26 Ekim 2019 Cumartesi

Görüngübilim ve Mantık


Jean Hyppolite - Görüngübilim ve Mantık (s. 434-447)

Mutlak Bilme

Varlık kendisini kendi olarak düşünür; kendi ise kendisini varlık olarak düşünür. Kendinin bu düşünüşü, aynı zamanda düşünüşün düşünüşü, yani bütün şeylerin düşünüşü olan bu ontolojik, Mutlak Bilmeyi oluşturur.

Tin, dolaysız olarak varolduğu gibi bilinçtir de. (s. 434)

Özne ve nesne,
bilgi ve varlık,
kendisi için şey ve kendinde şey,
kesinlik ve doğruluk (hakikat) arasındaki ayrımdır.
Bilinç, bilincin hakikatini oluşturan ve ona yabancı olarak ondan başka bir şey olarak belirginlik kazanan bir nesnenin bilincidir. Bununla birlikte bilinç, bu hakikatin bilgisine sahip olduğunun da bilincindedir.
Varlık, bilinçte kendiyle yabancı olarak belirir, bu bakımdan, kendi, aksettiriciliği açısından varlıktan ayrışmıştır. Bu nedenle, epistemolojiyle sınırlandırılmış her felsefe, bilinmeye kapalı bir kendinde şey ile sonuçlanabilir. İnsan tininin doğal tavrı; sonradan eleştirel bir şüpheciliğe doğru yozlaşan bir (gerçekliktir) gerçekçiliktir.
Kendi yalnızca kendisiyle çelişerek var olabilir zira kendisine kendisinden farklı olarak görünür.
Kendini en derin parçalanmanın ortasında keşfeden yaşam; işte hayatın diyalektiğinin ruhu burada barınır. Bilinç, bu bölünmeyi kendi ve varlık arasındaki kavrama içkin olan çelişkiyle ifade eder.
Deneyim, kendinde olanın kendi için'e dönüştürülmesidir.
İnsan deneyimi kendinin kendisini kendiye açmasını sağlar. Bu deneyim zorunlu olarak zamanda yer alır. Böylelikle kavram bilinçte tatmin edilmemiş bir gereksinim olarak belirir.
Zaman, kendine erişememiş olan; kendisini kendisinin dışında bilincin huzursuzluğudur.
Kendisini düşünen şey logostur ve -kendinde- şeyle zıt olarak- logosun düşüncesi sadece bizim düşüncemiz değildir. bu mutlak düşünce, mutlak akıldır.
Logos, daha ziyade, varlık olarak kendisinden fazla bir şeydir: hem kendisi hem de kendisinin ötekisidir; yani tam olarak mutlak ya da tindir.
Tin olan akıl Mutlak'ın kendi-bilgisidir. Bu evrensel öz-bilinçtir ve böylelikle kendinde olan bir yaşam, özne olan bir hakikattir. Yalnızca bir töz olmayıp, özne olan hakiki kendisinde ontolojiyi ve Fichteci Ben kuramını uzlaştırır. (s. 438)
Kendi, kendisini yalnızca olumsuzlayarak konumlandırabilir.
Varlığın kendisine göre, kendisi sadece yokluktur.
"Ben olan şeyim; ben hala kendimin karşıtıyım."
Kendisine karşıt olan konumda kendisinin bulunduğu kavram olmuştur.
Felsefenin varoluş öğesi, Hegel'in Görüngübilim'de açıkladığı şekliyle kavramdır ve Görüngübilim'in insan deneyiminin sonucu olarak açığa çıkarmayı önerdiği de tam olarak bu varoluş öğesidir. Kavram, eş zamanlı olarak tekil ve evrensel (olandır) öznedir.
Kavram, kendinin yaratılmasıdır.
Logos, kendini doğa olarak olumsuzlayan tin.
Doğa, gizlenmiş tindir.
Mutlak: Tinin yaşamı açısından derin bir sezgi olan bir düşüncedir.

Çeviren: Damla Şikel
Monokl
Hegel Özel Sayısı
(s. 434-447)
---

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder