1 Nisan 2019 Pazartesi

Erol Kapluhan - Atatürk Dönemi Eğitim Seferberliği ve Köy Enstitüleri


Erol Kapluhan - Atatürk Dönemi Eğitim Seferberliği ve Köy
Enstitüleri - Makale
Marmara Coğrafya Dergisi, Sayı: 26, Temmuz - 2012, s. 172-194

Köyün, dolayısıyla memleketin eğitim yoluyla kalkındırılması hamlesini önce Mustafa Kemal, sonra da onun direktifleri ile Mustafa Necati, Reşit Galip, Saffet Arıkan, Hasan Ali Yücel, H. Fikret Kanat, ve İ. Hakkı Tonguç gibi eğitimciler başlatmışlardı…

Köy Enstitüleri, Cumhuriyet aydınlanmasının eğitim alanındaki en özgün ve en çok ses getiren bir uygulamasıdır.

17 Nisan 1940’da kabul edilen 3803 sayılı Köy Enstitüleri Kanunu'na göre, enstitülerin görevi sadece köy öğretmeni yetiştirmekle sınırlı kalmayıp, öğretmenle birlikte sağlık görevlileri, teknisyenler gibi meslek elemanları yetiştirmekti.

Giriş
Osmanlı Devleti’nin duraklaması ve gerilemesinin en önemli nedenlerinden birisi eğitim ve öğretimdeki yetersizlik ve ihmallerdir. (Bu hatalı ve maksatlı bir klişedir. Osmanlı Devleti pek çok alanda olduğu gibi eğitim konusunda da reformlar yapmaya başladıktan sonra yıkılmıştır, asli unsurlarından uzaklaşmaktı “yapının” yıkılma nedeni)

15 Temmuz 1921’de Ankara’da toplanan Maarif Kongresi, yurdun her tarafından gelen 250’den fazla erkek ve kadın öğretmeni bir araya getirmiştir (s. 174).

(Cumhuriyetin ilk yıllarında) eğitimin başlıca amacı; her düzeydeki okullarda cumhuriyet rejiminin gerektirdiği ve yeni Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu nesiller yetiştirmek olmuştur.

…dönemin Milli Eğitim Bakanı Vasıf Çınar’ın 8 Eylül 1924 tarihli genelgesinde eğitim ve öğretimin temel amaçları şöyle özetlenmiştir:
—Eğitimin milli esasları ve batı medeniyetinin yöntemlerine dayanması
—Çocukları kalplerinde ve ruhlarında cumhuriyet için fedakâr olmaları ülküsünü taşımaları.
—Okulların insan ilişkileri toplumsal yaşama kuralları, vicdan ve fikir hürriyeti ve bilinçli sorumluluk sahibi olması.
—Okulların ilim ve okuma zevkini vermeyi halka sağlığın değerini ve sağlıklı olmanın yollarını öğrenmesi ve beden ve fikrin dengeli gelişmesi ve çocuklarda hür ve makul bir disiplin oluşturması gibi amaçları vardır… / s. 178

1 Kasım 1928'de yeni Türk harflerinin kabul edilmesiyle tüm yurtta hummalı bir eğitim seferberliğine girişilmişti (s. 180).

Ayrıca, cahilliğe karşı açılan bu savaşın 1932'de "Halk Evleri"nin kurulmasıyla yeni bir güç kazandığı da görülecektir. Kuruluş amacı, halkı salt okuryazarlıkta, temel bilgilerde değil, kültürel toplumsal ve güzel sanatlar alanında geliştirmek, ulusal değerleri çağdaş yöntemlerle işleyip zenginleştirmek ve Atatürk devrim ve ilkelerini yaymak ve kökleştirmek olarak açıklanmaktadır (s. 180-181).

Atatürk (…) Türk Ocakları ve Öğretmen birliklerini de içinde toplayan halkevlerini 19 Şubat 1932'de 14 il merkezinde kurdurmuştur.

Halkevleri sosyo-kültürel gelişmeyi hızlandıran, halkı ortaçağ karanlığından kurtarmayı amaçlayan kurumlardı (Türk tarihinin Orta Çağ’ı olmamıştır). / s. 181

Millet mektepleri Türk harflerinin kabulünden sonra büyük bir hamle ile başlamış ancak zaman içinde hızını kaybetmiştir (yeni yazıya müşteri bulamamışlardır).

1935 yılına gelindiğinde ülke nüfusunun yüzde sekseninin yaşadığı köylerde okul sayısı yok denilecek kadar azdır (s. 182).

İsmail Hakkı Tonguç Bey, Köy Enstitüsü sisteminin hem fikir babası hem de kurucusu olacaktır. Onu Atatürk'ün eski kurmaylarından Milli Eğitim Bakanı Saffet Arıkan göreve getirmiş, sonraki Bakan Hasan Ali Yücel de onun bu girişimlerine sahip çıkmıştır.

Tonguç, klasik eğitimcilerin direnişlerine karşın ilk olarak askerliğini yapmış okuryazar gençlerden seçtiği bir grubu, "eğitmen" sanıyla köylerde "geçici öğretmen" olarak görevlendirmek amacıyla, 1936 yılında Eskişehir'in Çifteler Çiftliği'nde dört aylık bir kurs açmıştır (s. 183).

Bu ilk uygulamadan olumlu sonuç alınınca, 11 Haziran 1937'de çıkartılan "Köy Eğitmenleri Kanunu" ile eğitmenliğe yasal işlerlik kazandırılmıştır.

17-29 Temmuz 1939 Birinci Maarif (Eğitim) Şûrası'nda ele alınan bu konu her yönüyle tartışılmaya açılmıştır. Ancak köylünün eğitiminde yalnızca köylüye okuma-yazma öğreten bir öğretmenin yeterli olmayacağı, köy öğretmeni yetiştirecek kurumların çok yönlü eleman yetiştirmesi gerektiğine karar verilerek, yeni açılacak kurumlara "Köy Enstitüsü" adının verilmesi uygun bulunmuştur (s. 184).

Köy Enstitülerinden 16.400 bilinçli öğretmen, 8756 Eğitmen, 7300 sağlık memuru yetişmiştir (s. 185).

Köy Enstitüleri, Anadolu’nun kırsal kesimlerinin koşullarını taşıyan bir çevre içinde kurulmuşlardır.
Enstitüler merkezlerden uzak bölgelerde kurulmuştur (s. 186).

Enstitülerde sadece öğretmen değil, sağlık elemanları da yetiştiriliyordu.
Böylece öteden beri muskacılık ve üfürükçülük gibi ilkel yöntemlerin yerini iğne ve ilacın alması sağlanıyordu.

1940 yılında dünyanın büyük bir bölümü savaşa tutuşmuşken, Türkiye’de eğitim yoluyla geriliğe karşı açılacak bir savaş için “ilköğretim Seferberliği”nin hazırlıkları yapılıyordu (s. 187).

1946 yılından sonra Enstitülerde var olan iş içinde eğitim anlayışı sistemli bir şekilde değiştirildi ve amacından saptırıldı (çünkü savaş bitmişti). / s. 188

1947 Programıyla başlayan ve 1951 yılında ivme kazanan köklü program değişikliği süreci, Enstitüleri klasik öğretmen okullarına dönüştürdü. 1954 yılında Demokrat Parti Hükümeti tarafından Köy Enstitülerine son darbe indirildi. 1954/6234 Sayılı Yasayla Köy Enstitüleri ile öğretmen okulları birleştirildi, Köy Enstitülerinin adı İlk öğretmen Okulu oldu. Böylece, köye yönelik eğitim ve öğretim kurumlarının varlığına son verilmiş oldu.

Demokrat Parti iktidara geldikten sonra 27 Ocak 1954’te çıkarılan kanunla Köy
Enstitüleri kapatılmıştır.

Sonuç
Harf devrimi “millileşme” sürecinde yer alan en önemli adımdır (yine ısrarla tekrarlanan klişe; Türkler Latin milletinden değildir, dolayısıyla Latin yazısıyla ulaşılmak istenen milli değildir).

Harf Devrimi sonrasında yeni alfabenin öğretilmesi ve okuma-yazma oranının arttırılması için 1928 yılında, “Millet Mektepleri” kurulmuştur.

…yoğun çaba ile 1927 yılında 1,1 milyon olan okuryazar sayısı, 1935’te 2,5 milyona yükselmiştir.

Yatılı Bölge İlkokulları, Köy Enstitüleri fikrinin kaynağı, İzmir İktisat Kongresinin, “Ziraat ve Maarif Meselesi” başlığını taşıyan kararların 3. ve 6. Maddeleridir (s. 190).


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder