2 Ağustos 2019 Cuma

Türk Boğazları Sorununa Çözümler Kısa Bir Değerlendirme


Türk Boğazları Sorununa Çözümler Kısa Bir Değerlendirme

Güneydoğu Avrupa Araştırmaları Dergisi, Sayı: 14, Ocak 2008, s.191-208
Norman J. Padelford, Tercüme: Halil Bal

(Makalenin ilk yayın tarihi 1948)

Karadeniz ve Akdeniz arasındaki deniz yolu baglant1smm devletlerarası rekabetin başlıca konularından biri olması bazı insanlara tuhaf görünebilir.

Bugünkü sorun 1936 Montreux Sözleşmesinin gözden geçirilip düzeltilmesi hakkındaki bir Sovyet talebinden; özellikle, Boğazların kontrolünün Karadeniz'e kıyısı olan devletlerin yetkisine verilmesi, Boğazların savunulmasının uluslararası bir antlaşmayla Türkiye'nin sorumluluğu altında olmasından ziyade Türkiye ve Sovyetler Birliği'nin ortak yükümlülüğüne bırakılması talebinden kaynaklanır.

Boğazlarda ayak basacak sağlam bir zemin sağlamaya gayret eden Rusya ve doğuya giden yollan ve Doğu ile olan önemli ticaretlerini korumayı arzu eden Batılı güçler arasında bir buçuk asırdan fazla bir zamandan beri devam eden üç taraflı güç mücadelesinin modern bir versiyonudur.

Bugünkü durumun yeni olan özelliği, Avrupa devletlerinin yerine, ABD ve Sovyetler Birliği'nin sorunun baş aktörleri haline gelmeleridir.

Montreux Sözleşmesinde bir değişiklik için ilk girişim, Sovyet Rusya tarafından Eylül 1939'da yapıldı.
Sovyet Dışişleri Bakanı Molotov, şartlarından biri "Türkiye Karadeniz'e kıyısı olmayan güçlerin bütün savaş gemilerine Boğazları kapatmayı kabul eder" şeklinde olacak bir karşılıklı yardım paktı teklif etti. Türkiye bu teklifi reddetti.
Bir yıl sonra Sovyetler Birliği Hitler’den Boğazlarda kara ve deniz kuvvetleri için bir üs edinmek istedi, yine reddedildi.
Sovyetler Birliği, 10 Ağustos 1941'de Montreux Sözleşmesine sadakatini ilan etti.

Yalta Konferansı'nda Sovyet heyeti, Boğazlar rejiminin savaştan sonra değiştirilmesi gerektiğine olan inancını açıkladı ve gündemdeki esas teklifin tartışılmasından sonra ABD ve İngiltere'nin mutabakatını elde etti.
Potsdam'da Başkan Truman ve Başbakan Attlee Sovyetlerin Boğazlar konusundaki taleplerine razı oldular ve her üç hükümet ile Türk Hükümeti arasında doğrudan müzakerelerin yapılması gerektiği hususunda söz birliğine vardılar.

Sovyetler Birliği, 7 Ağustos 1946 tarihli notasında Boğazlar için tek yetkilinin Türkiye ve diğer Karadeniz'e kıyısı olan devletlerin olacağı tamamen bir yeni rejim kurulmasını teklif etti.

Rus politikasının öneminin farkına varan ABD ve İngiltere, aşırı Sovyet tekliflerinin reddedilmesinde Türkiye ile birlikte hareket ettiler.
Bu tutumu sonucunda bir baskı veya saldırıya maruz kalacağından endişe eden Türkler, ekonomik ve askeri yardım almak için ABD'ne müracaat etti. Bu yardım, ABD tarafından Truman Doktrini çerçevesinde verildi.
Boğazlar ile ilgili tartışmada, bu antlaşmanın anlamı gayet açıktır. Antlaşma, ABD ile Türkiye'yi dile getirilen Sovyet amaçlarının gerçekleştirilmesine karşı koymak için aynı safa getiriyordu.

Rus hükümetleri yıllar boyunca milletlerinin Boğazlar yönünden bir tehdide maruz bulunduğu kanaatine sahip olmuşlardır.
Boğazlar (düşmanların) deniz ve hava güçlerinin Akdeniz'deki yerleşimlerinden doğruca Ukrayna, Don havzası ve Kafkaslara yönelik neredeyse bir açık kapıdır.

İki Dünya Savaşı arasındaki dönemde: İngiliz, İtalyan ve Yunan ticari gemi taşımacılığı, Boğazlardan yapılan Sovyet gemi taşımacılığının tonajını düzenli olarak geçti.

Boğazlardan yapılan deniz nakliyatının şartları, hem uzak, hem de yakın birçok devletin doğrudan çıkar alanı içindedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder