George Vassilacopoulos -
Spekülatif Felsefede Görüş ve Bellek
"Saltık idea kendisi için
kavramın saf biçimidir, kendini tasarladığı gibi içeriğini de tasarlar."
Hegel
Saltık, kendi geçmişe dönük olan
kavramıyla ilgilidir, daha ziyade bu kavramın kendisidir. Bir bellek
edindiğinde kavramın kendisi, saltık'ın oluşunun sonunu imler. Fakat, bu
doğruysa kavram aynı zamanda saltık'ın başlangıcını da imlemelidir. Zira,
Hegel'e göre oluşun sonunda saltık, tasarıya başladığı zamanki halinde
kendisiyle karşılaşır. Aslında gelişimsel süreç, saltık'ın kendi sonu gibi
başlangıcını da öngörmesi sayesinde başlayabilir ve sonuca ulaştırılabilir.
Başlangıç gerçekliğe sahip
değildir, oysa son başlangıcın, kendi gelişimi sayesinde kesin varoluş
iddiasında bulunabilen başlangıcın gerçekleşmiş halidir. Sonrasındaki
gerçekliği kurduktan sonra kavram kendine döner dönmez saltık idea
gerçekleştirilmiş olur.
Kendine özgürlük biçimini vererek
kavram, öznellik elde eder ve özdeşliğini kurmak için gerçeklikten kendi
özdeşliğini talep eder.
Hegel'in gönderme yaptığı saltık'ın
geçmişe dönük doğasının öteki yüzü, onun öngörülülüğüdür. Saltık'ın gelişimsel
süreci hem geçmişe bakış hem de öngörülülük ile çevrelenmiştir. Saltık olması
gerekendir. Saltık'ı, Hegel'in Ego'ya dayandırdığı öznitelikler açısından
kendisiyle ilk karşılaşması çerçevesinden değerlendirmeliyiz.
Özneyi filozofa dönüştüren
saltık'ın onun bilincine başvurmasıdır. Felsefe yapan özne, tabiri caizse,
kendi öz-bilincinin gerçekliğin ilkesi, "her şeyi içinde barındıran
tümel" olduğunun farkına varması aracılığıyla sonsuzluğa dağılır dağılmaz,
saltık kendine açılır.
Hegel için bilgi hakkında değildir,
öz-bilinçli saltık'ın kendisidir. (s. 180)
Saf düşünce, kavramın soyut
bilincini meydana getirir, oysa ki kavram'ın nesnesinin özü dildir.
Ego her şeyin olumsuzlamasıdır, tüm
belirlenimliliğin, olumsuzlama halindeki her şey olarak. Ego saltık olumsuzluk
olarak kendi oluşunun başlangıcında kendisiyle karşılaşır.
Hegel için 'bilim' 'genel bilgi'dir
ve saltık'ın kavram'ının bakış açısıdır. Böyleyken kendi bağlamında özümsenmiş
bilgi değil, bu haliyle bilgi, veya bilme ve bilinenin birliğinin ilkesidir.
Bilim, gerçeklik ilkesi olarak, bilginin ilkesinden bilgi olarak yaratılan
gerçekliği bilmeye vasıl olan saltık kavramıdır. Saltık açısından bilme
bilginin ilkesini cisimleştirir (saltık bilgi).
Ego dünyayı bilmeme de kendisini
bilir. Dünya o noktada ego tarafından bilişsel olarak tahsis edilmek üzere,
bilgi olarak yeniden yapılandırılmak üzeredir. Dolaylı yoldan bilgi olarak,
dünya bilgi ilkesinin gerçekleşmemiş hali olarak, yani kendi ilkesinde çözülmüş
dünya olarak ortaya çıkar.
Hegel saltık bilgiye olan ihtiyacı,
toplumsal bütünleşme eksikliğinden kaynaklanan yabancılaşma deneyimine
yerleştirir. Çünkü ego varlık'ın her iki parçasıdır, hem dünyanın parçasıdır
(sonlu ben) hem de kendi saf öz-ilişkisinde öz-bilinçli varlık'tır (sonsuz
ben), yani bütünleşme ilkesinin (bir bütün olarak gerçekliğin ilkesi) farkında
olan varlık ve bütünleşme ihtiyacındaki (cisimleşme ihtiyacındaki ilke) varlık.
Varlık'ın, ben sıfatıyla varlık'ın
ilkesi, varlık'ın farklılaştırılmış dünyasında, yani tikel ben'in dünyasında
cisimleştiği zaman, ego varlık ile bütünleşir. (s. 182)
Sonsuzluk bilinci, sonluluğuna
yabancılaşmış, sonlu deneyiminde ortaya çıkar.
Hegel için tarih, saltık'ın felsefi
gelişiminde kavram'ın nesnesi olarak ortaya çıkan, teoloji, amaçlı etkinlik
olarak dünyadır. (s. 183)
Tümelin tikelleştirilmesi kavram ve
nesne arasındaki ilk harekettir, ilk olumsuzlamayı ifade eder.
Ego kendini tekil olarak
düşünmelidir. Kendini ötekilikte cisimleştirerek kendisini nesnesi gibi
düşünebilir duruma gelmelidir. Sonuç olarak, Ego'nun koşulsuzluğu sadece hareket
döngüsünün sonunda, Ego kendi tekilliğini tahsis ettiğinde açıkça ortaya çıkar.
Kendini farklılaştırılmamış
bütünlük olmaya yöneltmekle Ego aynı zamanda kendini olumsuzlanan olarak bilir.
Ego hem saf öz-tasarlamayı hem de
yukarıda açıklanan şekliyle böyle bir tasarlamanın koşulsuz olmaya yöneltildiği
gerçeğini ifade eder. Ego, her diğer Ego'nun ihracına kadar tikel Ben'dir.
Eğer sonlu Ego kendi bilincinde
Tümellik'i cisimleştirirse, özne ve nesne birleşmiş haldedir ve sonuç olarak,
bu bilinç, bilme ve bilenin bütünlüğünün ilkesinin nesnesi haline gelir (tümel
kavramı). Kavram ve nesnenin uygunluğunu kurmuş olmakla (kendini ötekilikte
cisimleştirerek ötekilik halinde tikellik uğrağını aşmış olmakla) bu bilinç
geçmişe bakışlı hale gelir, yani Tekillik elde eder.
Dil düşüncenin işi olduğundan ve
dolayısıyla 'dilde ifade edilen her şey tümel olması' gerektiğinden ve ayrıca
her şey düşünce tarafından Saltık'ın ilkesini doğrular yönde yaratılmış
olduğundan, dil tamamıyla kapsamlıdır, bir bakıma öz-belirli insan yaşamının
tümel öğesi linguistik etkileşimde verilmiştir. (s. 185)
"İnsana diğerleriyle uzlaşma
yönünde baskı yapan onun doğasıdır; insan doğası sadece başarılmış akıllar
toplumunda gerçekten var olur."
Hegel
Hegelci anlamda felsefe yapmak
Saltık'ın özünü (kavram-nesne uygunluğu) açığa kavuşturur, hem saltık bilginin
yapılanmasında, hem de varlığın, saltık halinde dünyanın yeniden
yapılanmasında.
Bilgi, kendisini bilginin ilkesinin
bakış açısından yapılandırarak saltık haline gelir. (s. 186)
Çeviren: Emre Çeliker
Monokl
Hegel Özel Sayısı
Monokl
Hegel Özel Sayısı
---
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder