26 Nisan 2019 Cuma

Gençlerde Kitle İletişim Araçları Kullanımının Değerler Üzerindeki Etkisi (Samsun Örneği)


Gençlerde Kitle İletişim Araçları Kullanımının Değerler Üzerindeki Etkisi (Samsun Örneği)

Özgür Kıran, Doktora Tezi, Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2016

Özet
Bireyler ve toplumlar üzerinde etkisini her geçen gün artıran kitle iletişim araçları (özellikle televizyon, internet ve dolayısıyla sosyal medya) toplumların değişim süreçlerini hızlandırırken, gerek bireysel gerek toplumsal değerlerin değişimi üzerinde de oldukça etkili bir rol oynamaktadır.

İletişim artık ağırlıklı olarak kitlesel boyutta ele alındığı için iletişim teknolojileri de kitle iletişim araçları haline gelmiştir. Kitle iletişimi doğal olarak kitle iletişim araçları etrafında gerçekleşmektedir. Medya olarak da adlandırılan bu alan gerek bireysel gerekse toplumsal yaşamımızdaki değişikliklerin en önemli nedenlerindendir.

…kitle iletişimi; gazete, radyo, telefon ve televizyona dayanmaktadır. Bunlar iletişimi kitlesel kılmaktadırlar.
Elektronik iletişim ise internetle ortaya çıkmış, sosyal paylaşım siteleri ve sosyal medya ile çeşitlenmiştir.
…kitle iletişimi gibi elektronik iletişim de kitleselliği ve küreselliği artırmaktadır (Bal, H. (2013). İletişim sosyolojisi. Ankara: Sentez: 235-236). / s. 2

Tarihte ilk kez insan iletişiminin yazılı, sözlü, görsel-işitsel biçimlerinin aynı sistem içinde bütünleştiği bir hipertext ve meta-dil oluşmaktadır.

McLuhan’a göre toplumsal değişimin temel belirleyicisi, kitle iletişim araçlarındaki teknolojik değişimdir. Bu iletişim araçları (yani medya) aynı zamanda insanın sinir sisteminin bir uzantısı, başka bir deyişle de, insan duyularının kamusal alana uzantısıdır (akt. Doğan, M.E. (2012). Bilginin toplumsallaşması sürecinde teknolojinin kullanımı ve önemi. Doktora tezi, Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Eskişehir: 36). / s. 3

Gerçek anlamda, toplumu bir arada tutan; değerler, normlar ve üyelerinin ortak deneyimleridir. Bu ortak değerler ne kadar derin ve güçlü olursa toplum olma duygusu da o ölçüde güçlü olur (Fukuyama, F. (2009). Büyük çözülme. İstanbul: Profil: 32).
Sanayileşme ile birlikte herhangi bir maddeye aşırı tapınma olarak nitelendirilen parasal ilişkilerin yüceltilmesi; insan ilişkilerini çıkara dayalı, nesneler arası ilişkiye dönüştürmüş, dolayısıyla insanı kendi değerlerine de yabancılaştırmıştır (Karakoç, E. ve Taydaş, O. (2013). Toplumsal dönüşüm bağlamında sosyal medya ve değişen aile kavramı. A. Büyükaslan ve A.M. Kırık (ed.), Sosyal medya araştırmaları I (ss.207-224) içinde. Konya: Çizgi: 210). / s. 5

Değerler ya belli bir davranış tarzına ya da ulaşılmak istenilen bir takım hedeflere aittir (s. 6).

Kitle iletişim araçlarının kullanımı günümüzde bir takım önemli sorunlar ortaya çıkarmaktadır. Genellikle dünyayı yeniden yorumlamaya dayalı olan farklı bakış tarzıyla ilgili bu sorunlar aslında zamanımızın kültürel dönüşümünü yansıtmaktadır (Gerbner, G. (2010). Kitle iletişim araçları ve iletişim kuramı. E. Mutlu (der.), Kitle iletişim kuramları (ss.75-100) içinde. Ankara: Ütopya: 7). / s. 9

(Gençliğin Tanımı ve Toplumdaki Konumu)

İnsanların sosyal çevreleri yalnızca aileleriyle sınırlı değildir. İletişim teknolojileri sayesinde bütün dünya sosyal çevre haline gelmiştir (s. 31).

Çağdaş toplumlardaki en önemli toplumsal sermaye kaynaklarından birim ülkelerin çoğunda bir kamu yararı olarak devlet tarafından sağlanan eğitim sistemleridir. Okullar çocuklara yalnızca bilgi ve beceriler kazandırmakla kalmamıştır; aynı zamanda daha iyi birer vatandaş olmalarını sağlayacak belirli kültürel alışkanlıkları edinmelerini sağlamaya çalışmıştır (Fukuyama, 2009: 330). / s. 31

Gençler arasında akran gruplarına verilen değer toplumsal değerlere verilen önemden daha fazladır. Genç bireyin aile üyeleri ile yaşadığı çatışmaların yoğunluğu akran gruplarına yönelmeyi hızlandırmaktadır (s. 33).

Sosyolojik açıdan toplumların incelenmesinde kültür ne kadar önemliyse değerler de bir o kadar önemlidir. Çünkü değerler kültürün içerisinde yaşandığından ve yaşatıldığından toplumun en temel dinamiklerinden birisidir. Değerler sayesinde insanlar toplum içerisinde nelerin yapılması ya da nelerin yapılmaması hakkında bilgi sahibi olmaktadırlar (s. 34).

Kendini toplumdan soyutlamış olan modern insan, aile bireyleriyle maddi ve manevi dayanağı olmadığından, duygusallık yerine mantığıyla hareket etmekte ve bu nedenle çıkarlarını kollayarak yaşamını sürdürmek zorundadır. (Sevinç, M. (2006). Evrensel ve yerel değerlerin eğitime yansımaları. Y. Mehmedoğlu ve A. U. Mehmedoğlu (ed.), Küreselleşme ahlâk ve değerler (ss.205-237) içinde. İstanbul: Litera: 215).

(ahlak ve değer)

…kitle iletişim araçlarının yaygın kullanımı, bireylerin değer sistemlerinin oluşumunda önemli bir faktör olmasını sağlamıştır.

Ahlâkî alanı belirginleştiren en önemli yönlerden biri, ahlâkın, insan doğasında olana değil, olması gerekene işaret eden normatif bir alan olmasıdır.

Aile, ilişkileri yoluyla maddi-manevi, kabul gören tüm değerleri üyelerine özümsetebilmektedir. Ancak toplumsal değişme sürecinde aile yapısında meydana gelen değişimler değerlerin yaşatılması ve aktarılması konularında farklı uygulamalar ortaya çıkarmıştır (s. 50).

Toplumsal yapının korunmasında aile ve değerler başta gelmektedir.

Geleneksel kültür simgeleri sürekliliğe sahiptir, kuşaktan kuşağa aktarılır, törensel ve tekrarlayıcıdır. Temel ilkesi süreklilik, kapalılık ve istikrardır.
Modern kültürün yaratıcısı medya kültürünün simgeleri ise tam tersine yenilikçiliğe ve yaratıma dayanırken temel ilkesi değişim, açıklık ve istikrarsızlıktır.
Modernleşme değerlerin yok olması demek değil, anlam değiştirmesi demektir (s. 55).

Toplumda değer yargılarının değişimi önce insana bakışı değiştirecektir. Sonra sırasıyla hedefler, ilişkiler, davranışlar, umutlar, sıkıntılar, hatta mutsuzluk nedenleri değişecektir (Atabek, E. (2011). Tüketilen değerler ve gençlik. İstanbul: Cumhuriyet: 20).
…eskiden önemli kabul edilen arkadaşlık, dostluk, dayanışma değerleri yerini ne şekilde olursa olsun üstün olma değerine bırakmıştır (s. 56).

Kitle iletişim araçları ilişki biçimlerimizi şekillendirmektedir. Ne yiyip ne içeceğimizi, nasıl selamlaşacağımızı, neyi düşüneceğimizi, nasıl davranacağımızı belirleyen standartları artık kitle iletişim araçları belirler olmuştur (s. 57).

Duygu, düşünce veya bilgilerin akla gelebilecek her türlü yolla karşılıklı olarak paylaşılmasına iletişim denir (Aydeniz, H. (2011). Medyayı tanımak. T.C. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Aile ve Toplum Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Ankara: 16).
İnsanlar arasındaki ilişkinin temelinde yer alan iletişim süreci, tarihsel boyutta ağırlıklı olarak yüz yüze iletişime dayanmıştır (s. 57).

…iletişim kurumu da toplumsal sistemin bir alt sistemidir (s. 58).

Kitle iletişim teorileriyle ilgili üç dönemden söz edilebilir. Bunlar; “güçlü etkiler dönemi” (1910’lardan 1940’lı yıllara kadar), “sınırlı etkiler dönemi” (1940’lardan 1970’lere kadar) ve “güçlü etkilere geri dönüş” (1970’lerden günümüze kadar) dönemidir (s. 59).

Sessizlik (Suskunluk) Sarmalı Kuramı
E. N. Neumann suskunluk sarmalı kuramının temelini şöyle izah etmektedir. “suskunluk sarmalı, anonim bir toplumda bağlılığın, değerler ve hedefler üzerindeki yeterli bir anlaşma düzeyi aracılığıyla sürekli olarak sağlanmak zorunda olduğu varsayımı üzerine kuruludur.” Kuram aynı zamanda toplumun sosyal normlarından sapan bireyleri tehdit ettiği varsayımına da dayanmaktadır (Neumann, E. N. (1997). Suskunluk sarmalı kuramının medyayı anlamaya katkısı. S. İrvan (der.), Medya kültür siyaset (ss. 223-232) içinde. Ankara: Ark: 226-227). Toplumdan dışlanma korkusu bireylerin kendi fikirlerini açıkça ifade etmeden önce kamuoyunda hâkim olan görüş ya da görüşleri takip etmeye sevk etmektedir.

Kurama göre kitle iletişim araçları, bireyin toplum içinde konuşma ve rahat hareket etme isteğini etkilemektedir. Bireyler toplumda yalnız kalma ve dışlanma korkusundan dolayı çevrelerini sürekli kontrol etmekte, toplumda öne çıkan genel kanı veya önemsiz görülen kanıların neler olduğunu saptamaktadır (s. 62).

McLuhan iletişim araçlarının duyumsal nedenlerle toplumları biçimlendirdiğini belirtir. İletişim araçlarını ‘sıcak iletişim araçları (sinema, radyo, kitap)’ ve ‘soğuk iletişim araçları (söz, el yazısı, televizyon)’ olarak ayırır (s. 64).

Kitle iletişimi ile birçok kişiye aynı anda mesaj göndermek mümkündür.

Gazetenin ardından devreye giren radyo, her mekân ve durumda rahatlıkla dinleme imkânına sahip olma, küçük ve taşınabilir olma ve ucuz olma gibi üstünlükleri ile kısa sürede dönemin en popüler kitle iletişim aracı olmuştur (s. 65).

Kitle iletişim araçları –özellikle gazete, radyo ve televizyon- çeşitli konulardan herhangi biri(leri)ni seçerek izleyicilere sunar.
…mesaj üzerinde değişiklik yapabilen bu elemanlara “eşik bekçileri” adı verilmektedir (Koçak, A. (2001). Televizyon izleyici davranışları; televizyon izleyicilerinin tercihleri ve doyumları üzerine teorik ve uygulamalı bir çalışma. Doktora tezi. Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Konya: 18; Bal, 2013: 27). / s. 66

(Yeni Medya (Bilgisayar, İnternet, Akıllı Telefonlar))

Kitle iletişim araçları insanları, toplumsal rol ve statülerinden bağımsız şekilde belirli düşünce kalıpları etrafında toplayarak, genel üzerinde hemen hemen aynı davranışların oluşmasına neden olmaktadır (Geçer, E. (2013). Medya ve popüler kültür: diziler, televizyon ve toplum. İstanbul: Metamorfoz: 51).
Kitle iletişim araçları -çoğu zaman özendirici- içerikleriyle insanların yaşam standartlarını zorlayıcı etkiye sahiptir (s. 72).

Kitle İletişim Araçları ve Toplumsal Değişme
Maddi kültürün tüm somut araç ve gereçleri kapsamasına karşın manevi kültür gelenekler, inançlar ve değerlerle belirlenir. Temelinde teknolojinin yer aldığı maddi kültür, maddi olmayan kültürün belirleyicisidir (s. 85).

McLuhan’a göre, tarihsel süreçte egemen olan iletişim biçimlerinden, “sözlü anlatım ve işitsel algılamanın” ardından ortaya çıkan “yazının” icadıyla, okumanın artması bireyler arası iletişimi azaltmış ve sonuçta bireyciliği ortaya çıkarmıştır. Bu süreç görme duyusuna hitap eden televizyonun icadına kadar sürmüştür. Televizyonla birlikte dünyanın artık “evrensel bir köy”e dönüşmesi, insanı yazının bulunuşundan önceki kabile dönemine tekrar geri götürmüştür (s. 87).

Bireylerin tüketim gücünün sınırlarını medya gücü belirlemektedir.
Çünkü bu gibi kişiler için, tüketmek toplumda var olmanın önemli bir göstergesidir (s. 88).

İnsanların yerel ve ulusal kimlikleriyle kazandıkları özelliklerin yerini küreselleşmenin getirdiği yeni kimlikler almaktadır. Fakat bu küresel kimlikler, evrensel değerlerden ziyade yeni doyumsuz tüketici kimlikler olmaktadır (Atabek, 2011: 91). / s. 93

(Araştırmanın Bulguları)

Sonuç
...gençlerin en yüksek önemi evrensellik ve iyilikseverlik alt değer boyutlarına verdikleri tespit edilmiştir (s. 203).


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder