Jenn Cianca - Kutsal Ritüel, Dünyevi Alan - Notlar
Roma Evi, Erken
Hıristiyan Buluşma Yeri
Sacred ritual, profane space, the Roman house as early
Christian meeting place, McGill-Queen’s
University Press, Montreal, 2018
Kitap; Durkheim ve Eliade gibi teorisyenlerin kutsal/dünyevi
mekân hakkındaki teorilerini özetlerken, ritüel pratiğin ve bedenselliğin
Hristiyanların bu evlerde nasıl yeni bir kutsallık inşa ettiğini göstermedeki
önemini tartışmaktadır.
Giriş
İlk Hristiyan grupları genellikle zıt inançlar ve
doktrinlerle boğuşuyordu. İsa hareketinin taraftarları, özel alanlarda
buluşuyor, ev içi uygulamalarını ibadet uygulamalarına uyarlıyorlardı.
Kalıcı bir ritüel alanının olmaması, ev kilisesindeki kutsal
alanı anlamayı zorlaştırmaktadır.
Erken dönem Hristiyanların mekâna yönelik tutumları, kutsal
mekânın reddine odaklanma eğilimindedir, çünkü inananların kendilerini yakın
bir sonun beklediğini düşündükleri ileri sürülür.
İnananların kolektif topluluğu mekansallığın birincil
biçimiydi.
Çalışma, erken dönem Hristiyan ev kilisesine odaklanmıştır.
1. Bölüm: Ev-Kilise Hristiyanlığının Bağlamı
Ev kilisesi dönemi, birinci yüzyılın ortasından başlar
Hristiyanlar, Konstantin barışına kadar evsel mekanlarda
buluşmaya devam ettiler.
Ev-kilise Hristiyanları çeşitli bir gruptu ve toplantı
alanları sosyo-ekonomik durumlarına bağlıydı. Metinsel kanıtlar, en azından
bazı üyelerin varlıklı olduğunu göstermektedir…
İlk Hristiyanlar tarafından kullanılan evlere dair günümüze
ulaşmış hiçbir örnek yoktur.
2. Bölüm: Roma Ev Mekanı
Aristokrat Evi (Domus)
Atrium evin ana toplanma alanıydı
Tablinum, paterfamilias'ın müşterilerini ağırladığı bir odak
noktasıydı
Cubicula (yatak odaları) ve triclinium (yemek odası) da
önemli sosyal işlevler görüyordu.
Roma evi, Romalı olmanın ne anlama geldiğinin önemli bir
parçasıydı.
Ev, üzerine 'Romalılık' veya 'Roma Katolikliği'nin
resmedilebileceği bir tuvaldi
3. Bölüm: Roma Ev İbadeti
Ev Tanrıları
Kült, Lares, Penates, Genius veya Juno ve Vesta etrafında
şekillenmişti. Lares aileyi ve hane halkını güvende tutarken, Penates mutfak ve
depoların korunmasından sorumluydu. Genius ise paterfamilias'ın başarısının
sürdürülmesinden sorumluydu.
4. Bölüm: Ev-Kilise Hristiyanlığı ve Roma Ev İbadeti
Erken dönem Hristiyan yazılarında ev kültü uygulamasına
atıfta bulunan çok az örnek vardır. Pavlus, 1. Korintliler’de putlara sunulan
etin tüketilmesinden kaçınılması gerektiğini savunur, çünkü putperestlerin
kurban ettikleri "cinlere kurban ettiklerini, Tanrı'ya değil".
Tertullianus (2. yüzyıl sonu), Romalıların ev tanrılarına "bir ev
sahibinin gücüyle davrandığını" belirterek onları küçümser. Tertullianus,
doğum ritüellerini uygulamaya devam eden Hristiyanları, koruyucu ritüellerin
aslında çocuğun ruhunu kötü ruhlara teslim ettiği konusunda uyarır. Augustinus
(5. yüzyıl), ev içi putların Hristiyanlık inancıyla çeliştiği konusunda nettir.
Augustinus'un vaazı, beşinci yüzyılda bile ev içi kült ibadetinin Hristiyan
cemaati içinde hâlâ devam ettiğini gösteren bir işarettir.
Uyarlanmış mekanlarda bile çok tanrılı uygulamaların devam
etmesi, "çok tanrılı imgeler ile Hristiyan uygulamalarının bir arada var
olmasından belli bir düzeyde rahatlık duyulduğunu" gösterir. Yenilenmemiş
ev-kilise mekânlarında ev içi kült uygulamalarının devam etmiş olması
mantıklıdır.
5. Bölüm: Ritüel Yerleştirme: Hristiyanlar Roma Evi
Bu bölümde, ev-kilise toplantısının yapısı ve ritüellerin ev
mekanlarına nasıl yerleştirildiği ele alınmıştır.
Ev Kilisesi Topluluklarının Ritüelleri
Temel buluşma ritüelleri; inananların bir araya gelmesi,
ortak bir yemek (agape/Efkaristiya), vaaz, tanıklıklar, dua ve şarkı söylemeyi
içeriyordu. Mekân açısından en çok zorluk çıkaranlar ortak yemek ve vaftizdir.
6. Bölüm: Kutsal Mekan ve Ev Kilisesi
Bu bölüm, ev-kilise Hristiyanlarının buluşma alanlarını
kutsal olarak algıladıklarını savunmaktadır. Roma evi tarafsız bir mekân
değildi ve kutsal mekânın yaratılması için Durkheim ve Eliade'nin savunduğu
gibi radikal bir ayrım gerekli değildi.
Kutsal/Dinsiz İkililiğinin Eleştirileri
Jonathan Z. Smith, ideal ile pratik arasındaki
"bilişsel boşluk" kavramına dikkat çeker. Kutsal mekân, "ritüel
mekan, biçimselleştirilmiş, tekrarlanabilir sembolik performanslar için bir
yer" olarak tanımlanır ve ritüel pratiği ile kutsal mekanın üretimi
arasında temel bir ilişki vardır. Kutsal mekan, "geçici de olsa yoğun
yorumlamanın yapılacağı herhangi bir yerde birleşebileceği" anlamına gelen
kutsalın eksen değiştirmesi yoluyla zamansal bir nitelik kazanabilir.
Ritüel Pratik ve Üretimi Kutsal Alan
Ritüel, kutsal mekanın üretiminde etkilidir. Arnold van
Gennep, ritüelin gücünü fark ederek, "ontolojik veya sabit bir kutsal
yerine, geçici, ritüel olarak inşa edilmiş bir kutsal" olduğunu savunur.
Pierre Bourdieu'nun habitus (bedenin alışılmış pratiği) teorisine göre, ritüel
eylemi fiziksel çevreyi bilinçsizce yapılandırır ve kutsal bir alan yaratır.
Roma ev kültü uygulamalarının günlük yaşamın vazgeçilmez bir
parçası olması, ritüel eylemin alışılmış ve bilinçsiz doğası (habitus)
nedeniyle Hıristiyanların kullandığı evlerde tamamen ortadan kalkmasının zor
olduğunu gösterir. Ev içi ritüel, ailenin yapısını ve Roma toplumunun yapısını
ayakta tutar. Dura Europos ve Lullingstone vaka çalışmaları, yenilenmiş
mekanların bile çok tanrılı uygulamalardan tamamen arınmış olmadığını
göstermektedir.
Kutsal Mekan Teorisine Doğru Ev kullanımı-Kilise Hıristiyanlığı
Çalışma, ev-kilise kutsal mekanının karma ideolojiler ve
kimlikler bağlamında incelenmesi gereken yaratıcı bir çerçeve sunar. Önerilen
model, kalıcı olmaktan ziyade geçici nitelikte bir kutsal mekan modelidir. Bu
geçici kutsallık, ritüel performans tarafından belirlenir ve evdeki günlük
yaşamın (ev içi kült uygulamaları dahil) devam etmesine olanak tanır. Kutsal
alanın yaratılması, "belirli zamanlarda belirli bir amaç için bir araya
gelen üye toplulukları tarafından ritüelin gerçekleştirilmesine bağlıydı.
Sonuç
Bu çalışma, ev-kilise Hristiyanlarının, kutsal mekânda
gerçekleştirilen kutsal ritüellere katılımcı oldukları ve aynı zamanda
bedenleri, mekânları ve kimlikleri konusunda sürekli bir müzakere süreci içinde
oldukları fikrini güçlendirir. Ev-kilise Hristiyanları, mekânsız veya yersiz
ibadet edenler olmaktan ziyade, dinamik bir ortamda yerleşmişlerdi. Bu, evin
bir kale gibi değil, aksine sürekli bir müzakere alanı gibi olduğu anlamına
gelir; her bir ritüel, tıpkı bir tiyatro sahnesinin geçici olarak bir hikayeyi
canlandırması gibi, mekanı kısa bir an için kendi kutsal amacı için ayırır.
…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder