Hikmet Öksüz, İsmail Köse - Amiral Bristol’un Günlük ve
Raporlarında Lozan Müzakereleri’nin I. Safhası
Amiral Mark Lambert Bristol, Paris Barış Konferansı
başladıktan hemen sonra, 1919 yılı Ocak ayı sonunda İstanbul’da görevlendirildi
ve kendisine aynı yılın Ağustos ayında Yüksek Komiser unvanı verildi. 1927 yılı
başına kadar Türkiye’de görev yapan Amiral Bristol, ABD ile Türkiye arasındaki de
facto (fiili) diplomasi döneminde ülkesinin en üst düzey temsilcisi olarak görev
yaptı.
Bristol, Lozan sonrası anılarını yazarak yayınlamayan
delegeler arasındadır.
Amerika’nın Ankara’daki temsilcisi Robert Imbrie 15 Şubat’ta
Dışişleri Bakanlığına göndermiş olduğu raporda, Konferans müzakereleri
tıkanmışken Türk ordusunun da askeri hazırlıklara başladığını bildirmiştir.
8 Kasım’da Amiral Bristol: Lozan’daki Konferans’ın
ertelenmesi ile ilgili bilgisi olup olmadığını sorduğumda, bir şey bilmediğini
ve Konferans’ın toplanacağı gün olarak belirlenen 13 Kasım’da Lozan’da
olabilmek için yarın [9 Kasım’da] yola çıkacağını söyledi.
İsmet Paşa ufak tefek bir adamdır ve yüzündeki hatlar da
ufak tefek bir adam izlenimi vermektedir. Ağır derecede sağırdır ve nazik bir
kişiliğe sahiptir.
Amiral Bristol 27 Kasım Pazartesi günü Lozan’a ulaşmış ve
aynı günün öğleden sonra oturumuna katılmıştır.
(Ermeni taleplerinin savunucusu olan Amerikalılar Lozan’da
ilk dönem temaslarında sürekli olarak Türk topraklarında bir Ermeni yurdu
kurulmasını istemişlerdir)
6 Aralık günü Bristol, Konferans’taki bütün karacı ve
denizci askeri uzmanların yer aldığı Uşi Oteli’ndeki özel toplantıya
katılmıştır. Türk tarafı Deniz Yarbayı Şevket Bey ile Yarbay Tevfik Bey
tarafından temsil ediliyordu ve bu toplantıdaki görüşmede konuşulanlar Lozan
Tutanaklarında yer almamaktadır.
Milletler Cemiyeti Mülteciler Komiseri Dr. Fridtjof Nansen,
Yunanistan Başbakanı Elefterios Venizelos ve İngiliz Dışişleri Bakanı Lord
Curzon Türkiye’deki Rumlar ile Yunanistan’daki Müslümanların mübadele
edilmesini önermişlerdi ve bu teklif Türk Heyeti tarafından kabul edilmişti.
Yunanistan Hükümeti, Mübadele sözleşmesinin imzalanacağı
Ocak ayı başında Yunanistan’da yeterli barınma, beslenme imkânı kalmadığı ve
bulaşıcı hastalık tehlikesi nedeniyle artık mübadil kabul edemeyeceğini
Amerikan Hükümeti’ne bildirmiş ve yine yardım istemiştir.
Amerikan ticari çıkarları için “açık kapı” ilkesi mutlaka
korunmalıydı. Amerikan Hükümeti Sevr’e karşı çıkıyordu fakat bunu adalet
duygusu ile değil, ekonomik çıkarları zarar gördüğü için yapmaktaydı.
Başdelege Child (…) yeterli imtiyazları elde edebilirlerse
İngiltere’deki Muhafazakârların Musul’u Türklere bırakabileceğini düşünüyordu.
Zaferde payı olduğu için ABD Hükümeti petrol avantajlarından
eşit hak istiyordu…
Tüm bu gelişmeler olurken, Chester Projesi görüşmeleri
Ankara’da TBMM’nin bilgisi dâhilinde Bayındırlık Bakanlığında devam ediyordu.
Demir yolu yapılması ve 40 km’lik alanda maden imtiyazı
alınması düşünülen hatlar da belirlenmişti. Bunlar: (a) Yumurtalık-Diyarbakır,
(b) Samsun-Sivas-Harput-Diyarbakır-Musul-Süleymaniye-İran Sınırı, (c) Van
Gölü-Harput, (ç) Ankara-Sivas, (d) Sivas-Erzurum hatlarıydı.
Bristol günlüklerindeki kayda göre Bristol, 24 Aralık günü
Paris’e giderek buradaki Amerikalı petrol yatırımcısı J. W. Finch ile görüşmüş
ve ikili Abdülhamit’in mirasçılarının elinde bulunan petrol haklarını almak
için girişimde bulunmaya karar vermiştir.
Paris’te bu görüşmenin yapılması, Lozan Konferansı’nın
başlarında Amerikan Hükümeti’nin Musul konusunda Türk tarafını destekleme
niyetini göstermesi açısından önemlidir.
(27 Kasım’da Müttefikler kendi aralarında kapitülasyonları
görüşüyor) Başdelege Child, “İsmet Paşa’nın kapitülasyonların bazı değişikler
(modifications) ile kabul edilebileceğini bildiren bir beyanat vermesinin iyi
izlenim bırakacağını” söylemiştir.
Bristol, “İsmet Paşa’nın bunu Ankara’ya kabul
ettiremeyeceğini ve şuanda asıl işin Ankara’daki Aşırılara (Extremists) karşı
hükümet etme erkinin Mustafa Kemal liderliğindeki Ilımlıların (Moderates)
elinde kalmasını sağlamak olduğunu” söylemiştir.
Bristol, 28 Kasım’da Curzon ile görüşmesinde “İsmet Paşa’nın
pozisyonunun Bağlaşıklar tarafından güçlendirilmesinin ılımlılara yardımcı
olacağını” söylemiştir.
İsmet Paşa, 27 Ocak’ta Musul’dan feragat edilerek barışın
sağlanabileceği görüşünü telgraf ile Ankara’ya bildirmiştir.
Bağlaşık taslağı resmi olarak Türk Heyeti’ne teslim
edilmeden bir gün önce, 30 Ocak’ta Washington Post’ta (…) taslak maddelerinin
Türkler tarafından kabul edilemeyecek kadar ağır olduğu (haberi yer bulmuş).
Bağlaşık taslağı ile ilgili tartışmalar sürerken gerçekleşen
önemli bir gelişme; 30 Ocak’ta, Türkiye ile Yunanistan arasında müzakere edilen
mübadele sözleşmesinin imzalanmış olmasıdır.
Dönüş yolunun bir kısmında Amiral Bristol ile İsmet Paşa
aynı trende seyahat etmiş ve ikili arasında Türk barış şartlarını ortaya koyan
bir görüşme gerçekleşmiştir.
İsmet Paşa’nın “… Bağlaşıklar neden bize karşı bu şekilde
bir tavır aldı…” sorusuna Bristol “… Bağlaşıkların Türk karakterinin son
yıllarda değiştiğini anlayamadıklarını ve halen eski düşünce sistemine sahip
Türklerle müzakere ettiklerini sandıklarını düşünüyorum…” cevabını vermiştir. /
(s. 209-238)
…
90. Yılında Lozan ve Türkiye Cumhuriyeti Sempozyumu Bildirileri, 2 Cilt, Yayına Hazırlayanlar: Duygu Türker - Murat Saygın - Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları, Ankara-2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder