Gülizar
Çakır Sümer - Rize’de Kentleşme Süreci
Kentleri bugüne getiren süreçte rol oynayan
birinci gelişme neolitik devrim ikincisi ise sanayi devrimidir. Ortaya
çıktıktan sonra binlerce yıl fazla bir değişim göstermeyen kentler, sanayi
Devrimiyle birlikte önemli yapısal ve işlevsel değişiklikler geçirmiştir.
Gelişmiş ülkelerdeki kentleşme üretim,
ticaret ve hizmetlerdeki büyümeyi sağlayan teknolojik yeniliklere paralel
olarak ortaya çıkmış ve tarımda makineleşmenin yarattığı üretim artışı ve
yapısal değişimle kırsal alan nüfusu kentlere akmıştır. Az gelişmiş ya da
gelişmekte olan ülkelerde ise kentleşme sanayileşmeden daha hızlı ilerlemekte,
sanayiden çok hizmet sektörü gelişmekte ve kentler yalnız nüfus bakımından büyümektedir.
Türkiye gelişmekte olan bir ülkedir.
Bazı kentler hızlı kentleşirken bazıları daha
yavaş bir şekilde kentleşmekte ve kentleşme açısından bölgeler arasında
dengesizlikler oluşmaktadır (s. 163).
Türkiye’de kentleşme, gelişmiş ülkelerde sanayileşmenin
beslediği kentleşmeden çok hizmet sektörünün beslediği bir kentleşme özelliğindedir.
Rize, Türkiye kentleşmesinin özelliklerini
bünyesinde barındıran bir kentleşme sürecine sahiptir. Sahip olduğu çay
sanayine rağmen bir sanayi kenti olma özelliğini taşımamaktadır.
1916’da Rus işgaline uğrayan Rize 1918’de
bağımsızlığını kazanmış ve Cumhuriyetin ilanıyla da il statüsü kazanmıştır (s.
165).
Doğu Karadeniz’in en yüksek ve engebeli
kesiminde yer alan Rize, Türkiye’nin en fazla yağış alan yeridir.
Yağmurun bol olması, toprak üzerinde olumsuz
etki yapmakta, toprağın yıkanarak besleyicilerin kaybolmasına ve dolayısıyla
ürün veriminde düşüşe neden olmaktadır. Ayrıca, ürün veriminin düşmesinde güneş
ışığının yetersiz oluşu da etkili olmaktadır.
Bir kentin kuruluş yerinin seçiminde (…) kentin
kuruluş yeri ve çevresiyle olan ilişkilerini belirleyen konumu gelmektedir.
Kentler veya insan yerleşimleri genel
olarak toprağın, iklimin ve çevrenin ayrıcalıklı veya üstün özellikleri dikkate
alınarak kurulur.
Rize, deniz kıyısında olması bakımından
farklı ulaşım seçeneklerine (kara, deniz) ve balıkçılık gibi doğal bir ekonomik
kaynağa sahip olması, bol yağış alması bakımından da sulamanın gerekmediği
tarım imkânının olması gibi çevresel üstünlüklere sahip bir yerleşim yeridir
(s. 166).
Toprak sıkıntısı, kentin kuzey-güney
yönünde değil doğu-batı yönünde ve dere yatakları boyunca genişlemesine neden
olmaktadır.
Rize-İspir-Erzurum Karayolu Projesi (…) Bu
yolun yapımında uzun yıllar halk gönüllü olarak çalışmıştır (s. 167).
Osmanlı dönemi
Rize kazasının 1486’da 30.393, 1515’de
28.288, 1520’de 39.378, 1554’de 29.427, 1583’de 39.000 nüfusa sahip olduğu
tahmin edilmektedir (s. 168).
Göçün daha çok büyük kentlere yönelmiş
olması ekonomik anlamda kentin yetersizliğini ortaya koymakta ve dolayısıyla da
bu durum nüfus artış hızını olumsuz yönde etkilemektedir (s. 169).
Mekânsal yayılım olarak bakıldığında
nüfusun dengesiz dağıldığı görülmektedir. Nüfus merkezde yoğunlaşmış olup
merkezden dışarıya doğru gidildikçe arazinin engebeli oluşu nedeniyle dağınık
ve seyrek yerleşimler ortaya çıkmıştır. Bu da doğal olarak kent merkezinde nüfus
yoğunluğunun fazla olmasına neden olmaktadır (s. 170).
…kentleşme düzeyi düşük olan illerde ikamet
edenlerin büyük çoğunluğu o il nüfusuna kayıtlıyken, Türkiye’nin
metropollerinde bu oranın çok alt seviyelere düştüğü görülmektedir.
Rize’de yaşayanların % 86’lık kısmını yerli
halk oluşturmaktadır (2012 verilerine göre).
İstanbul’da ikamet edenlerin %15,8’i
İstanbul nüfusuna kayıtlı…
Bu anlamda bir yerde ikamet edenlerin büyük
oranının, o ilin yerlisi olması da kentleşme düzeyinin ortaya konulmasında
önemli bir ölçüt olarak ortaya çıkmaktadır (s. 172).
Rize’nin en fazla göç verdiği illerin
başında bir Türkiye sıralaması olarak İstanbul gelmektedir (s. 173).
Ülkeler ekonomik kalkınmayı, sağlıklı
sanayileşme ve kentleşmeyle özdeş olarak görmektedir.
Rize’nin geçmişinde, ekonomik anlamda
önemli sayılan faaliyetler bulunmaktadır.
…kent ekonomisinin gelişmesinde temel itici
güç çay üretimi olmuştur (s. 174).
Rize sanayisinin temelini oluşturan çay
fabrikaları, yöre halkı için yeterli olmayan ama önemli bir istihdam kapısıdır.
Çay dönemi, köylerin nüfus anlamında
canlandığı bir dönemdir.
Yatırımcılar için önemli unsurlardan biri
olan altyapının yetersiz oluşu, kentin ekonomik anlamda da gelişmesini olumsuz
etkilemiş… (s. 175)
Rize Organize Sanayi Bölgesi’nin (OSB)
henüz faal olmadığı kentlerden biridir.
Doğu Karadeniz’in en derin limanı olma
özelliğiyle diğer limanlara göre üstün konumda olan Rize Limanı, ticari
hinterlandının dar olması nedeniyle kent ekonomisine istenilen düzeyde katkı
yapamamaktadır.
Çalışan işgücünün yoğunlaştığı sektör aynı
zamanda o kentin hangi ekonomik işleve sahip olduğunu da ortaya koymaktadır.
Samsun-Hopa arası kentlerin tümü genel
hizmetler kenti durumundadır (s. 176).
Rize’de çay tarımı ekonomik, sosyal ve
kültürel anlamda pek çok etkiyi beraberinde getiren ana unsurlardan biri
olmuştur.
Rize’de evli çocuklarıyla birlikte aynı
evde yaşayan aile oranı çay tarımı öncesi dönemde %65 iken çay tarımıyla
birlikte %49’a gerilemiştir (s. 177).
Üniversiteler, hastaneler, eğlence
merkezleri, büyük AVM’ler, çekim merkezi halindeki kentlerin temel
unsurlarındandır.
Rize’de bugün sosyal donatılarda
çeşitlenmeler başlamıştır.
Bu donatılar, eğitim, sağlık vb. nedenlerle
diğer kentlere olan göçü azaltmada etkili olmaktadır (s. 178).
---
Çakır Sümer, Gülizar. (2014), “Rize’de Kentleşme Süreci,” Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Dergisi,
Cilt: 10, Sayı: 1 (s. 163-183)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder