1 Ağustos 2025 Cuma

Türk Evinin Geleneksel Japon Evi İle Yapısal Açıdan Karşılaştırılması

Sena Güngör - Türk Evinin Geleneksel Japon Evi İle Yapısal Açıdan Karşılaştırılması - Notlar

Yüksek Lisans Tezi, Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, İstanbul, 2019

 

Özet

Tez çalışması kapsamında, Türk Evi ile geleneksel Japon Evi’nin geçirdikleri tarihsel oluşum ve gelişim süreci, her iki konut geleneğinin yapısal özellikleri ile mekan kurgusunun oluşumunda uygulanan mimari tasarım yaklaşımları karşılaştırmalı olarak incelenmiş ve bu yaklaşımların mimari üzerindeki etkileri irdelenmiştir.

Üçüncü bölümde, Türk Evi /  Dördüncü bölümde, geleneksel Japon Evi / irdelenmiştir.

Beşinci bölümde / iki geleneksel konut mimarisi arasındaki benzerlikler ve farklılıklar karşılaştırmalı olarak analiz edilerek ortaya konulmuştur.

Altıncı bölümde ise yapılan analiz ve değerlendirmelerin doğrultusunda sonuca ulaşılmıştır.

 

Giriş

 

Evin Tarihçesi

Ev sözcüğünün etimolojik kökeni incelendiğinde “eb” kelimesi ile karşılaşılmaktadır. Göktürk yazıtlarında (M.S. 6.yy) rastlanan b (eb) harfi ev anlamına gelmektedir. Göktürkçe’de ev kelimesi tek bir b harfiyle yazılıp eb/ev olarak okunmaktadır. Ayrıca ev kelimesini karşılayan b harfi biçimsel olarak çadıra benzemektedir.

 

…barınakların ilk örneği, Fransa’nın Nice kentinde bulunan Terra Amata, M.Ö. 40.000 dolaylarına tarihlenmektedir.

 

Balıkçılığın geliştiği / dönemde, besin kaynaklarının bol olduğu nehir ve göl kıyılarında kalıcı yerleşimlerin kurulmasıyla birlikte yerleşik yaşama ilk adım atılmıştır.

 

Neolitik dönemde ("İlk Üretim Çağı"), göçebelikten yerleşik hayata geçilmesiyle dikdörtgen planlı kerpiç evler inşa edilmiştir (Örn: Çatalhöyük, M.Ö. 7400-5200).

Çatalhöyük evlerine çatılardaki deliklerden el merdivenleri yoluyla girilmesi, yerleşmenin kapalı bir bütün olmasını sağlamıştır.

 

İklim özellikleri tasarımlarda belirleyici bir etmendir. Örneğin, yağışlı bölgelerde dik çatılı, kurak bölgelerde kalın duvarlı ve düz çatılı evler görülür. Geleneksel Japon Evi, yazın nemden korunmak için zemin düzleminden yükseltilerek hava sirkülasyonu sağlanmıştır.

Mekanlar arasında duvar yerine hareketli bölmeler kullanılarak doğal hava akımı sağlanır ve nemin olumsuz etkisi azaltılır.

 

Ev aynı zamanda sosyo-kültürel bir ortamdır. Toplumun alışkanlıkları ve yaşam tarzı ev formunu etkiler.

Türklerin geniş aile düzeninde yaşamalarından dolayı konutlarda çok sayıda mekana ihtiyaç duyulur.

 

Japonya’nın geleneksel yaşam biçiminin temelini oluşturan resmiyetin, saygının ve disiplinin ifadesi olan seiza oturuşu, tatami zemin kaplamalarının boyutlarını belirleyerek mimari bir ölçü haline gelmesini sağlamıştır.

…yaşamın geçici olduğu inancına bağlı olarak odalar küçük ve yalın tutulmuştur. Yemek yeme, uyuma, dinlenme, oturma gibi gündelik yaşama yönelik temel faaliyetler tek bir odada gerçekleştirilmektedir.

 

Dini değerlere bağlı, muhafazakar ve içe dönük yaşam biçimini sürdüren toplumlardaki mahremiyet kavramı mekan organizasyonunda önemli bir yer tutmaktadır.

 

Türk Evi

Sedad Hakkı Eldem Türk Evi’ni, “eski Osmanlı devletinin sınırları içinde eski tabirleriyle Rumeli ve Anadolu bölgelerinde oluşmuş ve 500 sene kadar devam etmiş, kendi özellikleriyle belirginleşmiş bir ev tipi” olarak tanımlamaktadır.

 

Önder Küçükerman Türk Evi’ni, “Anadolu insanının yüzyıllar boyunca oluşturduğu mekanlardan biri ya da, belki başka bir deyişle, Türklerin Anadolu’da yüzyıllar boyunca gerçekleştirmiş oldukları etkili bir yaşama çevresi düşüncesi” olarak ifade etmektedir.

 

Turgut Cansever'e göre ise Türk Evi, hareketli göçebe kültür geleneğinin izlerini taşıyan hafif ahşap iskelet yapı tekniği ile vücuda getirilmiştir.

 

Turgut Cansever, Türk Evi’nin temel mimari birimi olan "oda", hem kelime kökeni olarak, hem de nitelikleriyle göçebe çadırı olan 'otağ'ın bir devamıdır.

…fonksiyonel mekan organizasyonuna sahip olan Türk Evi / Evin tasarımı içten dışa doğru gelişerek önce işlev çözümlenmiş ve mekanlar insan ölçülerine göre düzenlenmiştir

Çadırların iç mekan organizasyonunda sistemleştirilen ilkeler Türk Evi’nin kuruluşunda da uygulanmıştır. Gerçekçi bir yaklaşımla akılcı, işlevsel ve esnek çözümler üretilerek mekan organizasyonu kurgulanmıştır.

Evin tasarımı içten başlayıp dışa doğru gelişerek önce işlev çözümlenmiş ve mekanlar insan ölçülerine göre düzenlenmiştir.

 

Konutlar, kadının günlük işleri göz önünde bulundurularak biçimlenmiştir. Mahremiyet ilkesi bağlamında, içe dönük mekan kurgusuna sahip konutlar tasarlanmıştır

 

Mahremiyet ilkesi bağlamında mekan organizasyonu, oda-sofa-avlu-sokak dizgesi ile kurulmuş; bu sayede avlu, sokak ile sofa ve odalar arasında geçişi sağlayan yarı özel bir mekan olarak değerlendirilmiştir. Evin iç yaşamı dış dünyadan bahçe duvarı, pencerelere konulan ahşap kafes, kapak gibi elemanlarla görsel olarak soyutlanıp evin mahremiyeti koruma altına alınmıştır.

 

Evler doğayla savaşmadan ona uymuş ve bu evi yaratan insan ile diğer varlıkların uyum içerisinde yaşamlarını sürdürebilecekleri bir yaşam ortamı oluşturulmuştur.

 

…doğal kaynaklardan temin edilen malzeme, yapım tekniğinin seçiminde belirleyici bir faktör olmaktadır.

 

İslam anlayışındaki insan yaşamının ve dünya malının geçici olduğu felsefesi, sade ve gösterişsiz bir yaşam biçiminin benimsemesine neden olmuştur.

İslami felsefelerden biri de tutumsallık olmuş, en azla en doğru çözüme ulaşım çabası görülmüştür. Gerekmeyen yerde çivi bile kullanılmamış, yağmurun damlası dahi harcanmamıştır. Kimi yerlerde bacalardan çıkan dumanın sıcaklığından bile yararlanılmıştır.

Türk Evi, kısa ömürlü ve yeniden kullanılabilir malzemelerden inşa edilmiştir.

 

Türk Evi plan tipleri, sofanın çevresinde odaların sıralanmasıyla oluşur / sofa, Türk Evi’nde plan tipini belirleyici ana unsurdur.

Sedad Hakkı Eldem tarafından sofasız, dış sofalı, iç sofalı ve orta sofalı olmak üzere dört ana başlık altında toplanmıştır.

 

Zemin kat hizmet mekanlarına (mutfak, kiler, ahır) ayrılır. Esas kat, manzaradan ve havadan yararlanmak için zemin katın üzerine yükseltilir.

Odaların kurgusunda Orta Asya'daki göçer çadırının iç mekan düzeni ile benzer özellikler bulunur

 

Sofa: Başlangıçta açık bir veranda (hayat) iken zamanla kapatıldı.

Sofa, Sergi, sergah, sayvan, çardak, divanhane, hayat gibi değişik isimlerle anılan bir geçit olmakla beraber aynı zamanda bütün ev halkının toplandığı, düğün ve eğlencelerin düzenlendiği bir yerdir.

 

Gösterişten uzak, yalın ve az sayıda mobilya kullanılır.

sedirler, genellikle oda içinde, girişin karşısında ve pencere altında yer alır ve döşemenin yükseltilmesiyle oluşturulur. Türk odasının ana karakterini oluşturan sedirler, Türk toplumunun bağdaş kurarak oturma biçimine uygun bir şekilde tasarlanmıştır.

 

…odanın ısıtılması, aydınlatılması ve yemeklerin pişirilmesi için mekan içerisinde ocaklar bulunur. Duvar yüzeyinde niş şeklinde, dolapların içinde veya çıkıntı şeklinde, yerden 25-30 cm kadar yükseklikte yapılan ocakların planı genellikle yarım daire biçimindedir. Ocakların üzerinde dumanı çekmek için ahşap veya alçıdan yapılmış “davlumbaz (yaşmak)” ve “külah” bulunur.

 

Anadolu’nun kırsal kesimlerinde “kuzulu kapı” adı verilen çift kanatlı kapılar atlı arabalar için açılırken, bir kanadında insan için küçük, evcil hayvanlar için de küçücük bir başka kanat tasarlanır.

Dış kapı üzerinde, konuğun kadın ya da erkek olduğunu anlamak için her biri farklı sesler çıkaran ve farklı motifleri olan iki kapı tokmağı bulunur.

 

“cumba” olarak anılan çıkmalar, büyük kentlerdeki köşk ve saraylarda “şahnişin”, “şehnişin” veya “cihannüma” isimlerini alırlar.

 

…döşemenin yalınlığına karşın üst örtüde yer alan tavanların özenle düzenlendiği görülmektedir.

 

Geleneksel Japon Evi

Tarihi çağlar boyunca, üç büyük kültür dalgası adaları vurmuş ve sarsmıştır. 5. ve 6. yüzyıllarda Çin’den yazı ve sanat gelmiş; yedi yüzyıllık bir aradan sonra 12.yy.da Çin’den Zen Budizm, Zen felsefesi ve Zen sanatları gelmiştir. Son olarak ise 16., 19. ve 20. yüzyıllarda Batı kültürleri ülkede etkisini göstermiştir.

 

Japon tarihinin en erken tarihsel dönemi olan ve M.Ö. 14.000-300 yıllarını kapsayan Jomon dönemi, kalıcı yerleşimlerin kurularak yerleşik yaşam düzenine geçildiği / bir dönemdir.

…bu dönemin yerleşim alanlarında, “tateana-shiki jukyo” adı verilen dairesel veya dörtgen planlı barınaklar inşa edilmiştir. Toprağın oyulmasıyla sınırlanan boşluğun ahşap dikmelerle çevrilmiş ve taştan bir tabanı olan üzeri hasır ile örtülmüş bu barınakların merkezinde, bazen de bir kenarında, bir ocak bulunur

 

Heian döneminde (M.S. 794-1185) ulusal bir mimari üslup gelişmiş ve aristokratların ikamet ettiği "Shinden-zukuri" (simetrik, kompleks yapılar) ortaya çıkmıştır

 

Kamakura döneminde (M.S. 1185-1333) ise Samuray konutu olan "Buke-zukuri" (basit, pratik) görülmüştür.

 

Azuchi-Momoyama döneminde "Shoin-zukuri" (resmi etkinlikler için, sürgülü kapılar, tokonoma ve shoin gibi sabit mobilyalar içerir) ortaya çıkmıştır.

 

Edo döneminde (M.S. 1603-1868) Zen felsefesinden beslenen "Sukiya-zukuri" (yalın, doğal, çayevinden türemiş) gelişmiştir.

Bu dönemin sonlarında geleneksel Japon Evi’nin temel tipleri olan "minka" (çiftçi evi) ve "machiya" (kasaba evi) oluşmuştur.

 

Geleneksel Japon Evi’nin oluşumunda Zen felsefesi ve inanç sistemleri en önemli etkenler olmuş, basitlik, doğallık, yalınlık ilkelerinin göz önünde bulundurulduğu çözümler üretilmiştir.

 

Yanagi Soetsu (1989), “The Unknown Craftsman” adlı eserinde geleneksel Japon estetiği ve tasarımında uygulanan yedi ilkeyi şöyle sınıflandırmıştır:

Koko (Sadelik)

Kanso (Basitlik)

Shizen (Doğallık)

Yugen (Zariflik, incelik)

Fukinsei (Asimetri, düzensizlik)

Datsuzoku (Düzenin dışına çıkma)

Seijaku (Durgunluk ve sükunet)

 

Japon Evi, ataların ruhlarına (kami) saygı duygusunu ifade eden ritüeller ve erkek-egemen aile yapısını yansıtır.

 

Japonya’da yaz ayları sıcak ve nemli olduğundan, konut tasarımında iklim belirleyicisi yaz mevsimidir.

 

İklimsel çözümler arasında: hava sirkülasyonu için hareketli bölücüler, yükseltilmiş döşeme, uzun saçaklar ve yaşam alanlarının kuzey yönüne yönlendirilmesi bulunur.

 

Geniş ormanlık alanlara sahip Japonya'da taşıyıcı sistem ağaçtan yapılır ve ağacın nemden korunması için yapısal öğeler açıkta bırakılır (dikme-kiriş sistemi).

 

…inanç sistemleri mimariyi etkilemiştir. Zen-Budizmi, yalınlık, içtenlik ve doğallık ilkelerini getirmiş; Shibui (sıradanlığın altındaki gizli üstünlük) ve Wabi-sabi (kusurlu olanı yücelten estetik anlayış) felsefeleri çay seremonisine (Cha-no-yu) ve mimariye yansımıştır

 

Geleneksel Japon evleri minka (çiftçi evi) ve machiya (kasaba evi) olmak üzere iki ana grupta değerlendirilir.

Minka (Çiftçi Evi): Kırsal kesim konutudur, yalın ve gösterişsizdir. Fonksiyonlarına göre doma (çalışma/depo alanı, toprak zemin) ve ima (yaşam alanı, yükseltilmiş ahşap döşeme) olarak iki ana mekana ayrılır. Plan tipleri: Nimadori (İki mekanlı, en basit), Hiromagata Mimadori (Üç mekanlı, ima merkezde), Tanojigata Yonmadori (Dört mekanlı, en yaygın, Buke-zukuri özelliklerini yansıtır).

Machiya (Kasaba Evi): Büyük kentlerdeki tüccar, zanaatkar ve esnaf ailelerine ait konutlardır. Hem mesleki (mise) hem de yaşamsal işlevleri bir arada barındırır. Zeminde tooriniwa (toprak zeminli koridor) bulunur. Genellikle iki katlıdır.

 

Mekanlar, Batı mimarisinin aksine, tek bir mekanın oturma, dinlenme, çalışma, yemek yeme, uyuma gibi yaşama dair tüm eylemleri gerçekleştirebilmesini sağlayacak niteliklere sahiptir.

 

Doma (giriş/iş mekanı) ve Ima (gündelik yaşam alanı, yükseltilmiş) en değişmez unsurlardır. İma'da tüm eylemler merkezdeki irori (ocak) etrafında gerçekleşir. Zashiki (misafir odası), konuğa verilen önem neticesinde ortaya çıkmış, tatami ile kaplı kutsal ve manevi değeri yüksek bir mekandır. Engawa (veranda) bahçe ile ev arasında geçişi sağlar.

 

Chashitsu: Cha-no-yu (çay seremonisi) için ayrılan özel mekandır.

…alçakgönüllülüğü hatırlatan dar ve kısa boylu bir kapıdan eğilerek girilir.

 

Tokonoma (dekoratif niş/sunak), evin kutsal ve manevi merkezidir

Irori (ocak), zemin düzleminde yer alır ve aile üyelerinin toplandığı merkezdir.

 

Kapı ve pencereler: En önemli elemanlar sürgülü bölücülerdir. Shoji (yarı saydam) ve fusuma (opak) mekanlar arası erişimi sağlar ve gerektiğinde mekanların büyüyüp küçültülmesine olanak tanır.

 

Merdivenler genellikle yok sayılır veya gizlenir. İkinci kat zorunlu olduğunda, merdiven çok dik, basit ve duvarlarla çevrili yapılır.

 

İklim koşulları nedeniyle dik çatılar tercih edilir, geleneksel olarak saz/kamış tabakasıyla örtülür. Geniş saçaklar, evin duvarlarını hava koşullarından korur.

 

Türk Evinin Geleneksel Japon Evi İle Karşılaştırılması

Her iki konut geleneği de çevre koşullarıyla uyum içinde olmayı (vernaküler mimarinin ortak özelliği) amaçlar.

 

Türk Evi (ahşap çatkı arası dolgu sistemi) özgün ve kompleks bir görünüme sahipken, geleneksel Japon Evi'nde (dikme-kiriş sistemi) yatay ve düşey taşıyıcılar daima görünür durumdadır. Türk Evi'nde modülasyon birimi oda iken, Japon Evi'nde mekan büyüklüğünü tatami matının boyutu ve sayısı belirler.

 

Türk Evi’nde birim olarak kabul edilen odalar, aile yapısında meydana gelen değişimlere göre yapılan oda ilaveleri ile L veya U şeklinde plan şemaları oluşturulurken, benzer biçimde, geleneksel Japon Evi’nde tatami matları ölçü kabul edilmiş ve mevcut mekanlara ihtiyaçlar doğrultusunda yapılan eklemeler ile L veya U biçimli konutlar elde edilmiştir.

 

Her iki konut tipinde de tezyinat, malzemenin doğal yapısı ile sınırlandırılarak yalın ve gösterişsiz bir mimari üslup oluşturulmuştur.

 

Türk Evi'nde yaşama katı (esas kat) daima üst kattadır. Japon Evi'nde ise tüm birimler genellikle tek katta çözümlenmiştir

 

Türk Evi'nde oda kendi başına tüm ihtiyaçları karşılar. Japon Evi’nde ise ima aynı işlevselliği sağlar.

 

Türk Evi, mahremiyet (İslam) nedeniyle içe dönük bir kurguya sahiptir, yüksek bahçe duvarı ile dış dünyadan soyutlanmıştır. Geleneksel Japon Evi, doğaya saygı (Zen felsefesi) esasına dayanır, iç mekan ile dış mekan arasında keskin bir ayrım bulunmaz ve konutlar doğa ile bir bütün haline getirilmektedir.

 

İki gelenek arasında en önemli benzerliklerden biri, mekanlarda kullanılan mobilyaların sabit olarak yapı ile birlikte tasarlanmasıdır. Her ikisi de, etrafında yaşamın gerçekleştiği ocaklara sahiptir.

 

Türk Evi’nde masif duvarlar (taş, sıva) kullanılır, kapı ve pencereler sınırlı düzeyde görsel ilişki sağlar. Geleneksel Japon Evi’nde ise yarı saydam ve opak sürgülü bölücüler (shoji ve fusuma), kapı, pencere ve duvar işlevlerini bir arada görür, konut ile doğa arasındaki sürekliliği sağlar.

 

Sonuç

Benzerlikler

Her iki konut geleneği de, fiziksel çevre verilerine uyum sağlanarak doğayla bütünleştirilmiş ve sürdürülebilir bir yaşam felsefesini ortaya koymuştur.

 

Her ikisinde de rasyonelliğin ve işlevselliğin ön planda olduğu, akılcı, işlevsel ve esnek çözümler üretildiği görülmektedir.

 

Mekanların biçimlenişinde kullanılan insan ölçeği, iç mekanlarda kullanılan ocak/irori ilişkisi, yalınlık, esneklik ve donatı elemanlarının işlevselliği bakımından yakın benzerlikler tespit edilmiştir.

 

Farklılıklar

Türk Evi, mahremiyet olgusuna bağlı olarak içe dönük mekan kurgusuna sahipken, geleneksel Japon Evi, iç-dış mekan sınırlandırılmasının olmadığı ve doğayla sürekliliğin ön planda olduğu bir planlama sunar.

 

Geleneksel Japon Evi’nin tasarımında, tinsel ve dinsel değerler (sembolik öğeler) ön plana çıkarken, Türk Evi’nde rasyonelliğin ve işlevselliğin daha baskın olduğu görülmektedir.

 

Sonuç olarak, Türk Evi'nin kompleks yapım teknikleri ve içe dönük düzeni, geleneksel Japon Evi'nin ise dikme-kiriş sistemi, hafif bölücüleri ve doğayla bütünleşme ilkesi ile ayrılan özgün niteliklere sahip olduğu görülmüştür.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder