilkbaharı, Madam de Sainte Colombe öldü. Geride iki kız
bıraktı…
Mösyö de Sainte Colombe, Bahçesi la Bievre Çayının kıyısında
olan bir evde iki kızıyla (Toinette ve Madeleine) birlikte yaşıyordu.
Karısı son nefesini verirken yanında olmayışının
üzüntüsünden hiç kurtulamıyordu.
Karısının ölümünün ardından iki mevsim boyunca günde on beş
saat hiç durmadan viyola çaldı.
2. Bölüm
…konuşmayı hiç beceremediğini, annelerinin konuşmayı da
gülmeyi de pek iyi bildiğini, kendininse dile karşı hiç mi hiç eğilimi
olmadığını, başkalarıyla ve kitaplarla bir arada olmaktan, sohbetlere
katılmaktan hiç zevk almadığını söyleyerek kızlardan özür diledi.
3. Bölüm
Kısa bir süre sonra Sainte Colombe’ların üçlü viyola konserleri
çevrede ünlendi.
4. Bölüm
Sürekli bunlardan söz edildiğini duyan kral sonunda bu
müzisyeni ve kızlarını dinlemek istedi. XIV. Louis hizmetinde bulunan resmi
viyola çalgıcısı Mösyö Caignet’yi bu işle görevlendirdi.
Mösyö de Sainte Colombe yaşlı ve dul biri olduğunu, iki
kızının bakımını üstlendiğini, bu nedenle başkalarından daha kapalı bir yaşama
biçimi sürdürmek zorunda olduğunu ve dış dünyaya karşı tiksinti duyduğunu
söyledi.
"Mösyö, diye yanıtladı öteki. Benim dileğimi iyi
işitmediniz galiba. Ben kralın hizmetinde biriyim. Kralımızın her isteği bir
emirdir."
Vedalaştılar.
5. Bölüm
Kral, Mösyö de Sainte Colombe’ı kandıramadığı için kızgındı.
Bu kez de Mösyö Caignet ile birlikte rahip Mathieu’yü
gönderdi.
Yüce kralımıza teşekkür ediniz, diye haykırdı. Ben, onun
bana teklif ettiği altınların yerine ellerimin üstüne batan güneşin ışığını
tercih ederim.
Rahip ve özel kemancısı bu yanıtı kendisine aktarınca, kral
bundan çök hoşlandı.
6. Bölüm
Yıllarca huzur içinde ve müzik için yaşadılar.
‘Özlemler Ağıtı’nı çalmaya başladı.
Eli çalgısının tuşu üstünde kendiliğinden gidip geliyordu,
gözyaşlarını tutamadı.
O anda ezgiler yükselirken, solgun benizli bir kadın kapının
yanı başında göründü,
…köşede duran müzik sandığının üstüne ilişti ve dinlemeye koyuldu.
Bu, karısının ta kendisiydi ve gözlerinden yaşlar boşanıyordu. Çaldığı parçayı
tamamladıktan sonra gözlerini açınca artık onun orada olmadığını gördü.
7. Bölüm
Bu ziyareti başkaları izledi. Mösyö de Sainte Colombe önce
aklını kaybetmiş olduğundan korktu; sonra, eğer bu delilikse, kendisine
mutluluk verdiğini, gerçekse, bunun bir mucize olduğunu düşündü.
…bu esrarengiz ziyaretten kimseye söz etmedi.
8. Bölüm
…on yedi yaşlarında kocaman bir çocuk, kapılarını çaldı.
Madeleine’e Mösyö de
Sainte Colombe’dan viyola ve kompozisyon hocası olmasını
rica etmek için geldiğini söyledi.
Adı Mösyö Marin Marais idi. Al yanaklıydı. 31 Mayıs 1656’da
doğmuş…
Mösyö de Sainte Colombe delikanlının çalması gerektiğini
mırıldandı.
Mösyö Maugars’ın bir süitini çaldı.
Mösyö de Sainte Colombe konuşmaya başladı: "Sizi
öğrencilerimin arasına kabul edeceğimi sanmıyorum."
"Çalgı çalıyorsunuz, ama müzisyen değilsiniz siz."
"Bir ay sonra gelin. Sizi öğrencilerimin arasına almam
için yeterince yeteneğinizin olup olmadığını o zaman söyleyeceğim."
9. Bölüm
Karısının varlığını dördüncü kez yanında hissettiğinde
gözlerini yüzüne çevirerek sordu: "Konuşabilir inisiniz Madam ölmenize
karşın?"
"Evet."
Ağlamak istiyordu, bu düşün konuşmuş olmasına öylesine
şaşırmıştı ki, ağlayamadı bile.
10. Bölüm
Genç adam ikinci kez geldiğinde, giriş kapısını incecik,
pembe yanaklı Madeleine açtı.
Müzikle iç içe yaşayacaksınız, ama müzisyen olamayacaksınız.
11. Bölüm
- Ressam Baugin’i tanır mısınız? diye sordu Sainte Colombe.
Gel sana göstereyim.
Marin Marais, Madeleine de Sainte Colombe’a bakıyordu…
"Haydi gidip dostumu görelim," dedi Sainte
Colombe.
- Peki, dedi Marin Marais.
Rüzgâr ıslık çalıyor, adımları donmuş toprağın üstünde çatır
çatır ses çıkarıyordu.
"Dinleyin bakın Mösyö, diye seslendi, arya bas sese
göre nasıl ayarlanıyor."
12. Bölüm
- Geldik, dedi Mösyö de Sainte Colombe.
Mösyö Baugin’in atölyesinde sobanın yanma geçip oturdular.
Ressam bir masa resmi yapmaktaydı.
"Belki de gerçek, müzik sessizlikte oluşur, ne
dersiniz?"
13. Bölüm
Madeleine bak! diyordu yine Marin.
- Çal! dedi Toinette.
Sainte Colombe ocağa yaklaştı, viyolayı havaya kaldırıp
şöminenin taş davlumbazının üstünde parçaladı.
Mösyö de Sainte Colombe elinde bağını çözmekte olduğu bir
para kesesiyle döndü.
"Mösyö bir çalgı nedir bilir misiniz? Çalgı aleti müzik
demek değildir. Kralın önünde soytarılık etmek için bir sirk atı alacak kadar
paranız var artık."
“Dinleyin, Mösyö, kızımın acılı hıçkırıklarını dinleyin:
Bunlar sizin gamlarınızdan daha gerçek müzik parçalarıdır. Buradan hemen gidin
Mösyö, siz tam bir soytarısınız.”
Madeleine: "Babamın bana öğrettiği her şeyi size
öğreteceğim," dedi.
- Babanız hem kötü, hem de çılgının biri, dedi Marin Marais.
14. Bölüm
1676 yazında yirmi yaşına bastığında Mösyö Marais, Madmazel
de Sainte Colombe’a ‘kralın müzikçisi’ olarak saraya kabul edildiğini
müjdeledi.
"Artık sizi görmek istemiyorum, Mösyö. Bu son
olsun," dedi Sainte Colombe.
- Beni bir daha hiç görmeyeceksiniz.
Mösyö de Sainte Colombe: Benim için sanattan daha yüce,
parmaklardan, kulaktan, buluşlardan daha önemli bir şey var: Benim sürdürdüğüm
bu tutku dolu yaşam.
- Tutkulu bir yaşam mı sürdürüyorsunuz siz? diye sordu Marin
Marais.
- Baba, gerçekten tutkulu bir yaşamınız mı var sizin?
Yemin ederim size, ben görünmez bir şeyin peşindeyim.
Ben gömütler evrenine aittim.
Ben yazgımı yerine getiriyorum.
15. Bölüm
Mösyö de Sainte Colombe eşini ve onun ölümünden önceki
olayları düşünmekten kendini alamıyordu.
16. Bölüm
Toinette onu kolundan yakalayıp durdurdu.
"Söyle bakalım, beni nasıl buluyorsun?"
Tıpkı biraz önce ablasının yaptığı gibi o da göğüslerini
uzattı. Marin Marais gülümsedi, onu öptü ve sonra çabucak sıvışıp gitti.
17. Bölüm
Toinette: "Utanç duymuyorum," dedi genç kız.
- Bense utanıyorum.
18. Bölüm
Madeleine’in odasında yarı çıplaktılar.
"Artık sizden ayrılıyorum. İçimde size yarayacak hiçbir
şeyim Olmadığını gördünüz."
Genç kız ellerini tuttu, yüzünü Marin Marais’nin ellerine
gömüp yavaş yavaş ağlamaya başladı.
Sizi bırakmak zorundayım, çünkü göğüsleriniz artık düşlerimi
süslemiyor. Başka yüzler tanıdım artık. Yüreklerimiz susamıştı. Ruhumuz durup
dinlenmek bilmiyor. Yaşam acımasız olduğu ölçüde güzeldir, tıpkı kurbanlarımız
gibi.
19. Bölüm
Madmazel de Sainte Colombe hastalandı, öylesine zayıfladı,
öylesine güçsüz kaldı ki sonunda yatağa düştü. Hamileydi…
Ölü bir oğlan çocuğu doğurduğunu öğrendi.
Madeleine sağlığına kavuştu. Ermişlerin ruhuna dualar okudu.
Bir süre sonra genç adam gelmez oldu.
Marin Marais yirmi üç yaşındayken ilk hocasının yerine
resmen kralın hizmetine girdi.
Catherine d’Amiçourt ile evlendi, on dokuz çocuğu oldu.
Toinette, Cite’de babası gibi lavta yapıp satan Mösyö
Pardoux’nun oğluyla evlendi, beş çocukları oldu.
20. Bölüm
Öldükten sonra buraya nasıl gelebiliyorsunuz?
- Acı çekiyorum Madam, size dokunamamaktan.
- Rüzgâra dokunabiliyor musunuz ki, Mösyö?
Ellerini önüne koydu. Ölümle damgalanmış gibiydiler,
mutluluk duydu bundan. Bu yaşlılık izleri karısına ve onun bulunduğu yere
yaklaştırıyordu adamı.
21. Bölüm
"Ellerim diyordu. Ellerimden söz ediyorsunuz,"
diyordu.
Ve sonra:
"Böyle susmuş nereye bakıyordunuz?" dedi. Bir saat
sonra Mösyö Marais geldiği çetin yoldan geri döndü.
22. Bölüm
Yaşlı elleriyle kızının kemikli yüzünü okşuyordu. Bir akşam
bu ziyaretlerin birinde, Madeleine babasından Mösyö Marais’nin kendisini
sevdiği günlerde bestelediği ‘Düş Gören Kız’ı çalmasını istedi.
23. Bölüm
Bir öğle sonu, Toinette ve Luc Pardoux, Versailles’de
görevli olan Mösyö Marais’yi görmeye gittiler.
Mösyö Marais, Mösyö de Sainte Colombe’un nasıl olduğunu
sordu.
24. Bölüm
…parçayı çalar mısınız lütfen," dedi.
‘Düş Gören Kız’ söz konusuydu kuşkusuz.
Madeleine ta gözlerinin içine bakıp; "Evet. Nedenini
siz bilirsiniz," dedi.
25. Bölüm
Camı kaplayan hava kabarcıklarının arasından, kız kardeşinin
arabaya binmesine yardım eden Marin Marais’yi gördü.
Yatağın perdesine tutunarak tırmandı, ipi yukarıda bulunan
büyük çiviye beş altı kez dolayıp tutturmayı başardı, kafasını düğümün içine
geçirip sıktı. Tabureyi düşürmek için bir hayli zorlandı. Tepindi, tabure
düşmeden önce uzun süre üstünde sallandı. Bacakları boşlukta kalınca, çığlık
attı; ani bir sarsıntıyla dizleri sallandı.
26. Bölüm
Dünyanın bütün sabahları bir daha geri gelmez. Yıllar bir
bir geride kaldı.
Mösyö Marais yağmurdan kemiklerine kadar ıslandığı için
kulübelerinin altında aksırıp suçüstü yakalandığı günden bu yana Mösyö de
Sainte Colombe ile karşılaşmamıştı.
27. Bölüm
Mösyö Marais sık sık kulağını ince uzun tahtalara dayıyor,
Mösyö de Sainte Colombe’un durup durup söylediği sözcüklerin anlamlarını
kavramaya çalışıyordu: Anlayamadı.
Mösyö de Sainte Colombe ilerleyip yüzüne doğru bakarak
sordu:
"Müzikte aradığınız nedir Mösyö?"
- Pişmanlıkları ve gözyaşlarını arıyorum.
Bu iş zordur Mösyö. Müzik en kısa deyişle, sözle ifade
edemediklerinizi dile getirmeniz içindir. Bu anlamda, yalnızca insana özgü
değildir.
İki viyolanın sesi yükseldiği anda birbirlerine baktılar.
İkisi de ağlıyordu.
…
Tous les matins du monde
Türkçeleştiren: Sevim Akten
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder