26 Nisan 2019 Cuma

Korkmaz Alemdar & İrfan Erdoğan - Öteki Kuram


Korkmaz Alemdar & İrfan Erdoğan - Öteki Kuram
Kitle İletişim Kuram ve Araştırmalarının Tarihsel ve Eleştirel Bir Değerlendirmesi
2. Baskı, Erk Yayınları, Ankara, 2005

İletişim ilişkinin doğasına ve kullanılan araçlara göre çeşitli biçimler alır. Bu biçimlerden biri de kitle iletişimi olarak isimlendirilen yönetimsel iletişimdir.
Bu iletişimle eski imparatorluklardan beri sözden, yazıdan ve görüntüden geçerek kitlelerin bilinçlerinin biçimlendirilmesine ve insanların yönetilmesine önemli katkılarda bulunulmaktadır.
…her iletişim yönetimseldir. Fakat kitle iletişimi tek yönlü bir karaktere sahiptir (s. 11).

İnsan kendini ve toplumunu üretebilmek için giriştiği etkinliklerde hem doğal hem de kendi yarattığı teknolojik araçları kullanır (s. 15).

Teknolojiyle aracılanmış iletişim kullanılan aracın yapılandırılmış özelliklerine göre şekillenir ve adlandırılır.
Radyo ve televizyondan geçerek, bir örgütsel yapı (şirket veya devlet kurumu) hazırladığı ürünle potansiyel olarak var olan kitlelerle ilişki kurmaktadır. Kitlelere yönelik bu iletişim kitle iletişimi olarak adlandırılır (s. 16).

Kitle iletişimi kitle denilen insanlara yönelik bir faaliyettir.
Kitle iletişimi araçları kitle iletişimi olgusunu gerçekleştiren teknolojik araçlardır. Bu araçlar büyük sermaye gerektirir ve kullanılması uzmanlık ister. Kitle iletişim araçları denilince öncelikle basın (gazete, dergi, magazine, kitap), radyo, televizyon ve sinema yoluyla iletişimin gerçekleştirildiği araçlar akla gelir (s. 17).

Televizyon, radyo ve gazete gibi iletişim araçları belli bir siyasal, ekonomik ve kültürel yapının, egemen grup, sınıf ve çıkarların egemenlik altındaki insanları yönetim aracı oldukları için zaman ve yerde egemen ile egemenlik altında olan (göndericiyle alıcı, politikacıyla seçmen, tüccarla müşteri, iş adamıyla işçi vb.) ilişki bu araçlarla aracılanmaktadır (s. 20).

Radyo hava yoluyla zamanın ve yerin kontrolünü sağlayan, sesin kulakla duyulabilirliğin ötesinde uzaydan alınmasına olasılık veren insanın kulağının teknolojik uzantısıdır.
Almanya ve İtalya gibi ülkelerde 1920 sonrasında kitlelerin siyasal yönetiminde güçlü bir araç olarak rol aldı. Radyonun bu tür kullanım gerçeği Avrupa ve Türkiye gibi ülkelerde devlet kontrolü gerekliliğini getirdi (s. 22).

1920'1erdeki Avrupa ve Amerika'daki siyasal ve ekonomik koşullara uygun bir şekilde propaganda ve kamuoyu biçimlendirme yoluyla kitleleri yönetme sosyal bilimlerde egemen gündemi oluşturuyordu Psikoloji temelli uyarak-tepki (stimuli-response) kuramı zamanın egemen yaklaşımıydı. Bu egemenlikten kitle iletişimiyle ilgili olarak "pasif izleyici" ve doğrudan etkiyi anlatan "taşıma kemeri" (transportatiôn belt), "hipodermik iğne" (hypodermic needle) ve 'sihirli mermi" (magic bullet) kuramları türemiştir (s. 44).

Kitle iletişiminde ilk araştırma, Harold Laswell'in 1927'deki Dünya Savaşında Propaganda Teknikleri (The Propaganda Techniques in the World War) yapıtıdır.
Lasswell 1939'daki Dünya Devrimci Propagandası (World Revolutionary Propaganda) yapıtıyla propaganda doktrinlerini popülerleştirdi.

1930'1arda faşist kışkırtma propagandasıyla (agit-prop) birlikte psikolojik savaş fikri gelişmeye başladı.
Goebbels, Hitler'in doğrudan-polemikçi propaganda tekniği düşüncesi aksine, eğlenceyi en etken propaganda biçimi olarak gördü ve Hitler'le çatışmasına rağmen bu yönde film, müzik ve unewsreal" (kısa haber filmleri) üretimini teşvik etti (s. 45).

Hitler döneminde yapılan propagandanın en tanınmış incelenmesi ve eleştirisi Alman sosyalisti Serge Tchakotine tarafından yapılmıştır (Siyasal Propaganda ile Kitlelerin İğfali).

1940'1ar kitle iletişiminde dinleyicilerin, okuyucuların ve izleyicilerin tercihlerinin ticari çıkarlar için bilinmesiyle ilgili alan araştırmalarının yaygınlaştığı (…) yıllar oldu (s. 46).

İkinci Dünya Savaşında propagandanın psikolojik etkisi geleneği hem savaş sırasındaki alan araştırmaları hem de laboratuvar araştırmalarıyla sürdürüldü.
Kısa dalga radyo propagandasının yoğunlaşmasıyla birlikte, bu radyoların izleyici araştırmaları yapılmaya başlandı. Bu araştırmaların önde gelen amacı araştırma bulgularına dayanarak etkili propaganda politikaları çizmekti (s. 57).

Uyaran-tepki kuramı, özlüce bir uyarana o uyaranın yüklü olduğu amaç doğrultusunda karşılık vermekti (s. 59).

Waren Weaver'in Matematikse/ İletişim Kuramı (1949) pozitivist-deneyci yaklaşımın temelini oluşturur.

Shannon ve Weaver, iletişim sistemini soyut, sürekli ve karışık sistemler olarak üçe ayrılırlar. Soyut sistemde (örneğin telgrafta) ileti ve sinyal birbirini izleyen farklı simgelerden meydana gelir. Telgrafta ileti, birbiri ardı sıra gelen noktalar, çizgiler ve aralıklardan oluşur. Sürekli sistemde ileti ve sinyal radyo ye televizyonda olduğu gibi sürekli değişir (s. 63).

(Bundan sonra iletişim kuramları / modelleri üzerinde duruluyor)

KÜLTÜR VE KİTLE İLETİŞİMİ
Konusal: Kültür, sosyal örgütlenme, din veya ekonomi gibi, konular veya kategoriler listesindeki her şeyi içerir.
Tarihsel: Kültür gelecek nesillere aktarılan sosyal miras veya geleneklerdir (s. 215).

Davranışsal: Kültür paylaşılan, öğrenilmiş insan davranışıdır; yaşam yoludur.
Normatif: Kültür idealler, değerler veya yaşam kaideleridir.
Fonksiyonel: Kültür çevreye uyma veya birlikte yaşama problemlerini çözme yoludur.
Mental: Kültür insanları hayvanlardan ayıran fikirler veya öğrenilmiş alışkanlıklar birleşimidir.
Yapısal: Kültür kalıplaşmış ve birbiriyle ilişkili fikirler, semboller veya davranışlardan oluşur.
Sembolsel: Kültür aynı zamanda paylaşılan, öğrenilmiş, sembolsel, kuşaktan kuşağa aktarılan, genel olarak alışılan ve bütünleşiktir (s. 216).

Kültür ve iletişim birbiriyle kaçınılmaz bağla bağlıdır. Kültürün materyal veya zihinsel üretimi ancak iletişimle olabilir. Kültür iletişimden geçerek üretilir (s. 218).

İdeoloji denildiğinde, değerler, kavramlar, düşünceler ve sembol sistemlerinden geçerek düzeni meşrulaştırmak için egemen yapıların nasıl çalıştığı akla gelir. İdeoloji şeylerin nasıl olduğu, dünyanın "gerçekte" nasıl çalıştığı ve çalışması gerektiği hakkında fikirleri verir (s. 237).

Toplumsal yaşamdaki günlük pratiklerle ve pratikler içinde bilinçler sürekli üretilir. Kitle iletişimi bilinçlerin yönetimsel amaçlar bağlamında bilinçli olarak üretildiği örgütlü faaliyetleri içerir (s. 325).

Kültür kavramı Latincede ekme, yetiştirme, koruma ve onur anlamları taşıyan "colere" kelimesinden gelir. İlk kullanımı "ürünlere veya hayvanlara bakma" anlamınaydı. Sonradan "düşünceyi besleme" anlamına kullanılmaya başlandı. Böylece kültür 'uygarlığa" bağlandı. Endüstriyel devrim sırasında kavram yüksek kültür ve "halk kültürü" diye ayrıldı. Yüksek kültür önemli kitaplar, müzik, sanat, estetik ve ruhsal gelişme ile ilişkilendirildi. Halk kültürü ise alt sınıfların kültürü olarak nitelendi. Halk kültürü 19. Yüzyılın sonlarında kitle kültürü oldu ve "alçak kültür" olarak nitelenmeye başlandı. Alçak kültür ürünlerine yüksek kültür dışında olan ve yüksek kültürün savunucuları tarafından tehlikeli veya değersiz olarak kabul edilen her şey verilebilir (s. 327).

Habermas iletişimsel davranış üzerinde durur. İletişimi kültürün tanımlanmasının merkezine koyar ("Theory of Communicative Action" (1981)).

(Kültür merkezli okumalar)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder