Enver
Uzun - Doğu Karadeniz Bölgesi Tulum Çalgısının Tarihsel Serüveni
Hakkında Bazı Tespitler
Hemşinliler Horasan üzerinden gelerek başta
Hemşin olmak üzere Trabzon’a kadar yayılmışlardır. Günümüzde değişik
nitelendirme ve sahiplenmelere rağmen Hemşinlilerin Horosan’dan Doğu Karadeniz
bölgesinde kültürel izler bırakmış olan Arşaklı uruklarının bakiyeleridirler
(s. 54).
(Arşaklılar) İranlılarca “Eşkaniyan”,
Avrupalılarca “Arsacides”, Yunanlılarca “Arsakides”, Ermenicede “Bahlavig,
Bahlavani ya da Arşaguni” şeklinde telaffuz edilirler…
Partlar, Parni kabilesinin bir hissesi
olup, Dahae’lilerdendiler. Dahaeliler ise Sakaların bir koluydu.
Sakalar’ınPart kolundan Arsak (250-247) ve
halefleri, Türkçede yırtıcı anlamına gelen Arsak unvanını kullanıyorlardı.
Arşaklı olan I. Mitridat (M.Ö. 174-136)
bütün İran ve Irak’ın hâkimi iken, Azerbaycan’ı da alıp başkentini Hamadan’a
bağlamıştır (s. 56).
Part hükümdarı Arsak M.Ö. (250-247)
tarafından İran’ın Hamedan topraklarına (koruyucu olarak) Manua adlı pehlivan
yapılı yiğidin uruğunu yerleştirmişti. Onlara yerleştirildikleri Hamedan
bölgesine göre Amad-Uni (Hamad Hanedanı)denilmeğe başlandı. Bu Horasanlı
Türkmenler, sonradan ateşe tapan Sasani-İran baskısından kaçarak, 626 tarihinde
Bizans idaresindeki Rize Bölgesine gelip yerleştiler. Yerleştikleri bölgeye de
adlarını (Hemşen/Hemşin) verdiler.
Hemşinliler Kıpçak kökenli olup, esasen MS.
620 yıllarda Orta Asya’dan, Moğolistan’dan, İran üzerinden bu bölgeye
yerleşmişlerdir.
Dr. Jörg Wagner’in 2014 yılının sonlarına doğru
Doğu Türkistan’ın Turfan kenti yakınlarında antik bir Türk şehrinde yaptığı arkeolojik
kazılarda 500’e yakın mezar bulunmuştur (s. 57).
Mezarlarda bulunan ve 3 bin 500 yıllık
olduğu tahmin edilen pantolon ise bilim dünyası tarafından dünyanın en eski
pantolonu olarak kabul edilmiştir.
Mustafa Aksoy, pantolonun üzerindeki
damgaların Anadolu’da özellikle kilim ve çorapların üzerindeki motiflerle aynı
olduğunu tespit etti. 3 bin 500 yıllık damganın Rize’nin Hemşin ilçesindeki
yöresel el dokuması çorapların üzerinde de yer alması, Ermeni Diasporası’nın
yıllardır Hemşin ile ilgili ortaya attığı asılsız iddiaları bir kez daha
çürüttü.
Hemşinliler tarafından Türkmen geleneği
olan yaylacılık, düzenli olarak yapılır ve vartevor şenlikleri düzenlenir (s.
58).
Trabzon’ yöresinde bu çalgı aleti için
ayrıca “Guda” adının da kullanılmış olduğu görülmektedir. Tulumda nefes verilen
kısmın Türklerde meşhur olan yağış ve Güneş çağırma merasimlerine verilmiş olan
“Guda” şeklinde adlandırılması oldukça ilginçtir.
“D(t)ulum” Sümerce bir kelime olup, bu
sözcük Akad dilinde “ Yolug “ olarak geçmektedir.
Artvin yöremizde de tulum ve zurnaya gayda,
kayda ve göğde denilmiştir.
Litvence’de “duda”, Slovanca’da “dude”,
Çekçe “dudy”, Letonca “duhka”, Macarca’da “duda” ve eski Leh dilindeki “dudlic
ve dudy” sözleri hep Türkçe düdükten bozma olarak oralarda bu kelime
yerleşmiştir.
Yusufeli yöresinde tuluma “tuluğ”, Hopa ve
çevresinde “Tulumi”, ve bazı yerlerde ise “çimon” denilmektedir (s. 61).
İbni Batuta Fas’ta gayda adı verilen
çalgıya İlhanlılarda “Zurna” denildiğini belirtir. Hiçbir şekilde tulum sözü
yerine gayda sözü kullanılmamıştır.
Hemşin’de hemen hemen her birey türkü
söylemekte ve horon oynamaktadır. Eğlenceyi ve hüznü bir arada yaşayan yörede
her türlü duygu ve düşüncenin ifade edildiği tek çalgı tulumdur (s. 62).
Tulum 15 kilo ağırlığındaki yaklaşık 8
aylık oğlak derisinden yapılır (s. 66).
---
UKHAD 1 (6) 2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder