2 Ağustos 2019 Cuma

Muharebeden Diplomasiye Lozan Konferansı’nda Türk Delegasyon Heyetinin Karşılaştığı Zorluklar


Muharebeden Diplomasiye Lozan Konferansı’nda Türk Delegasyon Heyetinin Karşılaştığı Zorluklar

Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, 2019; 35 (1): 99: 95-140
Resul Babaoğlu

Kurtuluş Savaşı’nda karargâh olarak kullanılan Ankara Ziraat Mektebi’nin bir odasında dış servis kurularak bir müsteşar ve bir siyasi danışmanın görevlendirilmiştir.
Kurtuluş Savaşı’nda TBMM Hükümeti, Sovyet Rusya başta olmak üzere Fransa ve İtalya ile çeşitli temaslarda bulunmuştur.

Batı cephesinde şiddetli çarpışmalar devam ederken, Ankara Hükümeti, İngilizlerle arası açık olan Fransızlar ile kendi koşulları üzerinde bir antlaşma yapmayı başarmıştır.
Fransa ile geliştirilen olumlu ilişkilerin önemli bir sonucu olarak, Anadolu’daki İtalyan güçleri de Ankara Hükümeti ile barışçıl ilişkiler yürütmeye çalışmıştır.

Yunanistan’ın Anadolu’daki askeri macerasının başarısızlıkla sonuçlanmasının en büyük sonuçlarından biri olan İngiltere’deki hükümet değişikliği, barışı hızlandıran gelişmelerden biri olmuştur.

Mustafa Kemal, Nutuk adlı eserinde: “Rauf Bey (…) Müşavir olarak İsmet Paşa’nın yanına verilmesini teklif etti. (…) İsmet Paşa’dan müşavir olarak edilecek istifade sınırlıdır. İsmet Paşa başkan olursa azami derecede istifade sağlanacağına ben de inanıyorum” şeklindeki ifadeleriyle heyete kimin başkanlık etmesini istediğini açıkça ortaya koymuştur (Nutuk C II, Milli Eğitim Basımevi, 1975, s.287.).

Rauf Orbay: …bu işe Hariciye Vekilimiz Yusuf Kemal Bey’i memur etmemizi muvafık buluyordum. Fakat Yusuf Kemal Bey, (…) bu vazifeyi kabul etmedi. Bunun üzerine ben Mustafa Kemal Paşa’ya İsmet Paşa’yı tavsiye ettim (Rauf Orbay, Siyasi Hatıralar, Örgün Yayınevi, 2009, s.540.)”

İsmet Paşa: Konferansa gitmek diye bir mesele hiçbir suretle benim zihnimde mevcut değildi (İsmet İnönü, Hatıralar, Bilgi Yayınevi, 2009, s.313.).

Ali Fuat Cebesoy: “Türkiye Büyük Millet Meclisinin ekseriyeti sulh konferansına gidecek heyetimizde baş murahhas olarak İcra Vekilleri Heyeti Reisi Hüseyin Rauf Bey’i görmek istiyordu (Ali Fuat Cebesoy, Siyasi Hatıralar, Temel Yayınları, 2011, s.157.)”

Mustafa Kemal, Hariciye Vekili Yusuf Kemal Bey’den istifa etmesini rica ederek İsmet Paşa’nın Dışişleri Bakanı sıfatıyla konferansa katılmasının önünü açmıştır.

14 maddelik ve üç sayfalık bu talimatname Lozan Konferansı’nda Türk tarafının kırmızı çizgilerini teşkil etmiştir.

Lozan’a varan Türk heyeti kötü bir sürpriz ile karşılaşmıştır. Konferans 20 Kasım’a ertelenmişti.

Konferans görüşmelerinde bir tarafta Türkiye yer alırken, karşı tarafta 12 devlet bulunmaktaydı. Bu 12 devletin büyük çoğunluğu, ağız birliği ederek kendi çıkarları doğrultusundaki çözümleri Türkiye’ye kabul ettirmeye çalışmışlardır. Komisyonlar şeklinde yürütülen görüşmelerde İngiltere, sınırlar, uyrukluk ve boğazların görüşüleceği birinci komisyona başkanlık etmiştir. Başkanı İtalyan olan ikinci komisyon Türkiye’de yabancılara uygulanacak olan rejimi (kapitülasyonlar, yargı yetkisi, imtiyazlar), başkanı Fransız olan üçüncü komisyon da, ekonomik ve mali işleri ve Osmanlı borçlarını görüşmekle görevliydi.

İsmet Paşa’nın programda yer almamasına karşın, kürsüye gelerek yapmış olduğu konuşma (…) “Eşitlik şartlarına titiz bir şekilde dikkat ettik (…) eşitliğin şartlarını dikkatle takip ediyoruz” sözleriyle Türk tarafının hassasiyetlerini ortaya koymuştur.

İsmet Paşa’nın başa çıkmak zorunda olduğu bir diğer husus da imaj meselesiydi.
Yeni Türkiye Devleti’nin militarist bir karakterde olmadığının altını çizen İsmet Paşa (…) antlaşmadan sonra hızla demokratikleşeceklerini paylaşmıştır (“Ismet Pasha Declares Turkey Will Be Democratic”, The Globe, November 16, 1922.).

İsmet Paşa’nın güçlüğünü yaşadığı bir diğer mesele de, Ankara ile haberleşme zorunluluğuydu.
…telgraflaşmaların İngiliz istihbaratı tarafından deşifre edilmesi de görüşmeler de Türkiye’nin elini zayıflatan bir durum olmuştur.

Türk delegasyonu, Lozan’da, Yunan ve Ermeni propaganda ve entrikalarına göğüs germek zorunda kalmıştır.

Konferans süresince Lord Curzon’un başkanlık ettiği Sınır ve Arazi komisyonu 26 defa toplanırken, Fransız Barrere’nin ikinci komisyonu altı ve İtalyan Garroni’nin üçüncü komisyonu da toplamda beş kez toplanmıştır. Konferansta takip edilecek olan zaman çizelgesi ve görüşme programlarını ayarlama yetkisi Lord Curzon’da olduğu için, Türk heyetinin elinin güçlü olduğu ya da Sovyetler’in desteğini alacakları konulardaki görüşmeler ileri tarihlere ertelenmiştir.

İsmet Paşa: “Trakya hudutları meselesinde zayıf yerimiz, yalnız Balkan Harbinde Garbi Trakya’yı Bulgarlara terk etmiş olmamız değil, Cihan Harbi esnasında Bulgarlarla bir muahede yapıp Edirne’nin Dimetoka’ya kadar olan hinterlandını Bulgarlara vermemiz teşkil ediyordu (İnönü, Hatıralar, s.337.).”

Lozan’daki Türk heyetinin güç duruma düşmesine yol açan bir diğer faktör de TBMM’deki muhalif milletvekillerinin maksimalist tavır ve talepleriydi.

Müttefikler, 31 Ocak 1923’te Türkiye’ye bir barış projesi vermiştir. 73 sayfa, 160 madde ve 9 ekten oluşan bu proje (…) Türkiye’nin egemenliğine, bağımsızlığına ağır kısıtlamalar getiren maddeler içermekteydi.
İmzalama olmayacaktı.

Fevzi Paşa, İcra Vekilleri Heyetine gönderdiği telgrafta düşüncelerini şu sözlerle aktarmıştır: Lozan’da salihdar görünmekle beraber döktüğümüz kanları birtakım hayallere feda etmeyeceğiz.

27 Şubat ve 6 Mart arasında TBMM’de başlayan gizli oturumlarda görüşülen Lozan Konferansı çok çetin tartışmalara sebep olmuştur. Mecliste özellikle ikinci gruptan milletvekilleri, Türk heyetinin Lozan’da çok pasif kaldığını, Misak-ı Milli’nin ve kendilerine verilmiş olan Lozan talimatnamesinin dışına çıktıklarını iddia etmişlerdir.

Lozan Barış Konferansı’nda Türk heyetine suikast düzenleneceği endişesi devam ederken, konferansın ikinci toplantısının on yedinci günü, 10 Mayıs 1923 tarihinde (…) Lozan Konferansı’ndaki Rus delegesi Vorovski’nin akşam saat dokuzda Cecile Oteli’nde yemeğini yerken, İsviçre vatandaşı Alexi Conradi adlı bir genç tarafından tabanca kurşunu ile öldürüldü

Vorovski cinayeti, Lozan görüşmelerinde Türk tarafının ittifak halinde olduğu bir devlete karşı işlenmiş olduğundan, başta İsmet İnönü olmak üzere bütün Türk heyetini derinden üzmüştür.

İsmet Paşa ile Rauf Orbay arasında, sorunları ele alış tarzından kaynaklanan birtakım anlaşmazlıklar yaşanmıştır.
İsmet İnönü’nün Rauf Bey’i aşarak doğrudan doğruya Mustafa Kemal Paşa ile irtibat kurması ikili arasındaki ilişkilerin bozulmasında oldukça etkili olmuştur.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder