27 Eylül 2014 Cumartesi

Kalkınma ve Kadın

Kalkınma ve Kadın
Kalkınma, azgelişmiş ülkelerin kültürel ve ekonomik açıdan gelişmiş ülkelerin seviyesine ulaşma girişimini ifade eder. Kalkınma politikaları kadın ve erkeği farklı şekillerde etkilemektedir.

Feminist Yaklaşımlar ve Kalkınma
Kalkınma ve Kadın
Liberal feminist yaklaşımı temsil eder. Bu yaklaşım kadınları homojen bir gurup olarak ele alır. Hâlbuki kadınlar kendi arasında da sınıfsal farklılıklar vardır. Kadınların gelir getiren işlerde çalışmalarını öngörür. Kalkınma politikaları özelikle modernleşme kuramları paralelinde 1950-1970 yılları arasında gelişmiştir. Ester Boserup’un Ekonomik Kalkınmada Kadınların Rolü adlı eserine göre tarımsal üretimde teknolojinin kullanılması kadınların eşitliğini sağlamamış bilakis kadınların sömürüsünü yoğunlaştırmıştır.
Bu yaklaşım kapitalizmin kadınların yaşamı üzerindeki etkilerini dikkate almamıştır. Buna rağmen uluslararası kuruluşların devam eden projeleri arasındadır.

Kadın ve Kalkınma
Marksist feministlerin yaklaşımını temsil etmektedir. Bu yaklaşım sınıf yapısı ve sömürü ilişkileri üzerinde durur. 1970’li yıllarda modernleşme projelerinin eksikliklerine tepki olarak ortaya çıkmıştır. Kadınların ödenmemiş ev için emeklerini ve iş gücü piyasalarında ücret karşılığı kullandıkları emeklerini dikkate alır. Kadınlar bu etkinlikleriyle kalkınma sürecinde önemli rol oynamaktadırlar. Bununla birlikte kapitalist koşullar altında kadınların ezilmişliğinin ortadan kalkmayacağını söylemektedir.

Toplumsal Cinsiyet ve Kalkınma
Kadın yaşamını bütüncül bir bakışla ele alır. Kalkınma sürecinde eşitlik ve toplumsal adaletin sağlanması için hem kadın hem de erkeğin toplumsal rolleri birlikte ele alınarak değerlendirilmektedir.
1980’li yıllardan sonra kalkınma sürecinde yaygın olarak kullanılmaktadır.

Kalkınma Politikalarında Kadına Yönelik Yaklaşımlar
Kalkınma yazınında 1950’li yıllardan günümüze değin uygulanan bu politika ve projeler refah eşitlik, yoksullukla mücadele, etkinlik ve güçlendirme olarak sınıflandırılır.
Stratejik Toplumsal Cinsiyet İhtiyaçlar: Kadınların erkeklere kıyasla ikincil konumlarını tanımlar. Kadınların toplum içindeki eşitsizliklerini ele alır. Bu eşitsizliğin giderilmesi yönünde talepleri ifade eder.
Pratik Toplumsal Cinsiyet İhtiyaçlar: Kadınların toplumsal olarak tanınmış, kabul edilmiş rollerini tanımlamaktadır. Ev işleri ve annelik ilk akla gelen kadın rolleridir. Kadınların bu işleri gerçekleştirebilmeleri için gereken ihtiyaçları dile getirir.

Refah Yaklaşımı
1950 ve 1960’lı yıllarda gelişmekte olan ülkelerde uygulanan en eski kalkınma politikasıdır. Refah yaklaşımı temelde erkeğin iş gücü kapasitesini arttırmayı hedefler. Bu programda kadınların konumu ev içiyle sınırlıdır. Aileler için yapılan refah yardımları kadınları hedeflemektedir.
Bu yaklaşımda kadınlar kalkınmanın pasif alıcılarıdır. Annelik kadınların en önemli rolüdür. Çocuk yetiştirme ekonomik kalkınmanın bütünü açısından en etkin ve geçerli roldür. Bu yaklaşım cinsiyet merkezli eşitsizlikleri yeniden üretmektedir.
Gelişmekte uygulanan refah programları ailenin fiziki yapısının iyileştirilmesi, geçim ve gıda yardımı, eğitim ve aile planlama politikaları şeklinde gerçekleşir. 1970’li yıllardan itibaren gelişmekte olan ülkelere nüfus kontrolü amacıyla aile planlaması programları uygulanmıştır. Toplumları kısırlaştırmada kadının eğitim seviyesinin arttırılması daha iyi sonuçlar verdiği için aile planlaması uygulamalarına devam edilmemiştir.
Birleşmiş Milletler kadına karşı her türlü ayrımcılığın önüne geçilmesi amacıyla 1975 yılında Birinci Dünya Kadın Konferansı’nı düzenlemiştir. Konferanstan sonra bu amaçla 1976-1985 yılları arasındaki 10 yıl kadının on yılı başlıklı bir program uygulanmıştır.

Eşitlik Yaklaşımı
Kadının on yılı ile ortaya çıkan bir yaklaşımdır. Temel amacı kalkınma sürecinde kadınların eşitlik kazanmasıdır. Kadını kalkınma sürecinin aktif katılımcıları olarak görür.
Tinker, gelişmekte olan ülkelerde yaşanan yeni sömürgeciliğin kadın üzerindeki sömürüyü artırdığını bulgulamıştır.
Tinker, kadınlar üzerinde olumsuz etkileri olan planlama yanlışlarını şöyle özetler:
a) Kalkınma programlarında kadının üretken rolleri kabul edilmemektedir.
b) Kadınların annelik rolleri güçlendirilerek kadınlar ev içine hapsedilmiştir.
c) Planlama sürecinde Batı temelli değerler kadınların çalışmalarına uygun koşulları sağlayamamıştır.
Eşitlik yaklaşımı kadınların istihdam edilmesini önerir.
Kalkınma programları dışında kadının toplumsal hayattaki eşitsizliklerini gidermeyi hedefler.

Yoksullukla Mücadele Yaklaşımı
1970’li yıllardan sonra uygulanmaya başlamıştır. Kadınların yoksulluğunu kadınların ikinci konumuna değil azgelişmişliğe bağlar. Dolayısıyla kadınların üretkenliğine önem verir. Kadın ve erkek arasındaki ekonomik eşitsizliği gidermeye öncelikle önem verir.
Yoksullukla mücadelede temel ihtiyaçlar stratejileri, gıda, beslenme, barınma, eğitim, insan hakları gibi temel ihtiyaçların karşılanmasını içermektedir.
1970’li yıllardan sonra kadınlar için gelir getirici projeler hızla çoğalmıştır. Bununla beraber bu çalışmalar ancak kadınların pratik toplumsal ihtiyaçlarını karşılamıştır. Uygulanan politikalar kadınlara eşitlik ve özgürlük getirmedikçe stratejik toplumsal ihtiyaçlar sağlanamayacaktır.

Etkililik Yaklaşımı
 1980’li yıllarda birçok ülkenin içine düştüğü borç krizinde uygulanan bir politikadır. Kadınların işgücü piyasalarına katılmalarıyla ekonomik verimliliği artırmayı hedeflemiştir.
Uluslararası kurumlar 1980’li yıllarda gelişmekte olan ülkelere Yapısal Uyum Politikaları adı altında bir dizi ekonomik program uyguladı. YUP kapsamında devletler sosyal harcamalarda kesintiye gitti. Bu uygulamaların kadınları olumsuz yönde etkiledi.

Güçlendirme Yaklaşımı
Kadınların kendilerine olan güvenlerini kazandırmak ve güçlendirmek odaklı bir programdır. Kadının eşitsiz konumunun asıl nedeni ataerkil yapıdır. Ancak bu yaklaşım kadının eşitsiz konumunun nedeni olarak sömürgecilik ve yeni sömürgecilik ilişkilerini göstermektedir.
Güçlenme, kadınların maddi ve maddi olmayan kaynaklar üzerinde kontrol kazanmasıdır.
Kadınların güçlenmesi uzun ve kısa dönemli stratejiler kapsamında planlanmaktadır. Kısa dönemli stratejiler, krizlere karşı geliştirilen çözümleri içermektedir. Uzun dönemli stratejiler ise cinsiyet, sınıfsal ve ulusal eşitsizliklerin ortadan kaldırılmasını içermektedir.
Uygulanacak politikaların yukarıdan aşağıya değil aşağıdan yukarıya yani kadınların katılımıyla, kadın örgütleri tarafından gerçekleştirilmesini savunur.

Kadın ve Kalkınmanın Temel Konuları
Kadın konusu, kalkınma yazınının temel meselesi haline gelmiştir. Meselenin özünden söz edelim: kadın haklarını bahane ederek kadını küresel kapitalist sisteme iş gücü olarak dâhil etmek isteyen sitem bu yolla kârını artırmayı hedeflemektedir. Kapitalizm emek üzerinden kazanır. Kadınların büyük çoğunluğu çalışmaz, evinde oturur yahut kayıt dışı (ev veya tarla) alanlarda çalışır. Hâlbuki bütün kadınlar sisteme entegre olsalar, mevcut iş gücü neredeyse iki katına çıkar. Bu da daha çok kâr demektir.
Şimdi işin geyiğine geri dönelim.
Yoksulluk: Yoksulluğu gidermeye yönelik projelerin hemen tümünde kadınların istihdam edilmesi önceliği yer alır. Hak ve özgürlükler de yoksunluk/yoksulluk kapsamında ele alınmaktadır.
Küreselleşmenin Toplumsal Cinsiyet Boyutu: Yapısal uyum programlarının kadınlar üzerindeki etkilerini ifade eder. Devletin sosyal harcamalarının sınırlanması kadınlar üzerinde olumsuz etkiler yaratır.
İletişim ve Bilgi Teknolojileri: Bu noktada da kadın ve erkek arasında eşitsizlikle yaşanmaktadır. Kadınların iletişim teknolojilerini kullanma imkânını ve becerilerini artırmaya yönelik çalışmalar yapılmaktadır.
Çevre: Kadının çevre politikalarına katılımı desteklenmektedir. Bu başlık, mal ortaklığında kadın ve erkek arasında eşitlik sağlanması, doğal kaynaklara ulaşmada eşitlik sağlanması, çevrenin korunması konularındaki çalışmaları kapsar.
Erkek ve Erkeklik: Şiddetin erkek olmayla özdeşleştirilmesi kadının erkek şiddetini içselleştirmesine neden olmaktadır. Dolayısıyla bu algının ortadan kaldırılması için soyut çalışmalar yapılmalı, algının yeniden üretilmesi gerekli.
Şiddet: Kadına yönelik şiddet önemli bir toplumsal meseledir. Toplumsal bilinçlendirmenin yanı sıra hukuki yaptırımların gerçekleştirilmesi hedeflenen amaçlardır.

HIV/AIDS: Hastalıkla mücadele önemli bir kalkınma krizidir.

---
TOPLUMSAL DEĞİŞME KURAMLARI
Editör: Hatice Yeşildal
Anadolu Üniversitesi, Eylül 2011 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder