28 Ocak 2015 Çarşamba

Herbert Blumer

Herbert Blumer (1900 - 1987)

Chicago Üniversitesinde G. Herbert Mead ile birlikte çalıştı.
Blumer’ın düşüncesinin bir kaynağını, onun öğretmeni olan G. H. Mead’e karşı açıkça duyduğu hayranlık oluşturmaktadır.
Sembolik Etkileşim” kavramını ilk kez Blumer kullanmıştır. En önemli eseri de, 1969 yılında yayınlanan Sembolik Etkileşimcilik adlı kitabıdır.

Sembolik etkileşimcilik, üç temel önermeye dayanmaktadır:
1. İnsanlar nesne ve olaylara karşı, onların kendilerine ifade ettiği anlamlara göre hareket etmektedirler. Sembolik etkileşimcilik bu nedenle, toplumsal ve biyolojik determinizmi reddetmektedir.
2. Anlamlar, insanların birbirleriyle olan etkileşiminden ortaya çıkmaktadır.
3. Anlamlar yorumlayıcı bir süreç içerisinde değişime uğramaktadır.

Nesneler, doğrudan değil, onlara yüklenen anlamlarla tanınmaktadır. Blumer’a göre, bir nesnenin kişiye ifade ettiği anlam, diğer kişilerin o nesne ile ilişkili olarak kendisine davranma biçimi aracılığıyla oluşmaktadır.

Sembolik etkileşimcilik açısından bakıldığında toplum, yaşantılarını sürdüren insanlardan oluşmaktadır. Blumer’ın etkileşimci bakış açısı, sosyolojide önemli bir ağırlığa sahip olan pozitivist, yapısalcı ve sistem yaklaşımları tarafından sunulan görüşlere karşı bir duruş sergilemektedir.
Blumer, işlevselcilerin ihmal ettiği öznel anlam üzerinde durmuş, toplumu özerk bir yapı olarak ele almak yerine, sembolik bir etkileşim olarak ele almıştır.
Blumer’a göre toplum, insan eylemlerinin bir belirleyicisi olarak değil, toplumsal eylemin yer aldığı bir çerçeve olarak görülmektedir.
Toplum, etkileşim hâlindeki insanlardan oluşmaktadır. Kolektif eylem aracılığıyla bir araya gelen bu faaliyetler, örgütleri ve toplumsal yapıyı biçimlendirmektedir.
Etkileşim, başka insanların faaliyetlerine karşılık olarak verilen tepkilerden oluşmaktadır.
Nesneler, kendilerinde bir anlamı içsel olarak taşımamaktadır. Anlam, sembolik etkileşimin bir ürünü olarak ortaya çıkmaktadır.
İnsanlar, kendileri dışındaki nesneleri tanımanın yanı sıra, kendilerini de nesne olarak görebilme yeteneğine sahiptirler.

Kolektif Eylem
Kolektif eylem, grup üyeleri tarafından, eylemlerinin birbirleri ile ilişkili hale getirilerek, uyum içinde olmalarının sağlanması anlamına gelmektedir. Kolektif eylem, Blumer tarafından, “farklı kişilerce sergilenen farklı eylemlerin toplumsal örgütlenişi” olarak tanımlanmaktadır.
Mead’e göre, bireylerin diğerlerinin rollerini alarak, kendilerini diğerlerinin bakış açısıyla gözlemlemesi, toplumda kolektif eylem için temel sağlamaktadır. Bireyler, kendilerinden beklenilen davranışların farkına varmaktadır ve buna göre eylemlerini değiştirmeye yönelmektedir.

Blummer, eylem ve kolektif eylemin örgütlenmesi ile ilgili olarak üç noktayı vurgulamaktadır:
1. Eylem, yorumu (veya tanımlamayı) gerektirmektedir.
2. Eylemin yönü aniden ortaya çıkmaktadır.
3. Kolektif eylemin oluşum süreci bulunmaktadır.

Blumer’ın Yöntemsel Yaklaşımı
Blumer’a göre sembolik etkileşimciliğin merkezinde dünyanın bir imgesi bulunmaktadır. Bu imgenin anlaşılması için Blumer, araştırılması gereken alanlar:
1- Hiçbir şey sabit ve durağan olmadığı için toplumsal hayat sürekli yeniden oluşmaktadır.
2- Toplumsal hayatın meydana getirdiği anlamlar, semboller ve dillerin araştırılması gerekmektedir.
3- Etkileşimler ve bağlantıların her zaman araştırılması gerekmektedir.

Blumer’a göre, bu araştırılması gereken unsurları bir arada tutan temel kavram,
Mead’den alarak geliştirdiği benlik kavramıdır.
Blumer’ın bu konuların çalışılması için önerdiği yöntem, ampirik olmakla birlikte, aşırı nicel bir sosyolojik yaklaşımdan kaçınmaktadır.
Ampirik bilim için gerçeklik, sadece ampirik dünyada ortaya çıkar, sadece orada aranabilir ve doğrulanabilir. Bu nedenle ampirik dünyanın, çalışmanın odağı olması gerekmektedir.
Blumer’a göre bu toplumsal ampirik dünya, insanlar ve onların yaşamları boyunca meydana gelen gündelik eylemlerinden oluşmaktadır. Blumer, bu bilgilere ancak katılım ve gözlem aracılığıyla ulaşılabileceğini belirtmektedir.

---
Modern Sosyoloji Tarihi
Editör: Prof. Dr. Serap Suğur

Anadolu Üniversitesi Yayını No: 2304, Eskişehir, Ocak 2013

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder