Max Weber
Weber kapitalizm analizini evrensel rasyonelleşme kavramına
dayandırır. Toplum geleneksel toplumdan modern topluma dönüştükçe, geleneksel
duygusal eylem biçimlerinin yerini rasyonel eylem alır.
Marx, kapitalizmin çözümlemesini kendine-yabancılaşma kavramına
dayandırır.
Max Weber
1864’te doğdu. Weber’e göre doğa bilimlerindeki yöntemlerle
toplumu ve birey davranışlarını anlamak mümkün değildir. Buradaki metodoloji
sorunu açıklama ile anlama arasındaki farklılığa dayanır. Weber insan eylemlerinin kültürel bağlam dâhilinde
ele alınması gerektiğini savunur. Anlama kavramı üzerinde odaklanır.
Weber’e göre sosyolojik açıklama anlamın yorumlanması ve
nedensel ilişkilerin çözümlenmesi olmak üzere iki yol içerir.
Weber’e göre toplumbilim herhangi bir toplumsal değişimi ve
dönüşümü anlamak için yargılarda bulunmak yerine değerlerin yapısını saptamalı
ve bu değerleri insanların eylemlerini anlamak için çözümlemelidir. Dolayısıyla
eylemlerin açıklanmasında kavramlar önem kazanır. Buradan da ideal tip kavramı
ortaya çıkar. Nesnellik kavramsallaştırmasında öncelikle değerden arınık ve değere
uygun sosyoloji kavramsallaştırması vardır.
Değerden arınık:
araştırmacının kişisel değerleri ve ekonomik çıkarlarının analiz sürecini
etkilememesi gerektiğine vurgu yapar.
İdeal Tipler
Büyük ölçekli toplumsal etkileşim ve dönüşüm süreçlerinin
kurulması için anlamlı eylemler tiplere ayrılmalıdır. Belli bir toplumsal
olguyu ifade ederken bu kavramlarla ilgili karakteristik eylemler
tanımlanmalıdır. Weber bu şekilde açıkladığı tanımlamaya ideal tip adını verir.
İdeal tipleştirme sosyoloğa öznel anlamı özetleme/tanımlama
ve soyutlama olanağı sağlar.
Weber’e göre:
1) somut veriler açıkça ifade edilen kavramlar temelinde
sınıflandırılmalı,
2) uygun ispat kuralları kullanılmalı,
3) mantıksal çıkarımlar yapılmalı.
Toplumsal Eylem
Weber’in sosyolojisinin temelinde toplumsal eylem
biçimlerinin sonuçlarının analizi yatar.
Toplumsal eylemleri rasyonel ve rasyonel olmayan şeklinde
kategorize eder.
Rasyonel eylemi amaca yönelik ve değere yönelik olmak üzere
iki alt guruba ayırır. Duygusal ve geleneksel eylemleri ise rasyonel olmayan
eylemler olarak kategorize eder.
Protestan Ahlakı ve
Kapitalizmin Ruhu adlı çalışmasında
Protestan bireylerin rasyonel eylemlerini inceler. Protestan ahlakında
çalışmaya verilen aşırı önem, keyfe ve hazza yönelik harcamaların engellenmesi
sermaye birikimini sağlamış ve dolayısıyla kapitalist örgütlenmeye zemin
hazırlamıştır.
Rasyonel eylem aynı zamanda toplumsal eylemdir.
Weber’e göre toplumsal düzen, toplumsal ilişkiler
aracılığıyla inşa edilir.
Otorite
Fiziksel gücü meşru olarak kullanma hakkına sahip olan
devlet, iktidarın en belirgin biçimi olarak karşımıza çıkar. Devlet hem
rasyonel-yasal otoriteyi hem de geleneksel otoriteyi kullanır.
Rasyonel-yasal otorite kapitalist devletin temelidir. Geleneksel
otorite, iktidarın soy temelli veya geleneğe göre el değiştirdiği yapıları
işaret eder. Karizmatik otorite ise liderin vasıflarına bağlı olarak ortaya
çıkar. Weber’in toplumsal değişme anlayışı bu üç otorite tipi arasındaki
değişim ve dönüşüme dayanır.
Rasyonel-yasal otoritedeki yönetme aygıtı bürokrasidir.
Bürokrasi
Modern kapitalist toplumu, geleneksel toplumdan ayıran
bürokrasiyi Weber, demir kafes olarak adlandırır. Zira bürokraside kişiselliğe,
kişisel ilişkilere yer yoktur.
Weber’e göre bireylerin ve gurupların toplumsal yapı
içerisinde yukarı doğru hareket edebilmeleri için üç seçenek vardır: ekonomik
avantaj, toplumsal prestij ve siyasi iktidar. Ancak bu üç unsura sahip olanlar
toplum içerisinde sınıf atlayabilirler.
Toplumsal Sınıf
Gelire ulaşmak için aynı imkânlara sahip olanlar toplumsal
sınıfları oluştururlar. Weber’in çözümlemelerinde toplumsal sınıflar ekonomik
olgulardır. Weber bu noktada mülk sahipliği ve mülksüzlük ayrımı yapar.
Sınıfları birbirinden bu çizgilerle ayırır.
Weber mülksüzler arasında ayrım yaparken hizmetlerinin
değerini ve beceri düzeylerini esas alır. Beyaz yakalılar bedensel emek
gerektirmeyen hizmetleri icra ederler. Sanayi toplumun bu kesime daha fazla
ihtiyacı vardır.
Toplumsal Statü
Toplumsal statü insanların birbirleri hakkındaki değerlendirmeleridir.
İnsanlar toplumsal açıdan kendilerine eşit konumda olanlarla
dostluk ilişkisi geliştirir.
Protestan Ahlakı ve
Kapitalizmin Ruhu
Weber’e göre geleneksellik kapitalizmin karşıtıdır. Ona göre
kapitalizme ve sürekli bir sermaye birikimine yol açan tüccarların çok para
kazanması değildir. Weber’e göre para kazanmaktan, paranın rasyonel
hesaplanmasına doğru birr değişim olmuştur.
Mutluluk ve hazdan vazgeçerek akılcı bir biçimde çalışmak
bir erdem olarak değerlendirilir.
Paranın rasyonel hesabının ön koşulları vardır:
1) iş yerinin evden ayrılması
2) rasyonel defter tutma
3) emeğin örgütlenmesi
4) teknoloji
5) hukuk ve idarenin rasyonelleşmesi
6) Batı kültüründeki rasyonel eğilim.
Protestan ahlakı ile çilecilik arasında sıkı bir ilişki
vardır. Kapitalizmde çilecilik sermaye birikimine dönüşür. Burada Protestan ahlakından kapitalizme,
irrasyonel eylemden rasyonel eyleme bir dönüşüm gerçekleşmiştir.
Weber’de Toplumsal
Değişme
Protestan ahlakından kapitalizmin ruhuna dönüşüm, rasyonel
olmayan bir eylemden rasyonelliğe geçiştir.
Weber’in otorite tipleri ayrımı onun toplumsal değişme
modelini içerir.
---
TOPLUMSAL DEĞİŞME KURAMLARI
Editör: Hatice Yeşildal
Anadolu Üniversitesi, Eylül 2011
Weber'i tanımak adına güzel bir yazı.
YanıtlaSil