30 Mayıs 2015 Cumartesi

George Berkeley

George Berkeley (1685-1753)
İrlanda’da doğmuş, Dublin’deki Trinity Kolejde matematik, mantık, dil ve felsefe eğitimi almıştır. 1710’da Protestan Kilisesine rahiplik görevine, 1724’de Derry kilise başkanlığına getirilmiştir.

Felsefeye katkısı Locke’un tutarsızlıklarını eleştirmesiyledir. Öncelikle duyum ve düşünüm ayrımını eleştirerek bunlar arasında köklü bir farklılık olmadığını savunmuştur. Bunlar birbirlerini bütünleyen edimlerdir; duyular ile algılar ve bu algılar zihne düşünebilmek için veri olurlar.

Berkeley, henüz öğrencilik yıllarında madde tözünün varlığından kuşkulanmaya başlamıştı. Ona göre görme ve dokunma duyumlarının bağlantıları mantıksal bir zorunluluk olmayıp sadece alışkanlıktan ileri gelir. Buradan çıkan sonuç Locke’ta nesnel oldukları kabul edilen birincil niteliklerin de ikincil nitelikler gibi öznel olduklarıdır. Yani bunlar gerçekte nesnede bulunmamaktadırlar. Böylece Berkeley Locke’taki birincil ve ikincil nitelikler ayrımını reddedip sadece ikincil nitelikleri kabul etmiş olur.

Berkeley’e göre insan, dışsal cisimlerin varoluşunu kavradığı zaman bütünüyle kendi idelerini düşünmekten başka bir şey yapmamaktadır. Bizim için belli bir algısına sahip olmadığımız hiçbir şey var değildir. Tüm cisimler bir duyumlar kompleksinden başka bir şey değildir. Böylece duyularla algılanan renk, tat koku gibi niteliklerin dışında biçim, büyüklük gibi daha başka birincil nitelikler denen şeyler yoktur. Bir obje, algılanmış niteliklerin bir toplamıdır ve var olmak algılanmış olmaktır (esse est percipi).

Berkeley ‘madde’ teriminin anlamdan yoksun, anlamca boş bir terim olduğu sonucunu çıkarır. Bu konuyu Hylas ile Philonous Arasında Üç Diyalog adlı yapıtının birinci diyaloğunda irdelemiştir: Locke, töz ya da maddenin duyuladığımız niteliklere dayanak (substratum) oluşturduğunu ya da onları desteklediğini öne sürmüştü. ‘Dayanak (substratum)’ sözcüğünün ne olduğu bu iki kişi arasında araştırılır, ancak bir sonuca varılamaz. Bunun ve ‘madde’ teriminin soyut varlıkları gösteren terimler oldukları kabul edilir; soyut terimlerin gösterdiği şeylerin düşünülemediği ve bu nedenle ve bu terimlerin anlamsız oldukları onaylanır.

Berkeley bilim insanına meydan okuyarak duyulur dünyadan başka bir gerçeklik olup olmadığını göstermek ister. Berkeley bilim alanında sıkça kullanılan güç, çekim ve ağırlık gibi sözcüklerin gerçek fiziksel varlıklara işaret ettiğine ve onların adlında da maddesel tözün yer aldığına inanıldığını söyler. Bunların tümü de karşılığı olmayan soyut terimlerdir. Gerçekten sahip olduğumuz tek bilgi özel deneyimlerin bilgisidir.
Locke, insan ancak bilincin içindekileri bilebilir, onlara anlamlar yükleyebilir dedikten sonra Berkeley bu önermeden hareketle deneyciliği en üst aşamasına ulaştırarak idealizme ulaşmıştır.
Fiziksel dünyanın zihin dışında bir gerçekliği olmadığını öne süren Berkeley, maddesel gerçekliğin zihne bağlı olduğunu söylemiştir. Berkeley göre madde yoktur, gerçek töz idedir.

Berkeley’de Birincil ve İkincil Nitelikler Ayrımı ve Algı Kuramı
Locke’un nesnelerin kendisine atfettiğimizi söylediği ikincil nitelikler Berkeley’e göre, algılayan kişinin zihnindedir. Dolayısıyla görelidirler. Maddi tözü kabul etmeyen Berkeley birincil niteliklerin de zihne bağlı ve göreli olduklarını söyler.
Berkeley’in görüşüne göre, bir şeyin var olduğunu söylemek, onun bir zihin tarafından algılandığını ya da algılanabileceğini söylemek demektir. Buradan hareketle, Berkeley, dış dünyanın, zihinden bağımsız bir gerçekliği olamayacağı sonucuna varmıştır.

Berkeley’in Metafiziği
Bütün insan zihinleri zaman zaman durarak ilgisini nesnelerden başka tarafa çektiği için “her zaman algılamak için hazır olan” bir Dışsal Zihin vardır. Bu zihin tüm şeyleri bilir ve kavrar ve onları bizim görüşümüze kendisinin takdir ettiği kurallara göre o tarzda gösterir ki, bu durum bizim tarafımızdan doğa yasaları terimiyle ifade edilir. Şeylerin varoluşu bundan dolayı Tanrı’nın varoluşuna bağımlıdır ve Tanrı doğadaki şeylerin düzenliliğinin nedenidir. Bizim zihnimizde bulunan ideler, Tanrı’nın bize bildirmiş olduğu idelerdir. Böylece bizim günlük deneyim içinde algıladığımız nesnelerin nedeni madde ya da töz değil, Tanrı’dır.

Berkeley’in metafiziği spiritüalizm ve idealizm terimleriyle nitelenebilecek türdendir: Buna göre evrende sonul gerçeklik olarak Tanrısal zihin ile biz insanların sınırlı zihinleri ya da ölümlü ruhları ve bir de bu zihinlerin ideleri vardır.
---

Modern Felsefe I
Prof. Dr. Sara Çelik
Anadolu Üniversitesi Yayınları, Yayın No: 2588
Haziran 2012, Eskişehir

-
Zihin Felsefesi
Doç. Dr. Kamuran Gödelek
Anadolu Üniversitesi Yayını No: 2337
Ocak 2013, Eskişehir

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder