14 Mart 2017 Salı

Heidegger: Teknoloji ve İnsanlığın Geleceği

Heidegger Teknoloji ve İnsanlığın Geleceği

Sunuş
Kitabın mihverini Heidegger’in iki konuşması oluşturuyor.
Bunlardan ilkinin nüvesini 1949’da Bremen Kulüp’te yapılmış olan konuşma oluşturur. “Einblick in das was ist” (Olmakta) Olana Kavrayıcı Bakış başlığı altındaki dört konferanstan ikincisidir. 18 Kasım 1953’te Das Ge-stell başlığıyla Bavyera Güzel Sanatlar Akademisine sunuldu.
Metinlerden ikincisi
Conradin Kreutzer’in 175. Doğum yıldönümünü yadetmek üzere yapmış olduğu bir anma konuşmasıdır. (s. 9)

Hayret uyandıranın sırrının muhafazasının kendini açtığı …temel tavır nedir?
Onu Greklerin tekhne dediği şeyde aramalıyız.
Tekhne (…)  ne teknoloji anlamına gelir ne de sanat manasındadır.
Tekhne “bilgi” demektir. (s. 13)

Göze çarpan gözü çalar,
Oysa felsefenin sophiaya duyduğu filos dışarının cebrinden değil içerinin sevkinden gelir. O sevkin temelinde ise hayret (tauma) vardır.
Filos / ayartıya kapılmaz (s. 14)

Körleşme
Göze batana (zevahir) teslim olmanın sonucudur. (s. 15)

Makine kullanan kişi bütün işlerini makine gibi görür; işlerini makine gibi gören kişinin makine gibi bir yüreği olur. Ve göğsünde makine gibi bir yüreği olan kişi masumiyetini kaybeder. Saf masumiyetini kaybeden kişi ruhunun hareketlerinde kararsız olur… (Chuang-Tzu) (s. 46)

Hans Ruin – Heidegger’in Uzun Soluklu Meselesi: Teknoloji
Bir tekhne yapma (yaratma)yla ilgili akli bir niteliktir ki o aklı hakikate uygun kullanır.

Tekhne esas itibarıyla yaratıcı ve üretici bilgi formuna verilen bir isim, diğer zihni meziyetler, bilhassa ilmi bilgi ve bilgelik ile karşılaştırılabilecek bir zihni meziyetti. (s. 59)

Tekniğin Özünü Sorgulamak
Soru sormak bir yol inşa eder.
Tekniğe dair soru soracağız…
Teknik tekniğin özü ile aynı değildir.
…tekniğin özü hiçbir surette teknik bir şey değildir. (s. 75)

Her şey tekniği bir araç olarak uygun tarzda, hesapla / maharetle lehimize kullanmamıza bağlıdır.
Hükmetme arzusu teknik insan denetiminden kaçıp kurtulmakla tehdit ettikçe daha da acil ve elzem hale gelir. (s. 77)

William Lovitt – Heidegger ile Teknoloji Üzerine bir Konuşma
Teknoloji nedir?
O bizatihi bir tertibattır veya Latincesiyle, bir enstrumentumdur.
Heidegger teknolojinin araç tarifinin doğru olduğunu fakat hakiki olmadığını söyler. (s. 79)

[(telos / kader) …o başlangıcı mümkün kılan son ya da nihayete ermedir.] (s. 83)

Hem teknoloji hem teknik sözcükleri Grekçe “tekhnikon” sözcüğünün tercümesidir ki bu “tekhneye ait olan şey” anlamına gelir. O halde tekhne nedir? (s. 85)

Tekhne hüner ve maharetin değil fakat poesise, sanatkârın tamamlanmış bir eserin meydana-getirilmesine iştirakine ait olan bir şeyin adıdır.
Tekhne imal-ibda etmenin adı değildir.
Tekhne epistemeye aittir ve her iki sözcük de bir şeyi “en geniş anlamda bilmek” o hususta bir yabancı tedirginliği içerisinde olmamak anlamına gelir. (s. 86)

Modern teknolojiye hâkim olan bir kışkırtma veya meydan okuma ruhudur.

…bir toprak parçasına …kömür ve maden cevherinin çıkarılmasıyla meydan okunur. Yeryüzü şimdi bir kömür sahası, toprak da bir maden cevheri yatağı olarak sırrını ifşa eder. (s. 88)

Modern teknolojide hüküm süren (sırrını) ifşa etme bir meydan okuma (bestellen) anlamında kurma – zorlama (stellen) karakterine sahiptir. (s. 90)

…meydan okuma tavrının kökeni nedir? Heidegger’e göre (…) Descartes ile başlayan (…) öznellik (…) ile mahrem tarzda irtibatlıdır. (s. 91)

Ge-stell tabirinin başka bir dile aktarılması mümkün değildir. O meydan okuyucu sırrını ifşa etmenin bütün tarzlarını bir araya toplar. (s. 93)

…insan sadece bir varolan değildir fakat varlık ile varolan arasında “aradaki” dir.
Orada-olan (Dasein) varlığın açılıp saklanmasının ek-statik alanıdır. (s. 98-99)

Ge-stell
Varlık insanı daha asli bir hakikatin çağrısını tecrübe etme imkânından ebediyen mahrum kalabilecek kadar geri çekildiği için insanı özü bakımından tehdit etmektedir.
Ge-stell bu bütün tehlikelerin en büyüğüdür.
Tam hakikatin geri çekildiği zaman koruyucu güç bu çekilmede kök salar… (s. 101)

Tekhne ortaya çıkarmaya, poisesise aittir; o poietik bir şeydir. (s. 109)

A. F. Lingis – Tekniğin Özü Üzerine
…alet bedenimizin, kollarımızın bir uzaması – uzantısı iken makine daha çok dilimizin bir devamı – uzantısıdır. (s. 111)

Teknikte Heidegger’i alakadar eden şey varlığın hakikatinin bir çığırı olarak teknoloji çağıdır. (s. 118-119)

Anthony J. Steinbock – Heidegger, Gizli Tertibat ve Yahudi Meselesi
Gizli tertibat ve Yahudiler
Heidegger’i ona çeken şey (Nazi Partisine) çağdaş insani vaziyet içerisinde bir mesele olarak gördüğü şeyle irtibatlıydı.

Modern çağa hükmeden istila edici teknolojik güç / Heidegger bu güce Machenschaft veya “gizli tertibat” diyor ve Nasyonal Sosyalizmin onu şu veya bu şekilde aşabileceğini düşünüyordu. (s. 130)

Tertibat insandan varlığın varlık tarihsel hakikatini alıp mahrum bırakarak Daseinı etkiler ve onu dünya yoksunu kılar ve Daseinı bir bütün olarak varolanlar kategorisi içerisine dahil eder. (s. 131)

Heidegger genel olarak Yahudileri hesapçılık, vurgunculuk ve fırsatçılık eğilimleriyle birlikte anar.
Toprak ve tarihe kök salmış Almanlardan farklı olarak Yahudiler yurtsuzdur.
Yahudiler güya hiçbir şeye bağlı olmadıkları, dolayısıyla her şeyi kendi emellerine hizmet ettirme veya emrine amade hale getirme eğilimine sahip oldukları için sözde köksüzlükten mustariptir. (s. 132-133)

…bu hüviyetleriyle onlar modern teknolojinin insanlar ve tabiat üzerine tahakkümünü kolaylaştırır.
Heidegger’e göre Yahudiler (…) metafizik bir sorundur çünkü Yahudiler varlığın çekilmesinin, unutulmasının, terk edilmesinin karakteristik taşıyıcılarıdır.

Yahudiler muhtemelen tertibatın tahakkümünde bilhassa usta ve mahirdirler… (s. 133)

Varlık ve Zaman düşünmenin meseleleridir; onlar şey değil varlıktır.
Burada bahse konu olanların aralarındaki ilişki (…) Varlık ve Zamanı birbirine bağlar ve Varlık ve Zamanı verir. (s. 138-139)

Haber kipi, Varlık (var)dır veya Zaman (var)dır kullanıldığında bu varlıkta veya zamanda olan belli bir şeye işaret edecek, varlık ve Zamanı önümüzdeki bir şeye indirgeyecektir.
(bu) yanıltıcı olacaktır.

…konuşma dilinde varlık, zaman (var)dır denilip geçiliyorsa, ki bu da sade varlık, zaman vb. varsaymakla kalmaz fakat onları bilkuvve emrimize amade nesneler olarak ulaşılabilir hale getirir. (s. 139)

Heidegger batı tefekkürünün başlangıcından itibaren Varlık ve Zamanın düşünüldüğüne, fakat Varlık ve Zaman vergisini veren Es gibtin düşünülmediğine dikkat çeker. Bu es gibti nasıl oldu da atladık? Hediegger’e göre bunun sebebi es gibtin, o veririn verdiği vergiler lehine geri çekilmesidir. Bu geri çekilme yanlış şekilde ve münhasıran var olanlar bakımından varlık olarak düşünülen vergiler için alan açar, varlığı var olanların temeli, zamanı şimdi ile ilgili olarak (tam vaktinde şimdi veya yaşanan hal olarak) kavramlaştırır: Varlık ve Zaman o vakit düşüncenin nesneleri, emrimize amade hesaplayıcı tertiplemenin mümkün tasarıları, kısaca gizli tertibatın alanı haline gelir. (s. 139-140)

Kendini değil fakat sadece vergisini veren bu vermeye, kendini tutan veya geri duran bu vermeye gönderme – kader (Schicken) denir.
Var olanların temeli bakımından varlık gönderilendir, varlık verenin vermesinde saklanan geri çekilmede açığa çıkandır. (s. 140)

…geri çekilen nedir?
“O verir” ifadesinde verme olarak “O” vardır. Heidegger “O verir” ifadesinde üçüncü tekil şahıs zamirini (…) özel bir vücut durumunu vurgulamak için büyük yazar. (s. 141-142)

O’nu Ereignis olarak da nitelendirir.
Ereignis / Gerçekleşme
Ereignis bir tahsis etme veya has kılma olduğu kadar tamamen kendisine ait olanı sınırsız açığa çıkmadan geri çeker. (s. 142)

Varlık ve zaman Ereignisin hususiyetleridir. (s. 144)

Gizli tertibat Ereignisin açığa çıkmasının tutulması veya esirgenmesi olarak kökleri varlığın huzura gelişinin inkârında bulunan gönderilmiş bir unutkanlıktır. (s. 146)

Martin Heidegger – Messkirch Anma Konuşması
Usta ne kadar büyükse, onun şahsı eserinin tam o kadar gerisinde kalır ve kaybolur. (s. 158)

Bugün insan düşünmeden firardadır. Düşünceden bu kaçış düşüncesizliğin temelidir. (s. 159)

Hesaplayıcı düşünme hesap eder.
Bir fırsattan diğerine koşar (…) asla durmaz, asla kendini toplayıp kendine gelmez. (s. 160)

Pek çok Alman yurtlarını kaybetti, köylerini ve kasabalarını terk etmek zorunda kaldı, doğdukları topraktan çıkarıldı. Yurtlarını kaybetmemiş olan sayısız diğerleri ise başıboş dolaşıp durmakta.
Peki yurtlarında kalmış olanlar? Ekseriya bunlar yurtlarından çıkarılmış olanlardan daha da fazla yurtsuzlar. Her gün her saat bunlar radyo ve televizyona daha fazla bağlanmaktalar. (s. 162)

Modern iletişim tekniklerinin insanı (…) önüne katıp sürüklediği her şey – her şey bugün insana (…) arz üzerindeki semadan çok daha yakın…

Çağımızda gerçekten ne olmaktadır? Onun ayırıcı / tanıtıcı niteliği nedir?
Şimdi başlayan çağa geç atom çağı deniyordu. Onun en bariz alameti atom bombasıdır. (s. 163)

Modern teknolojinin doğada yeni enerjiler keşfetmesini ve onları serbest bırakmasını sağlayan temel nedir?
…modern felsefe (…) dünya şimdi hesaplayıcı düşüncenin saldırılarına (…) açık bir nesne olarak görünür. (s. 164)

Modern teknolojide saklı olan güç insanın varolanla ilişkisini belirler. O bütün yeryüzüne hükmeden.
…teknolojik ilerleme gittikçe daha da hızlanacak ve asla durdurulamayacak. Varoluşunun bütün alanlarında insan gittikçe daha da sıkı biçimde teknolojinin güçleriyle kuşatılacaktır. Şu veya bu teknik icat / tertibat kılığı altında her an her yerde insandan talepte bulunan, onu kendine bağlayan, peşi sıra sürükleyen, sıkışıp bunaltan ve ona kendisini dayatan bu güçler insan vücuda getirmediği için bu güçler uzun zamandan beri onun iradesinin ötesine geçmiş ve onun karar verme yeteneğinin sınırlarını çoktan aşmıştır. (s. 165-166)

…yakın olana götüren yol biz insanlar için her zaman en uzun ve dolayısıyla en zor olan yoldur. Bu yol sükûnet içinde düşünen düşünmenin yoludur. (s. 167)

…başka türlü hareket edebiliriz. Teknik aygıtları (…) doğru kullanımla kendimizi onlardan öylesine özgür kılabiliriz ki her zaman onları salıp serbest bırakabiliriz. (s. 168)

Şeylere karşı sermestilik ve sırra açıklık bir arada bulunur. (s. 171)

Charles Bambach – Heidegger, Teknoloji ve Yurt
Heidegger’e göre Ge-stellin hükümranlığı insan özneyi tesir sahası içinde yakalayan ve onu varlık hakkında derin bir “unutma” tehlikesine açan modernliğin ontolojik durumunu ifade eder. (s. 183)

…edebi bir dil kendisini kökleri toprak ve tarihte daimi olan lehçelerin asli, yerli konuşmasından açar.
Heidegger dil ve asli yerlilik üzerine bu yoğunlaşmayı atom çağının metafiziğinden bir geri dönüşü hazırlamanın yolu olarak (…) yeniden ele alır.
Lehçe her olgun dilin saklı ve esrarlı menşeidir. Bir dilin ruhunda saklı her şey bize lehçeden akar. (s. 185)

Sprachmaschinein ürettiği dil dünyayı esrarlı unsurlarından arındırıp bütün tabiatı Ge-stellin kalıcı hükmetmesi ise neticelenen metafizik kategorilerin; Vorstellen, Bestellen, Herstellen ve Herausstellen (tasarımlama, düzenleme, üretme, dışarı çıkarma) demir kafesine yerleştirir.
Modernliğin bu görüş ufkuna bir mukavemet tedbiri almak için Heidegger dünyada farklı bir varolma tarzının geliştirilmesi umudundan dem vurur. O bu umudu Hölderlin’in şairane barınma ülküsünde bulur.
Şiirleştirme bizim sahih tarzda barınmamıza izin veren şeydir. (s. 186)

Heidegger hepimize (…) parçası olduğu yurtsuzluğun halinin bir insan olarak var olmak ne anlama geliyorsa onun ontolojik bir özelliği olduğunda ısrar eder. (s. 190)

Heidegger teknolojik çağın beraberinde dünyanın büyü bozumunu getiren çığır açıcı dönüşümlerinin (…) mutlak meydan okumada bulunduğunu tespit eder. (s. 191)

Heidegger (…) varlığın evi olan toprakta kökleşmiş oluşumuzun izlerini yeniden keşfedebilmemiz için dille münasebetimizi yeniden düşünmenin münasip bir yorumunu arar.
Heidegger (…) Descartes ve Bacon’ın teknolojik hâkimiyet rüyasından vazgeçmemizi talep eder. (s. 193)

Yeryüzünü mesken (ethos) ittihaz ederek sakin olmaya başlarız.
Böyle bir insan var olanlara efendilik etmez fakat onları varlığın hakikatine yakınlıkları içerisinde muhafaza eder.
Ontolojik yurtsuzluk üzerine bu düşünme Heidegger’e göre ölümlüleri meskenlerine çağıran tek ve biricik çağrıyı oluşturur. (s. 194)

Heidegger halis ve hakiki düşünmenin bir dünya görüşü şekline asla bürünemeyeceğinde ısrar etti, çünkü bir dünya görüşü her zaman bir gizli tertibat formudur. (s. 196)

Albert Borgmann – Heidegger’in Teknoloji Eleştirisi
Heidegger (…) gerçekliği (…) anlamaya çalışmış ve bunu şu üç yolla yapmıştır:
a) varlığın mahiyetini keşfetmiş
b) büyük Grek ve Alman düşünür ve şairleriyle mükâlemeye girişmiş
c) modern dönemde insanın durumunu tahlil ve tenkit etmiştir. (s. 205)

Heidegger teknolojinin (…) alet olduğu fikrini reddetti ve onu temel ve kuşatıcı bir fenomen, modern kültür ve gerçekliğin en iç karakteristiği olarak düşündü. (s. 206)

Heidegger’in anladığı haliyle teknoloji kesinlikle Nazi soykırımının bir bileşeniydi. (s. 212)

Modern teknoloji hazinelerini insanlara teslim etmesi için tabiata meydan okur.
Ardından tabiatın verdiklerini yerleştirir (stellen) ve düzenler (bestellen) ve böylece onlar insanlar için erişilebilir ve kullanılabilir hale gelir.
Heidegger tabiatı ele alma ve açma tarzını çerçeve (das Gestell) teknolojinin özü başlığı altında toplar.

Mukadderatın açılması ve insan hürriyeti bir ve aynı şeydir. (s. 223)

Çerçeve bir ortaya çıkarmadır.
O insanı ihata eder. (s. 224)

---
Editör: Ahmet Aydoğan
Say Yayınları

2017

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder