Sena Güngör - Türk Evinin Geleneksel Japon Evi İle Yapısal Açıdan
Karşılaştırılması - Notlar
Yüksek Lisans Tezi, Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi,
Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, İstanbul, 2019
Özet
Tez çalışması kapsamında, Türk Evi ile geleneksel Japon
Evi’nin geçirdikleri tarihsel oluşum ve gelişim süreci, her iki konut
geleneğinin yapısal özellikleri ile mekan kurgusunun oluşumunda uygulanan
mimari tasarım yaklaşımları karşılaştırmalı olarak incelenmiş ve bu
yaklaşımların mimari üzerindeki etkileri irdelenmiştir.
Üçüncü bölümde, Türk Evi / Dördüncü bölümde, geleneksel Japon Evi / irdelenmiştir.
Beşinci bölümde / iki geleneksel konut mimarisi arasındaki benzerlikler
ve farklılıklar karşılaştırmalı olarak analiz edilerek ortaya konulmuştur.
Altıncı bölümde ise yapılan analiz ve değerlendirmelerin
doğrultusunda sonuca ulaşılmıştır.
Giriş
…
Evin Tarihçesi
Ev sözcüğünün etimolojik kökeni incelendiğinde “eb” kelimesi
ile karşılaşılmaktadır. Göktürk yazıtlarında (M.S. 6.yy) rastlanan b (eb) harfi
ev anlamına gelmektedir. Göktürkçe’de ev kelimesi tek bir b harfiyle yazılıp
eb/ev olarak okunmaktadır. Ayrıca ev kelimesini karşılayan b harfi biçimsel
olarak çadıra benzemektedir.
…barınakların ilk örneği, Fransa’nın Nice kentinde bulunan
Terra Amata, M.Ö. 40.000 dolaylarına tarihlenmektedir.
Balıkçılığın geliştiği / dönemde, besin kaynaklarının bol
olduğu nehir ve göl kıyılarında kalıcı yerleşimlerin kurulmasıyla birlikte
yerleşik yaşama ilk adım atılmıştır.
Neolitik dönemde ("İlk Üretim Çağı"), göçebelikten
yerleşik hayata geçilmesiyle dikdörtgen planlı kerpiç evler inşa edilmiştir
(Örn: Çatalhöyük, M.Ö. 7400-5200).
Çatalhöyük evlerine çatılardaki deliklerden el merdivenleri
yoluyla girilmesi, yerleşmenin kapalı bir bütün olmasını sağlamıştır.
İklim özellikleri tasarımlarda belirleyici bir etmendir.
Örneğin, yağışlı bölgelerde dik çatılı, kurak bölgelerde kalın duvarlı ve düz
çatılı evler görülür. Geleneksel Japon Evi, yazın nemden korunmak için zemin
düzleminden yükseltilerek hava sirkülasyonu sağlanmıştır.
Mekanlar arasında duvar yerine hareketli bölmeler
kullanılarak doğal hava akımı sağlanır ve nemin olumsuz etkisi azaltılır.
Ev aynı zamanda sosyo-kültürel bir ortamdır. Toplumun
alışkanlıkları ve yaşam tarzı ev formunu etkiler.
Türklerin geniş aile düzeninde yaşamalarından dolayı
konutlarda çok sayıda mekana ihtiyaç duyulur.
Japonya’nın geleneksel yaşam biçiminin temelini oluşturan
resmiyetin, saygının ve disiplinin ifadesi olan seiza oturuşu, tatami zemin
kaplamalarının boyutlarını belirleyerek mimari bir ölçü haline gelmesini
sağlamıştır.
…yaşamın geçici olduğu inancına bağlı olarak odalar küçük ve
yalın tutulmuştur. Yemek yeme, uyuma, dinlenme, oturma gibi gündelik yaşama
yönelik temel faaliyetler tek bir odada gerçekleştirilmektedir.
Dini değerlere bağlı, muhafazakar ve içe dönük yaşam
biçimini sürdüren toplumlardaki mahremiyet kavramı mekan organizasyonunda
önemli bir yer tutmaktadır.
Türk Evi
Sedad Hakkı Eldem Türk Evi’ni, “eski Osmanlı devletinin
sınırları içinde eski tabirleriyle Rumeli ve Anadolu bölgelerinde oluşmuş ve
500 sene kadar devam etmiş, kendi özellikleriyle belirginleşmiş bir ev tipi”
olarak tanımlamaktadır.
Önder Küçükerman Türk Evi’ni, “Anadolu insanının yüzyıllar
boyunca oluşturduğu mekanlardan biri ya da, belki başka bir deyişle, Türklerin
Anadolu’da yüzyıllar boyunca gerçekleştirmiş oldukları etkili bir yaşama
çevresi düşüncesi” olarak ifade etmektedir.
Turgut Cansever'e göre ise Türk Evi, hareketli göçebe kültür
geleneğinin izlerini taşıyan hafif ahşap iskelet yapı tekniği ile vücuda
getirilmiştir.
Turgut Cansever, Türk
Evi’nin temel mimari birimi olan "oda", hem kelime kökeni olarak, hem
de nitelikleriyle göçebe çadırı olan 'otağ'ın bir devamıdır.
…fonksiyonel mekan
organizasyonuna sahip olan Türk Evi / Evin tasarımı içten dışa doğru gelişerek
önce işlev çözümlenmiş ve mekanlar insan ölçülerine göre düzenlenmiştir
Çadırların iç mekan
organizasyonunda sistemleştirilen ilkeler Türk Evi’nin kuruluşunda da
uygulanmıştır. Gerçekçi bir yaklaşımla akılcı, işlevsel ve esnek çözümler
üretilerek mekan organizasyonu kurgulanmıştır.
Evin tasarımı içten
başlayıp dışa doğru gelişerek önce işlev çözümlenmiş ve mekanlar insan
ölçülerine göre düzenlenmiştir.
Konutlar, kadının günlük işleri göz önünde bulundurularak
biçimlenmiştir. Mahremiyet ilkesi bağlamında, içe dönük mekan kurgusuna sahip
konutlar tasarlanmıştır
Mahremiyet ilkesi bağlamında mekan organizasyonu,
oda-sofa-avlu-sokak dizgesi ile kurulmuş; bu sayede avlu, sokak ile sofa ve
odalar arasında geçişi sağlayan yarı özel bir mekan olarak değerlendirilmiştir.
Evin iç yaşamı dış dünyadan bahçe duvarı, pencerelere konulan ahşap kafes,
kapak gibi elemanlarla görsel olarak soyutlanıp evin mahremiyeti koruma altına
alınmıştır.
Evler doğayla savaşmadan ona uymuş ve bu evi yaratan insan
ile diğer varlıkların uyum içerisinde yaşamlarını sürdürebilecekleri bir yaşam
ortamı oluşturulmuştur.
…doğal kaynaklardan temin edilen malzeme, yapım tekniğinin
seçiminde belirleyici bir faktör olmaktadır.
İslam anlayışındaki insan yaşamının ve dünya malının geçici
olduğu felsefesi, sade ve gösterişsiz bir yaşam biçiminin benimsemesine neden
olmuştur.
İslami felsefelerden biri de tutumsallık olmuş, en azla en doğru
çözüme ulaşım çabası görülmüştür. Gerekmeyen yerde çivi bile kullanılmamış,
yağmurun damlası dahi harcanmamıştır. Kimi yerlerde bacalardan çıkan dumanın
sıcaklığından bile yararlanılmıştır.
Türk Evi, kısa ömürlü ve yeniden kullanılabilir
malzemelerden inşa edilmiştir.
Türk Evi plan tipleri, sofanın çevresinde odaların
sıralanmasıyla oluşur / sofa, Türk Evi’nde plan tipini belirleyici ana
unsurdur.
Sedad Hakkı Eldem tarafından sofasız, dış sofalı, iç sofalı
ve orta sofalı olmak üzere dört ana başlık altında toplanmıştır.
Zemin kat hizmet mekanlarına (mutfak, kiler, ahır) ayrılır.
Esas kat, manzaradan ve havadan yararlanmak için zemin katın üzerine
yükseltilir.
Odaların kurgusunda Orta Asya'daki göçer çadırının iç mekan
düzeni ile benzer özellikler bulunur
Sofa: Başlangıçta açık bir veranda (hayat) iken zamanla
kapatıldı.
Sofa, Sergi, sergah, sayvan, çardak, divanhane, hayat gibi
değişik isimlerle anılan bir geçit olmakla beraber aynı zamanda bütün ev
halkının toplandığı, düğün ve eğlencelerin düzenlendiği bir yerdir.
Gösterişten uzak, yalın ve az sayıda mobilya kullanılır.
sedirler, genellikle oda içinde, girişin karşısında ve
pencere altında yer alır ve döşemenin yükseltilmesiyle oluşturulur. Türk
odasının ana karakterini oluşturan sedirler, Türk toplumunun bağdaş kurarak
oturma biçimine uygun bir şekilde tasarlanmıştır.
…odanın ısıtılması, aydınlatılması ve yemeklerin pişirilmesi
için mekan içerisinde ocaklar bulunur. Duvar yüzeyinde niş şeklinde, dolapların
içinde veya çıkıntı şeklinde, yerden 25-30 cm kadar yükseklikte yapılan
ocakların planı genellikle yarım daire biçimindedir. Ocakların üzerinde dumanı
çekmek için ahşap veya alçıdan yapılmış “davlumbaz (yaşmak)” ve “külah”
bulunur.
Anadolu’nun kırsal kesimlerinde “kuzulu kapı” adı verilen
çift kanatlı kapılar atlı arabalar için açılırken, bir kanadında insan için
küçük, evcil hayvanlar için de küçücük bir başka kanat tasarlanır.
Dış kapı üzerinde, konuğun kadın ya da erkek olduğunu
anlamak için her biri farklı sesler çıkaran ve farklı motifleri olan iki kapı
tokmağı bulunur.
“cumba” olarak anılan çıkmalar, büyük kentlerdeki köşk ve
saraylarda “şahnişin”, “şehnişin” veya “cihannüma” isimlerini alırlar.
…döşemenin yalınlığına karşın üst örtüde yer alan tavanların
özenle düzenlendiği görülmektedir.
Geleneksel Japon Evi
Tarihi çağlar boyunca, üç büyük kültür dalgası adaları
vurmuş ve sarsmıştır. 5. ve 6. yüzyıllarda Çin’den yazı ve sanat gelmiş; yedi
yüzyıllık bir aradan sonra 12.yy.da Çin’den Zen Budizm, Zen felsefesi ve Zen
sanatları gelmiştir. Son olarak ise 16., 19. ve 20. yüzyıllarda Batı kültürleri
ülkede etkisini göstermiştir.
Japon tarihinin en erken tarihsel dönemi olan ve M.Ö.
14.000-300 yıllarını kapsayan Jomon dönemi, kalıcı yerleşimlerin kurularak
yerleşik yaşam düzenine geçildiği / bir dönemdir.
…bu dönemin yerleşim alanlarında, “tateana-shiki jukyo” adı
verilen dairesel veya dörtgen planlı barınaklar inşa edilmiştir. Toprağın
oyulmasıyla sınırlanan boşluğun ahşap dikmelerle çevrilmiş ve taştan bir tabanı
olan üzeri hasır ile örtülmüş bu barınakların merkezinde, bazen de bir
kenarında, bir ocak bulunur
Heian döneminde (M.S. 794-1185) ulusal bir mimari üslup
gelişmiş ve aristokratların ikamet ettiği "Shinden-zukuri" (simetrik,
kompleks yapılar) ortaya çıkmıştır
Kamakura döneminde (M.S. 1185-1333) ise Samuray konutu olan
"Buke-zukuri" (basit, pratik) görülmüştür.
Azuchi-Momoyama döneminde "Shoin-zukuri" (resmi
etkinlikler için, sürgülü kapılar, tokonoma ve shoin gibi sabit mobilyalar
içerir) ortaya çıkmıştır.
Edo döneminde (M.S. 1603-1868) Zen felsefesinden beslenen
"Sukiya-zukuri" (yalın, doğal, çayevinden türemiş) gelişmiştir.
Bu dönemin sonlarında geleneksel Japon Evi’nin temel tipleri
olan "minka" (çiftçi evi) ve "machiya" (kasaba evi)
oluşmuştur.
Geleneksel Japon Evi’nin oluşumunda Zen felsefesi ve inanç
sistemleri en önemli etkenler olmuş, basitlik, doğallık, yalınlık ilkelerinin
göz önünde bulundurulduğu çözümler üretilmiştir.
Yanagi Soetsu (1989), “The
Unknown Craftsman” adlı eserinde geleneksel Japon estetiği ve tasarımında
uygulanan yedi ilkeyi şöyle sınıflandırmıştır:
Koko (Sadelik)
Kanso (Basitlik)
Shizen (Doğallık)
Yugen (Zariflik, incelik)
Fukinsei (Asimetri, düzensizlik)
Datsuzoku (Düzenin dışına çıkma)
Seijaku (Durgunluk ve sükunet)
Japon Evi, ataların ruhlarına (kami) saygı duygusunu ifade
eden ritüeller ve erkek-egemen aile yapısını yansıtır.
Japonya’da yaz ayları sıcak ve nemli olduğundan, konut
tasarımında iklim belirleyicisi yaz mevsimidir.
İklimsel çözümler arasında: hava sirkülasyonu için hareketli
bölücüler, yükseltilmiş döşeme, uzun saçaklar ve yaşam alanlarının kuzey yönüne
yönlendirilmesi bulunur.
Geniş ormanlık alanlara sahip Japonya'da taşıyıcı sistem
ağaçtan yapılır ve ağacın nemden korunması için yapısal öğeler açıkta bırakılır
(dikme-kiriş sistemi).
…inanç sistemleri mimariyi etkilemiştir. Zen-Budizmi,
yalınlık, içtenlik ve doğallık ilkelerini getirmiş; Shibui (sıradanlığın
altındaki gizli üstünlük) ve Wabi-sabi (kusurlu olanı yücelten estetik anlayış)
felsefeleri çay seremonisine (Cha-no-yu) ve mimariye yansımıştır
Geleneksel Japon evleri minka (çiftçi evi) ve machiya
(kasaba evi) olmak üzere iki ana grupta değerlendirilir.
Minka (Çiftçi Evi): Kırsal
kesim konutudur, yalın ve gösterişsizdir. Fonksiyonlarına göre doma
(çalışma/depo alanı, toprak zemin) ve ima (yaşam alanı, yükseltilmiş ahşap
döşeme) olarak iki ana mekana ayrılır. Plan tipleri: Nimadori (İki mekanlı, en
basit), Hiromagata Mimadori (Üç mekanlı, ima merkezde), Tanojigata Yonmadori
(Dört mekanlı, en yaygın, Buke-zukuri özelliklerini yansıtır).
Machiya (Kasaba Evi): Büyük
kentlerdeki tüccar, zanaatkar ve esnaf ailelerine ait konutlardır. Hem mesleki
(mise) hem de yaşamsal işlevleri bir arada barındırır. Zeminde tooriniwa
(toprak zeminli koridor) bulunur. Genellikle iki katlıdır.
Mekanlar, Batı mimarisinin aksine, tek bir mekanın oturma,
dinlenme, çalışma, yemek yeme, uyuma gibi yaşama dair tüm eylemleri
gerçekleştirebilmesini sağlayacak niteliklere sahiptir.
Doma (giriş/iş mekanı) ve Ima (gündelik yaşam alanı,
yükseltilmiş) en değişmez unsurlardır. İma'da tüm eylemler merkezdeki irori
(ocak) etrafında gerçekleşir. Zashiki (misafir odası), konuğa verilen önem
neticesinde ortaya çıkmış, tatami ile kaplı kutsal ve manevi değeri yüksek bir
mekandır. Engawa (veranda) bahçe ile ev arasında geçişi sağlar.
Chashitsu: Cha-no-yu (çay seremonisi) için ayrılan özel
mekandır.
…alçakgönüllülüğü hatırlatan dar ve kısa boylu bir kapıdan
eğilerek girilir.
Tokonoma (dekoratif niş/sunak), evin kutsal ve manevi
merkezidir
Irori (ocak), zemin düzleminde yer alır ve aile üyelerinin
toplandığı merkezdir.
Kapı ve pencereler: En önemli elemanlar sürgülü
bölücülerdir. Shoji (yarı saydam) ve fusuma (opak) mekanlar arası erişimi
sağlar ve gerektiğinde mekanların büyüyüp küçültülmesine olanak tanır.
Merdivenler genellikle yok sayılır veya gizlenir. İkinci kat
zorunlu olduğunda, merdiven çok dik, basit ve duvarlarla çevrili yapılır.
İklim koşulları nedeniyle dik çatılar tercih edilir, geleneksel
olarak saz/kamış tabakasıyla örtülür. Geniş saçaklar, evin duvarlarını hava
koşullarından korur.
Türk Evinin Geleneksel Japon Evi İle Karşılaştırılması
Her iki konut geleneği de çevre koşullarıyla uyum içinde
olmayı (vernaküler mimarinin ortak özelliği) amaçlar.
Türk Evi (ahşap çatkı arası dolgu sistemi) özgün ve kompleks
bir görünüme sahipken, geleneksel Japon Evi'nde (dikme-kiriş sistemi) yatay ve
düşey taşıyıcılar daima görünür durumdadır. Türk Evi'nde modülasyon birimi oda
iken, Japon Evi'nde mekan büyüklüğünü tatami matının boyutu ve sayısı belirler.
Türk Evi’nde birim olarak kabul edilen odalar, aile
yapısında meydana gelen değişimlere göre yapılan oda ilaveleri ile L veya U
şeklinde plan şemaları oluşturulurken, benzer biçimde, geleneksel Japon Evi’nde
tatami matları ölçü kabul edilmiş ve mevcut mekanlara ihtiyaçlar doğrultusunda
yapılan eklemeler ile L veya U biçimli konutlar elde edilmiştir.
Her iki konut tipinde de tezyinat, malzemenin doğal yapısı
ile sınırlandırılarak yalın ve gösterişsiz bir mimari üslup oluşturulmuştur.
Türk Evi'nde yaşama katı (esas kat) daima üst kattadır.
Japon Evi'nde ise tüm birimler genellikle tek katta çözümlenmiştir
Türk Evi'nde oda kendi başına tüm ihtiyaçları karşılar.
Japon Evi’nde ise ima aynı işlevselliği sağlar.
Türk Evi, mahremiyet (İslam) nedeniyle içe dönük bir kurguya
sahiptir, yüksek bahçe duvarı ile dış dünyadan soyutlanmıştır. Geleneksel Japon
Evi, doğaya saygı (Zen felsefesi) esasına dayanır, iç mekan ile dış mekan arasında
keskin bir ayrım bulunmaz ve konutlar doğa ile bir bütün haline
getirilmektedir.
İki gelenek arasında en önemli benzerliklerden biri,
mekanlarda kullanılan mobilyaların sabit olarak yapı ile birlikte
tasarlanmasıdır. Her ikisi de, etrafında yaşamın gerçekleştiği ocaklara
sahiptir.
Türk Evi’nde masif duvarlar (taş, sıva) kullanılır, kapı ve
pencereler sınırlı düzeyde görsel ilişki sağlar. Geleneksel Japon Evi’nde ise
yarı saydam ve opak sürgülü bölücüler (shoji ve fusuma), kapı, pencere ve duvar
işlevlerini bir arada görür, konut ile doğa arasındaki sürekliliği sağlar.
Sonuç
Benzerlikler
Her iki konut geleneği de, fiziksel çevre verilerine uyum
sağlanarak doğayla bütünleştirilmiş ve sürdürülebilir bir yaşam felsefesini
ortaya koymuştur.
Her ikisinde de rasyonelliğin ve işlevselliğin ön planda
olduğu, akılcı, işlevsel ve esnek çözümler üretildiği görülmektedir.
Mekanların biçimlenişinde kullanılan insan ölçeği, iç
mekanlarda kullanılan ocak/irori ilişkisi, yalınlık, esneklik ve donatı
elemanlarının işlevselliği bakımından yakın benzerlikler tespit edilmiştir.
Farklılıklar
Türk Evi, mahremiyet olgusuna bağlı olarak içe dönük mekan
kurgusuna sahipken, geleneksel Japon Evi, iç-dış mekan sınırlandırılmasının
olmadığı ve doğayla sürekliliğin ön planda olduğu bir planlama sunar.
Geleneksel Japon Evi’nin tasarımında, tinsel ve dinsel
değerler (sembolik öğeler) ön plana çıkarken, Türk Evi’nde rasyonelliğin ve
işlevselliğin daha baskın olduğu görülmektedir.
Sonuç olarak, Türk Evi'nin kompleks yapım teknikleri ve içe
dönük düzeni, geleneksel Japon Evi'nin ise dikme-kiriş sistemi, hafif
bölücüleri ve doğayla bütünleşme ilkesi ile ayrılan özgün niteliklere sahip
olduğu görülmüştür.
…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder