18 Eylül 2023 Pazartesi

İstanbul Arkeoloji Müzesinde Bulunan Yakın Çarpışma Aletleri

 

İstanbul Arkeoloji Müzesinde Bulunan Yakın Çarpışma Aletleri

Macide Gönül

 

İnsan oğlu ver yüzünde yaşamağa başladığı günden itibaren gıdasını temin etmek ve kendini vahşi hayvanlara, dış tesirlere karşı korumak zorunda kalmış hu sebeple de bazı âletleri icat etme yoluna gitmiştir.

 

Hiç şüphe yok ki en eski silahlar sopalardır, ilk defa değnek şeklinde olduğu tahmin edilen sopaların zamanla uçlarının sivriltilmek suretiyle dürtücü bir silah haline sokularak ağaç boynuz “ Epicu” (Hüseyin Hüsnü. Kamusu askeri, 1316, cilt: II, S. 223.) adını aldıkları görülür.

 

kama ve kılıcın menşei bıçaktır.

Taş devrindeki bıçaklar “celt” ismini alır.

 

Kılıç sivri uçlu, uzun keskin bir namlu ile saptan mürekkep kesici bir silahtır. Bunun kısa olanına kama ve eğrisine de hançer denilir.

 

Mızrak

Bu silâh şeklin, ağırlığına ve yapıldığı maddeye göre atma veya dürtme işlerinde kullanılır.

 

Topuz: diğer bir adı da “ lobut” olarak geçen topuz umumiyetle büyük, kitlevi bir kısım ile saptan mürekkep ağır bir çarpışma silâhıdır.

 

Balta: bir sapa raptedilen küçük yüzlü bir nevi el silâhıdır. Taş devrindenberi yapılmış muhtelif şekilleri görülür. En iptidai taş baltalan yumru şeklindedir,

 

Çatal: Ucu üç ince demirden mürekkep çatal şeklinde saplı bir yakın çarpışma âletidir. Sapın ucu değneğe geçirilmek üzere çok defa boş olarak yapılır. Bu silâh daha ziyade tahrib edilmiş kale duvarlarını ve binaları yıkmakta işe yarar.

 

Gönül, Macide (1967), İstanbul Arkeoloji Müzesinde Bulunan Yakın Çarpışma Aletleri, Antropoloji Dergisi, Sayı: 4, s. 239-258

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder