25 Mayıs 2015 Pazartesi

Mustafa Armağan - Osmanlı'nın Kayıp Atlası

Mustafa Armağan - Osmanlı'nın Kayıp Atlası

Osmanlı tarihinin Livingstone’u olmadan Braudel’i olmayacaktır.

Birinci bölümde, Osmanlı gerilemesi tezi çeşitli açılardan çürütülüyor.
İkinci bölüm, Osmanlı toplumunun (…) değişebilen ve değişmesini bilen bir toplum olduğu gerçeğini vurguluyor.
Üçüncü bölüm, Osmanlı-İslam şehrinin hangi ilkelere dayandığını belirlemeye girişiyor.
Son bölüm 4 Osmanlı aydınının hayatlarına yeni bir yaklaşımla eğiliyor (Şeyhülislam Karaçelebizade Abdülaziz Efendi, Vanî Mehmed Efendi, Niyazi Mısrî, Sabatay Sevi).

Yükseliş döneminde hep başarı notu (+) yeniçerilerin / gerileme döneminde ise sistemin olanca olumsuzluklarının faturası (yine yeniçerilere kesilir. (s. 23)

1683 Avusturya savaşında Osmanlı tüfeklerinin bazılarının kondüsyonunun rakiplerininkinden daha üstün olduğu görülmüştür (netice itibariyle bu savaşın sonunda Osmanlı Devleti, tarihinin en ağır hezimetlerinden birini yaşadı, demek ki 3-5 tüfeğin kaliteli olduğunu ima etmekle ilerleme sağlanmıyor, tarih değişmiyor). (s. 28)

Dönemleştirme şablonu / alışkanlığının kendi tarih geleneğimizin bir parçası olmayıp “oryantalistleşmemiz” ile ilgili olduğunu tespit etmek önemlidir.

Despotizm, iki bin yıl boyunca Batı’da kendisi gibi olmayan bazı sistemleri karalamak amacıyla kullanılmış bir terim.

Aristoteles / Aristoteles’e göre despotizm, Asyalı barbarlara has bir yönetim biçimidir.
Ona göre tabiatı icabı köle olan Asyalı sürüler, tek bir kişinin yönetimi altında yaşamaya alışkındır.

Valensi’ye göre Doğu despotizmi, Batı’nın iktidar fantasmasını tatmin etmek uğruna kendisi dışındakilere, Doğululara yansıttığı bir imajdan ibarettir.

Despot nasıl Avrupa iktidar tutkusunu ele veren bir icatsa, Harem de şehvet tutkusunu ele veren bir fantazidir. (s. 51)

1838 İngiliz-Osmanlı Ticaret Antlaşması / yeniçerilerin yok edilmesinin hemen sonrasına denk gelmesi hoş bir tesadüf…

Levant Company’nın ancak 1826’dan yani Yeniçeri Ocağı imha edildikten sonra sularımıza girebildiği bilgisine ne dersiniz? (s. 63)

“Amaca uygun bir geçmiş zaman yoksa her zaman için yeniden icat edilebilir.”
Eric Hobsbawm


İlk Türk denizaltısı / 1887’de suya indi.
İkincisi (Abdülmecid adıyla) 1888’de suya indi.

Florence Nightingale
Kırım Harbi İstanbul’u kurtarmak için yapılmıştır ama sonuçta hiç de hesapta olmayan biçimde Tanzimat’ın getirmek istediği Batılı insan tipinin kanlı canlı numunelerini İstanbul’un mahremiyetine sokmak suretiyle ciddi bir kırılma etkisi yaratmış, bir yerde Tanzimat’ın “Tatlısu Frengi” tiplemesinin ilk örneğini, Türk aydını, Kırım Harbi yıllarında önünde hazır bulmuştur. (s. 92)

Florence Nightingale, gönüllü hasta bakıcı olarak 38 hanım yoldaş bulup Üsküdar’a yollanır (24 rahibe + 14 hemşire).

(Aynı dönemde) Jamaikalı Mary Seacole / gönüllü olarak cepheye gitmek için savunma bakanlığına müracaat eder, ancak geri çevrilir.
Seacole, Üsküdar’a kadar gelir, Florence Nightingale ile görüşür. Onun ekibine katılmayı arzu ettiğini söyler ancak ret cevabı alır.
Seacole, tamamen kendi imkânlarıyla Kırım’a gitmiş, cephede askerin yanı başında (…) çırpınmıştır.

Florence Nightingale tifo ve dizanteri gibi öldürücü olmayan hastalıklara uyguladığı yanlış teşhis ve tedavi yüzünden 15 bin İngiliz askerini ölüme yollamıştı. (s. 95)

Cevdet Paşa
Paşa’ya göre din adamları matbaanın gelmesine karşı çıkmak bir yana aksine onun en büyük destekçileri olmuşlardır.
Vankulu Lügati’nde 11 âlim takriz kaleme almıştır.

Braudel

Patrona Halil İsyanı
Abdi Tarihi, Patrona İsyanı’nı (…) başarıyla aktaran bir metindir.

Lâle Devri

Weber
Ona göre ekonomik açıdan şehir, geçimlerini ziraattan ziyade ticaretten sağlayan insanların yerleşimleriydi.
Şehir / üretici, tüketici, ticarî şehir.

Weber’in şehir hakkındaki incelemesi, Protestan ahlakı üzerine yazdığı meşhur kitabının mütemmim cüzü mahiyetindedir ve dikkati hep kapitalizmin nasıl doğduğu üzerinde odaklanmış gibidir.

İslam şehirleri kurumlardan çok insanı esas almış şehirlerdir.
---

Gelenek Yayınları

Ekim 2004

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder