Sanayileşme Politikaları
Sanayi politikaları, para ve maliye
politikası dışındaki araçlarla kaynak tahsisini veya üretim ve kaynak
tahsisinin genel mekanizmalarını değiştirmek için tasarlanan politika
eylemleridir. Sanayi politikalarının rolü konusunda
tam bir görüş birliği mevcut değildir.
• Herhangi bir kamusal önlem ya da önlemler
demeti ile yapısal değişimin desteklenmesi ya da önlenmesi, sanayileşme
politikası olarak tanımlanabilir.
• Sanayi politikaları, yeni sanayilerin
gelişimini de içerecek şekilde, ekonominin sektörel bileşimini değiştirecek ve
sürekli ve yenilebilir rekabetsel avantajlar sağlayacak politika uygulamaları
olarak da tanımlanabilir.
• Hükümet tarafından belli sektörlere
teşvik veya kaynak akışı sanayi politikası olarak kabul edilebilir.
Bu tanımda dikkat çeken nokta, kamusal müdahalenin gerekliliği vurgusudur. Sanayileşme politikasının doğası gereği, kamusal
düzenlemeler, destek ve teşvik politikaları gibi doğrudan müdahale yöntemleri
zorunlu olmaktadır.
SANAYİLEŞME
POLİTİKASININ GEREKÇELERİ
Sanayileşme politikası, devletin ekonomiye
müdahalesi ve yönlendirmesi gerekliliğinden doğmuştur. Devletin sanayi politikası ile iktisadi hayata müdahalesi
piyasa başarısızlıklarından kaynaklanmaktadır.
Piyasa başarısızlıklarının nedenleri; bilgi
dışsallıkları ve koordinasyon başarısızlıkları başlıkları altında toplanabilir.
Bilgi
Dışsallıkları
Bilgi dışsallığı, yatırımcıların sonuçların
çok net öngörülemediği alanlarda yatırım yapması yani risk alması halinde
ortaya çıkan bir durumdur. Bu noktada aynı sektöre ilgi duyan başka firmalar,
ilk girişimcinin alacağı sonuçları takip eder. Sonuç olumlu ise yatırım yapar.
Fakat risk alan ilk firma başarısız olmuşsa aynı riski almak istemez. İşte bu
durum yenilikçi düşüncenin önündeki bir engeldir. Devletin en çok bu noktada
piyasayı cesaretlendirmesi gerekmektedir.
Koordinasyon
Başarısızlıkları (Sorunları)
Az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler,
teknoloji ve sanayileşme düzeylerinin yanı sıra beşeri sermaye güçleri, altyapı
ve kurumsal gelişmişlik düzeyleri açısından da sürekli olarak gelişmiş
ülkelerin gerisinde kalmaktadırlar. Bütün
bu alanlarda gerçekleştirilecek reformları devlet başlatabilir ve koordine
edebilir.
Sanayileşme politikası uygulamaları büyük
bir titizlikle yürütülmeli ve birçok alanda devlet müdahalesinin nihai hedefi,
piyasa kurallarını tesis etmek ve özel sektörün önünü açmak olmalıdır.
Sanayileşme politikaları, yozlaşma ve rant
kollama sorunlarına yol açabilir. Siyasal iktidarların özel sektöre destek sağlama
politikaları objektif ve şeffaf bir şekilde yürütülmediğinde rekabet ortamı
zedelenecek ve haksız bir kaynak transferi süreci ortaya çıkacaktır.
Sanayileşme politikalarının bütün unsurlarını
birlikte ele almak, diğer bir ifade ile birbirinden tamamen bağımsız düşünmek
gerekmektedir.
Sanayileşme
politikasının temel unsurları:
• Yatırım ve Teşvik Politikası
• Teknoloji Politikası
• Rekabet Politikası
• Bölgesel Gelişme Politikası
Yatırım
ve Teşvik Politikası
Teşvik kavramı, bir ekonominin kalkınma
stratejisinin, sosyo-ekonomik yapı esas alınarak kamu tarafından nakdi veya gayri
nakdi destekler paketi ile desteklenmesidir. Yatırımları teşvik etmek amacıyla
kullanılan en temel araçların başında vergi teşvikleri gelmektedir. Vergi teşviklerinin
hedefleri:
• Bölgesel gelişme hedefi
• Sektörel yatırım hedefi
• Performans artırma hedefi
• Teknoloji transferi hedefi
Cumhuriyetin kuruluşundan itibaren başvurulan
teşvik uygulaması, 1968 yılında gerçekleştirilen merkezî yapılanmayla birlikte
yerini teşvik belgesi sistemine bırakmıştır. 1980 yılına kadar sürdürülen
uygulamalarda, bu dönemde uygulanan ithalat ikameci sanayileşme stratejisine
uygun bir tutum sergilenmiştir. 1968
yılında gerçekleştirilen “kalkınmada öncelikli yöre” uygulaması ile bölgesel eşitsizliklerin
bertaraf edilmesine çalışılmıştır.
Teknoloji
Politikası
Teknoloji; bilimin, pratik hayatın
gereksinimlerinin karşılanmasına ya da insanın çevresini denetleme,
biçimlendirme, yönlendirme ve değiştirme çabalarına yönelik uygulamalarıdır.
(ya da) Teknoloji, tarihsel süreç
içerisinde geliştirilen bilgi birikiminin üretim sürecine aktarılmasıdır.
Teknolojik gelişmenin önemini kavramış
ülkelerde uygulanan teknoloji politikalarında öne çıkan özellik Ar - Ge faaliyetlerine
verilen ağırlıktır.
Ar - Ge harcaması sınıflamasında %1’in (Ar
- Ge harcaması /GSMH) altında kalan ülkeler; bilgi ve teknoloji üretemeyen,
bilgi toplumu olarak kabul edilmeyen ülkelerdir (Türkiye 2013 yılı verilerine
göre Ar-Ge harcamalarına %1’den daha az kaynak ayırmaktadır).
Bilgi ve teknoloji üretiminin önemini
kavramış ülkeler, Ar-Ge faaliyetlerini desteklemekte ve yüksek katma değerli
ürünler üretmektedirler.
Sanayiler, Ar-Ge yoğunluklarına göre yüksek
teknoloji, orta teknoloji ve düşük teknoloji şeklinde üç başlık altıda toplanmaktadır.
Yüksek teknoloji grubunda ilaç, bilgi işlem ve hesap makineleri, elektrik makineleri,
haberleşme cihazlar›, uçak ve mesleki cihazlar; orta teknoloji grubunda ana
kimya, temizlik malzemeleri, boya, vernik, lastik ürünleri, demir çelik dışı metal,
makine, uçak hariç ulaşım araçlar› vb. düşük teknoloji grubunda ise, g›da, tekstil,
giyim, orman ürünleri, kâğıt ürünleri, petrol rafinerileri, petrol ve kömür türevleri,
çimento-kil, demir çelik, metal eşya vb. yer almaktadır.
Teknolojik
yenilik faaliyetlerine devlet müdahalesi neden gereklidir?
• Teknolojik
yenilik ve bilginin kamusal mal niteliğinin önemli olması,
Teknolojik yenilik üretimi yüksek
maliyetler gerektiren faaliyetlerdir. İlk üretim maliyetleri çok yüksek olmasına
karşın yeniden üretim süreci çok düşük maliyetler ile gerçekleştirilmektedir.
Yeni teknolojiler geliştirip piyasaya yeni ürünler sunan firmalar çok yüksek
kârlar elde etmektedir. Dolayısıyla bu firmalar, tekel gücü de elde etmektedir.
Bu noktada devletin rolü, teknolojik gelişmeleri engelleyen tekelci eğilimleri
kırmaktır.
• Teknolojik yeniliklere ilişkin
faaliyetlerin başarısının belirsizliği,
•Arrow
ikilemi,
Teknolojik yenilik ve bilgi piyasalarında şeffaflık
(tam bilgi) söz konusu değildir.
Diğer bir ifade ile teknolojik yenilik ve
bilginin tam olarak bilinmesi hâlinde satın alınması, bilinmemesi hâlinde ise
değerinin ölçülmesi söz konusu değildir.
• Dışsallıklar.
Teknolojik yenilik faaliyetini ilk defa
gerçekleştiren firma, ciddi maliyetlere katlanırken bu faaliyetten yararlanan
firmalar herhangi bir bedel ödememektedirler. Teknolojik yeniliklerin üretim
hacmi üzerindeki olumlu etkileri nedeniyle girişimci firmaların devlet tarafından
desteklenmesi gerekmektedir.
Az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin
teknolojik açıdan gelişmişlik düzeylerini artırmak üzere başvurdukları
tedbirlerden biri de teknoloji transferidir. Teknoloji transferinin çeşitli
kanalları vardır.
• Mal ve hizmet ticareti
• Doğrudan yabancı yatırımlar
• Teknoloji lisansları aracılığıyla doğrudan
bilgi ticareti
Rekabet
Politikası
Rekabetin üç temel özelliği bulunmaktadır:
• Rekabet, göreceli (izafi) bir kavramdır.
• Rekabet; firma, sektör ya da ulusal
ekonomi düzeyinde kullanılabilir.
• Rekabet kavramı, ülke düzeyinde ele alındığında
bireysel refah ya da ticaret performansı ile ilintilendirilerek kullanılabilir.
Ulusal
rekabet politikasının temel belirleyicileri:
• Değişim
politikaları
Politika uygulamalarının teknik altyapısını
oluşturmadan önce, ilk olarak, gelişme temelli kültürel değerlerin geniş toplumsal
kesimler tarafından benimsenmesi gerekmektedir.
• Makroekonomik
yapı ve politikalar
Rekabet politikalarını makroekonomik yapı
ve makroekonomik politikalardan ayrı düşünmemek gerekmektedir. Döviz kurları,
makroekonomik istikrarı doğrudan etkiler. Maliye politikası ve para politikası,
temel makroekonomik politikalardır.
• Ara ya da destekleyici politikalar
• Mikropolitikalar
Bölgesel
Gelişme Politikası
Geleneksel bölgesel politikalar, merkezî
bir kurum tarafından yürütülen politika demetinden oluşmaktadır. Sermaye
hareketlerinin serbestleştiği günümüz dünyasında geleneksel anlayış yetersiz kalmıştır.
Yeni bölgesel kalkınma anlayışı, içsel büyüme teorisine
dayanmaktadır. Bu anlayış; bölgesel arz yapısının güçlendirilmesi, cazip yatırım
ortamının tesis edilmesi, merkezî karar yerine yerel inisiyatifin güçlendirilmesi,
beşeri sermaye, sosyal sermaye ve inovasyon gibi kavramları gündeme getirmiştir.
Ulusal ve bölgesel rekabeti belirleyen
faktörler, gelişme performansını belirler.
İKTİSADİ
GELİŞMİŞLİK - SANAYİ POLİTİKASI İLİŞKİSİ
Küresel sermaye, gelişmiş ülkelerde
uygulanan sıkı denetimlerden kurtulmak üzere bazı üretim birimlerini az gelişmiş
ya da gelişmekte olan ülkelere kaydırmaktadır. Ancak ağırlıkla çevre
kirliliğine neden olan yatırımlarını bu ülkelere kaydırmaktadırlar.
GENEL
DEĞERLENDİRME VE ÖNERİLER
Sanayileşme politikasının dört temel ayağı
vardır: Yatırım politikası, teknoloji politikası, rekabet politikası ve
bölgesel gelişme politikası.
Az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde
uygulanması gereken etkili bir sanayi
politikasına ilişkin bazı öneriler:
• Yüksek katma değerli sektörlere yönelik
teşvik politikaları sağlanmalıdır.
• Ar-Ge harcamalarının ulusal gelir
içerisindeki payı artırılmalıdır.
• Beşeri sermaye gücü geliştirilmeli,
artırılmalıdır.
• Teşvik uygulamalarında etkinliğin artırılması
için sanayi envanteri oluşturulmalıdır. Teşvik uygulamalarında verimliliğin artırılması
için sonuçların takip ve analiz edilmesi gerekmektedir.
---
Endüstri Sosyolojisi
Editör: Prof. Dr. Veysel Bozkurt & Prof. Dr. Nadir Suğur
Anadolu Üniversitesi Yayını, Yayın No: 2327
Kasım 2011
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder