Birinci Dünya Savaşı Öncesi Rusya’nın Boğazlar Politikası
Belgi Dergisi, Sayı 9 (Kış 2015)
Hayri Çapraz
Rusya, Osmanlı Devleti ile imzaladığı 1774 Küçük Kaynarca
Antlaşması’yla, boğazlardan ticaret gemilerinin, 1798 ve 1805 yılında
imzaladığı antlaşmalarla ise savaş gemilerinin geçmesine imkân sağladı.
1841 Londra Sözleşmesi ile ayrıcalıklarını kaybetti.
Londra Sözleşmesi’yle ticaret gemilerinin Boğazlardan
geçişinin serbest, savaş gemilerinin ise barış zamanı da dahil olmak üzere
yasak olduğu statü, devletlerarası antlaşmayla onaylandı.
1856 Paris Antlaşması, 1871 Londra Konferansı ve 1878 Berlin
Antlaşması’nda Boğazlarda uygulanan rejim esaslarında bir değişiklik olmadı.
Rusya, İstanbul ve Çanakkale boğazlarına yerleşmeyi güvenlik
ve ticaret açısından değerlendirerek, dış politikasının öncelikli konuları
olarak görmekteydi.
19. yüzyılın sonlarında, Osmanlı Devleti üzerinde artan
Alman nüfuzu Rusya’yı endişelendirdi.
Boğazların kapalı olması, Osmanlı Devleti’nin zayıf olduğu
koşullarda Karadeniz’de sadece Rusya hâkimiyetini sağlamaktadır.
Boğazların açık hale getirilmesi durumunda Karadeniz,
Rus-Türk gölü olmaktan çıkacaktır.
1904-1905 yıllarında Rusya, Japonya ile Uzakdoğu’da
giriştiği savaşı kaybetti.
Baltık ve Pasifik donanmalarının tamamına yakınını kaybetti.
21 Ocak (3 Şubat) 1908 tarihinde Dışişleri Bakanı
İzvolskiy’in başkanlığında yapılan toplantıda, Boğazların işgali konusu
tartışıldı. Rusya mali ve siyasi durumunun kötü olması nedeniyle işgal
planlarını erteledi.
Rusya Dışişleri Bakanı İzvolskiy, 21 Temmuz (3 Ağustos)
1908’de “Özel İstişare Meclisinde” Osmanlı Devleti konusunu ele aldı.
Toplantıya generaller, Paris ve İstanbul büyükelçisi katıldı. Müzakereler
sonunda Rusya’nın tek başına Osmanlı Devleti’ne karşı harekete geçmesinin doğru
olmayacağı kanaati oluştu. Avusturya’nın desteğini almak için diplomatik
görüşmeler hızlandırıldı.
Rusya ile Avusturya arasında varılan sözlü anlaşmaya göre,
Rusya Avusturya’nın Bosna-Hersek’i almasına itiraz etmeyecek, karşılığında
Avusturya da Rusya’nın Boğazlarda harp gemilerinin geçiş hakkını almasına karşı
çıkmayacaktı.
Avusturya, 6 Ekim’de Osmanlı Devleti’ne ait olan
Bosna-Hersek’i ilhak etti. Aynı gün, Rusya Dışişleri Bakanı İzvolskiy, Boğazlar
rejiminin değiştirilerek, sadece Rusya savaş gemilerinin Boğazlardan geçişinin
serbest olacağını duyuran bir muhtıra yazdı.
1911 yılı Rusya’nın Boğazlara yönelik diplomatik ve askeri
planlarını daha da etkinleştirdiği bir yıl oldu.
17 (30) Eylül 1911’de İstanbul elçisi Çarıkov geçici olarak
Dışişleri Bakanlığın’ı yürüten Neratov’a yazdığı yazıda, İtalya’nın
Trablusgarp’ı alma teşebbüsünün, Rusya’nın Boğazlar konusunda tarihi hedeflerini
gerçekleştirmek için fırsat olduğunu bildirdi. Çarıkova’a göre, uluslararası
ilişkilerde “özel çıkarlar” kavramı ortaya
çıkmış ve Rusya da bu temelde Boğazlara müdahale edebilirdi.
Berlin’de yapılacak müzakerelerde Anadolu’nun doğusunda
Almanların yapacağı demiryoluna muhalefet edilmemesi karşılığında, Almanların
da Boğazlar konusunda Rusya’ya desteğinin temin edilebileceğini tahmin
etmektedir.
Osmanlı Devleti, Çarıkov’un isteğine hayır cevabını
vermişti. Rusya hükümeti, Birleşik Krallık ve Almanya’yı karşısına almak
istemedi, Boğazlar rejiminin değiştirilmesine yönelik hareketi Çarıkov’un şahsi
teşebbüsü olarak duyurdu.
Rusya hükümeti, Osmanlı Devleti ve Avusturya-Macaristan’a
karşı 1912 yazına doğru Balkan İttifakı’nı kurdurdu.
9 Ekim 1912’de Karadağ’ın Osmanlı Devleti’ne savaş ilanıyla
Balkan bloğu ile savaşlar başladı. 17-18 Ekim’de Bulgar ve Sırplar da Osmanlı
Devleti’ne karşı savaşa başladılar. Bulgar birliklerinin Osmanlı kuvvetleri
karşısında başarısı ve hızlı bir şekilde İstanbul’a doğru ilerlemeleri Rusya
hükümetini endişelendirdi.
İstanbul’daki elçi Girs’in Karadeniz Deniz Kuvvetleri
Komutanı ile doğrudan iletişim kurup, ihtiyaç duyması halinde bir kısım veya
sayısı sınırlandırılmayacak şekilde asker göndermesi konusunda izin istedi. Çar
bu talebi onayladı.
Boğazın Avrupa yakasında Rus birlikleri için güvenli bir
dayanak noktası oluşturmak için Büyük Dere’nin işgal edilmesi planlanmaktaydı.
…plan uygulanamadı.
1912 Kasım ortalarında, Osmanlı Devleti ile Balkan
devletleri arasında ateşkes görüşmeleri başladı. Bu süreçte, Rusya tarafı da
Boğazlar konusunda hareketini belirleyecek hazırlıklara girişti. 25 Kasım
1912’de 2. Hareket Dairesi Başkanı Starşıy Leytinant Nemits Boğazlarla ilgili
olarak başlıca şu önerilerde bulundu:
a) Rusya, Boğazların kendi savaş gemilerine açılması için
uğraşmalıdır.
b) Boğazlar tarafsız hale getirilip, uluslararası bir
yönetime bırakılmamalıdır. Böyle bir durumda Rusya açısından Boğazlar tamamen
kaybedilebilir.
Rusya, Balkan devletlerini İstanbul ve Boğazlar konusundan
uzak tutmak istemektedir.
13 (26) Mart 1913’de Bulgar kuvvetleri Edirne’ye
saldırdıklarında, Rusya idaresi bu durumdan rahatsız olmuştur.
30 Mayıs 1913’de, Osmanlı Devleti ile Balkan Devletleri
arasında Londra Antlaşması imzalandı. Rusya da bu antlaşmayı onayladı.
Antlaşmaya göre, Bulgaristan Enez-Midye Hattı’nın batısındaki yerleri Osmanlı
Devleti'ne bıraktı. Rusya açısından değerlendirildiğinde, Bulgarların
İstanbul’a yaklaşmaları engellenmiş oldu.
Rus Denizcilik Bakanı Grigoroviç’in 9 (22) Mayıs 1913
tarihli Dışişleri Bakanı Sazonov’a gönderdiği yazı: “Hali hazırda Türklerin
elinde bulunan İstanbul ve Çanakkale Boğazları muhakkak bir surette er geç
Rusya’nın mülkü olacaktır. Çünkü buralardan Rusya’nın en büyük ticaret yolu
geçmektedir.”
Balkan devletleri Osmanlı Devleti’nden elde ettikleri
kazanımlarını paylaşma konusunda anlaşamadılar ve kendi aralarında yeni bir
harp kaçınılmaz hale geldi. İkinci Balkan Savaşı başladı. Bulgaristan’a karşı
Sırbistan, Romanya, Yunanistan, Karadağ birleştiler. Osmanlı Devleti de bu
durumu iyi değerlendirerek, Bulgaristan’a kaptırdığı Edirne’yi geri aldı.
Rusya, Osmanlı Devleti’nin Edirne’yi boşaltmasını istiyordu. Ancak Birleşik
Krallık ve Fransa, Rusya’ya destek vermediler. Rusya, Edirne’yi Osmanlı
Devleti’ne bırakan 10 Ağustos 1913 tarihli Bükreş Antlaşması’nı kabul etmek
zorunda kaldı.
Rusya Boğazlara yönelik planlar yaptığı sırada, Osmanlı
Devleti ve Almanya arasındaki askeri yakınlaşma Rusya’nın tepkisine yol açtı.
Rusya gazeteleri, Almanya’nın Boğazları kontrolü altına
almak istediğini yazmaya başladı. Hâlbuki Alman Limon Von Sanders’ten daha
önce, Osmanlı Denizcilik Bakanlığı, Birleşik Krallık’tan Osmanlı Donanması’nın
başında bulunmak üzere bir amiral istemişti. İngiliz Hükümeti bunu kabul etmiş
ve Amiral Limpus ve birkaç İngiliz askeri görevlisi gelmişti. Rusya buna ses
çıkarmamıştı. Ama Alman heyetinin gelmesine sert tepki gösterdi.
Boğazlar ve İstanbul’un işgali 1917 sonrasına planlandı.
Çünkü bu tarihe kadar, Rusya’nın donanma gücünün Osmanlı Devleti’ninkinden
(sipariş edilen gemileri alması halinde) daha üstün hale geleceği tahmin
edilmekteydi.
8 Şubat 1914 toplantısında alınan kararlar, 5 Nisan 1914’te
Çar tarafından onaylandı.
…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder