Lozan Barış Konferansı’na Yunanistan Tarafından Bakış, Venizelos’un Dünyasında Lozan
Çağdaş Türkiye Tarihi Araştırmaları Dergisi, XIV/29
(2014-Güz), s.141-173
Çağla D. Tağmat
Girit’teki Yunanların Yunanistan’a bağlanmak konusunda büyük
hazırlıklara giriştiği dönemde, 1864 yılında Eleftherios Venizelos dünyaya
geldi.
Eylül 1881’de Atina Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne başlayan
Eleftherios, Ocak 1887’de mezun oldu ve aynı yıl Hanya’ya dönerek bir avukatlık
bürosu açtı.
Literatüre Megali İdea’nın büyük
yenilgisi olarak geçen 1897 Türk-Yunan Savaşı’nda Yunan kuvvetlerinin
Osmanlı Kuvvetleri tarafından yenilgiye uğraması Venizelos’u etkilediği kadar
Girit’i de etkiledi.
Venizelos, Girit’in bağımsızlığı konusundaki fikirleriyle
öncü bir rol üstlendi.
Goudi Darbesi Venizelos’a başbakanlık yolunu açtı. Başbakan
olan Venizelos Megali İdea’nın uygulayıcısı olarak, önce Balkan Savaşları’nda
Yunanistan’ın sınırlarını genişletme hedefine ulaştı.
Venizelos’un diplomatik tecrübesini ve yeteneğini
sergilediği en önemli siyasi arena olarak nitelendirilebilecek olan Paris Barış
Konferansı (1919), onun hırsını ve diplomatik zekâsını göstermesi ve dünya
liderlerini kendine hayran bırakması açısından önemli bir dönemeç oldu.
Yunanistan’da 1920 yılında yapılan genel seçimleri kaybeden
Venizelos, aktif siyaset hayatına kısa bir ara verdi ve Paris’e gitti. Bu
dönemde Yunanistan Küçük Asya Harekâtına ara vermedi.
Ağustos 1922’de Kemalistlerin sınavı henüz bitmemiştir.
İngiltere Başbakanı David Lloyd George’un teslimiyetçi
olmayan ve yenilgiyi kabul etmeyen karakteri, onu, tüm Avrupa’nın, Türkiye’ye
karşı kenetleneceği bir rüyanın içine sürüklemiştir.
…politikasını, İstanbul ve Trakya’yı kontrolü altına almak
konusunda ısrarcı davranan İngiltere’yi yalnız bırakmak üzerine inşa eden
Türkiye, Yunanistan’a karşı da Sırbistan ve Bulgaristan’ı kendi safına çekmeye
çalışmıştır.
Mustafa Kemal’in barış konferansı toplanmasına dair önerisi
İstanbul’daki İngiliz Yüksek Komiseri Sir H. Rumbold tarafından da konferansın
toplanacağı yer hakkında yorum yapılmaksızın desteklenmiştir. Rumbold’un
konferans fikrini desteklemesinin ardında yatan neden, Lord Curzon’a yaptığı
açıklamada, eğer ki en kısa sürede bir konferans toplanmazsa Mustafa Kemal
Paşa’nın tepkisiz kalmayacağı ve Boğazlardan Trakya’ya ilerleyebileceği
şeklinde ifade edilmiştir.
Yunanistan tarafından beklenmedik ve ani olarak
nitelendirilebilecek 1922 yenilgisi, ülke içinde bir hesaplaşma ortamının
oluşmasına zemin hazırlamış ve 23 Eylül 1922’de Midilli ve Sakız Adaları’nda
başlayan askeri hareketlenme, kısa sürede Yunanistan geneline yayılmıştır.
…ihtilal komitesi, 1922’de kurulan koalisyonun başı olan
Petros Protopapadakis’in istifasını isteyerek meclisi dağıtmış ve Kral
Konstantinos tahttan çekilmiştir.
Küçük Asya Macerası esnasında önemli görevlere sahip kişiler
derhal tutuklanmıştır.
...altı sanık ölüm cezasına çarptırılmıştır. Batıda büyük
bir tepkiyle karşılanan bu olay Yunanistan’ın önemli ölçüde itibar kaybetmesine
neden olmuştur
Ekim ayının başlarında, Müttefik Devletlerin güvenini
kazanmak için Londra’ya giden Venizelos (umduğunu bulamamıştır).
Kemalist kuvvetlerin Çanakkale’ye kadar ilerlemeleri,
General Harrington’un Mudanya’da İsmet Paşa ile buluşmasıyla sonuçlanmıştır. Bu
buluşma sonrasında 11 Ekim 1922’de Mudanya Mütarekesi imzalanmıştır.
Müttefiklerin kesin tavrı karşısında 14 Ekim’de mütarekeyi
kabul etmek durumunda kalan Yunanistan, attığı imzayla Türkiye toprakları
üzerindeki emellerinden vazgeçtiğini resmen kabul etmiştir.
Mudanya sürecinde ve sonrasında Yunan ihtilal komitesi Eleftherios
Venizelos’u devreye sokmuştur.
Venizelos için Lozan’da toplanacak barış konferansında
Yunanistan’ı temsil etmek, Sevr Antlaşması’nın yaratıcısı olma sıfatından
kurtulmak için bir fırsat olarak değerlendirilmiştir.
Curzon ilk komisyon toplantısına adeta herkese meydan
okurcasına gelmiş, oturduktan sonra bastonunu masaya koymuş, ayaklarını
görevlinin getirdiği tabureye uzatarak konferanstaki nüfuzunu hissettirmiş ve
özgüvenini yansıtmıştır.
Venizelos çıkış noktası olarak Sevr’i referans alırken,
Curzon halen Mondros’un etkisini üzerinde taşımaktadır. İsmet Paşa ise açık bir
dil kullanmıştır: “Ben buraya Mondros’tan değil, Mudanya’dan geldim.”
Dışişleri bakanları nezdinde toplanan Lozan Konferansı’na
hiçbir resmi sıfatı olmaksızın katılması, Yunanistan’da iktidarı ele almış olan
ihtilal komitesinin onun üzerinde oluşturduğu baskı ve yenilmeye doymamış Yunan
ordusunun bir rövanşa hazırlanması, şüphesiz ki Venizelos’un üzerindeki sorumluluğu
arttırmış ve onu tahammülsüz bir ruh haline sokmuştur.
İsmet Paşa ve Venizelos’un sert düellosu: 21 Aralık günkü
toplantıda, sakin başlayan konuşmasına sert, şiddetli ve tecavüzkâr bir üslupla
devam eden Venizelos, oturum başkanı Montagna tarafından sükûnete davet
edilmiştir.
Joseph Grew, anılarında Yunanların konferansı kasıtlı olarak
çıkmaza sokmakta olduklarını ve Trakya’yı ele geçirmek istediklerini, hatta
Venizelos’un bundan üzüntü duymadığını da belirtmektedir.
Yunanistan’dan istenen tamirat bedeli konusu İsmet Paşa ve
Venizelos’u yine karşı karşıya getirmiştir.
4 Şubat günü İsmet Paşa, Türk milli egemenliğine aykırı
hiçbir kaydı kabul etmeyeceğini söyleyerek Müttefik Devletlerin tekliflerini
reddetmiştir.
Konferansın çıkmaza girmesi Yunan yönetiminde bir memnuniyet
havası yaratmıştır.
Yunan yönetimi Meriç’teki ordularına yeni bir saldırı için hazırlanma
emri verir. Bu durum, temin edilmeye çalışılan barış ortamına olan Yunan
bakışını oldukça açık bir şekilde ortaya koymaktadır.
Konferansın ikinci aşamasında dikkati çeken en önemli nokta,
Türk ve Yunan heyetleri dışındaki tüm katılımcı ülke heyetlerinin değişmiş
olmasıdır.
İsmet Paşa’nın gözünde Venizelos hakikaten usta bir
politikacıdır.
7 Mayısta Yunanistan’da İhtilal Meclisi Gonatas önderliğindeki
kadroyla toplanmış, oybirliğiyle savaşa devam etme kararı almış ve önder kadro
tarafından bir protokol imzalanmıştır.
Yunan araştırmacı Hatziantoniou, Yunanistan Dışişleri Bakanı
Apostolos Aleksandris’in İsmet Paşa’ya, anlaşma sağlanamadığı takdirde ateşkesi
bozacaklarını açıkça söylediğini aktarmaktadır.
Yunanistan’ın savaş yanlısı tutumu, Müttefiklerin
Türkiye’yi, tazminatı para olarak almak yerine Karaağaç’ı almaları konusunda
ikna etmeye çalışmaları gibi bir sonuç doğurmuş.
Konferans, Yunanistan’ın restiyle çalkantılı bir sürece
girerken Montagna Venizelos’a, olası bir savaşın doğuracağı sonuçları
hatırlatmış ve savaşın çıkması halinde Anadolu’da 400 bin Yunan’ın hayatını
kaybedebileceği ihtimalini hatırlatmıştır. Venizelos’un Montagna’ya verdiği
cevap ise İtalyan temsilciyi oldukça şaşırtmıştır: “Öyle bir şey olursa biz de
Yunanistan’daki Müslümanları öldürürüz…”
Venizelos: Sevr Antlaşması’nı tümüyle hükümsüz kılan Lozan
Antlaşması’nı imzalarken duyduğum derin hüznü/melankoliyi sizden nasıl
saklayayım. Bu antlaşmanın altına imzamı, ülkeme hizmet sunmanın bilinciyle
attım. Yenildik ve diplomatik olarak yalnızdık, bizi yenilgiye sürükleyen bir
siyasetin içine girdik, Yunanistan’ı tamamen yıkıma sürükleyen savaşın devam
etmesi olanaksızdı.
(Yunan gazetesi) Patris gazetesi Lozan Barış Antlaşması’nın
Avrupa’nın manevi çürümesinin sembolü olarak tarihe geçtiğini satırlarına
yansıtırken, antlaşmayı Helen ulusunun cenazesi olarak yorumlamıştır. İngiltere
ve Venizelos yanlısı Estia gazetesi ise antlaşmayı Yunanistan’dan çok İtilaf
Devletleri’nin yenilgisi olarak değerlendirmiştir.
…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder