Abdulkadir
Kaya - Sevr ve Lozan'da sınırlar ve toprak meselesi
Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi Türk İnkılâp Tarihi
Enstitüsü, 2007
Saray-Bosna suikastı bahanesiyle Birinci Dünya Savaşı
başladı.
…ordularımız, Almanya’nın durumu kötüye gitmeye başlayınca
yenilmeye başladılar.
19 Ekim 1918’de Meclis-i Mebusan’da Hükümet Programı’nı
okuyan İzzet Paşa yaptığı açıklamalarda Amerikan Cumhurbaşkanı Wilson
tarafından ilân edilen ilkeler doğrultusunda bir ateşkes imzalanması yolundaki
niyetlerini açıkladı.
30 Ekim 1918 tarihinde imzalanan Mondros Mütarekesi ile
silahları bıraktık ve ağır yenilgiyi kabul ettik.
18 Ocak 1919’da İngiltere, ABD, Fransa ve İtalya
temsilcileri yenik ülkelerle yapılacak barışın esaslarını saptamak üzere
Paris’te toplandılar.
Venizelos, Batı Anadolu’nun (…) "Yunan" olduğunu (…) iddia etti.
İtalya görüşmelerden çekildi.
Venizelos Mondros Ateşkesi’nin 7. maddesine göre burayı
işgal etmeye hakları olduğunu iddia etti. Bağlaşıklar tarafından bu iddia kabul
edildi.
15 Mayıs 1919’da Yunan ve İngiliz gemilerinden oluşan bir
donanma İzmir önlerine geldi ve işgal fiilen başladı. 48 saat içinde 2000’in
üstünde Türk öldürüldü.
Yunanlıların İzmir’e çıkarma yapmasından dört gün sonra 19
Mayıs’ta Ordu Müfettişi sıfatı ile Mustafa Kemal ve kurmay heyeti Samsun’a ayak
bastı.
Son Osmanlı Meclis-i Mebusan’ı 12 Ocak 1920’de İstanbul’da
toplandı.
…Misak-ı Millî adı ile tarihe geçen Ulusal Ant’ı kabul etti.
…işgal devletleri (…) 16 Mart 1920’de İstanbul’u resmen
işgâl ettiler.
Curzon, yapılacak en iyi şeyin yeni bir Türkiye’nin
oluşmasına izin vermek olduğu kanısına varıyordu. Bu Türkiye’nin başında da
Atatürk olacaktı (Margaret MacMillan, s. 432).
İşgal devletleri temsilcileri, yapılacak olan barış
antlaşmasının taslağını hazırlamak üzere 24 Nisan 1920’de İtalya’nın San Remo
kentinde bir araya geldiler.
San Remo Konferansı, Müttefikler’in Ermenistan’a karışmama
kararı dışında, hemen hemen baştan sona Londra Konferansı’nda tasarlanmış olan
maddelerde minik düzeltmeler yapılması ve onaylanması gibi rutin işlerle
uğraşmıştır…
10 Ağustos 1920’de Bağdatlı Hadi Paşa, Şûrayı Devlet Başkanı
Şair Rıza Tevfik ve Bern Büyükelçisi Reşat Halis’ten oluşan bir heyet
tarafından Paris yakınlarındaki Sevres (Sevr) kasabasında Sevr Barış Antlaşması
imzalandı.
Antlaşma çok sert tepki gösteren TBMM neticede antlaşmayı
tanımadı ve antlaşmayı onaylayan bütün Osmanlı devlet adamlarını 19 Ağustos’ta
çıkarttığı kararla vatan haini ilan etti.
Kuvayı Milliye’de bulunan yetenekli personel düzenli ordu
kadrolarına geçirildi.
Güney cephesinde büyük bir direnişle karşılaşan Fransa ve
alacağı payı Yunanlılara kaptıran İtalya’nın çabaları neticesinde, Türkiye
sorununu barışçı yollarla çözmek maksadıyla 21 Şubat 1921’de Londra’da bir
konferans toplanmasına karar verildi.
Türk heyeti taslağı kabul etmedi ve olumsuz tartışmalardan
sonra konferans kapandı.
20 Temmuz’a kadar devam eden Yunan taarruzları karşısında kuvvetlerimiz
geri çekilmeye başladı.
25 Temmuz itibariyle de ordumuz Sakarya’nın doğusuna kadar
çekildi.
"Tekâlif-i Milliye" kanunları çıkarıldı ve hızla
ordu iyileştirilmeye başlandı.
Asıl çarpışmalar ise 23 Ağustos’ta başladı.
13 Eylül itibariyle Sakarya’nın doğusunda düşman askeri
kalmadı.
Savaştan sonra 19 Eylül 1921’de Mustafa Kemal Paşa’ya TBMM
tarafından Gazilik unvanı ile Mareşallik rütbesi verilmiştir.
Türk Ordusu’nun, 9 Eylül’de İzmir’in kurtarılmasından sonra
kuzeye (Çanakkale’ye) doğru ilerlemeye başlaması (üzerine) Müttefik devletler
23 Eylül’de Türkiye’ye İzmit ve Mudanya’da ateşkes görüşmeleri yapılması çağrısını
içeren bir nota gönderdiler.
11 Ekim 1922’de Mudanya Ateşkesi imzalandı.
Lozan Konferansı’na Gidecek Heyet: İsmet Paşa baş delege,
Trabzon Milletvekili Hasan Bey (Saka) ve Sinop Milletvekili Rıza Nur Beyler de
delege olarak seçildiler. Bu oylamaya 190 kişi katılmış, 121 kabul, 61 ret, 8
çekimser oy vermişlerdir…
Lozan Barış Antlaşması ve ekli belgeleri 24 Temmuz 1923’te
Lozan Üniversitesinde düzenlenen bir törenle imzalandı.
…son Bağlaşık askerî kuvvetleri, 1 Ekim 1923’te Türkiye’den
tamamen çekildi. Türk birlikleri de 6 Ekim’de İstanbul’a girdi. 29 Ekim 1923’te
ise Cumhuriyet’in ilanıyla birlikte, Lozan’da bağımsızlığı tüm dünya tarafından
kabul edilen Türkiye artık Türkiye Cumhuriyeti olarak anılacaktı.
Sevr’de Trakya Sınırı
Buna göre Türkiye’nin Trakya sınırı; Karadeniz kıyısında,
Podima’nın 7 kilometre kuzeybatısındaki bir noktadan başlayarak Istıranca’nın 8
kilometre kuzeybatısını dolanacak ve Kaplıcadağ-Üçpınar Tepesi hattından
güneydoğuya uzanarak Sinekli Fener istikametinden Kalikratya’nın bir kilometre
batısında Marmara Denizi’ndeki bir noktada son bulacaktı.
Çanakkale Boğazı’nın girişine kadar olan kıyıya paralel
bölüm Boğazlar Bölgesi adı altında Boğazlar Komisyonu’nun yönetiminde olacaktı.
Geriye kalan tüm Trakya toprakları ise Yunanistan’a bırakılacaktı.
Sevr’de Adalar
Antlaşmanın 84. maddesiyle Osmanlı Devleti İmroz ve Bozcaada
üzerindeki hukuk ve tasarruf yetkisinden Yunanistan lehine feragat etmiştir.
(ayrıca) Yunanistan’ın Limni, Samotras, Midilli, Sakız,
Sisam ve Nikarya adaları üzerindeki hâkimiyeti teyit edilmiştir.
İtalya egemenliği altında bulunan 12 Adanın hukuksal statüsü
ise 1947 yılından sonra Türkiye, İtalya ve Yunanistan arasında tartışma konusu
olmuştur.
…adaların durumuyla ilgili Paris’te bir konferans
düzenlenmiş ve bu konferansa Türkiye çağrılmamıştır.
10 Şubat 1947’de imzalanan Paris Barış Antlaşması ile 12 Ada
askersizleştirilmek koşuluyla İtalya’dan Yunanistan’a geçmiştir.
Musul Meselesi
Lozan sonrası ilk görüşme talebi İngiltere’den geldi. 5 Ekim
1923’te Türkiye’ye bir nota veren İngiltere görüşmelerin başlamasını talep
etti.
İngiltere temsilcisi Percy Cox Hakkâri’deki Nasturiler’in
yaşam standartlarından bahsetti ve buranın da İngiltere mandası altındaki
Irak’a bırakılması gerektiğini ileri sürdü.
…konferans bir uzlaşmaya varılamadan 5 Haziran 1924’te
dağıldı.
7 Ağustos’ta Hakkari civarında başlayan (…) İngiltere’nin
hava kuvvetleri yoluyla destek verdiği Nasturi ayaklanmasının etkisiyle Türk
Hükümeti Milletler Cemiyeti seçeneğini kabul etti.
Milletler Cemiyeti 16 Aralık 1925’te, Bürüksel Hattı’nın
güneyinde kalan toprakların Irak’a bırakılması yönünde bir karar aldı. Meclis
ayrıca İngiltere’nin Irak’taki manda yönetiminin 25 yıl daha devam etmesi için
iki ülke arasında bir anlaşma imzalanmasını da istedi. Daha sonra da aldığı kararın
bu konudaki kesin kararı olduğunu ilan etti.
Boğazlar Sorunu
Sevr Antlaşması’nda Boğazları bağımsız bir komisyon idare
edecekti. Bu komisyonun kendine ait ayrı bir bayrağı, polis gücü ve bütçesi
olacaktı. Komisyonda büyük devletler iki oyla temsil edilirken Türkiye bir oyla
temsil edilecekti. Boğazlar, savaşta ve barışta tüm ülkelerin savaş ve ticaret
gemilerine her zaman açık olacaktı. Ayrıca Boğazlar silahsızlandırılacak ve
hukuksal anlaşmazlıkları ise konsolosluklar çözecekti.
…
Lozan Barış Antlaşması hakkında olumlu değer yargısına sahip
olanlar her şeyden önce onu Türk Devleti tarihinde büyük bir başarı ve zafer
olarak nitelemektedirler.
Lausanne Barış Antlaşmasının Türkiye açısından 3 büyük önemi
vardır: Birincisi, Lausanne bir eşitlik belgesidir. İkincisi, Lausanne bir
iktisadi bağımsızlık belgesidir ve iktisadı millileştirmenin ilk adımıdır.
Üçüncüsü, Lausanne bir siyasal bağımsızlık belgesidir. Türkiye’yi bağımsız bir
devlet olarak tanıyan ve bunu uluslararası planda tescil eden belgedir. Bu
nedenle, Antlaşma Türkiye devletinin kurucu belgesidir.
Lozan Barış Antlaşması hakkında olumsuz değer yargısına
sahip olanlar en çok Batı Trakya’nın elden çıkması, Ege Adaları’nın
Yunanistan’a bırakılması, Rum Patrikhanesi’nin kaldırılmaması ve Musul
sorununun antlaşma dışında bırakılması ve sonrasında yitirilmesi noktalarında
yoğunlaşmaktadır.
…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder