25 Nisan 2018 Çarşamba

Samsun ili ve ilçelerinde anlatılan masalların çocuk eğitimi açısından incelenmesi


Ela Sayar - Samsun İli ve İlçelerinde Anlatılan Masalların Çocuk Eğitimi Açısından İncelenmesi

Çocuklara sunulan her masal, onların bilişsel, duyuşsal ve dil gelişimlerine katkı sağlayacak bir öneme ve işleve sahiptir.

(Masal derleme ve araştırmacısı) Cemalettin Etli Kavaklıgil; 1938 yılında, Samsun’un Kavak ilçesi Tabaklı Köyü doğumlu, emekli bir öğretmendir.
Bir masala bir çift ayakkabı! Var mı bana masal anlatacak?

Kadınların tepelekli, göynekli, uç etekli, şalvarlı, kıyafetleri; erkeklerin ise gömlekli, yelekli, köstekli, İngiliz külotu şeklindeki pantolonlu geleneksel kıyafetleri vardır (s. 8-9).

Kara lahana ve mısır çorbasının yanında; yazı pancarı, kocakarı gerdanı tatlısı da meşhurdur (s. 9).

Masal Özetleri
Aslı Hu! Nesli Hu!
Çeşme başında mola veren üç dervişin hikâyesi…

Terzi ile Üç Kızı

Muradına Nail Olamayan Dilber

Padişahın Tembelleri

Keloğlanın Babası

Mis Kadın

Tembel Kız

Beyoğlu ile Acem Kızı

Dorak Kız

Dünya Güzeli
Sultan Ana doğum gecesi dünya güzelinin doğurduğu çocukları alıp yerine Arap kızının doğurduğu kara ikizleri koydurtmuş…

Ese, Köse Keloğlan

Gök Kuşağı ile Hızır Baba
Bir kocakarı ile bir ihtiyar adam varmış. Fakat çocukları olmuyormuş. Bu durum kocakarıyı çok üzüyormuş. Gün geçtikçe daha huysuz olmaya başlamış. Bir gün damlarındaki leylek yuvasını bozmuş. Leylek babayı öldürmüş ve leylekleri oradan kovmuş. Çok geçmeden Leylek ana ağzında bir hurma çekirdeği ile dönmüş, çekirdeği Leylek babanın önüne koymuş. Koca karı kocasından korkusuna çekirdek ve Leylek babayı toprağa gömmüş. Çekirdek filizlenmiş kocaman ağaç olmuş dalları hurma dolmuş. Koca karı hemen kocasına haber vermiş, çocuğumu yok ama bir hurma ağacımız var deyip hurma toplamasını istemiş.
İhtiyar adam hurma ağacına çıkmış, çıktıkça çıkmış başı bulutlara değmiş. O sırada yağmur yağmaya başlamış ve gök kuşağı ortaya çıkmış. Gökkuşağı ihtiyara hangi rengim daha güzel diye sormuş. İhtiyara adam da tüm renklerin güzel olduğunu söylemiş. Bu cevap gökkuşağının çok hoşuna gitmiş. İhtiyarı alıp Tanrı dağına götürmüşler. Orada bir göl varmış. Gölün suyundan içen gençleşir, sonsuza dek yaşarmış. Gökkuşağı ihtiyara gölün üzerinden geçerken bir avuç su alıp içmesini söylemiş. İhtiyar içer içmez gençleşmiş. Gökkuşağı da ona ey genç adam artık ölümsüzlüğe eriştin her yıl sana hıdrellez günleri düzenlenecek insanlar dilekte bulunacak onların dileklerini duyup gerçekleştir demiş ve kaybolmuş.
Hızır baba sepetini alıp hurmalarla doldurmuş her dokunduğu hurma değerli taşlara dönüşmüş. Hızır baba ağaçtan inip eve varınca karısı onu zor tanımış. Kocası neler olduğunu anlatınca kendisi de gençleşmek istemiş.
Ertesi gün takmış sepeti koluna çıkmış ağaca. Gökkuşağının renkleri aynı soruyu ona da sormuşlar. Kadın onlara renklerin bir önemi olmadığını söylemiş, önemli olanın kocasından daha genç hale nasıl gelebileceğini sormuş. Gökkuşağı kocakarıyı Tanrı dağı yerine Kaf dağına götürmüş. Doruktaki göle atıvermiş. Daha göle düşer düşmez kocakarı ölümsüzleşip bir cadı oluvermiş. Ağaçtan inerken topladığı hurmalar çıyanlara dönüşmüş. Eve gidince de bu çıyanlar kendisini ısırmış.
Cadı kadın evden kaçıp, masallar dünyasına gitmiş. Dünya güzellerini kaçırıp onlara büyü yapar olmuş. Hızır baba ise kırklara karışmış. Her yıl hıdrellez günü insanlara görünüp, dileklerini yerine getirmiş (s. 71-72).

Gökten Gelen Kirazlar

Idı ile Bıdı

Kör Padişah

Oduncu ile Koç Bey

Öyle Krala Böyle Damat

Perili Gölün Kurbağa Oğlanı

Sabreden Adam
“Sana bir bela gelecek, gençlikte mi gelsin, ihtiyarlıkta mı?”

Altın Top
Büyük kız iplik, ortanca kız mil, en küçük kız is altın top istemiş.

Üç Yumurta

Yaz ile Kışın Kavgası

Yolunacak Kaz

İnsan Sarrafı
…memleket meselesi teslim edilecek üç kişi…

Kendi Yaptığı Tuzağa Kendi Düştü

Satılmış Oğlan

Hasan Kardeş
Kız yedi yaşına gelince her gün ahırdan bir inek kaybolur olmuş.

Ahi Ahi
Yıllar önce bir kızın kendisini büyüleyerek ayı yaptığını anlatmış.

Ne İdim Ne Oldum Ne Olacağım

Çirkin Kız ile Zümrüt Kaplumbağa

Goncagül Kız

Şeytanın Oyunu

Bahçıvan Kız

Zümrüdü Anka Kuşu
Bir ülkenin hükümdarı ile karısı çok mutlularmış, ülkeyi de çok iyi yönetirlermiş fakat tek sıkıntıları çocuklarının olmayışıymış. Hekimbaşı ile tüm hekimler hiçbir çare bulamadılar. Halk kaygı içindeymiş. Büyük ve ortanca vezire güven olmazmış ama küçük vezir eli öpülesi biriymiş.
Hükümdar bir rüya gördü, aksakallı ihtiyar ona şöyle dedi: “ Al bu fidanı götür saray bahçesin dik, yedi yıl içinde iki güzel meyve verecek, birini sen birini karın yiyecek, dokuz ay on gün sonra nur topu gibi bir evladınız olacak.” demiş.
Sabah olunca padişah vezirlere beylere paşalara o elma fidanını bulmaları için emir vermiş. Küçük vezirin önerisi üzerine halkla el ele verilerek fidan aranmaya başlanmış. Bir gün bir çoban fidanı bulmuş, hükümdara teslim etmiş.
Fidan saray bahçesine dikilmiş. Aradan yedi yıl geçmiş, fidan iki tomurcuk vermiş, tomurcuklar elmaya dönmüş. Bir gece bir dev elmayı koparıp kaçmış. Mutsuz bir yılın sonunda fidan tekrar elma vermiş. Birinci yıl büyük vezirin oğlu, ikinci yıl ortanca vezirin oğlu balında beklemiş fakat ikisi de devden korkup kaçmışlar. Üçüncü yıl fidanın başında küçük vezirin oğlu beklemiş ve devden korkmayıp onu yaralamış. Hükümdar vezir oğullarının devin akan kanını izlemesini ve kulaklarını keserek getirmelerini istemiş. Vezir oğulları çıkmış yola izleri takip ederek bir kayaya varmışlar, izler bu kayada bitiyormuş.
Kayayı kaldırmışlar ve bir kuyu bulmuşlar. Büyük oğlan inememiş, ortanca oğlan inememiş, küçük oğlan inmiş. Mağaraları geçmiş. Devi bulmuş, öldürmüş, kulaklarını kesmiş. Devin yanında bulunan üç kız da bu duruma çok sevinmişler.
Küçük veziroğlu kızları da yanına almış kuyunun dibine gitmiş. Kırmızı giysili büyük veziroğlunun, sarı giysili ortanca veziroğlunun demiş yukarı yollamış. Yeşil giysili olan da benim demiş, yeşil giysili kız yukarı çıkmadan onu uyarmış: “Sakın,” demiş, “Olur da veziroğulları sana oyun ederse, buradan çıkmanın bir yolu daha var, Cuma günü buraya iki koç gelir, biri ak biri kara, ak koça bin yeryüzüne çıkarsın.” Nitekim veziroğulları küçük veziroğluna oyun etmiş, ip koptu demişler.
Saraya varınca da aynı yalanı atmışlar.
Kuyuda koçların gelmesini bekleyen küçük veziroğlu yanlışlıkla kara koça binmiş. Yerin yedi kat dibine inmiş. Yeraltı dünyasında ne kadar kaldı bilinmez. Bir gün, bir kuşun yavrularını yiyecek olan yılanı öldürmüş. Yavrularını kurtaran vezir oğluna dile benden ne dilersen diyerek dile gelmiş. Oda dünyaya dönmek istediğini söylemiş. Oğlanı dünyaya götürmek için omzuna almış, sırtında birde kırk tulum etle kırk tulum su varmış. Gak dersem et guk dersem su vereceksin demiş. Vezir oğluyla anlaşan Zümrüdüanka kuşu birlikte yola çıkmışlar. Gece gündüz yol almışlar gak dedikçe et guk dedikçe su vermiş. Kuş çok yorulmuş son kez gak demiş et bittiği için vezir oğlu kalçasından bir parça et kesip kuşun ağzına atmış. Onu istediği yere indirmiş oğlan teşekkür etmiş fakat yürüyememiş, kuş ağzında tuttuğu eti oğlanın kalçasına yapıştırmış. Oğlan iyileşmiş uzun süre yürüyüp o kuyunun başına gelmiş.
Bir yıl öncesinde küçük vezir oğlu kuyudan çıkmayınca onu öldü zannettikleri için yeşil giysili kızı zindandaki çobana vermişler. Hükümdarın oğlu olana kadarda yas ilan etmişler. Oğlan doğduktan sonra düğün hazırlıkları başlamış fakat kırmızı sarı yeşil giysili kızlar evlenmek için devin kulaklarını getirmelerini istemişler. Vezir oğulları çobanla beraber kulakları almak için kuyunun başına gitmişler. Büyük ve ortanca vezir oğlu kuyudan aşağı inip kulakları getirmek istemişler çobanı yukarda bırakmışlar. Küçük vezir oğlu saklandığı yerden çıkmış kuyuya sarkan ipi kesmiş. Çobana kendini tanıtıp başından geçenleri anlatmış.
Küçük vezir oğlu ve çoban saraya gidip hükümdara olanları anlatmışlar her şey ortaya çıkmış. Çoban kırımızı giysili ile çobandan sonra baş bahçıvan olanla sarı giysili küçük vezir oğlu ile de yeşil giysili kız evlenmiş (s. 104-105).

Masal İçinde Masal
Baykuş; “ölümsüzlüğe erişmenin bir yolu var. Tanrı dağının doruğunda bir gölden bir yudum için sonsuza dek yaşarmış yalnız bu göl açılıp kapanan iki kaya arasındaymış demiş.”

Bir Abdal Geldi Kapıya

---
---
Sayar, Ela. (2009), Samsun İli ve İlçelerinde Anlatılan Masalların Çocuk Eğitimi Açısından İncelenmesi, Yüksek Lisans Tezi, Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Konya


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder