6 Mayıs 2015 Çarşamba

İshak Güven Güvelioğlu - İpsiz Recep

İshak Güven Güvelioğlu - İpsiz Recep
Kuvâ-yi Milliye’nin Rizeli Emicesi


Recep Reis müfrezesi Sarıyer, Şile, Beykoz’dan sonra geçtiği Kocaeli yarımadasında Kefken, Karasu, Kandıra, Ereğli ve Zonguldak havalisinde vatanı işgal eden İngiliz, Fransız ve Yunanlılara karşı savaşmış ve kahramanlık destanları yazmıştır. (s. 10)

Recep Reis’in aile adı 1926 tarihli nüfus cüzdanında Abdullah Emiralioğlu olarak yazılıdır. Abdullah, Recep’in dedesinin adıdır.
Rize Nüfus Defteri Haldoz Mahallesi bölümünün 79. Sırasında Recep’in babası “Sarı sakallı Hüseyin bin Abdullah olarak kayıtlıdır.
Recep’in babası 1795 doğumludur.
Hüseyin sarı sakallı olduğu için kendisine Sarı Hüseyin denmiş (s. 15)

1872 tarihli Rize Tapu Müdürlüğü Yoklama Sicili’ndeki arazi kaydında Sarı Hüseyin’in 1275 (1859) yılında öldüğü yazar. Recep’in anası Çayeli’nin Demirhisar (Perkam) köyünden, Keçeli ailesinden Cemile Hanım’dır.

Recep’in doğum tarihi nüfus kayıtlarında 1 Temmuz 1278 (1862) olarak görülmektedir.
Yaşıtlarının beyanına göre Recep’in doğum tarihi 1855 yılıdır. (s. 16)

Sarı Hüseyin’in çocukları (…) zamanın en geçerli mesleği olan denizciliğe yöneldi.
Recep takasıyla Rusya’nın muhtelif limanlarına limon ve portakal götürüp gaz yağı, tuz, mısır, şeker ve un gibi gıda maddeleri getirirdi. Bu arada yolcu da taşırdı.

Recep ata binmekte, nişancılıkta çok maharetliydi.
Eli çok açıktı.
Bütün malını hibe etti.
Malsız mülksüz kaldığı için halk kendisine “İpsiz” lakabını taktı.
Karadeniz’de korsanlık yapar (…) zenginden alıp fakire verirdi. (s. 18-19)

Kadın ve namus konusunda çok hassastı.
Birisini vuracağı zaman burnunu çekerdi. Bu durum onun için bir tik halini almıştı.

Beş vakit namazını kılardı.
Müfrezesindeki gönüllüler ona “Emice” derdi.

Adil ve disiplinliydi. Düzene ve talimatlara aykırı davrananları affetmez, şiddetle cezalandırırdı.

21 Temmuz 1905
Yıldız Camii’nde Ermeni teröristler bombalı bir saldırıda bulundu.
26 insan öldü, 58 insan da yaralandı. Saldırıda 20 de at parçalandı.

Meydana gelen bu hadiseler üzerine Recep Reis Ermeni teröristlere bir ders vermeyi kararlaştırdı.
Motoruna aldığı Rus vatandaşı 17 Ermeni komitacıyı öldürüp denize attı.
Ruslar, Recep’i tutuklayıp Sibirya’ya hapishaneye gönderdiler.
1917 yılına kadar burada hapis yatan Recep bir yolunu bulup firar etti. Aynı yılın sonbahar aylarında Rize’ye dönebildi.

Kurtuluş Komitesi
Mühendis Osman Nuri (Özgen) Bey’in başkanlığında kurulan komite Recep Reis’i de kendilerine katılmaya davet eder. Davete icabet eder.
Kurtuluş Komitesi üyeleri Gümrük binası önünde toplanıp Türk bayrağını göndere çekerek kurtuluşu ilan ederler. (s. 21)

 Rusların çekilmesinden sonra bölgede büyük bir otorite boşluğu oluşmuştu.
Eşkıyalık (…) almış başını gidiyordu.
Recep Reis bu sırada (…) 5-6 kişilik gurupla (Kansız Ali, Hüseyin Yardımcı, Kara Emin ve İzzet Çavuş) eşkıyalarla mücadele ediyordu. (s. 23)

Recep Reis, işgal döneminde Rize sahillerinde karaya oturmuş olan 250 tonluk bir Rus yelkenlisini yüzdürerek kendisine mal etti. Bununla Zonguldak’tan İstanbul’a kömür nakliye işleri yapmaya başladı. Bu çalışmaları yelkenlisinin 1920 yılı başlarında Kefken açıklarında batmasına kadar devam etti.
Recep Reis, adamlarıyla yüzerek karaya çıktıktan sonra “Ben burada battım, burada çıkacağım” diye yemin etti.
Recep Reis burada Kefken açıklarından geçen gemileri soymaya ve korsanlık yapmaya başladı, bunun üzerine idama mahkûm edildi.

O dönemde İstanbul’da İngiliz işgalcilerin desteğiyle şımaran birçok Rum çetesi türemişti.
Recep Reis Rum çetelerine karşı bir müfreze kurmaya karar verdi. (s. 24)

Temeli Sarıyer’de atılan bu teşekkül Milli Mücadele boyunca mühim hizmetler ifa etti.

Yunanlıların Sakarya dolaylarına kadar gelmesi üzerine Recep Reis, Şile’ye, oradan da Kefken Adası’na geçti.
Bunu haber alan birçok genç, Rize ve İstanbul’dan gelip müfrezeye katıldı.
Sayıları 100 kişiye çıktı.
Trabzonlu Dr. Yüzbaşı Raik Bey, Recep Reis’i Kuvâ-yı Milliye adına hareket etmeye ikna etti.
Müfrezeyi daha da güçlendirmeye karar veren Recep Reis, Rize’de bulunan Mataracı Mehmet Efendi’ye haber gönderip gönüllü toplamasını istedi. (s. 27)

Gönüllü gurupların başında âmir olarak Tuzcuoğlu Halit Ağa, kardeşi Hüseyin Ağa ve Perkamlı Hafız Muharrem Keçeli bulunuyordu.

Müfreze içerisinde Hasan – Bayram Ali Çekmiş kardeşler ile Zekeriya Tiryaki, Recep Reis’in en çok güvendiği kişiler olarak hep ön plana çıktılar.

Çetenin eğitimi ve Ankara ile irtibatını sağlamak için Yüzbaşı Muhittin (Salor) Bey ile birlikte üç subay görevlendirilir.
Recep Reis’e Sakarya Sevâhili Kumandanı unvanı ile milis yüzbaşı rütbesi verilir. (s. 29)

Recep Reis’e Büyük Millet Meclisi adına teskere verme yetkisi verilmişti. 1923 yılına kadar Karasu’da kalan Recep Reis, savaştan sonra herkesin teskeresini vererek müfrezeyi dağıttı. (s. 33)

Rum çetelerinden biri Sarıyer’in Rum köylerinden Domuzdere’de (Gümüşdere) teşekkül etmişti.
Recep Reis, 14 Mart 1920 sabahında (…) Rum çetesinin önünü kesti ve bunları Zekeriyaköy’ün güneybatısında Kokmuşpınar deresi mevkiinde öldürüp yol üzerine bıraktı. (s. 35)

Halkın başına bela kesilen diğer bir Rum çetesi de Andoon çetesi idi. Andon zaman zaman Boğaz’da bir lokantada yemek yerdi. Bunu öğrenen Recep Reis, lokanta sahibine kendini acındırarak bulaşıkçı olarak işe girdi.
Beklenen akşam Andon, çetesiyle birlikte lokantaya geldi.
Yiyecek servisini yapmak üzere Recep Reis öne atıldı.
Tepsiyi Andon’un önüne koyduktan sonra tabancayı ateşledi ve çete başını öldürdü. Lokantayı saran adamları, çetenin geri kalanını öldürdüler.

Rum çetelerinden biri de Kartal’da teşekkül etmişti.
Bu çete akşam olunca Kartal meydanında bulunan asırlık çınar ağacının altında toplanır, içki içer ve çevreden Müslüman kızları toplayarak oynatmaya çalışırdı.
Recep Reis ve adamları balıkçı tekneleri ile Kartal sahiline geldi ve balık tutma hazırlığı yapar gibi teknelerindeki ağların yırtık, gedik yerlerini dikmeye başladılar.
Akşam olup da Rum çetesi meydana çıkınca, Recep Reis ve adamları ağların altında sakladıkları mavzerleri çıkarıp çeteyi kurşun yağmuruna tuttu.

Paşaköy’deki Rum çetesini Çolakoğlu Hüseyin temizdi. Poyrazköy’de yuvalanmış bir Ermeni çetesini de yine Çolakoğlu Hüseyin ortadan kaldırdı. (s. 37)

O tarihlerde Beykoz’da “İrakli” adında Türk düşmanı bir Rum bakkallık yapıyor ve İngilizlere casusluk ediyordu.
…milli müfrezelerden intikam almak düşüncesiyle taş ocaklarında çalışan 27 Laz’ı, Kuvâ-yı Milliyecidir diyerek İngilizlere kurşuna dizdirtmişti.

Kalkandereli Kamburoğlu Şevki, Velioğlu Kara Mustafa ve Çolakoğlu Hüseyin’in de aralarında bulunduğu gurup, Beykoz ile Paşabahçe arasında Sultançayırı mevkiine yanaşmış bulunan İngiliz gemisine hücum ederek İngiliz komutanı öldürdü ve esir aldıkları birkaç askeri de karaya çıkarıp, o civarda bulunan bir köprünün üstünde vurarak dereye attılar. (s. 39)

Recep Reis ve adamları İngiliz tarafından her yerde aranmaktaydı.
Sakarya dolaylarına ve Kefken Adası’na geçmeye karar verdiler.

Bu dönemde Yunanlılar 200 kadar asker ile Çatalca’yı işgal edip Müslüman Tük halkına eziyet etmeye başlamışlardı.
Recep Reis, yanına aldığı 30 kişilik kuvvetle 1919 yılı Kasım ayında Çatalca’ya geldi (asayişi sağladı).

Recep Reis müfrezesi Kuvâ-yı Milliye’deki en büyük hizmetlerinden birini de İkinci İnönü Savaşı sırasında yaptı.
Kanrıda’da bulunan Yunan Tugayı’nın İnönü hattındaki ana kuvvetlere katılmasını önlemek gerekiyordu.
300 kişilik Recep Reis müfrezesi düşmanı oyalayarak Yunan kuvvetlerinin birleşmesini engelledi. (s. 48-49)

Yunanlıların Sakarya doğusuna geçip Anadolu’nun kuzeydoğusuna yönelmeye çalışması üzerine, Recep Reis müfrezesi direnişe geçti ve Yunan kuvvetlerini yenerek onları Kocaeli bölgesinden atmayı başardı. Nizamiye askerleri ve Recep Reis müfrezesinin birlikte mücadele ettiği Zilfer Ovası Savaşında 7000 Yunanlı öldürüldü. Müfrezeden 40 ve Nizamiye askerlerinden de 40 olmak üzere toplam 80 şehit verildi bu mücadelede.

Bir gün (…) Recep Reis ile birlikte bulunan 4 kişi Sakarya nehrinin isyancılar tarafında bulunurlar. Çerkezler bunları yakalamaları halinde dilim dilim keseceklerini ilan ederler. Recep Reis, yanındakilere, ellerini atlarının kuyruklarına bağlamalarını ve taşmış olmasına rağmen Sakarya nehrine doğru sürmelerini söyler. Atlar onları sürükleyip Karasu tarafına geçirir. (s. 50)

Alemdar kurtarma gemisi
27 Ocak 1921 sabahı Trabzon’a gitmek üzere Zonguldak’a doğru hareket eder.
Fransızlar C-27 hücumbotunu görevlendirerek Alemdar’ı Bababurnu’nda yakalar. 
Alemdar’ı İstanbul’a götürmek üzere yola çıkarlar.
Mürettebat Fransızları etkisiz hale getirip rotayı değiştirirler.
Bunun üzerine C-27 hücumbotu ile Alemdar arasında çatışma çıkar. Alemdar, çatışma atılda Ereğli limanına yaklaşır. Bölgede bulunan İpsiz Recep’in adamları Alemdar’ın yardımına yetişir. Fransızlar kaçarak kurtulurlar. (s. 55-57)

5’li mavzeri işaret ve serçe parmaklarını kullanarak otomatik silah gibi kullanma becerisi kazanmış Kansız Ali, Recep Reis’in en önemli adamlarından biriydi.
Kansız Ali, gönüllüler arasında ayrı bir gurubu komuta ediyordu.
Bu gurup cepheye vardıktan sonra zaman zaman rahat durmadı ve Recep Reis ile Kansız Ali’nin arası bozuldu.
Kara Hüseyin, Recep Reis’e gelerek Kansız Ali’nin suikast hazırlığında olduğunu bildirdi.
Kansız Ali öldürüldü ve bu olaydan sonra ona bağlı adamları çeteden firar ettiler.
Sayıları 30 civarında olan Kansız Ali gurubu, bir taka ile Ereğli’ye gelmişse de silahlarını bırakmaları karşılığında serbest bırakıldılar. (s. 62-63)

Mustafa Kemal Paşa savaştan sonra İpsiz Recep Reis’i Ankara’ya çağırdı. Recep Reis, 25 arkadaşıyla birlikte At sırtında yola çıkıp 6 günde Ankara’ya ulaştı. Bandoyla karşılandılar. Mustafa Kemal Paşa, Recep Reis’e “Benden ne istersin” diye sordu. “Paşam senden tek isteğim var. Sakarya nehrinin Karadeniz’e döküldüğü yerde bir köy kurmak istiyorum” dedi.
Bugünkü Yenşmahalle’yi oluşturan alanın büyük kısmı mera olarak Recep Reis’e tahsis edildi. Recep Reis bu alanın çoğunu buraya göç etmiş halka dağıttı.
Kurulan yere “İnadiye” adı verildi. 1954 yılında İnadiye adı Yenimahalle olarak değiştirildi. (s. 65)

Recep Reis Karasu’da Kızılcık köyüne yerleşti.
5 yıl Yenimahalle’deki evinde yaşadıktan sonra 11 Haziran 1928 yılında vefat etti.

Recep Reis’e rütbe ve madalya verildiği zaman (…) madalyayı almamıştı.15675 sayı ve 23.9.1929 tarihli İstiklal Madalyası, ölümünden sonra eşi Nadire Hanım’a verildi.

Ereğli Liman reisi olan Deniz Kıdemli Yüzbaşı Nazmi Bey, 1927 yılında (…) Recep Reis’e dair hatıraları Haftalık Mecmua’da yayınlamıştır. 117. sayıda itibaren 10 hafta boyunca bu yazılar devam etmiştir.

---

Kaknüs Yayınları

2010

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder