5 Eylül 2015 Cumartesi

Endüstri Sosyolojisi: Toplumsal Dönüşümün Evreleri

Toplumsal Dönüşümün Evreleri
Günümüzün kapıcıları, işçileri ve öğrencileri geçmişin krallarında olmayan bir teknolojik konfora sahiptir. Makro sosyoloji, insanlığın geçirdiği bu dönüşümün evrelerini geniş perspektifte ele alır. 

Pre-endüstriyel Toplumlar
Pre-endüstriyel toplumlar kendi içinde avcı-toplayıcı, göçebe-bahçıvan ve tarım toplumları olmak üzere üç grupta incelenir.

Avcı ve Toplayıcı Toplumlar
Çoğu küçük göçebe gruplardan meydana gelir. Genellikle avcılığın esas olarak erkekler, toplayıcılığın ise kadınlar tarafından üstlenildiği, cinsiyete dayalı işbölümü etrafında kurulmuştur. Aile çok önemlidir ve otoritenin kaynağı akrabalık ilişkilerine dayanır.

Göçebe ve Bahçıvan Toplumlar
Göçebelik, insanların yaşayabilmek için ev hayvanlarına dayandığı toplumlardır. Yetiştirdikleri hayvanlar arasında sığır, koyun, deve, lama ve ren geyiği vardır. Sürekli hareket hâlindedirler. Dolayısıyla otlak yüzünden başka kabilelerle sıkça çatışmaların yaşandığı toplumlardır.

Bahçıvanlık, toprağın işlenmesinde basit el aletlerinin kullanıldığı bir teknolojiye dayanır. Topraktan alınan ürünün verimindeki artışa bağlı olarak toplumsal iş bölümü ve hiyerarşik toplum yapısı bahçıvan toplumunda görüle gelişmelerdir.

Tarım Toplumları
Tarımın gelişimiyle kasabalar doğmuş ve bu kasabalar yiyecek, hayvan ve diğer mal tüccarlarının ağları vasıtasıyla birbirine bağlanmıştır. Tarım teknolojisi, verimli uzmanlaşma, bir toprak parçasına yerleşme ve ticaret şeklindeki dört faktör; ekonominin bir devrim niteliğindeki dönüşümünde anahtar unsurlar olmuştur.

ENDÜSTRİYEL TOPLUMLAR
Endüstri Devrimi
Endüstrileşme, genel olarak fabrika üretimi düzeninin egemenliğinde bir sosyal örgütlenme biçimi olarak tanımlanır.
Endüstri devrimi (Araştırmacılar başlangıcıyla ilgili tam bir tarih veremez), insana doğa karşısında bilgi ve becerileriyle bir şeyler yapabileceği düşüncesini kazandırdı. Newton’un mekaniği, doğa yasalarının matematik hesaplamalarla belirlenebileceği ve dolayısıyla doğa üzerinde erk kazanılabileceği düşüncesine götürdü insanları.
Makine ihtiyacından dolayı alet yapan insanlarla bilim adamları birbirlerine daha yakın çalıştı. Pek çok bilimsel buluş (özellikle pratik karşılığı olanlar) bu süreçte ortaya çıktı.
Bazı yazarlar 19. yüzyılı, o güne kadar insanlık tarihinin “en çok değişen” yüzyılı olarak adlandırmışlardır. Örneğin Sezar ile Napolyon’un kullandığı savaş arabaları aynıdır. Atlı arabalar, bulunduğu tarihten 1830’lara kadar 4000 yıl boyunca önemli bir değişikliğe uğramamışlardır. Oysa 1830 ile 1870 yılları arasında (kırk yılda), geçmiş dört bin yıldan daha fazla değişiklik yaşanmıştır. Özel bir maharet ya da sanat anlamında kullanılan teknik bu yüzyılda güç haline gelmiştir.
Freyer, İngiltere’yi esas alarak teknik gelişmenin altı dalga hâlinde ortaya çıktığını iddia eder:
1. Dokuma endüstrisi dalgası: 1769 ile 1780 yılları arasında pamuk eğirme makinesini yapan Arkwrigth, on yıl sonra en güçlü dokuma fabrikatörü olur.
2. Demir çelik dalgası: Fabrikalar kurulmaya başlarken demir madeninin önemi artmaya başlar. 
3. Ulaştırma dalgası:1820’li yıllarda ilk gemiler sefere konulur. İlk trenler de 1830’lardan itibaren çalışmaya başlar. Ulaştırma dalgası, endüstriyel ürünlerin uzak mesafelere taşınmasını kolaylaştırmıştır.
4. Kimya çağı: Liebig’in bulduğu suni gübreleme yöntemi, rasyonel tarımın doğuşunu sağlar.
5. Elektrik endüstrisi dalgası: Telefon ve telgraf, 1830 ile 1840 yılları arasında icat edilir.
6. Benzin motoru çağı: 1889’da Paris’te ilk otomobil sergisi açılır ve 1894’de ilk uluslararası otomobil yarışı yapılır. 1903’te ise Henry Ford Motor Fabrikası kurulur.

İlk Dönem Sosyologları ve Endüstri Toplumu
Endüstri toplumu, sosyolojinin ilgilendiği başlıca konudur. Endüstri toplumuna ilişkin ilk kapsamlı çalışmalardan biri Saint-Simon’un 1816 yılında yayımlamış olduğu “L’Industrie” dir. Saint-Simon bu eserinde, geleceğin toplumunda endüstricilerin iktidara hâkim olacağını ve bilimin egemen bir güç olacağını öngörür.
Saint-Simon’ın izleyicisi olan Comte, Fransız Devrimi ile altüst olan topluma yeni bir düzen vermek çabası içine girer. Toplumda kargaşanın olmaması için pozitif bilimleri gerekli/zorunlu görür. Bireyciliğe karşı olan Comte, dönemin liberal iktisatçıları tarafından eleştirilmiştir.
Spencer, toplumların doğal evriminin savaşçı despotizmden endüstrileşmiş özgürlükçü toplumlara doğru olduğunu düşünür. İlerleme düşüncesi iyimserdir.
Durkheim da Spencer gibi toplumların “basit toplum”lardan “karmaşık toplum”lara doğru bir evrim sürecinde geliştiğini düşünmektedir. Toplumu bir arada tutan nedir sorusunu merkeze alan Durkheim, bu noktada hareketle kolektif bilinç ve dayanışma (iş bölümü) kavramlarına ulaşmıştır. Durkheim’a göre endüstri toplumu işbölümü dolayısıyla toplumsal farklılaşmanın ve bireyselliğin arttığı ve benzerliklerden kaynaklanan “mekanik dayanışma”nın yerini “organik dayanışma”nın aldığı toplum biçimidir.
Marx ve Weber endüstri toplumu yerine kapitalizm kavramını kullanmayı tercih etmişlerdir. Marx’a göre proleterya ile kapitalistler arasındaki çatışmayı doğuran da endüstridir. Topluma damgasını vurabilecek sadece iki güç vardır; kesin çatışma günü herkes kapitalistlere ya da işçilere katılacaktır.
Weber, toplumların gelişmelerinde rasyonelleşmenin önemine vurgu yapar. Weber, toplum içindeki eylemlerin sınıf çıkarlarından kaynaklandığını söyler. Weber’in teorisindeki sınıf kavramı üretim ile ilgili değil tüketim ile ilgilidir. Weber çağdaş toplumun özünde barışçı olduğunu düşünmüyordu.

Çağdaş Endüstri Toplumu Teorileri
Endüstri toplumu her şeyden önce üretimin dev fabrikalarda yapıldığı ve teşebbüsün aileden ayrıldığı toplum biçimidir. Üretim merkezi fabrikadır. Ailenin temel işlevi, bireyi üretim aşamalarına hazırlamaktır. Yoğunlaşma ya da sermaye birikimi hemen bütün endüstri toplumlarının ortak özelliğidir.
Endüstri toplumlarında Dahrendorf’un belirttiği şekilde sınıf çatışmaları toplu pazarlık, tahkim, arabuluculuk şeklinde kurumsallaştırılmıştır.

POST-ENDÜSTRİYEL TOPLUMLAR
Yükselen Yeni Topluma İlişkin Kavramlar
Bu yeni toplumu Amittai Etzionimodernlik sonrası çağ” (post-modern era), George Lichtheimburjuva-sonrası toplum” (post-bourgeois society), Herman Kahnekonomi sonrası toplum” (post-economic society), Murray Bookchinkıtlık sonrası toplum” (post-scarcity society), Kenneth Bouldinguygarlık sonrası toplum” (postcivilized society), Daniel Bellpost-endüstriyel toplum” (post-industrial society), Peter F. Druckerbilgi toplumu” (knowledge society), Paul Holmeskişisel hizmet toplumu” (the personal service society), Ralf Dahrendorfhizmet sınışı toplum” (the service class society) veya “kapitalizm sonrası toplum” (post-capitalist society), Zbigniew Brzezinskiteknokratik çağ” (the technetronic era), ve Y. Masudaenformasyon toplumu” (information society) olarak adlandırmaktadır (Masuda oluşum hâlindeki bu topluma ilişkin belirsizliği vurgulamak için bilgisayar ile ütopya kavramlarından oluşturduğu “computopia” kavramını kullanır). Castells ise network toplumu (network society) kavramını kullanmıştır.

Post-Endüstriyel Toplumun Temel Karakteristikleri
Ekonomik Yapıdaki Dönüşüm
D. Bell, post-endüstriyel toplumunun ilk özelliğini malların üretiminden hizmetlere yöneliş olarak belirtir. Endüstrileşmiş ülkelerdeki ekonomik faaliyetlere baktığımız zaman bu ülkelerde geleneksel demir çelik, otomobil, tekstil, makine imalatı gibi endüstrilerde kriz yaşanmasına rağmen bilgisayar, elektronik, biyokimya, uzay gibi bilgi/enformasyon ağırlıklı yeni endüstriler hızla gelişmektedir.

Yükselen Yeni Sınıflar
Hizmet sektörlerinin ilerlemesiyle beyaz yakalı çalışan sayısı artmıştır. Drucker bunlara “bilgi işçisi” adını vermiş. Bu sınıfın sermayesi bilgidir ve gelişen toplumda bilgi önemini artırdıkça beyaz yakalıların önemi de artacaktır.

Bilginin Artan Rolü
D. Bell, gelmekte olan toplumun yeni paradigmasının teorik bilgi olduğunu vurgular. Hammadde eskiye nazaran önemini yitirmiştir. Zira bilgi, mutlaka alternatif üreterek belli bir hammaddeye olan bağlılığı ortadan kaldırabilmektedir.

Bilgiye dayalı post-endüstriyel toplumun yapısal durumu:
Temel kurumlar: üniversite ve benzeri bilgi işleyen kurumlardır.
Temel kaynak insandır (sermaye olarak insan). Ekonomi bilim ve bilgiye dayalıdır. Siyasal odak eğitim ve bilim politikalarıdır.

Enformasyon Teknolojileri ve İnternet’in Toplumsal Sonuçları
Enformasyon ve iletişim teknolojileri toplumu iki şekilde değiştirmektedir: Birincisi yeni malların üretiminde ve hizmetlerin yerine getirilmesinde yeni imkânlar (işler) sağlamaktadır. İkinci olarak teknoloji, verimlilik üzerindeki etkisiyle hayatımızı değiştirmektedir.
Milyonlarca insanı birbirine bağlayan İnternet, insanların düşünme şekillerini, cinselliklerinin doğasını, topluluk şekillerini ve kimliklerini değiştirmektedir. İnternetin belki de en önemli işlevi, bilginin serbest dolaşımını sağlamasıdır. Geçmişte seçkinlerin tekelinde kalan bilgi/enformasyon, günümüzde daha geniş kitlelere yayılmıştır.
Bilginin yaygınlık kazanmasında en önemli araçların başında gelen İnternet, aynı zamanda bilgiyi kirleten bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. Çünkü İnternet üzerinde her isteyen, istediği bilgiyi, hiçbir denetime tabi tutulmadan sayıları yüzlerce milyonu bulan kullanıcıların hizmetine sunabilir.
Başta İnternet olmak üzere mevcut enformasyon teknolojileri sayesinde insanlık, tam bir “enformasyon bombardımanı” ile karşı karşıya kalmıştır.

Post-endüstriyel Toplumların Diğer Karakteristikleri
Bireyin önemi, sosyal ağa dâhil olduğu ölçüde ve etkinliği ölçüsünde önemlidir. Bunun dışında kalan insanlar ancak aktif olanların gündeminde nesne olabilmektedirler (maden işçileri çalışmaya devam ederlerken hiç tanımadıkları aktivistler onların hakları ve yaşam/çalışma şartları için mücadele edebilirler).
Enformasyon toplumunda genel olarak bütün insanları kapsayan bir dil kullanılarak, bireyin özgürlük alanı genişletilmeye çalışılır (dil, bütüncül olarak kullanıldığı halde böyle bir talebin özgürlüğü artırmayıp bilakis insanı tektipleştireceği ve zihinsel ufkunu sınırlayacağı dikkate alınmalıdır).
Alvin Toffler’a göre post-endüstriyel toplum, standartlaşmanın, merkeziyetçiliğin, fabrika düzeninin ortadan kalktığı, sürekli ve hızlı değişimin egemen olduğu toplum biçimidir. Bu toplumlarda Toffler’a göre sanayi toplumunun ürünü olan kitle demokrasisi son bulacaktır. Enformasyon toplumunda egemen demokrasi Toffler’a göre “mozaik demokrasisi”, Masuda’ya göre ise “katılımcı demokrasi” olacaktır.
Fütüristlere göre gelmekte olan yeni toplum, endüstri toplumunun merkeziyetçi eğilimlerinin zayıfladığı ve bireyselliğin güçlendiği bir toplum olacaktır.

Post-endüstriyel Toplum Teorilerinin Değerlendirilmesi

Endüstri toplumunun şu ana yönelik zaman kavramının yerini enformasyon toplumunda geleceğin öngörülmesi ve planlanması almıştır. Bununla birlikte enformasyon toplumu (ki hâlâ ismi üzerinde mutabık olunamamıştır) henüz netleşmiş bir olgu değildir, devam eden bir süreçtir. 
---

Endüstri Sosyolojisi
Editör: Prof. Dr. Veysel Bozkurt & Prof. Dr. Nadir Suğur
Anadolu Üniversitesi Yayını, Yayın No: 2327
Kasım 2011

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder