Jean Hyppolite - Görüngübilim ve
Mantık (s. 434-447)
Mutlak Bilme
Varlık kendisini kendi olarak
düşünür; kendi ise kendisini varlık olarak düşünür. Kendinin bu düşünüşü, aynı
zamanda düşünüşün düşünüşü, yani bütün şeylerin düşünüşü olan bu ontolojik, Mutlak
Bilmeyi oluşturur.
Tin, dolaysız olarak varolduğu gibi
bilinçtir de. (s. 434)
Özne ve nesne,
bilgi ve varlık,
kendisi için şey ve kendinde şey,
kesinlik ve doğruluk (hakikat)
arasındaki ayrımdır.
Bilinç, bilincin hakikatini
oluşturan ve ona yabancı olarak ondan başka bir şey olarak belirginlik kazanan
bir nesnenin bilincidir. Bununla birlikte bilinç, bu hakikatin bilgisine sahip
olduğunun da bilincindedir.
Varlık, bilinçte kendiyle yabancı
olarak belirir, bu bakımdan, kendi, aksettiriciliği açısından varlıktan
ayrışmıştır. Bu nedenle, epistemolojiyle sınırlandırılmış her felsefe,
bilinmeye kapalı bir kendinde şey ile sonuçlanabilir. İnsan tininin doğal
tavrı; sonradan eleştirel bir şüpheciliğe doğru yozlaşan bir (gerçekliktir)
gerçekçiliktir.
Kendi yalnızca kendisiyle çelişerek
var olabilir zira kendisine kendisinden farklı olarak görünür.
Kendini en derin parçalanmanın
ortasında keşfeden yaşam; işte hayatın diyalektiğinin ruhu burada barınır.
Bilinç, bu bölünmeyi kendi ve varlık arasındaki kavrama içkin olan çelişkiyle
ifade eder.
Deneyim, kendinde olanın kendi
için'e dönüştürülmesidir.
İnsan deneyimi kendinin kendisini
kendiye açmasını sağlar. Bu deneyim zorunlu olarak zamanda yer alır. Böylelikle
kavram bilinçte tatmin edilmemiş bir gereksinim olarak belirir.
Zaman, kendine erişememiş olan;
kendisini kendisinin dışında bilincin huzursuzluğudur.
Kendisini düşünen şey logostur ve
-kendinde- şeyle zıt olarak- logosun düşüncesi sadece bizim düşüncemiz
değildir. bu mutlak düşünce, mutlak akıldır.
Logos, daha ziyade, varlık olarak
kendisinden fazla bir şeydir: hem kendisi hem de kendisinin ötekisidir; yani
tam olarak mutlak ya da tindir.
Tin olan akıl Mutlak'ın
kendi-bilgisidir. Bu evrensel öz-bilinçtir ve böylelikle kendinde olan bir
yaşam, özne olan bir hakikattir. Yalnızca bir töz olmayıp, özne olan hakiki
kendisinde ontolojiyi ve Fichteci Ben kuramını uzlaştırır. (s. 438)
Kendi, kendisini yalnızca
olumsuzlayarak konumlandırabilir.
Varlığın kendisine göre, kendisi
sadece yokluktur.
"Ben olan şeyim; ben hala
kendimin karşıtıyım."
Kendisine karşıt olan konumda
kendisinin bulunduğu kavram olmuştur.
Felsefenin varoluş öğesi, Hegel'in
Görüngübilim'de açıkladığı şekliyle kavramdır ve Görüngübilim'in insan
deneyiminin sonucu olarak açığa çıkarmayı önerdiği de tam olarak bu varoluş
öğesidir. Kavram, eş zamanlı olarak tekil ve evrensel (olandır) öznedir.
Kavram, kendinin yaratılmasıdır.
Logos, kendini doğa olarak
olumsuzlayan tin.
Doğa, gizlenmiş tindir.
Mutlak: Tinin yaşamı açısından
derin bir sezgi olan bir düşüncedir.
Çeviren: Damla Şikel
Monokl
Hegel Özel Sayısı
(s. 434-447)
Monokl
Hegel Özel Sayısı
(s. 434-447)
---
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder