28 Eylül 2014 Pazar

Zygmunt Bauman

Modernlik ve Postmodernlik

1925’te Polonya’da doğdu. 1939’da SSCB’ye göç etti. II. Dünya Savaşı’nda orduya katıldı ve hızla komuta kademesine yükseldi. Savaştan sonra da yeni kurulan Polonya ordusunda komutanlık yapar. 1951’de Komünist Partisi üyesi olur. 1953’te ordudan atılır. 1954’te sosyal bilimler fakültesinde okutman olarak çalışmaya başlar. 1971’de Leeds Üniversitesi’nde sosyoloji profesörü olarak çalışmaya başlar.
Bauman’ın ilgilendiği temel konuların başında “modernlik” ve “postmodernlik” meselesi gelmektedir.
Modernliğe yoğun eleştirilerde bulunan Bauman, günümüzde yaşanan dönemin
postmodern bir dönem olduğunu belirtir.
Holocaust kavramı Bauman’ın fikirlerinin anlaşılmasında belirleyicidir. Ona göre Holocaust, modern akılcı toplumda, uygarlığın yüksek sahnesinde ve insanoğlunun kültürel zaferinin zirvesinde doğmuş ve uygulanmıştır.
Dennis Smith, Zygmunt Bauman’ı “Postmodernitenin” peygamberi olarak ilan etmiştir.

ZYGMUNT BAUMAN’IN MODERNLİK DEĞERLENDİRMESİ
Modernliğin Sosyolojisi (1996) isimli kitabında Wagner, modernlik projesinin çok temel iki varsayıma yaslandığını belirtir. Bunlardan ilki,
1) toplumsal dünyanın kavranabilir olduğu,
2) ikincisi ise şekillendirilebilir (ya da yönetilebilir) olduğu yönündedir.
Bauman’a göre modernlik 17. yüzyılda Batı Avrupa’da başlayan Aydınlanma, Kapitalizm ve komünist endüstri toplumunun gelişimini de kapsayan tarihsel bir dönemi tanımlarken, modernizm felsefe, edebiyat ve sanatta, postmodern durumun ilk belirtileri olarak görülebilen entelektüel bir akımdır.
Modern düşüncenin dünyanın değiştirilebileceği fikriyle birlikte doğduğunu ileri süren Bauman, 1) toplumsal ve 2) psişik anlamda modernlik ayrımına gider. Ona göre toplumsal anlamda modernlik, standartlar, ümit ve suçlulukla ilgilidir.
Bauman’a göre, psişik anlamda modernlik ise kimlikle, henüz burada olmayan, bir ödev, bir misyon ve bir sorumluluk olan varlık gerçeğiyle ilgilidir.
Kişi ümidin çekmesi ve suçun itmesiyle koşmaktadır. Ancak bu koşu, ne kadar hızlı olursa olsun, insana emeklemek gibi gelmekte ve onu tedirgin etmektedir.
Bauman, hem toplumsal hem de psişik olarak modernliği sürekli bir öz eleştiri durumu olarak değerlendirir. Ona göre bu öz eleştiri hiç bitmeyen, ucunda ne olduğu bilinmeyen bir kendi kendini silme, kendi kendini hükümsüzleştirme egzersizidir.
Bauman’ın ifadesiyle modernlik, durmanın imkânsızlığıdır. Modern olmak hareket halinde olmaktır. Bu duruma karşın kişi, vizyonun güzelliği ve gerçekliğin çirkinliği arasında gidip gelen bir dünyaya atılmakla zaten harekete başlamış olmaktadır. Bauman’a göre, vizyonun güzelliği aynı zamanda gerçekliği çirkin kılan şeydir.

Bauman’ın Modernite Eleştirisi
Modern anlayış doğruluk, adalet ve akıl için evrensel olarak uygulanabilir standartlar belirlerken, göreceliği, belirsizliği ve muğlaklığı bastırmaya çabalamıştır. Bauman’ın modernliğe yönelttiği eleştirilerin başında modernliğin farklılığı bir suç, daha doğrusu, büyük suç olarak görmesi gelmektedir.
Farklılık postmodern düşüncede güzel bir şey olarak değerlendirilmektedir.
Müphemlik” kavramı Bauman’ın çalışmalarında önemli bir yere sahiptir. Bauman, müphemliği, düzensizlik, kaos anlamında kullanır. Her dikotomi müphemlik üretir. Bauman, modern zamanlarda her bir düzen adacığının daha fazla biçimlendirilebilir, daha iyi denetlenebilir ve daha etkin uygulanır hale gelmesinden dolayı tam bir kaosa neden olduğunu ileri sürmektedir. Bundan dolayı da Bauman, kaosa karşı mücadelenin görünür bir sonuca ulaşmaksızın sürüp gideceği görüşündedir.
Modern dönemin bir özelliği olan kaos yerine düzen getirme, yakın çevremizdeki dünya parçasını kural tanır, kestirebilir ve denetlenebilir kılma mücadelesi Bauman’a göre, sonuçsuz kalmaya mahkumdur. Çünkü bu mücadelenin kendisi kendi başarısına en önemli engeli oluşturmaktadır.
Bauman, modernliğin kültür anlayışını bahçe kültürüne benzetir. Ona göre, modern kültür kendini ideal bir yaşamın tasarımı ve insan ilişkilerinin kusursuz düzeni olarak tanımlamakta, kimliğini ise doğaya duyduğu güvensizliğin dışında oluşturmaktadır.
Ona göre modernlik, soykırımın yeterli sebebi olmasa da gerekli koşuludur. Soykırım, topluma bir bahçe gibi yaklaşanların yapması gereken birçok şeyden yalnızca biridir.
Bauman için ırkçılık, modern bilimin ilerlemesi, modern teknoloji ve devlet gücünün modern biçimleri olmaksızın düşünülemez. Bu özelliği ile ırkçılık kesinlikle modern bir üründür.

ZYGMUNT BAUMAN’IN POSTMODERNLİĞE YÖNELİK GÖRÜŞLERİ
Bauman’a göre, modernizm akımında, modernlik bakışını kendisine çevirerek, kendi imkânsızlığını açığa vurmaktadır. Bauman, bunun postmodenlik düşüncesinin anlamı olduğunu ileri sürmektedir. Postmodernlik, kendi kendisine, durumuna ve geçmişte yaptıklarına daha derinlemesine, dikkatle ve sağduyuyla bakan, gördüklerini tamamen sevmeyen ve değişme gereksinimi hisseden modernlikten başka bir şey ( ne eksik ne fazla bir şey ) değildir. Postmodernlik, rüştüne ermiş modernliktir.
Postmodernliğin dışlama gücü zayıftır. Dolayısıyla sınırlara sınır koyan postmodernliğin, kendi ayırt edici özelliği olan farklılığa, modernliği de dâhil etmekten başka çaresi yoktur. Bauman, postmodernliğin kendi kimliğini inkâr etmeden modernliği dışlayamayacağının altını özellikle çizer.
Bauman, özgürlük, eşitlik ve kardeşliğin, modernliğin sloganı; buna karşın özgürlük, farklılık ve hoşgörünün ise postmodernliğin ateşkes formülü olduğunu ileri sürmektedir.
Postmodernlik, modernliğin merkezi değerlerini tersine çevirmek demektir.
Postmodern durum, toplumu, ayartılan mutlular ile bastırılan mutsuzlar olarak ikiye bölmektedir. Bauman, postmodernliğin huzursuzluğu olarak uyumsuzluk korkusunu değil uyum sağlamanın imkânsızlığını, sınırları ihlal etme dehşetini değil, sınırsızlığın dehşetini görür.
Ona göre insanların bir arada olma şansı, kimin yabancı olduğuna kimin -devletin mi yoksa kabilenin mi- karar vereceği sorusuna değil, yabancının haklarına bağlıdır.

Bauman’a Göre Postmodern Etik
Postmodern zihin muğlaklık, risk, tehlike ve hata içermeyen, her şeyi kucaklayan, tam ve nihai bir yaşam formülü bulacağını artık umut etmez ve bunun tersini vaat eden her sese büyük bir kuşkuyla yaklaşır. Çünkü bu umut modernliğe aittir. Müphem olmayan bir ahlak, evrensel olan ve “nesnel temellere dayanan” bir etik, pratik olarak imkânsızdır.

ZYGMUNT BAUMAN’IN KÜRESELLEŞMEYE YÖNELİK GÖRÜŞLERİ
Bauman, öteki uygarlıkların tersine modernliğin kendisini bir meslek ve bir hayatta kalma meselesi olarak yaşadığını iddia etmektedir.
Ona göre modernite, “yapılmış” olandan başka bir hayat bilmemektedir.
Bauman, modernliğin uzun ve dolambaçlı yolunun bizi bir zamanlar atalarımızın yola çıktığı başlangıç noktasına getirdiğini veya belki de öyle göründüğünü ileri sürmektedir.

Bireylerin Modern ve Postmodern Koşullarda İnşa Biçimleri
Bauman, modern koşullarda bireylerin esas olarak üretici/asker olarak inşa edildiklerini ileri sürmektedir.
Modern koşullarda yaratılan birey Bauman’a göre şu özelliklere sahipti:
1) Bireyler birincil olarak dönüştürülebilen kinetik gücün taşıyıcılarıydı,
2) Bireyler disiplinli aktörlerdi,
3) Modern koşullarda yaratılan bireylerin sınırları öncelikle sınırlamaktan çok uymak ve bağlanmak/yapışmak için tasarlanan ara kesimlerdi.
4) Başlıca doğruluk/uygunluk modeli ise sağlıktı.
Bauman, postmodern koşullar altında ise bireylerin esas olarak tüketici/oyuncu olarak inşa edildiklerini ileri sürmektedir.
Postmodern koşullar içerisinde bu şekilde yaratılan bireyler ise şu özelliklere sahiptirler:
1) Bireyler öncelikle ve birincil olarak, daima yeni deneyimler arayan,  deneyim organizmalarıdır.
2) Postmodern koşullarda inşa edilen bireyler “yaratıcı” aktörlerdir.
3) Bireyler, asla tamamen dengede olmasalar da neredeyse kendi kendisine yeten ve kendi kendisini güdüleyen birimler olarak kendi kendilerini dengeleme eğilimindedirler.
4) Postmodernlikte başlıca doğruluk modeli uygunluktur.

Bauman, küreselleşme sürecine yönelik değerlendirmesini yaparken küreselleşme sürecinin iki yönlü algılanmasına dikkat çekmektedir. Bazılarına göre, “küreselleşmenin” onsuz mutlu olamayacağımız şey; bazılarına göre ise mutsuzluğun nedeni olarak görüldüğünü belirtmektedir. Ancak herkesin birleştiği nokta küreselleşmenin dünyanın kaçamayacağı kaderi, geri dönüşü olmayan bir süreç olduğu yönündedir.
Bauman’a göre, günümüzde teknolojik gelişmelere bağlı olarak zaman ve mesafenin eski anlamını yitirmesi, homojenleştirme yerine kutuplaştırma eğilimi taşımaktadır. Merkezinde hareket özgürlüğü yatan günümüz kutuplaşması çok boyutludur; yeni merkez, zenginle fakir, göçebeyle yerleşik, normalle anormal ya da yasayı ihlal edenler arasındaki çağlar süren ayrımları örtbas etmiştir.
Ona göre, küreselleşme süreçlerinin ayrılmaz bir parçası mekânı giderek bölme, insanları ayırma ve dışlamadır. Diğer bir endişeli durum ise giderek daha fazla küresel ve yurtsuz bir hâle gelen elit kesimle geride kalan “yerelleşmiş” kesim arasındaki tedrici iletişim kopukluğudur.


---
Çağdaş Sosyoloji Kuramları
Editör: Prof.Dr. Aylin Görgün Baran & Prof. Dr. Serap Suğur
Anadolu Üniversitesi, 2012

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder