Mimarlık Üzerine On Kitap
Vitruvius
…en önemli özelliği kendisinden önce yazılmış fakat
kaybolmuş birçok Yunan ve birkaç Roma teorik ve teknik yayınlarının bir nevi
özeti olması; ayrıca zamanının yapı geleneklerini Vitruvius’un kendi
deneyimleriyle de bütünleştirerek bir bilgi oluşturmasıdır.
MÖ 90-20 yıllarında yaşamış olmalı
Rönesans hümanizminin etkisi altında, Vitruvius’un De
Architectura’sının önemi birden arttı.
Sade İtalya’da birkaç orijinal yazma temel alınarak yüze
yakın kopyası yapıldı
Anlaşıldığına göre Vitruvius tam anlamıyla bir
mühendis-mimardı. Zaten onun yaşadığı devirde mimar ve mühendis arasında pek
fazla ayrım yoktu. Kendisini yetenekli bir mimar ve kültürlü bir insan yapan
eğitim ve öğretimini sağlayan ailesine ve öğretmenlerine şükran duygularını
defalarca tekrar ediyor
…gençlik yıllarını Julius Caesar’ın emrinde askeri
mühendis-mimar olarak geçirdiği sanılıyor.
On bölümden oluşan De Architectura nın ilk altı bölümü
mimarlık ve şehircilik konusunda tutarlı bir bütün oluşturuyor.
Birinci kitap mimarlığın eğitirdi ve mimarlık sanatının ana
öğelerinden başlayıp kent kurmada dikkat edilecek genel kuralları özetliyor.
İkinci kitap İlk konutların nasıl yapıldığından yola
çıkarak, kum, kireç, volkanik tüf, çeşitli taşlar, mermer ve ahşap gibi yapı
malzemelerinin özellikleri ve yapıda doğru olarak kullanılma yöntemlerini konu
alıyor.
Üçüncü ve dördüncü kitap ise dinî mimarlık ve tapmaklar
konusunda.
Beşinci ve altıncı kitapların konusu kentin idari ve
kültürel yapıları ve konutlar,
Bundan sonraki üç kitap mimarlık ile dolaylı bir şekilde
ilgili. Sekizinci kitap su donatımı, yeraltı suları, su kemerleri, hazne ve
sarnıçlardan bahsediyor. Vitruvius arada konudan uzaklaşarak değişik suların
acayip özelliklerini ve sağlık açısından yarar ve zararlarını anlatıyor.
Dokuzuncu kitap güneş ve su saatleri gibi zaman ölçen aletlerin yapımı üzerine,
fakat büyük bir kısmı astronomi ve astroloji ile ilgili genel, bazen de oldukça
tutarsız ve çoğu başka kaynaklardan aktarılmış bilgiler veriyor. Sonuncu,
onuncu kitap mekanik bilimi, özellikle harp makineleri konusunda.
Vitruvius gerek tapınaklarda gerek tiyatrolarda Yunan ve
Roma kullanımının karışımından doğan bir mimari sentezi kabul etmiştir,
KİTAP I
Ey imparator Sezar…
Mimarın Eğitimi
Mimar değişik bilim dallan ve çeşitli öğretilerin bilgisi
ile donatılmış olmalıdır; çünkü diğer sanatlardaki tüm çalışmalar onun
değerlendirmesi ile ölçülür.
…bilim olmadan el becerisi kazanmayı amaçlayan mimarlar
hiçbir zaman emeklerinin karşılığı olan nüfuzlu bir konuma ulaşamamışlar,
Tüm işlerde, fakat özellikle de mimarlıkta şu iki nokta
vardır: Kendisine anlam verilen ve ona anlamını veren.
…mimar hem doğal yeteneklere sahip, hem de eğitilmeye yatkın
olmalıdır. Ne yetenek olmadan eğitim, ne de eğitim olmadan yetenekle kusursuz
bir sanatçı yetişemez.
Karyatid adı verilen uzun giysili kadınların mermer
heykelleri:
Karya, Yunanistan’a karşı Perslerin tarafını tutmuştu; daha
sonra savaşta zaferle özgürlüklerini kazanan Yunanlılar, seferberlik ilan edip
Karya halkına savaş açtılar. Kenti ele geçirerek erkekleri öldürdüler ve
devleti ıssızlığa terkettiler; kadınları da köle olarak kaçırdılar. Ancak uzun
giysilerini ve diğer evlilik simgelerini çıkarmalarına izin vermeyerek zafer
alayında onları zorla teşhir ettiler. Bu kadınlar utançlarının ağırlığı altında
ezilerek sonsuza dek köleliği temsil ettiler ve devletlerinin kefaretini ödediler.
Böylece dönemin mimarları, Karya halkının günah ve cezalarının ardılları
tarafından da bilinerek sürdürülmesi için kamu yapılarına yük taşıdıkları
görülecek biçimde bu kadınların heykellerini yerleştirdiler (s. 5-6).
…dürüstlük ve doğruluk olmadan hiçbir iş gerektiği gibi
yapılamaz.
Mimarlığın Temel İlkeleri
Düzen / Niceliğe göre yapılan bir ayarlamadır
Armoni, öğelerin ayarlamalarındaki güzellik ve uygunluktur.
Uygunluk
Ekonomi, malzemelerin ve arazinin doğru kullanımının
yanında, yapım işlerinde maliyetin ölçülü ve akıllıca olmasını içerir.
Mimarlığın Bölümleri
Mimarlıkta üç bölüm vardır: Yapı sanatı, zamanölçerlerin
yapımı ve makîna üretimi.
Surlarla çevrili kentlerde / Çok sağlıklı bir arazinin
seçimi öncelik taşır. Bu arazi yüksek olmalı, sis ve kırağı yapmamalı,
…kentimizin yeri için iklimi çok ılımlı olan bir arazi
seçmeye büyük özen göstermek zorundayız.
Atalarımız, bir kent veya askeri garnizon inşa edecekleri
zaman, önerilen arazide otlayan sığırlardan birkaçını kurban ederek, karaciğerlerini
İncelerlerdi. İlk kurbanların ciğerleri koyu renkli veya anormal çıktığında,
kusurun bir hastalıktan mı yoksa yediklerinden mi kaynaklandığını anlamak için
başka sığırlar kurban ederlerdi. Ciğeri sağlam ve diri kılan iyi su ve besinin
varlığım birçok benzer deney sonucunda kanıtlamadıkça, savunma yapılarının
yapımına hiçbir zaman başlamazlardı (s. 13-14).
Kent Duvarları
…surların kalınlığı, üstünde karşılaşan silahlı adamların
birbirlerini engellemeden geçebilecekleri genişlikte olmalı
Kuleler bir ok atımını geçmeyecek aralıklarla yapılmalıdır
Kulelerin kendileri yuvarlak veya çok köşeli olmalıdır. Kare
biçimindeki kulelerin köşeleri, koçbaşı darbeleri sonucunda dağılacağından,
savaş makineleriyle daha çabuk tahrip olacaklardır
Rüzgârlarla İlgili Gözlemlerle Sokakların Yönleri
Ara sokaklarda rüzgârların önlenmesi önceden düşünülürse
sokakların tasarımı doğru olacaktır.
Kamu Yapılarının Arazileri
Kent deniz kenarında ise, forumun yeri limana yakın bir
yerde seçilmeli, daha içeride ise kentin ortasında olmalıdır.
KİTAP II
Eski İnsanlar yabani hayvanlar gibi ormanlarda, mağaralarda
ve koruluklarda doğarlar ve avladıkları ile beslenirlerdi.
Galia, İspanya, Portekiz ve Aquitaine’de, ince meşe
kiremitlerle (shingle) veya samanla kaplı çatılarda olduğu gibi. Ormanların bol
olduğu Pontus’ta, Colchialıların bazıları ağaçları bütün olarak bir sağa, bir
de sola yere yatırırlar; aralarında ağaçların uzunluğuna göre bir mesafe
bırakarak, alttakilerin uçları üzerine ve onlara dik açıda iki ağaç daha yerleştirirler.
Bu dört ağaç, konutun uzamını belirler. Sonra, bunların üzerine değişimli
olarak, köşelerde birbirlerine geçen sırıklar yerleştirirler. Böylece, ağaçtan
duvarları aşağıdan yukarıya doğru yükselterek yüksek kuleler inşa ederler.
Malzemenin kalınlığı nedeniyle kalan boşlukları da yonga ve çamurla kapatırlar.
Çatılara gelince, tali kirişleri yerleştirirken, uçlarını keserek derece derece
yaklaştırırlar ve dört kenardan yukarıya doğru piramit şeklinde yükselterek
birleşmelerini sağlarlar. Üzerlerini yaprak ve çamurla örterek kulelerinin
çatılarını kaba bir “kaplumbağa” tarzında inşa etmiş olurlar (s. 27-28).
Friglerin ormanları bulunmadığından keresteleri yoktur. Bu
yüzden, doğal bir tümsek seçerler ve ortasından bir tünel geçirerek geçitler
kazarlar; iç uzamlarını arazinin elverdiği ölçüde genişletirler. Üzerine,
birbirine kenetlenmiş kütüklerden piramit şeklinde bir çatı inşa ederek kamış
ve sazlarla kaplarlar; konutlarının üzerine çok yüksek yığma topraktan
tümsekler yaparlar. Konutlarının bu yapı biçimi kışı çok sıcak, yazı ise çok
serin geçirmelerini sağlar.
Marsilya’da samanla karıştırılmış topraktan yapılan
kiremitsiz çatılar görebiliriz. Atina’da Areopagus’ta günümüze kadar
korunagelen çamur çatılı antik bir kalıntı vardır, Romulus’un Kapitol’deki
kulübesinin yanı sıra, Kale’deki saman çatılı tapmaklar…
Tuğladan başlayarak, hangi tür kilden yapılmaları
gerektiğini belirteceğim.
…beyaz ve kalkerli veya kırmızı kilden, hatta kaba taneli
çakıllı kilden yapılmalıdırlar. Bu malzemeler, düzgündürler ve bu nedenle
dayanıklı olup ağır değildirler ve kolaylıkla döşenirler.
Tuğlalar, düzgün kuruyabilmeleri için baharda ve sonbaharda
yapılmalı
Tuğlalar, kullanılmalarından iki yıl önce yapılırlarsa en
yararlı olur; çünkü daha az zamanda kurumazlar.
Kum: İçlerinde en iyisi, elde ovuşturulduğunda
çıtırdayandır
…kirece gelince, onu yumuşak veya sert fakat beyaz
bir taştan elde etmeye dikkat etmeliyiz. Sık dokulu, sert bir taş türünden
yapılan kireç yapısal öğelerde, gözenekli taştan yapılan ise sıvada iyi olacaktır.
Pozzolana: Bu madde, kireç ve molozla karıştırıldığı
zaman, yalnızca çeşitli yapıların dayanıklılığını arttırmakla kalmaz, denizde
iskelelerin ayaklarında kullanıldığında suyun altında sertleşir.
Taş, ocaktan inşaatın başlangıcından iki yıl önce, kışın
değil, yazın alınmalı ve açıkta bırakılmalıdır. İki yıl açıkta kalmaktan zarar
görenler temellerde kullanılmalıdır.
…kireç ve kumdan yapılmış harçla tamamen sıvanan duvarın
daha dayanıklı olması için en küçük taşlardan yapılmalıdır.
Tuğla iyi bir kilden yapılmadığında ve yeterince
pişirilmediğinde, don ve kırağıda kusurlarını belli eder.
Kereste, sonbaharın başı ile Favoniusün esmeye
başladığı zaman arasında kesilmelidir. Çünkü ilkbaharda tüm ağaçlar gebe
kalırlar ve doğal zindeliklerinin tümünü her yıl yeniden filizlenen
yapraklarının ve meyvelerinin üremesine harcarlar.
Bir ağacı doğrarken, gövdesinin en iç kısmına kadar kesmeli
ve özünün tüm ağaçtan damla damla akarak kurumasını sağlamalıyız. Bu yöntemle,
içindeki yararsız sıvı ağacın özünden dışarı akacak, kerestenin kalitesini
düşüren çürümüş bir ölü kitleye dönüşmeyecektir. Ağacın doğranması, ancak
sızıntının durması ve özünün tamamen kurumasından sonra yapılırsa en büyük
yarar elde edilecektir,
Karaçam, Özü acı olduğundan yalnızca çürümekten ve
kurtçuklardan korunmakla kalmaz, kireç ocağındaki taşlar gibi başka odunlarla
yakılmadıkça, ne kendiliğinden, ne de ateşle tutuşturulamaz. O zaman bile ateş
almaz ve yanan kömüre dönüşmez; ancak uzun bir süre sonra yavaş yavaş kendini
tüketir. Bunun nedeni yoğun ve şıkı bir nem ve toprak öğesi kitlesinden oluşan
dokusunda çok az oranda ateş ve hava olmasıdır; ateşin yayılabileceği açık
gözenekleri bulunmadığından ateşin gücünü engeller ve ondan kolay zarar görmez
(s. 45).
KİTAP III
Bir tapınağın tasarımı bakışıma dayanır (orantı/armoni/uyum)
eskiler mükemmel sayıyı on olarak tanımlıyorlardı.
matematikçiler, farklı bir düşünce ile mükemmel sayının altı
olduğunu söylemişler
tapınağın genel görünümü…
KİTAP IV
(…) Bu kitapta ise, Dor ve Korent düzenlerinin yerleşmiş
olan kurallarından söz ederek bunların farklarını ve özelliklerini
açıklayacağım.
Korent sütunları, başlıkları dışında, her bakımdan İyon
düzeninin oranlarındandır; fakat başlıklarının yüksekliği onlara, nispeten daha
uzun ve ince bir etki kazandırır,
Bunların çok eski devirlerde ilk ortaya çıkanı Dor
biçemidır.
Dor sütunu binalardaki kullanımı ile insan vücudunun
oranlarım, gücünü ve güzelliğini sergilemeye başladı.
Korent adı verilen üçüncü düzen, bir genç kız narinliğinin
taklididir
Tapınağın uzunluğu, genişliğinin iki katı olacak şekilde
ayarlanır,
Daire biçimli tapmaklar da vardır; bunların bazıları
monopteral biçimde, sütunlarla çevrili fakat sellasızdırlar; diğerleri ise
peripteral olarak bilinir. Sellası olmayanlarda, tapmak çapının üçte biri
ölçülerinde ve önünde basamakları bulunan yüksek bir platform bulunur.
Sunaklar doğuya bakmalı ve her zaman, dua edenlerle kurban
adayanların yukarıya, tanrıya doğru bakabilmeleri için tapmak içindeki
heykellerden daha aşağıda yer almalıdırlar.
KİTAP V
Yunanlılar, forumlarını çok geniş çift sütunlu revaklarla
çevrilmiş bir kare biçiminde düzenlerler; onları birbirine oldukça yakın
yerleştirilmiş sütunlarla, taş veya mermer saçaklarla süslerler; üst kata da
gezinti yerleri inşa ederler, Fakat İtalya kentlerinde aynı yöntem uygulanamaz;
bunun nedeni, gladyatör gösterilerinin forumda yapılmasının atalarımızdan kalan
bir gelenek oluşudur.
Üst katın sütunları, alttakilerin dörtte biri oranında küçük
olmalıdır; çünkü aşağıdakiler yükü taşımak için yukarıdakilerden daha güçlü
olmalıdır
Bazilikalar, foruma bitişik bir arazide, kışın iş
adamlarının soğuktan etkilenmemeleri için (arazinin) mümkün olan en sıcak
köşesinde inşa edilmelidirler.
Hazine, hapishane ve senato yapısı foruma bitişik inşa
edilmelidir ve ölçüleri forumunkilerle orantılı olmalıdır. Özellikle senato
yapısı, kentin veya kasabanın önemi gözetilerek yapılmalıdır. Yapı kare
şeklinde ise, yüksekliğini genişliğinin bir buçuk katı olarak belirleyiniz;
eğer uzun olacaksa, uzunluğunu ve genişliğini toplayarak, yarısını kasalı
tavana kadar olan yüksekliğe ayırınız,
…tiyatro İçin mümkün olduğu kadar sağlıklı bir arazi
seçilmelidir. Çünkü esen rüzgârlar, oyunlar sırasında eşleri ve çocuklarıyla,
büyülenmiş biçimde ve zevkten hareketsiz halde oturan izleyicilerin
vücutlarındaki açık gözeneklerden içeri girer. Eğer bu rüzgârlar,
bataklıklardan veya daha başka sağlıksız yörelerden gelirse, sisteme zehirli
soluklar sokarlar.
Bu alanın güneye bakmaması için de dikkatli olmalıyız. Güneş
tiyatronun kavisli kısmında tüm gücü ile parladığında, burada kısılıp
dolaşamayan hava, olduğu yerde kalıp ısınır ve giderek kor sıcaklığına ulaşarak
yakar, kurutur ve insan vücudunun bütün sıvılarına zarar verir.
Üç makam sınıfı vardır; birincisi, Yunanlıların enarmonik
diye adlandırdıkları, İkincisi kromatik, üçüncüsü ise diatoniktir, Enarmonik
makam, sanatsal bir irdeleme olduğundan, bu makamda icraatın özellikle yalın
bir asaleti ve ayrıcalığı vardır. Kromatik inceliği ve notalarının
“kalabalıklığı” ile daha tatlı bir zevk verir. Dİatonikte, aralıklar arasında
doğal bir mesafe bulunduğundan anlaşılması daha kolaydır. Bu üç sınıf, dörtlü
akor (tetrachord) düzenlemelerinde farklılık gösterirler (s. 104).
…kentlerin kamu alanlarında genel kullanım için gerekli
olduğunu anımsayabildiğim her şeyin yapılışını ve tamamlanmasını anlattım.
KİTAP VI
Sokratçı filozoflardan Aristippus’un gemisi kazaya uğrayıp
Rodosluların kıyılarında karaya sürüklendiğinde, kumsalda çizilmiş geometrik
şekilleri görerek arkadaşlarına “sevinelim, çünkü insan belirtileri görüyorum”
dediği anlatılır.
Böylece, Rodos kentine doğru yola çıkarak orada hemen
gimnazyuma gider ve felsefe konulan üzerinde tartışmalara dalar; kendisine öyle
armağanlar sunulur ki, kendisinin değil, beraberindeki arkadaşlarının da tüm
giyecek ve diğer gereksinimleri karşılanmış olur. Arkadaşları ülkelerine geri
dönmek İsteyip kendisine, hangi mesajı iletmelerini istediğini sorduklarında,
şunu söylemelerini belirtir: Çocuklar, kendileriyle birlikte bir gemi
enkazından bile yüzüp çıkacak bilgi ve kaynaklarla donanmalıdır.
…bu kitapta, özel konutların kuramsal ilkelerini ve bakışım
oranlarını anlatacağım.
…işe başlarken, yapıldıkları ülke ve iklim koşullarını
gözetmemiz gerekir.
Kuzeyde, konutlar çatıyla tamamen kapatılmalı, olabildiği
kadar korunmalı ve sıcak bir yöne cephelerini göstermekle beraber kuytuda
olmalıdırlar. Diğer yandan, güneş gücünün fazla olduğu sıcağın etkisindeki
güney ülkelerinde konutlar açıkta olmalı, kuzey veya kuzeydoğuya bakmalıdır.
Böylelikle, kendi haline bırakıldığında doğanın bozacağını sanatla
düzeltebiliriz.
Kışlık yemek ve banyo odaları akşam ışığından
yararlanabilmek için güneybatıya bakmalıdırlar
Yatak odaları ve kütüphaneler, amaçları sabah ışığını
gerektirdiğinden doğu yönünde olmalıdırlar ve böylece, bu tür kütüphanelerdeki
kitaplar bozulmaz.
İlkbahar ve sonbahar için yemek odaları doğuya bakmalıdır…
Yunanlılar, atriumlara gerek duymadıklarından onları inşa
etmezler; ancak ön kapıdan giren kişiler için fazla geniş olmayan geçitler
yaparlar; bunların bir tarafında ahırlar, diğer tarafında da kapıcıların
odaları olup geçidin sonu içerde kapılarla kapanır.
KİTAP VII
…kitapta, cilalı yüzeyleri ve bunlara güzellikle
dayanıklılık veren yöntemleri gözden geçireceğim,
Beton döşemenin zeminle aynı düzlemde olması için önce
toprağın her yerde sağlam olup olmadığını kontrol ediniz; sağlam ise,
düzelterek üzerine besleme katmanıyla birlikte kırma taş döşeyiniz. Eğer döşeme
tamamen veya kısmen dolgu ise büyük bir dikkatle bastırılmalıdır.
…adi meşeden tahtalar nemlenir nemlenmez eğrildiklerinden
döşemede çatlaklara neden olurlar. Fakat kış meşesi yoksa ve koşullar adi
meşenin kullanılmasını gerektiriyorsa, tahtaları epeyce ince kesiniz; çünkü
kalınlıkları ne kadar az olursa çivilerle yerlerine tutturulmaları o denli
kolay olur. Sonra, her döşeme kirişinin ucuna iki tahta çakarak kenarlarda
eğrilip kabarmalarım önleyiniz. Türkiye meşesi, kayın ve dişbudak ağacına
gelince, bunların hiçbiri uzun bir süre dayanamaz.
Döşeme tahtaları tamamlandıktan sonra, ahşabın kireçten
zarar görmemesi için, bulunabilirse eğreltiotu ile yoksa samanla üzerini
Örtünüz,
Sonra bunun üzerine, avuç büyüklüğünden ufak olmayan
taşlardan oluşan besleme katmanını döşeyiniz. Bu yapıldıktan sonra, kırma
taşları, yeni ise üçe bir oranında, eski malzeme yeniden kullanılıyorsa beşe
iki oranında kireçle karıştırınız; bundan sonra kırma taş karışımını döşeyiniz
ve bunu tahta tokmaklarla, sert bir kitle haline gelinceye kadar defalarca
dövdürünüz; dövme işlemi tamamlandığında kalınlığı bir ayağın dörtte üçünden
fazla olmamalıdır. Bunun üzerine kiremit tozuyla kirecin üçe bir oranında
karıştırılmasından oluşan malzemeyi koyarak kalınlığı altı parmaktan az olmayan
bir tabaka oluşturunuz (s. 151).
En iyi kireç, topraklar halinde alınıp kullanılmadan Önce
uzunca bir süre söndürülürse sorun çıkmayacaktır
…bir çapa alınız ve harç yığını içindeki sönmüş kireci tıpkı
odun keser gibi karıştırınız. Kireç çapaya ufak parçacıklar halinde yapışırsa
henüz kıvama gelmemiştir; çapa demiri tertemiz ve kuru çıkarsa, kirecin zayıf
ve susuz olduğunu gösterecektir; ancak kireç, zengin ve gereken şekilde
sönmüşse, demire zamk gibi yapışacak ve kıvamına ulaştığını kanıtlayacaktır,
Tonoz / köknar, kısa zamanda çürüyüp bozulduğundan selvi
kullanmayı tercih ediniz.
Tonozların hemen üzerine, döşeme kirişlerinden veya çatıdan
düşecek damlaları önlemek için, kireç ve kumdan yapılmış bir harç sülünüz.
Renkler /
Maviyi oluştuğu maddelerden elde etmek oldukça gariptir. Kum
ve sodyum karbonat topakları un inceliğine gelinceye kadar dövülür; kaba
törpülerle karışımın üzerine bakır kepek gibi rendelenerek bir yığın
oluşturulur. Sonra avuçta topak şeklînde yuvarlanıp birleştirilerek kurumak
üzere bırakılır. Kuruyan topaklar, toprak bir çanak içerisinde firma verilir.
Bakırla kum, ateşin etkisiyle ısınıp birleştiklerinde, karşılıklı olarak
birbirlerinin nemini alırlar, ateşin ısısıyla özelliklerini yitirdiklerinde
mavi bir renge indirgenirler.
2. Sıva işçiliğinde çok kullanışlı olan yanık aşı sarısının
yapımı şöyledir: İyi bir sarı aşıtaşı topağı kızarana kadar ateşe tutulur.
Sonra sirkede söndürülür; sonuç mor bir renktir (s. 161).
KİTAP VIII
Su
Kilde kaynaklar az ve zayıf olup derin değildir. Tadı pek
iyi sayılmaz. İnce çakılda, miktarı az olmakla beraber daha derinde
bulunabilir; ancak çamurlu olup tatlı değildir. Kara toprakta, kış
fırtınalarında toplanarak sen ve sağlam zeminlere çöken hafif sızıntılar ve
damlalar bulunur. Bunların tadı en iyisidir. Çakıllı arazide bulunan damarlar
orta derecede olup pek güvenilmezler. Bunlar da çok tatlıdırlar. Kaba çakılda
ve kırmızı kumda kaynak daha sürekli ve dayanıklı olup tadı da iyidir. Kırmızı
tüfte, yarıklardan aşağıya akarak kaybolmadığı zaman bol ve iyidir. Dağ
yamaçlarında ve lavda bol miktarda bulunur, daha soğuk ve daha sağlıklıdır. Düz
yörelerdeki kaynakları tuzlu, ağır, ılık ve kötüdür; fakat dağlardan İnerek
yeraltına akan ve bir ovanın ortasında fışkıran kaynaklar ağaç gölgesiyle
konmuyorlarsa, tadları dağ kaynaklarıyla aynıdır (s. 169).
Sirkede bir süre bırakılan bir yumurtanın kabuğu yumuşayarak
çözülecektir. Aynı şekilde, çok esnek ve ağır olan bir kurşun parçası bir
vazoya yerleştirilerek üzerine sirke dökülür ve hava geçirmeyecek şekilde
kapatılırsa, kurşun eriyecek ve beyaz kurşuna dönüşecektir.
Aynı ilkelerle, doğal olarak daha sağlam olan bakır aynı
işlemden geçirilirse, dağılıp bakır pasına dönüşecektir. İnci de öyle. Ne
demirin, ne de ateşin kendi başlarına çözemedikleri lav kayaları bile ateşte
ısıtılıp üzerlerine sirke döküldüğü zaman parçalanıp eriyip giderler.
KİTAP IX
Bu kitapta, güneş saati ile zamanı ölçmenin kurallarını
anlatacak ve bunların gökyüzünde güneş ışınlarından, güneş saatinin milinin
gölgesiyle nasıl bulunduklarını göstererek gölgelerin hangi ilkelere göre uzayıp
kısaldıklarını açıklayacağım.
“Evren” sözcüğü doğanın genel kurgusu demektir; aynı zamanda
takımyıldızlarından ve yıldızların yörüngelerinden oluşan gökkubbe anlamına da
gelir. Gökkubbe, dünyanın ve denizin etrafında ve kutuplardan geçen ekseninin uçlarında
sürekli döner.
Güneşin bir burçtan diğerine, yani gkkubbenin on ikide
birini geçmesi bütün bir ayı alır. Bu yüzden, on İki ayda on iki burcun
bölgelerinden geçer ve başladığı burca dönmesiyle tam bir yıllık süreyi
tamamlar…
KİTAP X
Bir makine, birbirine tutturulmuş kerestelerden
oluşan ve başlıca yararı büyük ağırlıkları kaldırmak olan bir birleşimdir.
“Makinelerle “motor’lar arasındaki en büyük fark kesinlikle
şudur ki, baîlista ve pres kirişleri örneklerinde olduğu gibi, makinelerin
etkisini gösterebilmeleri için daha çok sayıda İşçi ve daha fazla güç gerekir.
Bütün makineler doğadan türetilmişler ve gökkubbenin
dönmesiyle ilgili öğreti ve bilgiler üzerinde kurulmuşlardır.
…
…
Vitruvius, Mimarlık Üzerine On Kitap, Dördüncü Basım,
Şevki Vanlı Mimarlık Vakfı Yayını, 2005, İstanbul
…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder