Türk Boğazları Sorununa Çözümler Kısa Bir Değerlendirme
Güneydoğu Avrupa Araştırmaları Dergisi, Sayı: 14, Ocak
2008, s.191-208
Norman J. Padelford, Tercüme: Halil Bal
(Makalenin ilk yayın tarihi 1948)
Karadeniz ve Akdeniz arasındaki deniz yolu baglant1smm
devletlerarası rekabetin başlıca konularından biri olması bazı insanlara tuhaf
görünebilir.
Bugünkü sorun 1936 Montreux Sözleşmesinin gözden geçirilip
düzeltilmesi hakkındaki bir Sovyet talebinden; özellikle, Boğazların
kontrolünün Karadeniz'e kıyısı olan devletlerin yetkisine verilmesi, Boğazların
savunulmasının uluslararası bir antlaşmayla Türkiye'nin sorumluluğu altında
olmasından ziyade Türkiye ve Sovyetler Birliği'nin ortak yükümlülüğüne bırakılması
talebinden kaynaklanır.
Boğazlarda ayak basacak sağlam bir zemin sağlamaya gayret
eden Rusya ve doğuya giden yollan ve Doğu ile olan önemli ticaretlerini
korumayı arzu eden Batılı güçler arasında bir buçuk asırdan fazla bir zamandan
beri devam eden üç taraflı güç mücadelesinin modern bir versiyonudur.
Bugünkü durumun yeni olan özelliği, Avrupa devletlerinin
yerine, ABD ve Sovyetler Birliği'nin sorunun baş aktörleri haline gelmeleridir.
Montreux Sözleşmesinde bir değişiklik için ilk girişim, Sovyet
Rusya tarafından Eylül 1939'da yapıldı.
Sovyet Dışişleri Bakanı Molotov, şartlarından biri "Türkiye
Karadeniz'e kıyısı olmayan güçlerin bütün savaş gemilerine Boğazları kapatmayı
kabul eder" şeklinde olacak bir karşılıklı yardım paktı teklif etti. Türkiye
bu teklifi reddetti.
Bir yıl sonra Sovyetler Birliği Hitler’den Boğazlarda kara
ve deniz kuvvetleri için bir üs edinmek istedi, yine reddedildi.
Sovyetler Birliği, 10 Ağustos 1941'de Montreux Sözleşmesine
sadakatini ilan etti.
Yalta Konferansı'nda Sovyet heyeti, Boğazlar rejiminin
savaştan sonra değiştirilmesi gerektiğine olan inancını açıkladı ve gündemdeki
esas teklifin tartışılmasından sonra ABD ve İngiltere'nin mutabakatını elde
etti.
Potsdam'da Başkan Truman ve Başbakan Attlee Sovyetlerin
Boğazlar konusundaki taleplerine razı oldular ve her üç hükümet ile Türk
Hükümeti arasında doğrudan müzakerelerin yapılması gerektiği hususunda söz
birliğine vardılar.
Sovyetler Birliği, 7 Ağustos 1946 tarihli notasında Boğazlar
için tek yetkilinin Türkiye ve diğer Karadeniz'e kıyısı olan devletlerin
olacağı tamamen bir yeni rejim kurulmasını teklif etti.
Rus politikasının öneminin farkına varan ABD ve İngiltere, aşırı
Sovyet tekliflerinin reddedilmesinde Türkiye ile birlikte hareket ettiler.
Bu tutumu sonucunda bir baskı veya saldırıya maruz
kalacağından endişe eden Türkler, ekonomik ve askeri yardım almak için ABD'ne müracaat
etti. Bu yardım, ABD tarafından Truman Doktrini çerçevesinde verildi.
Boğazlar ile ilgili tartışmada, bu antlaşmanın anlamı gayet
açıktır. Antlaşma, ABD ile Türkiye'yi dile getirilen Sovyet amaçlarının
gerçekleştirilmesine karşı koymak için aynı safa getiriyordu.
Rus hükümetleri yıllar boyunca milletlerinin Boğazlar
yönünden bir tehdide maruz bulunduğu kanaatine sahip olmuşlardır.
Boğazlar (düşmanların) deniz ve hava güçlerinin Akdeniz'deki
yerleşimlerinden doğruca Ukrayna, Don havzası ve Kafkaslara yönelik neredeyse
bir açık kapıdır.
İki Dünya Savaşı arasındaki dönemde: İngiliz, İtalyan ve
Yunan ticari gemi taşımacılığı, Boğazlardan yapılan Sovyet gemi taşımacılığının
tonajını düzenli olarak geçti.
Boğazlardan yapılan deniz nakliyatının şartları, hem uzak,
hem de yakın birçok devletin doğrudan çıkar alanı içindedir.
…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder