16 Temmuz 2018 Pazartesi

Osmanlı’dan Günümüze Masalsı Bir Köprü: Emine Ana


Osmanlı’dan Günümüze Masalsı Bir Köprü: Emine Ana
Murat Ümit Hiçyılmaz – Özcan Baştopçu (s. 141-155)

Rize ili Pazar ilçesinin Başköy köyünde
Emine Ana, nüfus kayıtlarına göre 1909 yılında doğmuş ancak 4 yıl geç kayıt edildiğini yine kendisinden teyit ettik.
13 yaşında evlenmiş,
…kocası kendisinden 5 yaş küçüktü ve gelin geldiği evin bütün erkekleri cephelere gidip geri dönmeyenlerdendi (s. 141).

Pehlüloğulları
Bizim sülaleye köyde Peluli derler.
Uzun zam an önce Murgul tarafından kan davasından kaçan Osman adlı dedem iz, atı ve yaveriyle birlikte köye gelmiş.
Dedem in adi Osman (…) Büyük bir ağa imiş, dokuz karı almış (s. 142).

Babamın emiceleri eskiden eşkıyaymış, Cegza'daki” eski katır yolunda yol keserlermiş. Yayladan dönüş zam anı başlayınca Venekdere12 tarafı Taşköprü'den13 eski katır yolu ile Cegza’ya çıkıp. Venekdere'ye inerlerdi (s. 143).

Hemşinlilerin yaylalari vardı ve durumları iyiydi Ahırlarında on-onbeş tane sığır olurdu. Laz olanların yaylaları yok idi (s. 144).

Babam savaştan dönmeyince, ağabeyim Dursun Ali ile yetim kaldık.
Birkaç tane keçim iz vardı, karda yalın ayak onları otlatırdım.
Ağabeyim da çarşıya inip çalışıyordu.

Bizim zam anda gelinlik yok idi, düğünde sadece güzel foga giyilirdi.

Seferberlik olunca, askere alınacakların listesi cam inin duvarına asilmiş (…) Devletin kuvvetsuz olduğu, harbin kaybedileceği ve Rusların buralara geleceği yayildi.
…konağın ta ş işçilerini bile askere almışlar. Zavallı işçiler paralarını bile alam adan askere gitmek zorunda kalmışlar (s. 146).

Başköy, Apso, Zoğnat ve Hulivat gibi köylerden savaşa gidenler üç kafile halinde Hemşin’in dağ yollarından Erzurum'a gitmişler,
Ermeni askerleri yollarını kesmiş, savaş bitti, gitmenize gerek yok diye bunlari kandırmiş ve orduya katılmalarını engellemişler. Bunlar da mecbur geri dönmüşler.
…bir sûru askere daha aynı halde sıtma vurunca anlamışlar ki bunları doktor zehirliyormuş. mecerem doktor Ermeni cinsindenmiş.
İbrahim dayıyı başı dışarıda kalacak şekilde diklemesine toprağa gömülmüş. Sabah akşam kocakari ilaçlari ile beslenmiş. İki gün bu şekilde toprakta kalmış. Toprak vücudundaki zehiri almış ve iyileşmiş (s. 147).

Cemiler ekseri kestaneden imal edildiğinden şimşirleri çivi niyetine kullanıyorlardı (s. 150).

O zamanlar büyüklerin yanında kocadan bir şey istenmezdi (s. 151).

Harpten (Alman Harbi) ötürü zaten dört bir yanda yokluk vardı. Bunun üstüne bir de yaz ayı çok değişik şeyler oldu. Lazutların, lobiyalarun, arpalarun yaprakları kızardı. Yeşillikler hep bakır rengine döndü. Hiç görülmemiş bir bobol (böcek) türedi, bütün ekinleri zayi etti. O sene ne lazut ne lobiya, ne de kartopi (patates) oldu. Sığırlar bile bobol yüzünden çayır yiyemedi, çok fazla hayvan telef oldu. Üstelik çok sert rüzgarlar esti, arılar, kovanlar perişan oldu, kimse bal alamadı. Köylü aç kalmamak için elinden ne gelirse yaptı. Fellamur (ıhlamur) ve ısırgan yaprağı kaynatılıp çorba yapıldı. Birçok kimse, yaylası olan Hemşinli ailelere bir tava papaya, bir kilo lazut ununa arazi sattı. Eskiden kalan mısır kovdanları (mısır taneleri alındıktan sonra geriye kalan koçanı) ve fındık kabukları değirmenlerde öğütülüp un haline getirildi, bunlardan ekmek yapıldı. Kimse tuz bulamıyordu, çarşıdan bidonlarla deniz suyu getirip sattılar, kaynatılıp tuz elde edildi.
Bu yıllar köyde eğtiyar ve kocakarılardan çok ölen oldu (s. 153).



---
Rize Defteri 2
Editör: İsmail Kara
Dergâh Yayınları
İstanbul, 2013

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder