Aslı
Uçar - Geleneksel Türk Tadı Pekmez
İçerdiği yüksek şekerden dolayı iyi bir
karbonhidrat ve enerji kaynağı olup ülkemizde üretilen en önemli geleneksel
gıdalardan birisidir. Pekmez özellikle günlük kalsiyum, demir, potasyum ve
magnezyum gereksiniminin büyük bir kısmını karşılamaktadır.
Türk milleti içinde şeker olan her şeyden
pekmez üretmiştir. Ancak geçmişte ve günümüzde en yaygın olan uygulama, üzümden
pekmez üretilmesidir. Bunun yanında elma, dut, kayısı, erik, karpuz, incir,
keçiboynuzu gibi meyvelerden de pekmez üretilmektedir (s. 1383).
Türkiye, bağcılık için yerkürenin en elverişli
iklim kuşağı üzerinde bulunmaktadır. Asmanın gen merkezi olmasının yanı sıra
son derece eski ve köklü bir bağcılık kültürüne de sahiptir. Anadolu’da
bağcılık kültürünün tarihi oldukça eskidir (s. 1384).
…tarihi araştırmalar Uygurların IX. asırda
Türkistan’da üzüm yetiştirdiğini ortaya koymaktadır. Üzümden üretilen
mamullerden pekmez ve şarabın her ikisi de Bor adı altında ifade edilmektedir.
Şekerden önce Türk tatlılarının tatlandırıcı
ögelerini bal ve pekmez oluşturuyordu.
Yapılan çalışmalarda; 1960’lı yıllarda
ülkemizde üretilen yaş üzümün %37’sinin pekmeze işlendiği belirtilirken, DPT
kayıtlarına göre 1970’li yıllarda bu oranın %35’e düştüğü ve 80’lerde ise %18’lere
düştüğü belirtilmektedir
Yapılan bir araştırmada; toplu yerleşim
bölgelerinde yaşayan insanların % 60’ının hiç pekmez tüketmediği ortaya
çıkmıştır.
Katı ve tatlı pekmezler, Zile’de Zile
pekmezi, Gaziantep’te Ağda, Balıkesir’de bulama, Kırşehir’de çalma ve masara
olarak adlandırılırken, ekşi pekmezlerin sıvı olanlarına (cıvık) Nardenk, katı
olanlarına Maraş’ta Ravenda, ayrıca kaynatma işlemi uygulanmadan doğrudan
güneşte koyulaştırılan pekmezlere ise ‘gün balı’ veya bal denmektedir.
Ekşi pekmez; şıranın asiditesinin pekmez
toprağı ile giderilmeden yapılan pekmezlere denir. Koyulaştırılmamış veya rengi
açılmamış olanlara “Nardenk”, rengi açılmış ve katılaştırılmış olanlara
“Ravenda” denir (s. 1388).
Üzüm pekmezinde katkı maddesi
kullanılmasına izin verilmemiştir.
…şıra, pekmez toprağı ilavesinden sonra
ısıtılmakta ve daha sonra da süzülerek kazanlarda açık alev üzerinde
koyulaştırılmaktadır. Bu yöntem ile elde edilen pekmez çok duru, rengi de çok
esmerdir (s. 1390).
Ekşiliği giderme ve durultma genel olarak %
50-90 kireç içeren pekmez toprağı kullanılarak yapılmaktadır.
Şıraya katılacak toprak miktarı 100 kg üzüm
şırasına 1-5 kg arasında değişmektedir. Kestirilen şıra dinlendirme kaplarında
en az 4-5 saat durulması için bekletilir. Bu süre sonunda kabın dibinde tortu
oluşur. Şıranın berrak kısmı alınarak kaynatma kazanına boşaltılır.
Pekmez pişirmenin başlangıcında da şıra
yüzeyinde kef adı verilen köpükler oluşur ve berrak bir pekmez görünümünü
sağlamak için bunların da yayvan kepçelerle ortamdan alınması gerekir.
Koyulaştırmanın yeterliliği pratik olarak,
koyulaşan pekmezden tahta kaşıkla alınan örneğin yavaşça akıtılması ile
damlaların bir noktadan değil de yan yana iki yerden damlaması ile anlaşılır
veya kaynama sırasında oluşan üreticiler tarafından “öküzgözü” olarak
tanımlanan iri kabarcıkların oluşması ile pekmezin piştiği anlaşılır (s. 1391).
İyi bir pekmez şekerlenmez.
---
Uçar, Aslı. (2007), “Geleneksel Türk Tadı Pekmez,” 38.
ICANAS, Uluslararası Asya ve Kuzey Afrika Çalışmaları Kongresi Ankara 2007. Bildiriler,
Tarih ve Medeniyetler Tarihi. Cilt: 5, (s. 1383-1397). 2008
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder