Mustafa
Bayar - Şebinkarahisar'da Ölüm İle İlgili İnanç ve Ritüeller
Köpeğin uzun uzun uluması, bir eve yakın
uluması, kapı önünde uluması ölümün ön belirtisi olarak kabul edilir.
Baykuşun çatısına konduğu ve öttüğü evden
bir ölünün çıkacağına, o eve bir uğursuzluğun geleceğine inanılır. Bundan
dolayı yörede bazı kimselere “ocağında baykuş ötsün”, “ocağına baykuşlar
tünesin” diye beddualar da edilir.
Genellikle yörede karganın bir evin damında
ötmesi, horozun zamansız ötmesi uğursuz sayılır, ölüm olacağına yorulur (s.
178).
Rüyada ölen kişi, rüya görenden bir şey
isterse ya da gel diye çağırırsa ölüme yorumlanır. Rüyada ölü görmek diriye,
diri görmek ölüye işarettir.
Şebinkarahisar yöresinde de yıldız kayması
gibi göksel olaylar çoğu zaman bir felakete, ölüme ön belirti olarak
yorumlanmıştır (s. 179).
Öleceği anlaşılan kişinin başucunda Kur'an
okuma geleneği yaygındır.
Hastanın ağzına su verilir, zemzem suyu
varsa bunu vermek daha makbuldür. Bu pratiğin yapılmasındaki amaç; ölüm
döşeğindeki hasta susamaktadır. Bunu bilen Şeytan, hastanın karşısına geçerek,
'bana imanını verirsen sana su veririm' der. Bu nedenle hastaya su verilir ya
da dudaklarına su damlatılır. Böylece şeytanın tuzağına düşmemesi sağlanmış
olur.
Şebinkarahisar ve çevresinde ölüm, “vefat etmek,
hakka yürümek, hakkın rahmetine kavuşmak, ruhunu teslim etmek, son nefesini
vermek” gibi terimlerle ifade edilmektedir (s. 180).
Ölünün gözleri 'gözü arkada kalmasın' diye
salâvat getirilerek kapatılır. Ağzı açık gitmesin diye çenesi bağlanır.
Ölen kadınsa saçlarına, eline, ayağına kına
yakılır
…üstündeki elbiseler çıkarılır ya da
makasla kesilir. Üzerine beyaz bir örtü serilir
Yas ve kederin bir göstergesi olarak ölü gömülene
kadar ev süpürülmez, çamaşır yıkanmaz, cenaze evinde yemek pişirilmez, komşular
tarafından cenaze evine yemek getirilir.
…cenaze çıktıktan sonra, o evde bulunan
bütün sular “Azrail kılıcını yıkadı düşüncesiyle içilmez, dökülür (s. 181).
Ölen kimse elden geldiğince çabuk gömülmeye
hazırlanır. Kişi sabahleyin ya da gece ölmüşse öğle namazına, ikindiden sonra
ölenler, o gece bekletilerek sabahleyin gömülürler.
Su ısıtılırken genellikle çam odunu
kullanılır. Yanmayan ya da arta kalan odunlar alınmaz, atılır.
Ölü yıkandıktan sonra kazan ters çevrilir.
Erkek kefeni, üç parça bezden (gömlek, izar
ve lifafe), kadın kefeni ise; bunlardan başka bir başörtüsü bir de göğüs örtüsü
olmak üzere beş kat bezden oluşur (s. 182).
Tabut mezarlığa kadar omuzla taşınır.
Kadın mezarının derinliği göğüs hizasına
kadar, erkeğinki ise göbek hizasına kadar olur.
…kadın ölüyü mahremi (oğlu, kardeşi, kocası)
kabre indirir. Tabuttan çıkarılan ölü, sağ tarafına doğru kıbleye gelecek şekilde
yatırılır. Bağlanan baş ve ayak tarafı çözülür. Mezar tahtaları sıkça dizilir.
Bu işlemden sonra cemaat sırayla mezara toprak atar. Toprak atarken kürek elden
ele verilmez, yere bırakılır ve yerden alınır (s. 183).
Defin işlemi tamamlanıp cemaat dağıldıktan
sonra, imam kabrin baş tarafına durarak “telkin” yapar…
...telkin, fıkıh terimi olarak ölüm döşeğindeki
kişiye Kelime-i Tevhid'i veya Kelime-i Şehâdet'i hatırlatmayı (…) ifade eder
(s. 184).
Yas süresince cenaze yakınlarının uyması
gereken birtakım kurallar mevcuttur ki bunlar; eğlenmemek, süslü elbiseler
giyinmemek, düğün, nişan veya sünnet merasimlerini ertelemek gibi kaçınmalardır
(s. 185).
7. gününde (cumalık) mevlit okutulur, 52.
gecede yemekli mevlit okutulur. Halk arasında bu gecede ölünün etinin kemikten
ayrıldığına inanılır
Senesinde de mevlit okutanlar vardır. Ölen
kişinin ardından ilk yedi gün Yasin Suresi okutulur.
Yörede bazı köylerde (…) helva yapılıp
dağıtılır (s. 186).
…mezarlıkların kenarında bulunan ağaçlar
kesilmez, kesilmesi günah sayılır. Mezarlıkların etrafına kavak ve çam
ağaçları, mezarların üzerine ise susam, çiçek türü bitkiler dikilir.
Mezarlığın içinden gece geçilmeyeceği
inancı yaygındır. Mezarlıktan gelen direk olarak eve gelmez, ahıra ya da
samanlığa gider (s. 187).
---
KSBD, 2014-Sonbahar, y. 6, S. 11, s.
175-190
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder