2 Ağustos 2019 Cuma

Tevhid-İ Efkâr Gazetesi Başyazarı Ebuzziya’yı Şark İstiklâl Mahkemesine Götüren Süreç


Tevhid-İ Efkâr Gazetesi Başyazarı Ebuzziya’yı Şark İstiklâl Mahkemesine Götüren Süreç

Belleten, Cilt: LXXXIII, S. 296, s.335-366
Aytekin Ersal

Mustafa Kemal Paşa, 6 Aralık 1922’de Halk Fırkası namıyla bir parti kurmaya niyetlendiğini basına bildirmiştir. Partinin, 9 Eylül 1923’te nizamnamesi kabul edilmiştir. Böylece A-RMHC, Halk Fırkasına dönüşmüştür. Sivas Kongresi de partinin ilk kongresi olarak kabul edilmiştir.

Köklü dönüşümleri arzulamayan, muhafazakâr (…) bir seçkinler grubu, Cumhuriyet’in ilanından itibaren dile getirdikleri rahatsızlıkları, 17 Kasım 1924’te, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasını (TCF) kurarak ortaya koymuşlardır.

(kurucu kadronun basına verdiği bir tür “göz dağı”)
Siyasal ayrışmanın bir benzerinin basında da yaşandı…
Tanin, İkdam ve Tevhid-i Efkâr gazetelerinin yöneticileri 11 Aralık 1923 tarihinde, İstanbul’da kurulan İstiklal Mahkemesinde yargılanmışlardır.

Velid Ebuzziya: Halk Fırkasının pek mühim bir noksanı vardır ki; o da şimdiye kadar esaslı, etrafını cami, ağyarını mani bir program neşretmemiş ve edememiş olmasıdır. / Tevhid-i Efkâr, 18 Teşrinisani 1924, s. 1.

İçimizde yeni ihtilallerden, ihtilal kanunlarının tatbiki lüzumundan bahis edenler var… İhtilal kanunları ne demek? İnkılâpların en büyüğü ve mübecceli olan hâkimiyet-i milliye idaresinin, idare-i müstebite yer ine ikamesi kararını birlikte vermedik mi? / Tevhid-i Efkâr, 24 Teşrinisani 1924, s. 1.

Ebuzziya, iki parti arasındaki farkı ortaya koyarken hep iktidarın milletin ekseriyetinden oy alamayacağı, politik gücün arkasına yaslandığı, memurları baskıyla üye yaptığı tarzında değerlendirmelerde bulunur.

…seçmenlerin tamamına yakını memurdur ve iktidar partisinin kontrolündedir. 1946’ya kadar uygulanan sistemde halk, vekilleri seçecek seçmenleri (müntehibi sânîleri) seçmiştir. Muhalif olmayı zorlaştıran bu durum, tek parti vesayetini de kolaylaştırmıştır.

Lozan Barış Andlaşmasını Türkiye’nin siyasi ve iktisadi bağımsızlığının teminatı olarak görür.
“Dünyanın en güzel en şerefl i bir zaferini ihraz ettik. İstiklal ve istikbalimizi temin hususunda kıymetçe zaferimizden pek de aşağı kalmayan bir sulh akdine muvaff ak olduk…” / Tevhid-i Efkâr, 22 Teşrinisani 1924, s. 1.

Gençlik rehbersizdir. “Türklüğün mazisi ne olduğunu, atisi ne olmak lazım geldiğini, İslam’ın en büyük ve yegâne hadim ve hamisi olan Türklüğe tarihin ve mukadderatın daha ne vazifeler tahmil ettiğini…” anlatacak bir düşünür ortalıklarda gözükmemektedir. / Tevhid-i Efkâr, 2 Şubat 1925, s. 1.

Ebuzziya’nın liberal, inkılâpçı, laik aydınlarla girdiği tartışmalarda polemik yanının oldukça güçlü, felsefi derinliğinin ise olabildiğince sığ olduğunu söylemek mümkündür.

Şeyh Sait İsyanı, 13 Şubat 1925’te patlak vermiştir.
Ebuzziya, isyanı, öncelikle “Musul meselesinden dolayı İngiliz kışkırtması” şeklinde ele alır.
İngilizler bize karşı husumetlerinden bir zerresini unutmamışlardır, hakkımızdaki imha siyasetlerinde eskisi kadar musırdırlar. / Tevhid-i Efkâr, 23 Şubat 1925, s. 1.

Şeyh Sait’in bağımsızlığı hedeflemesi de İngiliz ve Fransız etkisini göstermektedir.

5 Mart 1925: gazetesi kapatılmış, kendisi de Şark İstiklâl Mahkemesine gönderilmiştir.

Suçsuz bulunmuş olmasına rağmen, uzun bir müddet yazı hayatına ara vermek durumunda kalmasını, otoriter siyasetin muhalefete çektiği sınırlarda, söyleyecek sözünün olmamasına bağlamak mümkündür.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder