Refik
Ahmet Sevengil - Her
Gün Bir Ediple
Shakespeare ve Woolf gibi bölünmez, birlik
arz eden bir yazar kavramı artık yok.
Çünkü bu bütünlüklü yazarı ayakta tutacak
bütünlüklü toplumlar ve ulus-devletler yok.
Çok-dillilik ve çok-kültürlülük hâkim
oluyor.
Edebi eser, bir tasavvurdur ve ortaya yeni,
alternatif bir dünya koyar.
Var olanın içine oyulan bir mağara açar.
Var olanın içine oyulan bu öteki dünya,
olsa olsa bir keşif veya buluş olabilir. (s. 8)
Bu, kimlikleri paralize eden çağda,
kimlikleri silen ve yüzlerini belirsizliğe mahkûm eden dönemde, yine de bir
yüze sahip olduğumuzu gösterecek ayna, hiç şüphesiz ki edebiyat eseri (…)
olacaktır.
Küreselleşme aslında yerel duyarlılıkları
ortadan kaldırmıyor onları köreltiyor. (s. 10)
Kitapta yer alan anket-röportajlar Kurun Gazetesi’nde 15 Ağustos – 8 Eylül
1935 tarihleri arasında yayınlanmıştır.
Hüseyin
Rahmi Gürpınar
Babası, hünkâr yaveri Mehmet Sait Paşa’dır.
Külliyatı devrinin panoraması
niteliğindedir.
-En büyük şairimiz kimdir?
Hüseyin Rahmi bu soruya cevap vermez
-En büyük romancımız kimdir?
Ne itibarla büyük? Boyca mı, ence mi? (s.
19)
-Edebî hayatta muvaffak olabilmek için ne
yapmalı?
…çalışmayı bilmeli, Açlıktan ölmeyecek bir
bünyeye malik olmalı.
Gündelik yazılarla ilhamının ve imzasının
itibarını öldürmemeli.
Rakı kokusuna mukavemet etmeli.
-Edebiyatımızın inkişafı için hangi yolda
yürümek lazımdır?
Edebiyatın zemini dildir.
Her edebiyat doğduğu dilin istidat ve
kuvvetine göre serpilir.
-Türk edebiyatının mütebariz vasfı nedir?
Her yıl değişiklik sarası içinde
hırpalanması.
Halkın edebiyata bîgane büyük kısmını bir
tarafa ayırırsak okuyandan çok yazan bulunduğunu görürüz. (s. 21)
Reşat
Nuri Güntekin
Binbaşı Dr. Nuri Bey’in oğludur.
Romanlarında duygusal ve sosyal konuları
birlikte işledi.
-Edebî hayatta muvaffak olabilmek için ne
yapmalı?
…öteki hayat gibi edebî hayatta da
muvaffakiyetin kestirme yolu bulunmuş, haritası çıkarılmış değildir.
Muvaffakiyetten maksadımız nedir? Çok kitap
satmak, isim ve para yapmaksa bunun herhalde birtakım yolları, usulleri lâzım…
Modaya uymak, okuyucunun zayıf damarlarını aramak, reklam yapmasını bilmek,
hâsılı, alelade bir ticaret malının sürümünü, firmanın parlamasını temin için
ne yapılıyorsa onu yapmasını bilmek. (s. 25-26)
İbrahim
Necmi Dilmen
-En büyük şairimiz kimdir?
Bunu geçelim.
-En büyük romancımız kimdir?
Maatteessüf Halit Ziya…
Burhan
Cahit Morkaya
Eytam Meclisi azasından Fahreddin
Efendi’nin oğludur.
Servet-i Fünûn’da çalıştı.
Romanlarının konuları, Birinci Dünya
Savaşı’ndan alınmış olup Türk toplumunun geçirdiği değişimleri yansıtır.
Edebiyat-ı cedide müstehaseleri içinde
roman adı verilen şeyler kozmopolit, yabancı, iğreti bir sosyetenin çarşafa
bürünmüş fuhuş ruznameleridir.
…yeni fikir, yeni kalem sahipleri içinde en
iyi romancı Halide Edip’tir.
-Edebî hayatta muvaffak olabilmek için ne
yapmalı?
Zengin olmalı azizim, zengin olmalı… (s.
38)
Vâlâ
Nurettin
Beyrut valisi Nurettin Bey’in oğludur.
-En büyük şairimiz kimdir?
İnsanın gustosu zaman zaman değişiyor.
-En büyük romancımız kimdir?
Belki Halide Edip, Yakup Kadri…
-Türk edebiyatı inkişafını hangi yolda
aramalı?
Tercüme yolunda aramalı! Aksi takdirde
Amerika’yı ikinci defa keşfetmek için uğraşmış oluruz. (s. 45)
Yaşar
Nabi Nayır
15 Temmuz 1933’te Varlık dergisini çıkarmaya
başladı.
Muzaffer Reşit takma adıyla 60’ı aşkın
antoloji ve tanıtma kitabı hazırladı.
Edebiyatta muvaffak olabilmek için (…)
doğuştan istidat lâzımdır.
Musahipzade
Celâl
Tercüme Odası’nda çalıştı.
Ahmet Vefik Paşa’nın Moliere
uyarlamalarından ilham alarak 1912’de ilk tarihi dramını yazdı (Köprülüler).
-En büyük şairimiz kimdir?
Yurdumuzun dört bucağını dolaşmalı,
herkesin söylediği, gönüllerde yer tutmuş, yürekleri tutuşturmuş bir yurt
destanı bulmalı, onun şairine büyük demeli!
-En büyük romancımız kimdir?
Ahmet Mithat Efendi’dir. Meddah dinleyen
halka roman okumayı o öğretti.
Kaleminizle bir çığır açıp ne kadar
çalışsanız, ne kadar yorulsanız, ün alıp parmakla gösterilseniz sonu bir hırka,
bir lokma bile değildir! (s. 56)
Mithat
Cemal Kuntay
-En büyük şairimiz kimdir?
Benim en büyük şairim Akif’tir. Ölenler
içinde Nedim’dir.
-En büyük romancımız kimdir?
Aksi sabit oluncaya kadar Halit Ziya.
-Türk edebiyatı inkişafını hangi yolda
aramalı?
Memleket edebiyatı yapmalı.
Faruk
Nafiz Çamlıbel
Süleyman Nazif Bey’in oğludur.
Yassıada’da yargılandı.
Onun için Anadolu “söylenmemiş bir masal
gibi”dir.
-En büyük şairimiz kimdir?
Elbette Fuzulî
Fuzulî, insan kalbinin taşıdığı en acı
duyguları söylemek imkânını bulmuşsa, Bakî de Osmanlıcaya en yüksek ifadesini
vermiş, Nailî bu lisanın en san’atlı beyitlerini yazmış ve Nedim, Divan
edebiyatının yıllarca boş kalan samimî bir tarafını yalnız başına işgal
etmiştir.
-Yaşayanlar içinde en büyük şairimiz
kimdir?
Abdülhak Hamit’ten başka kim olabilir?
-En büyük romancımız kimdir?
Halit Ziya…
-Edebî hayatta muvaffak olabilmek için ne
yapmalı?
Orijinal olmanın gülünç demek olmadığını
anlamlıdır.
Osman
Cemal Kaygılı
Bakkal Mehmet Ağa’nın oğludur.
İstanbul folklorunu iyi bilen bir yazardı.
-Eskilerden en büyük şairimiz olarak kimi
tanıyorsunuz?
Lâedrî’yi… Meçhul asker gibi meçhul
şairdir.
-Edebî hayatta muvaffak olabilmek için ne
yapmalı?
Gazetelerde, mecmualarda birçok dostlar
bulup tenkit perdesi arkasında boyuna kendisini reklam ettirip alkışlatmalı.
Nurettin
Artam
Babası, Çengelköy Kadirî Tekkesi Şeyhi
Mehmed Veli Efendi’dir.
Yedek subay olarak katıldığı savaşta
Filistin cephesinde esir düşmüş (…) 1920’de İstanbul’a dönmüştür.
Toplu İğne (T.İ.) kısaltmasıyla Ulus
gazetesinde yazdığı yazılarla tanındı.
-En büyük şairimiz kimdir?
Yunus Emre, Karacaoğlan.
-Yaşayanlar içinde en büyük şairimiz kim?
Nazım Hikmet.
-En büyük romancımız kimdir?
Samipaşazade Sezai. Ondan sonra Halit Ziya
Uşaklıgil gelir.
-Türk edebiyatı inkişafını hangi yolda
aramalı?
Edebiyatımız içten, devrim ve cemiyet
edebiyatı olursa gelişebilir. Sadece sübjektif konularımızı merak dolayısıyla
biriktirdiğimiz eski paralar ve damgalı pullar gibi kendimize saklayabiliriz.
-Edebiyatla meşgul olmaktan zarar gördünüz
mü?
Alâ külli hâl geçinip gidiyoruz.
Edebiyattan zarar görülmez olur mu? Şimdiye kadar memlekete faydası dokunmayan
bu nesnenin bize zararı da dokunmamış olsaydı, varmış, yokmuş kim farkında
olurdu?
Hakkı
Süha Gezgin
Yemen’de şehit düşen Miralay Rıza Bey’in
oğludur.
-Türk edebiyatı inkişafını hangi yolda
aramalı?
Edebiyatımızın inkişafı için her şeyden
önce edebiyatı anlayacak, sevecek ve uğrunda fedakârlığa katlanacak bir
çevrenin doğması gerekir.
Sadri
Etem Ertem
İstanbul’da bir tabur komutanının oğlu
olarak dünyaya geldi.
1939-1943 yılları arasında Kütahya
milletvekili olarak TBMM’de bulundu.
-En büyük şairimiz kimdir?
Yahya Kemal
Gençler küçük kümeler halinde bile
değildirler. Tamamen fertleşmiş ve tamamen birbirinden uzaklaşmışlardır.
Bundan ne mi çıkar?
Hakiki değerler gözükmez, kaybolur.
Agâh
Sırrı Levent
1940-1946 yılları arasında Aydın
milletvekili olarak TBMM’de bulundu.
-En büyük şairimiz kimdir?
Eskilerden: Fuzulî ve Nedim.
Tanzimatçılar içinde Hâmit, Servet-i
Fünûncular içinde Tevfik Fikret. Daha sonra Ahmet Haşim ve Yahya Kemal. Nihayet
Faruk Nafiz, Necip Fazıl…
İlhami
Bekir Tez
-En büyük şairimiz kimdir?
Neden Fuzulî en büyük şairdir de mesela
Yunus Emre değildir? En büyük romancı meselesi de öyle. Kör değneği gibi bir Halit
Ziya’dır tutturmuş gidiyoruz.
-Türk edebiyatı inkişafını hangi yolda
aramalı?
Zannımca, Türk edebiyatı inkişafına
yıkıcılıkla başlayacak ve bu inkişaf, yaşanmış olanı değil, bizzat hayatı
tekrarlamakla olacaktır.
Cevdet
Kudret Solok
Abdurrahman Nisarî takma adıyla liseler
için edebiyat ders kitapları yazdı. Nevzat Yesirgil ve Suat Hızarcı gibi takma
adlarla Türk edebiyatçıları üzerine monografiler hazırladı.
-En büyük şairimiz kimdir?
Yunus Emre.
Ömer
Bedrettin Uşaklı
Son Sivas Kadısı Ömer Lütfi Efendi’nin
oğludur.
-En büyük şairimiz kimdir?
Fuzulî
Yeniler içinde; Makber şairi Abdülhak
Hamit.
-En büyük romancımız kimdir?
Elbette Halit Ziya’dır.
Ercüment
Ekrem Talu
-En büyük şairimiz kimdir?
Nef’î’dir.
Yaşayanlar içinde; Yahya Kemal.
-En büyük romancımız kimdir?
Halit Ziya idi… Bugün Reşat Nuri’dir.
Etem
İzzet Benice
Refik
Ahmet Sevengil
1903 Bingazi (Libya) doğumludur.
Vefa Sultanîsi’nde okumuş.
Bir süre İkdam ve Vakit gazetelerinde
çalışmış.
Vakit’te yazı işleri müdürlüğü yapmış.
1943’te Tokat milletvekili olarak TBMM’ye
girdi. 1950’ye kadar TBMM üyesi olarak kaldı.
1950’den sonra Yeni İstanbul gazetesinin
Ankara temsilcisi oldu.
Basın-Yayın Genel Müdürlüğü yaptı.
TRT yönetim kurulu üyeliği yaptı.
13 Eylül 1970’de Ankara’da öldü.
Hazırlayan: Mustafa Armağan
L&M Yayınları
Ağustos, 2004
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder