2 Ağustos 2019 Cuma

İngiltere Başbakanı David Lloyd George’un Birinci Dünya Savaşı Anıları Ve Osmanlı İmparatorluğu’na Dair Düşünceleri


İngiltere Başbakanı David Lloyd George’un Birinci Dünya Savaşı Anıları Ve Osmanlı İmparatorluğu’na Dair Düşünceleri

Trakya Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, Cilt: 6, Sayı: 12, Temmuz 2016, s. 93108
Meral Balcı

İngiliz-Osmanlı ilişkisi, William Harborne’un 1583’te Osmanlı’ya elçi olarak atanmasıyla başlamıştır.
17. yüzyıla gelindiğinde Hindistan’ın İngiliz toprağı olması sebebiyle, İngiltere dikkatini Orta Doğu dolayısıyla Osmanlı topraklarına yöneltmiştir.

1838 Türk-İngiliz Ticaret Sözleşmesinin imzalanmasıyla ilişkiler gelişmiş, ancak
Osmanlı ekonomisi kötüye gitmeye başlamıştır.
Rusların 1877’de İstanbul’u alma ihtimali karşısında İngiltere, Osmanlı-Rus Ateşkesi için girişimlerde bulunmuş, Rusya’ya savaş açma ihtimalinden de söz etmiştir. Aynı İngiltere 1878’de, yardım bahanesiyle Kıbrıs’ı, 1882’de de Mısır’ı işgal etmiştir.

4 Kasım 1914’te Çarlık Rusyasının Osmanlı’ya savaş açmasını müteakip, diğer İtilaf devletleri, Fransa ve İngiltere de ertesi gün Osmanlı’ya savaş ilan etmişlerdir.

İngiltere 1917 tarihinde imzalanmış Saint-Jean-de-Maurienne Antlaşması’nı göz ardı ederek kontrolü daha mümkün olan Yunanistan'ı desteklemiştir.

Saint-Jean-de-Maurienne Antlaşması
19 Nisan 1917 tarihinde İngiltere, Fransa ve İtalya arasında imzalanan bu antlaşma ile, Oniki Ada, Antalya, İzmir, Aydın ve Muğla İtalya’ya verilmiştir. Paris Konferansı’nda Yunanistan’a İzmir’i vermek isteyen İngiltere, İtalya itiraz edince, Rusya’nın imzası olmamasını bahane ederek Antlaşma’nın geçersiz olduğunu ileri sürmüştür.

Lloyd George 1863’de Manchester’da doğmuş, babasının ölümünden sonra Galler’e götürülmüştür. Latince ve Fransızca öğrenerek eğitimini geliştirmiş, hukuk müşaviri olarak çalışmıştır. 1890’da Liberal Party Caemarvon milletvekilliğine seçilmiştir.
Lordlar kamarası tarafından şiddetle eleştirilen düzenlemeleri yürürlüğe koymuş, aristokrasinin İngiliz siyasetindeki ağırlığının azaltılmasını sağlamış böylece gerek parlamentoda, gerekse İngiliz toplumunda popülerliğini artırmıştır. 1905’te Ticaret Odası başkanı, 1908’de de Maliye Bakanı olmuştur.
1915’te Asquith’in savaş zamanı koalisyon hükümetinin Savaş Bakanlığına atanmıştır. 6 Aralık 1916’da, Muhafazakâr ve Liberal partilerin oluşturduğu koalisyon hükümetinin başbakanlığına getirilmiştir.
1922 Eylül’de çıkan Çanakkale krizi Lloyd George’un başbakanlığının, dolayısıyla hükümetin de sonunu hazırlamıştır.
Curzon’a göre tüm bu problemler Başbakan’ın Türklerden nefret etmesinden ve Yunanlılara “delicesine” sevgisinden kaynaklanmaktadır.
Türkler için söylemiş olduğu farzedilen “Türkler her şeyini feda eder, ama istiklalini asla” ve “Yüzyıllar nadir olarak dahi yetiştirir. Ne yazık ki bu yüzyılın dahisi (Atatürk) Türkler’e nasip oldu ve o da bizim karşımıza dikildi” sözleri ile rakibini tanımakta hünerli bir politikacı olduğunu göstermiştir.

Lloyd George’un “Savaş Anılan”, 1914-1918 yılları arasındaki George’un tutmuş olduğu arşive dayanmaktadır. Anılar, 1933-1936 arasında altı cilt olarak basılmıştır.

Lloyd George anılarında ağırlıklı olarak, İngiltere’nin savaşa girişinin haklı nedenlerini, savaştan sonraki düzenin sağlanmasıyla ilgili gayretlerini ve yeni düzenin kurulmasındaki çalışmalarını anlatmıştır. Bunu yaparken objektif bir bakış açısı yerine, özellikle Türklere karşı ön yargılı düşüncelerini aktarmıştır.

Lloyd George’un Paris Barış Konferansındaki politik tutumu yeni dünya düzeni kurmak yönünde olmuştur. Bu düzen esas itibariyle savaştan barışa geçişi kurmak değil savaşın intikamını almak ve yenilen tarafa bedel ödetmek şeklinde gerçekleşmiştir.

Lloyd George, savaş boyunca Ermeni ve Arap ayrılıkçı hareketlerini desteklemiş, Siyonist hareketlere de sempatiyle yaklaşmıştır.
Araplara vaad edilen bölgeleri Fransa ile gizli antlaşmalarla paylaşmaları 1917’de ortaya çıktığında İngiltere “Orta Doğu’da güvenilmez ülke” olarak konumlandırılacaktır.
Mayıs 1916’da İngiltere ve Fransa arasında yapılan Sykes-Picot Antlaşması ile (…) İngiltere’ye, Hayfa ve Akka limanları, Bağdat ile Basra ve Güney Mezopotamya verilecektir.

…modernliğin Yunan medeniyetinden kaynaklandığını ve Yunanlara karşı duyduğu sempatinin Türk nefreti ile bağlandığını da iddia etmiştir.

Türklerin Mısır’ı kuşatmak için Suriye’de 80.000 kişi topladığını öğrendiğini yazmıştır. Bu Osmanlı birliğini kuşatmak için Süveyş Kanalı’ndaki İngiliz güçlerine doğru ilerleyişlerine izin verdiğini ifade etmiştir. Suriye’de 100.000 kişilik bir ordu hazırlayarak Türklerin Suriye ile bağını kesmeyi planladı.
…bu plana uygun olarak İngilizler, Osmanlı’nın başarısız iki taarruzundan sonra, 1916’nın sonunda Kanal Cephesi’nde harekete geçerek Sina yarımadasını ele geçirmişlerdir.

George, anılarında Türkleri “olumsuz bir nesne” olarak nitelemiş, Doğu Hıristiyan toplulukların Türk “tahakkümünden” kurtarılması gerektiğini (diline dolayarak) Britanya’nın Doğu’da başlatmış olduğu işgal politikalarına ahlaki bir gerekçe bulmayı denemiştir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder