M.
Cemil Bilsel - Lozan I. Cilt
Sosyal Yayınlar, 1998
Dünya Harbi
Dünya harbi, dünya kurulalı insanlığın başına gelen en büyük
musibettir (kitap ilk defa 1933’te yayınlandı).
Avrupa’nın bu harpte 60 milyon kişiyi silah altına çağırmış
olmasına göre bunun üçte birini kaybettiği kabul olunabilir.
Harp masrafı da Fransa cumhuriyeti resmi gazetesinin 924’te
neşrettiği cetvele göre 1175 milyar altın franktır.
Dünya harbi, 28 haziran 1914 pazar günü, Avusturya
Macaristan veliahtı Fransuva Ferdinand ile morganatik karısı kontes dö
Hohenbergin Saray Bosnada öldürülmesinden çıktı.
28 Haziran günü Saint-Guy yortusu günüdür. O gün Sırplar
1389 da Kosvada Türkler tarafından yenilmişlerdi. Bu sebeple o gün Sırplar için
o vakitten beri, milli matem günüdür. Sırplar atalarının mahvedildiği bugünü
her sene merasimle anarlardı.
Sırbistan’a karşı bir harp nümayişi zaruridir.
İtilaf devletleri meseleyi bir Avrupa meselesi, Almanya ise
bir Sırp-Avusturya meselesi suretinde halletmek fikrinde idiler.
28 Temmuz Avusturya Sırbistan’a harp ilim etti.
Rusya Avusturya’nın Sırbistan’ı ezmesine lakayt kalamazdı.
Almanya Rusya’ya harp açınca Fransa’ya da harp açmak
mecburiyetinde idi.
3 Ağustosla Almanya, Fransa’ya harbi ilan etti
4 Ağustos
Alman orduları Belçika arazisini istila ediyor.
İngiliz ordularının seferberliği emrediliyor.
Akşam saat 11’den itibaren harp hali Almanya ile İngiltere
arasında başlamış bulunu.
Dünya Harbinde Osmanlı İmparatorluğu
Osmanlı İmparatorluğu büyük harbe Teşrinievvelin 29unda
girdi. Bu giriş, İmparatorluğun varlığına mal oldu.
Osmanlı İmparatorluğunun cihan harbine girişinde başlıca iki
amil müessir olmuştur sanıyorum. Bunun biri daha ziyade psikolojik, ruhi bir
amildir. Diğeri siyasi ve esas amildir.
Harp başlamadan evvel, harbin neticesi ne olursa olsun
arazice tebeddülat yapılmıyacağını ilan eden Avrupa Devletleri, Osmanlı Devleti
mağlup olunca bu kararı terk ettiler.
Balkanlar
Türkler bu acıyı unutmadılar. Rumelinin kaybediliş
menkıbelerini canlandırdılar. Mekteplerde talebeye, evlerde çocuklara,
kışlalarda askerlere bu menkıbeleri anlatarak milli bir ruh, milli bir hınç
uyandırdılar. Türklüğe yapılan hakaretin ve zulmün, birgün hesabını görmek
ruhunu aşıladılar. Haritalarda Rumeli siyaha boyanarak gösterildi. Bütün ordu
lekelenen namusunun intikamını almıya tahrik edildi. Asker her gün "1328
de Türk namusu lekelendi ah. Ah, ah, ah, ah, intikam" şarkısıyla talimine
gidiyordu. Köyüne dönen asker bu şarkıyı söyliyerek ekin ekiyordu.
Avrupa büyük devletlerinin bir biriyle boğuştuğu bu harpte
seyirci kalmak Osmanlı devleti için hayırlı olur muydu?
Bilhassa Balkan felaketinden beri, Devlet ittifak siyaseti
takip etmiştir.
İngilizlerle Balkan harbinden sonra bir anlaşma siyaseti
başladı.
Rusya, tarihi emellerinden büyük bir kısmını bizim zararımıza
tahakkuk ettirmiş olmakla beraber, İstanbul ve boğazlara ait emellerini hala
tahakkuk ettirilmek vesilesini bekliyordu.
Almanya’nın Rusya’ya harp ilan etmesi üzerine hükumet de
umumi seferberlik ilan etti.
Hukuku düvel kaidelerine göre bir bitaraf devlet sularına
iltica eden harp gemileri, ya yirmi dört saatte bu suları terk etmek, yahut
silahtan tecrit edilmek lazımdır. Bu gemilerin sularımızı terk etmelerini
istemek, onları düşman eline teslim etmekti. Almanya’nın müttefiki olmak
itibarile bunu devletin yapması, bizzat kendi menfaatine aykırı olurdu…
O esnada gemilerin devletçe satın alınmış olması fikri
hatıra gelmiş
İngilizler, İngiliz tezgâhlarına sipariş edilmiş olan ve son
taksiti yarım saat evvel verilmiş olan Sultan Osman dretnotu ile Reşadiye
dretnotuna Türk sancağının çekilmesine mani olmuş ve bunlara vaz'iyet eylemiş
idi.
Sultan Osman ve Reşadiyenin zaptı ile hasıl olan derin ve
umumi infial karşısında Göben ve Breslavın satın alınmış olması o nisbette
cuşişli bir sevinç uyandırdı.
9 Eylülde Kapitülasyonlar ilga edildi ve keyfiyet devletlere
tebliğ olundu.
4 Ağustos, Çanakkale ve Karadeniz boğazlarının methallerine
torpiller atılmış ve ancak Osmanlı Kılavuzları tarafından sevk edilecek ticaret
gemileri için, birer kanal bırakılmıştır.
Hükümet, 29 Eylülde neşreylediği resmi tebliğ ile,
Boğazların büsbütün kapatılmış olduğunu ilim eyledi (s. 166),
Sevr’den Lozan’a
Osmanlı İmparatorluğu, 29 - 10 - 914 te Karadeniz
hadisesiyle sürüklendiği dünya harbinden, 30 - 10 - 918 de imzaladığı Mondros
mütarekesiyle çıktı.
Türkler bir ihtilalden ve bu ihtilali takip etmiş iki
felaketli harpten yeni çıkmışlardı. İhtilal, orduda nizam ve inzibatı bozmuş,
kaybedilen İtalya ve Balkan Harpleri, mühimmat levazım zabit ve askerce, bir
iki senede doldurulmaz, boşluklar açmıştı.
Osmanlı İmparatorluğu, on iki bin kilometre uzunluğunda bir
sınır içinde, Rusların, İngilizlerin, İtalyanların, Bulgarların, Yunanlıların
doğrudan doğruya ve diğer devletlerin bilvasıta hücumlarına maruz bulunuyordu
(s. 194).
Türkler sekiz cephede harp ettiler.
1917 senesi ikinci kanununun 31rinde Almanya tahtelbahir
harbini ilan etti. Fakat bu tedbir Amerika Birleşmiş Devletlerini harbe soktu.
14 Martta Petersburg’ta ihtilal patladı ve Çarlığı süpürdü.
Eylülün 15 inci günü Selanik cephesinde Bulgar ve müttefik
devletler cephesine karşı Ceneral Franşe Despere tarafından bir taarruz
başladı. Dedeağaç’tan Avlonyaya kadar uzanan 630 kilometrelik bu uzun cephenin
her yeri, bir taarruzu her zaman red edecek halde değildi, ve ihtiyat kuvvetleri
yoktu. İngilizler, Fransızlar, Yunanlılar, ve Sırplardan mürekkep olan
Makedonya ordusu, 13 gün süren taarruzu neticesinde, Bulgar ordusunu, mütareke
dilemeğe mecbur etti. 29 Eylül de Bulgaristan mütarekeyi imzaladı.
Bulgaristan’ın mütareke ile dünya harbinden çıkması merkezi
-devletler cephesinde, bilhassa Türk harbi için telafi edilmez bir rahne açmış
idi. İstanbul ile Berlin arasındaki yol, bu suretle kapanmış, itilaf
devletlerine İstanbul yolu açılmış bulunuyordu.
Müttefik devletlerin galebesi, her cephede kendini
gösteriyordu. Wilson’un 1918 ikinci Kanunun sekizinci günü ilan ettiği on dört
noktayı esas alarak, merkezi devletlerin bu esaslara göre sulha talip olmaları
takarrur etti.
Bizim notamız Madrit Maslahatgüzarımız marifetile verildi
Bu notaya hiç bir cevap verilmedi
Malta’daki Akdeniz Filosu Kumandanı Amiral Galthtorpe te
Filosunu Mondros’ta toplama emrini almıştı.
Mütareke 29 Teşrinievvelde Amiral Calthorpe ile
murahhaslarımız tarafından imzalandı.
Osmanlı İmparatorluğundan sonra Avusturya Macaristan ile 4
ve Almanya ile ancak 11 İkinci Teşrinde mütareke imza edildi.
…sulh şartlarını kararlaştırmak için, yenen devletlerin
toplanıp görüşmesi gerekti.
Bunun için "Paris sulh konferansı" adını alan
toplanma 18/1/919 da Paris’te açıldı.
Almanya müzakereye kabul edilmedi.
Hükümler ise yenilen Almanya için çok yamandı.
Mondros mütarekesinden sonra yaşanan gâvur
aşırılıklarından birisi olarak İzmir işgal edildi.
Batı Trakya, Paris Konferansından sonra Yunanistan
tarafından işgal edildi.
Şark meselesi Avrupa’nın ve dünyanın en girift işlerinden
biridir. Bütün bu mesele şimdi konferansın önündedir. Ve Halledilmek gerektir.
Bu girift işin şimdiye kadar birçok düğümleri çözülmüştür. Fakat kördüğüm, daha
durmaktadır. Rusya ortadan çıkmıştır; amma İngiltere’nin Fransa’nın ve İtalya’nın
ve Balkan devletlerinin dilekleri, birbirine zıttır ve şimdi bunlara, bir de
Amerika Birleşik Devletlerinin görüşü katılmıştır (s. 274).
Sevr’de Boğazlar (s. 309 vd.)
Kurtuluş Yolu (s. 349 vd.)
(Sakarya Meydan Muharebesi yarım sayfa, büyük taarruz
müstakil bir bölüm…)
Vs.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder