Abdurrahman
Bozkurt - İtilaf Devletleri’nin Türk-Yunan Savaşı’nda Tarafsızlık İlanı (13
Mayıs 1921)
Mondros Ateşkes Antlaşması’nın akabinde (…) Yunanlılar
Osmanlı topraklarını işgal ederken Atina’da (…) Kral Alexander’in ölümünden
sonra müttefikler tarafından desteklenen Venizelos hükümeti iktidardan düşmüş,
Kral Konstantin tahtına dönmüştü. Bu gelişmelerin ardından İtilaf Devletleri
Yunanistan’a verdikleri desteği kesmeye başlamışlardı.
Bundan sonra İngiltere’nin teklifi doğrultusunda İtilaf
Devletleri, Türk-Yunan Savaşı’nda tarafsızlıklarını ilan etmişlerdi.
…
Sevr Antlaşması’nı yürürlüğe koymakta sıkıntı yaşayan İtilaf
Devletleri, Yunanlıları harekete geçirerek Anadolu’da gelişen Milli Hareketi
yok etmeyi hedeflemişlerdi.
Milli Mücadele sadece askeri bir direnişten ibaret değildi.
Yürütülen mücadelenin milli vasfı, İtilaf Devletleri açısından başlıca endişe
kaynağıydı. Milli Hareketin geniş bir yelpazede milli ve dini tezlerle
desteklendiğini düşünen
İtilaf Devletleri’nin endişeleri daha da artmıştı.
I. Dünya Savaşı başladığında (…) Başbakan Venizelos İtilaf
Devletleri saflarında savaşa girilmesini savunduğu halde Kral Konstantin
ülkesinin savaşa girmesine taraftar değildi.
Venizelos, 29 Eylül 1916 tarihinde Selanik’e giderek burada
Etnik-i Amina (Milli Savunma) adlı bir ihtilal hükümeti kurdu.
Yunanistan’da artık iki hükümet vardı.
İngiltere ve Fransa Venizelos’a destek olmak amacıyla Atina
hükümetini denizden ablukaya almıştı.
Atina hükümeti sonunda görevden çekilmek zorunda kalmıştı.
Konstantin de tahtından feragat ederek yerini oğlu Aleksadr’a bırakmış,
Yunanistan’ı terk etmişti.
Venizelos hükümeti, 1 Temmuz 1917 tarihinde Osmanlı
Devleti’ne savaş açmıştı. Çalkantılı bir dönemden geçen Yunanistan, 1918 yılı
Eylül ayında Makedonya Cephesi’ndeki çatışmalara fiilen katılabilmiş, kısa bir
süre sonra da savaş sona ermişti.
Venizelos hükümetinin Türk topraklarını işgal etmek için
yaptığı harcamalar mali sıkıntıları daha da arttırmıştı.
14 Kasım 1920 tarihinde yapılan seçimlerden Venizelos büyük
bir hezimetle çıkmış, yapılan halkoylaması sonucunda Kral Konstantin tahtına
dönmüştü.
İngiltere ve Fransa, Yunanistan’a verdikleri mali desteği
kesmişlerdi…
Yunanlılar, işgal altındaki İstanbul’u askeri bir üs ve iaşe
kaynağı olarak kullanıyorlardı. Patrikhane’nin ve İstanbul’un işgalinden sonra
şehre gelen Yunan denizcilerinin çabalarıyla kurulan Yunan Milli Müdafaa
teşkilatı başta İstanbul olmak üzere Anadolu’nun muhtelif bölgelerindeki Rum
gençlerini Yunan ordusuna kazandırmak için çaba sarf ediyordu.
Yunanlıların Boğazlara doğru ilerleyen gemilere yönelik
tutumları Müttefik Orduları Başkumandanı Harington’u tedirgin etmekteydi.
Harington, İstanbul’un Yunanlılar tarafından askeri bir üs
olarak kullanılmasına karşıydı.
Harington ve Rumbold’un önerileri, İngiltere’nin izlediği
politikalarda yaşanan değişimi hızlandırmıştı.
13 Mayıs 1921 tarihinde ilan edilmek üzere hazırlanan
beyanname:
İngiltere, Fransa ve İtalya işgali altındaki bölgelerde
tarafsızlık prensiplerinin uygulanacağı netleşmişti.
İşgal edilen bölgelerde savaşan taraflar, asker
toplayamayacak ve ordu teşkil edemeyeceklerdi. Yunanistan uyruğu şahıslar
Yunanistan’a, Türk uyruğunda bulunanlar işgal bölgesi dışındaki Türk
topraklarına rahatça gidebileceklerdi.
Müttefik temsilcileri tarafından alınan tarafsızlık
kararının, mezkûr bölgede Yunan askerlerinin bulunmasından dolayı hayata
geçirilmesi zordu. Yunanlılar yaptıkları operasyonlarda Boğazlar bölgesini
askeri üs olarak kullanmaya devam ediyorlardı.
Müttefiklerin tarafsızlık kararının ardından Boğazlar
bölgesindeki Yunan birlikleri İngiliz kumandasına girmek istemişlerse de
İngiliz hükümeti bu teklifi kabul etmemişti.
10 Ağustos 1921 tarihinde Paris’te toplanan Yüksek Konsey
tarafsızlık kararına yeni bir boyut getirmişti. İngiliz Başbakanı L. George,
müttefiklerin tarafsızlık meselesini “katı bir şekilde” yorumladıklarını
belirterek özel şirketlerin savaşan taraflara ihraç yapmalarına izin
verilmesini önermişti.
Yüksek Konsey son olarak Sevr Antlaşması ve Boğazların
güvenliği meselelerini ele almıştı.
Boğazların serbestliğini garanti etmek üzere gerekli kuvvet
meselesi ise hava, kara ve deniz temsilcileri ile müzakerede bulunacak şekilde
Versay’daki askeri temsilcilere havale edilmişti.
…zehirli gazlar dışındaki savaş malzemeleri özel şirketler
tarafından Yunanlılara ve “Kemalistlere” satılabilecekti.
…
Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, Yıl: 2010, Cilt: 26, Sayı:
76 (s. 27-53)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder