13 Temmuz 2018 Cuma

Doğu Karadeniz Bölgesi Tulum Çalgısının Tarihsel Serüveni Hakkında Bazı Tespitler


Enver Uzun - Doğu Karadeniz Bölgesi Tulum Çalgısının Tarihsel Serüveni Hakkında Bazı Tespitler

Hemşinliler Horasan üzerinden gelerek başta Hemşin olmak üzere Trabzon’a kadar yayılmışlardır. Günümüzde değişik nitelendirme ve sahiplenmelere rağmen Hemşinlilerin Horosan’dan Doğu Karadeniz bölgesinde kültürel izler bırakmış olan Arşaklı uruklarının bakiyeleridirler (s. 54).

(Arşaklılar) İranlılarca “Eşkaniyan”, Avrupalılarca “Arsacides”, Yunanlılarca “Arsakides”, Ermenicede “Bahlavig, Bahlavani ya da Arşaguni” şeklinde telaffuz edilirler…

Partlar, Parni kabilesinin bir hissesi olup, Dahae’lilerdendiler. Dahaeliler ise Sakaların bir koluydu.
Sakalar’ınPart kolundan Arsak (250-247) ve halefleri, Türkçede yırtıcı anlamına gelen Arsak unvanını kullanıyorlardı.

Arşaklı olan I. Mitridat (M.Ö. 174-136) bütün İran ve Irak’ın hâkimi iken, Azerbaycan’ı da alıp başkentini Hamadan’a bağlamıştır (s. 56).

Part hükümdarı Arsak M.Ö. (250-247) tarafından İran’ın Hamedan topraklarına (koruyucu olarak) Manua adlı pehlivan yapılı yiğidin uruğunu yerleştirmişti. Onlara yerleştirildikleri Hamedan bölgesine göre Amad-Uni (Hamad Hanedanı)denilmeğe başlandı. Bu Horasanlı Türkmenler, sonradan ateşe tapan Sasani-İran baskısından kaçarak, 626 tarihinde Bizans idaresindeki Rize Bölgesine gelip yerleştiler. Yerleştikleri bölgeye de adlarını (Hemşen/Hemşin) verdiler.

Hemşinliler Kıpçak kökenli olup, esasen MS. 620 yıllarda Orta Asya’dan, Moğolistan’dan, İran üzerinden bu bölgeye yerleşmişlerdir.

Dr. Jörg Wagner’in 2014 yılının sonlarına doğru Doğu Türkistan’ın Turfan kenti yakınlarında antik bir Türk şehrinde yaptığı arkeolojik kazılarda 500’e yakın mezar bulunmuştur (s. 57).

Mezarlarda bulunan ve 3 bin 500 yıllık olduğu tahmin edilen pantolon ise bilim dünyası tarafından dünyanın en eski pantolonu olarak kabul edilmiştir.
Mustafa Aksoy, pantolonun üzerindeki damgaların Anadolu’da özellikle kilim ve çorapların üzerindeki motiflerle aynı olduğunu tespit etti. 3 bin 500 yıllık damganın Rize’nin Hemşin ilçesindeki yöresel el dokuması çorapların üzerinde de yer alması, Ermeni Diasporası’nın yıllardır Hemşin ile ilgili ortaya attığı asılsız iddiaları bir kez daha çürüttü.
Hemşinliler tarafından Türkmen geleneği olan yaylacılık, düzenli olarak yapılır ve vartevor şenlikleri düzenlenir (s. 58).

Trabzon’ yöresinde bu çalgı aleti için ayrıca “Guda” adının da kullanılmış olduğu görülmektedir. Tulumda nefes verilen kısmın Türklerde meşhur olan yağış ve Güneş çağırma merasimlerine verilmiş olan “Guda” şeklinde adlandırılması oldukça ilginçtir.
“D(t)ulum” Sümerce bir kelime olup, bu sözcük Akad dilinde “ Yolug “ olarak geçmektedir.
Artvin yöremizde de tulum ve zurnaya gayda, kayda ve göğde denilmiştir.
Litvence’de “duda”, Slovanca’da “dude”, Çekçe “dudy”, Letonca “duhka”, Macarca’da “duda” ve eski Leh dilindeki “dudlic ve dudy” sözleri hep Türkçe düdükten bozma olarak oralarda bu kelime yerleşmiştir.
Yusufeli yöresinde tuluma “tuluğ”, Hopa ve çevresinde “Tulumi”, ve bazı yerlerde ise “çimon” denilmektedir (s. 61).

İbni Batuta Fas’ta gayda adı verilen çalgıya İlhanlılarda “Zurna” denildiğini belirtir. Hiçbir şekilde tulum sözü yerine gayda sözü kullanılmamıştır.
Hemşin’de hemen hemen her birey türkü söylemekte ve horon oynamaktadır. Eğlenceyi ve hüznü bir arada yaşayan yörede her türlü duygu ve düşüncenin ifade edildiği tek çalgı tulumdur (s. 62).

Tulum 15 kilo ağırlığındaki yaklaşık 8 aylık oğlak derisinden yapılır (s. 66).

---
UKHAD 1 (6) 2016

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder