Tekin
Koçkar (ed.)- Halk Kültüründe Giyim Kuşam ve Süslenme Uluslararası
Sempozyumu Bildirileri
MÖ. 1400 yıllarında bundan yaklaşık 3400
yıl kadar önce Anadolu’da şalvar vardı. Bu Adana yakınlarında bulunmuş ve çok
ilginçtir ki Anadolu’da bugün giyilen şalvarın aynısıdır.
…tentene dediğimiz boyaların bulucusu
(Friglerdir)
Oya işlemeyi onlar bulmuşlardır.
Frigyen, kukuletalı bir başlıktır. Yan
kolları aşağıya kadar sarkar, isterlerse soğuk havalarda o kolları alıp çenenin
altından, yaz aylarında da başın arkasından bağlayıp sarkıtırlar (s. 23).
Friglerin bütün dünyaya armağan ettikleri
(…) “fibula” denilen çengelli iğnedir (s. 24).
(Sabahattin Türkoğlu)
Ayşe
Tuğba Köse - Eski Çağ Anadolu’sundan Günümüze Ulaşan Giysi Tipleri (s. 30-36)
Akkad metinlerinde geçen katoni, Eski Yunan’daki
chiton, ketenin en eski adları olarak günümüze ulaşmıştır (s. 30).
Yeni Taş Çağından itibaren arkeolojik
kazılarda ele geçen çok sayıda ağırşak, yün eğirmenin besin üretimine
başlanmasından sonra yoğunlaştığını göstermektedir (s. 31).
Dikey ve yatay pililerle bezeli uzun
elbiseler, bu dönemin (Hitit dönemi) kadın kıyafetlerinde sıkça karşımıza çıkar
(s. 34).
Hitit asker giysileri genellikle MÖ 2. bin
geleneğinin devamı olan yırtmaçlı kısa etek, kısa kollu gömlek ve kalın bir kemerden
oluşmaktadır.
Askerler başlarında geleneksel sivri
külahla betimlenmişlerdir (s. 35).
Ekber
Yeşilyurt – Baş Bağlamanın İletişimdeki Dili
(s. 64-67)
Törelere göre baş bağlama törenlerle
yapılır. Yeni gelinin başlığı, davetli kadın konuklar önünde bağlanır.
Anadolu'da her baş bağlama şekli ayrı bir
anlam ifade eder.
Anadolu'nun bazı köylerinde düğünlerde,
genç hanımlardan bazıları başlarına sarı çember (eşarp) takar, bazıları ise
kırmızı çember takarlar. Sarı çember, takan hanımların eşlerinin askerde
olmadıklarını, kırmızı çember ise takan hanımların eşleri veya nişanlılarının askerde
olduğunun ifadesidir (s. 64).
Anadolu'da kaynanası ile arası açık
olduğunu ifade etmek isteyen gelin, başındaki örtüye kaynanadili çiçeği motifi
işler.
Kocasının gözü dışarıda ise, yaşadığı
sıkıntıyı göstermek için ayrı renklerde iki gül işler. Âşık genç kız,
hissettiği bu mutluluğu sümbül çiçeği işlemesi ile ifade ederken, mor sümbül platonik
aşk yaşayan kızı, pembe sümbül nişanlı kızı, beyaz sümbül bağlılığı ifade eder.
Kocası ile arası açık olan yeni gelin de başına biber bağları oyası işleyerek
bunu ifade eder (s. 65).
Yaşlılarda oyalar küçülür ve sadeleşir.
Kadın
Takıları:
• Baş takıları; Tepelik, Alınlık (üç kor),
Zülüflük (yanak döven, resme), Çenelik (yüccek, ilmeçeri, sakaldırık,
sakalduruk, tombaka), Küpe, Hızma, Enselik.
• Boyun takıları; Gerdanlık (Gıdıklık),
Kolye, Hamaylı, Muskalık.
• Diğerleri; Döşlük (Göğüslük), Yüzük,
Bilezik, Halhal, Kemer tokası.
Kadın
Aksesuarları:
Tarak, Başörtü iğnesi, el bağı, Saç bağı,
Gümüş düğme, Sürmedan, Kemer, Kese (Tarak kesesi, Para kesesi).
…erkeklerde takılar az, aksesuarlar fazla;
kadınlarda ise takılar fazla, aksesuarlar az… (s. 66)
…
Muvaffak
Duranlı - XVIII. – XIX. Yüzyıllarda Saha Türklerinde Giyim ve Süslenme (s. 173-180)
Yakutlar, eğer kayın valide veya kayın
pederin bir ayağı çıplak giderse gelinlerinin hırsız olacağından emindirler.
Kadının kilisede başı açık veya küpesiz
olması da günahtır.
Kadının parmağında yüzükle yemek yemesi
günahtır (s. 174).
Çıkarılmış çizmeleri burnu yukarı gelecek
şekilde koyamazsın yoksa ölürsün. Eğer başka birinin çizmelerini böyle koyarsan
onun ölümünü istemiş olursun.
Şapkayı ters koymak günahtır; şapkayı
elinde çevirmek, başı dönecek anlamına gelir; masaya şapka koyarsan borçlu
olursun (s. 175).
Saha Türklerinin bu dönemdeki temel üst
giysisi son adı verilen bir tür cekettir (s. 176).
Bir dış giyim türü olarak sangıyah genelde
iç giysilerin üzerine giyilmektedir.
Varlıklı Saha Türkleri sangıyahın içine “ırbahı”
adı verilen gömlek giymektedirler (s. 177).
Saha Türk ve Sibirya halklarının maden süsleme
de ve bölgedeki kaynakları kullanmada usta oldukları görülmektedir. Özellikle hayvan
kemikleri ve mamud dişlerinden yapılan aksesuarlar geçmişte ve şimdi de
belirgin bir değer taşımaktadır.
Saha Türklerinin takı malzemesi olarak
altına itibar etmedikleri, daha çok gümüşü sevdikleri belirtilmektedir (s. 180).
…
Kazım
Yıldırım - Süslenmenin Felsefi Temelleri – Niçin Süsleniyoruz? (s. 265-271)
İlk insanların kullandıkları eşyalardan,
barındıkları mağaralar da bile, süs ve süslenme öğelerine rastlanmıştır.
Süsleme sanatları, eskiden birer el sanatı
durumundayken, günümüzde çoğu modern teknolojide kullanılan sanayicilerce seri
bir biçimde üretilmektedir (s. 265).
Süs, bir sanat objesidir.
Gerekçe ne olursa olsun, işin felsefi
temeli, insanın kendisini başkasına göre, eksikliklerini gidererek daha üstün
kılmaya çalışmasıdır. Bu eksikliğini gidermek için güzelleşmek ve süslenmek
ihtiyacı duymaktadır (s. 269).
…
Muhtar
Kutlu – Abdurrahim Özmen - Kimlik(ler) Sembolü Olarak Giyim, Kuşam ve Süslenme (s. 305-309)
Giyim-kuşam hemen her kültürde etnik ve
kültürel sınırların görünür kılınmasını sağlama işlevini üstlenmektedir.
İnsanlığın erken dönemlerinde giysi, daha çok
insan vücudunu örten ve dış etkilerden koruyan bir maddi kültür ürünü (idi)
Süslenme ise, ortaya çıktığı dönemlerden
günümüze kadar, kişinin kendisini diğerleri karşısında görünür kılmanın ve
farklılaştırmanın en önemli sembollerinden birisidir.
Giysi öncelikle bir toplumsallaşma
aracıdır.
Ama modern insan için giysi aynı zamanda bireyselleşmenin
de aracıdır (s. 305).
…giysinin maddi işlevlerinden daha çok
sosyal ve ruhsal işlevleri çok daha fazladır… (s. 306)
Giyim ya da kıyafet bir yandan bize kimlik
giydirmekle birlikte, bizim varolan kimi kimliklerimiz de bize kimi kıyafetleri
giydirir.
…kişi, giysiyi kimi kimliklerden
sıyrılmanın aracı olarak da kullanabilmektedir. Bu nedenle giyim, kuşam kuşak
çatışmalarının görünür kılınmasında da etkili bir semboldür.
Kıyafet aynı şekilde cinsel kimliğin
pekişmesinin de önemli araçlarından biridir.
Kırsal kesimde yaşayan insanlarla kentli
insanların ilk bakışta birbirlerinden ayırt edilmesine giyim aracılık
etmektedir.
Dinsel kimlik sembolü olarak giyim, günümüzde
İslam ülkelerinde daha çok popülerlik kazanmış durumdadır (s. 307).
Giyim, kuşam ve süslenme farklı topluluklar
arsındaki kültürel sınırları belirtmek, belirginleştirmek ve koruma sembolü
olduğu gibi, aynı grup içinde de özellikle dinsel ve sosyal sınırların belirgin
taşlarıdır (s. 308).
Seçil
Koca Gökçen - MÖ. 2. Bin Anadolu Kıyafetlerine Birkaç Örnek (s. 384-390)
Anadolu’da rastlanan ilk kumaş örnekleri
Neolitik Dönem’de Çatalhöyük’ten ele geçmiştir.
MÖ. 2.bin Anadolu kadın kıyafetleri oldukça
ağırbaşlı ve süsten uzak görünürler. Bunu takip eden dönemde (MÖ. 1. bin)
kullanılan kadın kıyafetleri daha gösterişlidir (s. 384).
Hititler kıyafetlerinde başlık, kemer, şal,
ayakkabı gibi tamamlayıcı aksesuarlar kullanmışlardır.
…saçaklı elbiseler Anadolu’da Asur Ticaret
Kolonileri Dönemi boyunca kullanılmıştır (s. 385).
Hitit İmparatorluk Dönemi’nde gömlek
oldukça yoğun kullanılmaya başlanmış ve çeşitlenmiştir. Mantolar Erken Hitit
Dönemi’nde kullanılmaya başlanmış ve Hitit İmparatorluk Dönemi’nde oldukça
yaygın olarak kullanımı devam etmiştir (s. 387).
…
Adli
Ayter - Kafkas Yöresi Giyim Kuşamında Süslenme (s. 420)
Kafkas halklarındaki giyim kuşam ve
aksesuarlar son derece estetiktir. Başta ASTRAGAN kalpak, üstte çuha kaftan,
göğüsün sağ ve solunda uzanan savatlı gümüş barutluklar, belde sarkancalı gümüş
kemer ve ona bağlı özgün Kafkas Kaması, ayakta sahtiyan çizmeler. Omuzlardan
sırta sarkıtılmış arkalık ve tıpkı bir askeri üniforma görünümü sergiler
Kafkas halkları (…) ile Karadeniz sahil
yörelerinde yaşayan toplumlarda silahsız dolaşmak ayıp sayılır. Bu yüzden her
erkeğin belinde mutlaka kama kemer vardır.
18 yaşını dolduran delikanlıya Kemer
Bağlama seremonisi düzenlenir. Köyün eşrafının huzurunda gencin yakınları
tarafından hazırlanan Kama – Kemer, en yaşlı ve saygın şahsiyet (Tamada)
tarafından delikanlının beline bağlanır (s. 420).
Gelin olan genç kız son kez baba ocağından
çıkarken babası, en namlı ustalara yaptırdığı nadide kemeri kızının beline
bağlar.
Tarihte ilk kez çeliğe su vermeyi beceren Dağıstanlılar
silah yapımında doruklara ulaştılar. Pers – Sasani – Arap – Selçuk – Osmanlı
hükümdarlarına asırlarca kılıç, kargı, gürz, zırh ve askeri aksesuarlar
ürettiler (s. 421).
---
Halk
Kültüründe Giyim Kuşam ve Süslenme Uluslararası Sempozyumu Bildirileri, Ed. Tekin Koçkar, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi
Yayınları, Eskişehir, 2008
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder