Dostoyevski
- Polzunkov
İzlemeye başlamıştım bu adamı.
…gözleri çok canlı, kıpır kıpırdı...
…tam bir fırıldaktı.
İsteyerek soytarılık yapanlar, hiç de acınacak insanlar
değillerdir. Ama ben bu tuhaf, gülünç adamın meslekten bir soytarı olmadığını
hemen anlamıştım.
Bence o dünyanın en dürüst, soylu insanıydı.
- Dinleyin ...
Bundan tam altı yıl önce, ilkbahar, martın otuz biri...
Tarihe dikkat edin baylar…
Akşam olmuştu.
…eve kapanık yaşıyordu babaannem: Kördü, dilsizdi, sağırdı,
geri zekalıydı.
Fedosey Nikolayeviç’in evine gittim.
Bir tomar kağıt çıkardım cebimden / Ve değiş tokuş yaptık.
Anlayacağınız, birilerine gönderirsem, Fedosey
Nikolayeviç'in başının belaya girmesine neden olacak birtakım kağıtlar vardı
elimde.
- Demek satın aldı o kağıtları.
Ama paraları cebime koyunca hırsızlıkla suçladı beni.
Baktım, dosdoğru gözlerimin içine bakarak şöyle diyor:
- Tanrıdan korkmuyor musunuz siz Osip Mihayliç? dedi
Elimden tuttu, baylar, ailesinin yanına götürüyordu beni.
Mihaylo Maksimiç Dvigaylov adında, ordudan ayrılma biri o
sıralar hayattaydı. Ama bir süre sonra Tanrının tak diri, ölüverdi adamcağız.
Vasiyetnamesini hep uzun bir kutuda saklardı. Gelgelelim, öyle oldu ki, uzun
hiçbir kutudan çıkmadı vasiyetnamesi...
Düşünüp taşınmış, onu ihbar etmeye karar vermiştim!
Eşi, yedinci derece (şimdi altıncı derece) devlet memuresi
Mariya Fominişna, doğrudan "sen" diye hitap ederek konuşmaya başladı
benimle:
Yanılmıyorsam vicdan azabı çekiyorsunuz, ha, Osip Mihaylıç,
anam babam? Sana yedirdiklerimiz vicdanınızı sızlatıyordur! Anlaşılan, döktüğüm
kanlı gözyaşları yumuşattı seni!"
…çok güzel ağırladılar beni...
Babaannemin yanına döndüm.
- O gece hemen hiç uyuyamadım baylar; bütün gece kağıda bir
şeyler karalayıp durdum.
…doğru Fedosey Nikolayeviç'in evine, bayrama...
Kağıdı uzattım ona. Dilekçede ne mi ''ardı? Şu vardı:
Falanca, falanca Osip Mihayloviç'in şu, şu nedenlerle emekliye sevk edilmesini
ve kendi isteğiyle rütbesinin geri alınmasını istemektedir!
…artık kızıyla evlenmek istemiyormuşum gibi, bir nisan
şakası yapmaya kalkışmıştım…
Kağıdı aldı elimden, okumaya başladı.
"Bir nisan! Bayramınız kutlu olsun Fedosey
Nikolayeviç!"
Fedosey Nikolayeviç, çaktırmadan bütün işleri benim üzerime
yıkmıştı…
Bir gün adam yollayıp çağırdılar beni. "Acele edin,
Fedosey Nikolayeviç fenalaştı!"
Odada ikimiz yalnız kaldık. Senden bir ricam olacak!"
dedi.
Kendi param var olmasına var kuşkusuz, ama eşte dostta...
Şimdi nasıl toplarsın o alacakları?"
…üzme kendini, al paralarını, geri veriyorum onları sana!
"Alın babacığım, yalnızca elli ruble eksik
içinden!"
O zaman şöyle dedi: "Neyse, önemli değil, şimdi durum
düzeldi.
Ertesi sabah erken saatte resmi mühürlü bir zarf aldım. Açıp
bakınca ne görsem beğenirsiniz?
- Ama ben bir nisan şakası yapmak istemiştim size Fedosey
Nikolayeviç... Şakaydı o!
- Şaka mı? Öyle şaka olur muymuş dostum? Amirlerinize böyle
dilekçeler verdiğiniz için Sibirya'ya sürerler sizi.
1848
…
Dostoyevski, Öyküler (çev: Ergin Altay), İletişim Yayınları
(3. Baskı 2011), s. 409-424
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder