26 Nisan 2019 Cuma

David Morley, Kevin Robins - Kimlik Mekânları


Kimlik Mekânları

David Marley & Kevin Robins
Türkçeleştiren: Emrehan Zeybekoğlu
Ayrıntı Yayınları, İstanbul, Mayıs 1997

BBC'nin ilk günlerinde radyo, bilinçli olarak "birbirinden kopuk ve farklı dinleyicilerle ulusun sembolik merkezi arasında bir bağ oluşturulması" için kullanılmıştı.
…radyo ve televizyon, "tüm kitlelerin paylaştığı ve oldukça yeni türde bir kamusal yaşam biçimi yaratmıştır (s. 29).

KÜLTÜR, TOPLULUK VE KİMLİK
İletişim teknolojileri ve Avrupa'nın yeniden şekillendirilmesi
…söylem aygıtları, teknoloji ve kurumlar (basın-yayın kapitalizmi, eğitim, kitlesel yayıncılık ve diğerleri), "ulusal kültür" dediğimiz şeyi doğurmuştur... …ulus, bu kültürel teknolojilerin bir ürünüdür, bunların kökeni değil. Bir ulus, kendini kültürü aracılığıyla ifade etmez; "ulusu" yaratan, kültürel aygıtlardır (s. 72-73).

…kolektif kimlik, (seçmeci) bellek süreçlerine bağlıdır ve herhangi bir grubun üyeleri, kendilerini ortak geçmişlerinin anılarına dayanarak tanımlar.
Bu açıdan bakıldığında, ulusal kimlik, kolektif kimliğin özgül bir biçimidir (s. 74).

…belirli bir "kültürel kimliğin" savunulması, gayet kolaylıkla bayağı bir milliyetçiliğe, hatta ırkçılığa dönüşebilir ve belli bir grubun diğerine üstün olduğu milliyetçiliği ortaya çıkabilir.
Bu noktada, Hobsbawm ile Ranger'ın (1983) "geleneğin icadı" dedikleri konuya geliyoruz. Gelenek, değişmez birtakım inanç ve uygulamaların nesilden nesile aktarıldığı ve bu şekilde edilgince kabul edildiği bir şey değildir. Aksine (…) güçlü kurumların geçmişten birtakım değerleri seçip bunları çağdaş toplumda harekete geçirmeleri meselesi olduğunu (…) ileri sürer (s. 75).

…radyo dinleme ya da televizyon izleme olgusu, "çok değişik bir toplumsal katılım biçimi" olabilmekle birlikte (evcimenleşmiş) bir ulusal topluluğa katılım duygusu yaratmaktadır; seyirci, "hayal ürünü olan bir totalitenin bir parçası olduğu düşüncesine varır (s. 99).

Kolektif kimliğin bütünlüğü zaman içerisinde, kolektif bellek ve ortak gelenekler, ortak ve yaşanmış bir tarih duygusu vasıtasıyla sürdürülmelidir. Bunun aynı zamanda uzam içerisinde de, karmaşık bir biçimde toprak ve sınır belirlenmesi, "onlar" karşısında "bizi" tanımlayan içerme ve dışlama koşulları vasıtasıyla sürdürülmesi gerekir (s. 107).

Radyo sadece tarihi anlatmakla kalmıyor, göründüğü kadarıyla onu yapıyor da.
İnsanlar hala olayları, olup biten şeyleri görüyorlar; fakat sadece radyo bunları haber olarak duyurduktan sonra, gazete de bunların fotoğrafını yayınladıktan sonra gerçek oluyorlar (s. 178).


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder