Ralf Dahrendorf (1929-2009)
Alman bir politikacının oğlu olarak
Hamburg’da doğdu. Felsefe ve filoloji tahsilinin ardından sosyoloji eğitimi
aldı. Çalışmalarında toplumsal açıklamaların genel ilkelerini belirlemek ve çatışmayı
oluşturan etkenleri ortaya koymakla ilgilenmiştir. Politik kariyere de sahip
olan Dahrendorf, Alman parlamentosunun üyesi olmuş, Sir unvanı alarak Lordlar
Kamarası’nın ömür boyu üyesi olmaya hak kazanmıştır. En önemli eserleri arasında;
Sanayi Toplumunda Sınıf ve Sınıf
Çatışması (1959),
Almanya’da Toplum ve Demokrasi
(1967),
Yeni Özgürlük (1975),
Yaşam Şansları (1979) ve
Modern Sosyal Çatışma
(1988) sayılabilir.
Endüstriyel Toplumda Sınıf ve Sınıf Çatışması (1959) adlı çalışmasında toplumu,
bir yüzü çatışma bir yüzü konsensüs olan iki
yüzlü bir madalyona benzetir. Biri olmadan diğeri de
olamaz.
Konsensüs teorisi, toplumdaki değerler
birliğini ve bu değerler birliğinin toplumsal düzenin oluşması ve korunmasındaki
etkisini incelemelidir. Öte yandan, çatışma teorisi ise toplumdaki çıkar çatışmalarını
ve de otoritenin zorlayıcı gücünün (coercion) toplumsal düzenin korunmasındaki
etkisini incelemelidir.
Dahrendorf çatışmayı toplumsal yapının anlaşılmasında
işlevselcilikteki konsensüs kavramından daha önemli bir kavram olarak görür.
Marksist Kuram Eleştirisi
Endüstriyel Toplumda Sınıf ve Sınıf
Çatışması adlı çalışması Marx’ın çalışmalarının
eleştirel bir okuması üzerine kuruludur.
Dahrendorf, endüstriyel toplumun sadece bir
biçimi olarak gördüğü kapitalizmin, geçirdiği çok önemli bazı değişmelerin 20.
yüzyılda Marx’ın analizlerini büyük ölçüde geçersiz kıldığını ve neticede Marx’ın
yazılarının 20. yüzyılda çatışmanın temelini açıklama konusunda geçerliliğini yitirdiğini
düşünür. Marx’ın ön göremediği bu değişimleri Dahrendorf post-kapitalist toplum
şeklinde kavramlaştırır.
Emek ve sermaye sınışarı, Marx’ın giderek
daha da kutuplaşacakları yönündeki iddiasının aksine, kendi içlerinde giderek
daha da bölünmüşlerdir.
Endüstriyel kapitalist toplumda meydana
gelen önemli dönüşümler:
1- Sermayenin ayrışması (decomposition of
capital)
2- Emeğin ayrışması (decomposition of
labour)
3- “Yeni orta sınıf”ın gelişmesi
4- Toplumsal hareketliliğin artması
5- Eşitliğin artması
Sermayenin ayrışması: Özellikle dev şirketlerin ortaya çıkmasıyla birlikte üretim
araçlarının mülkiyeti ile kontrolü birbirinden ayrışmaya başlamıştır. Büyük şirketler
tıpkı işçiler gibi emek gücü kiralanan uzman yöneticiler (managers) tarafından
yönetilmeye başlamış, böylelikle şirket sahipleri ile şirketi yönetip kontrol
edenler, denetleyenler önemli ölçüde birbirinden ayrışmaya başlamıştır. Bunun
sonucu olarak burjuvazinin tanımlanması giderek zorlaşmaktadır.
Emeğin ayrışması: Teknolojinin gelişmesi
ve uzmanlaşmanın artmasıyla birlikte üretim sürecinde farklı emek düzeyleri
ortaya çıkar. İşçi sınıfı kendi içinde çeşitli kademelere ayrışır. Bu
gelişmelerle birlikte işçi sınıfı birleşmeden ziyade ayrılma/parçalanmaya doğru
gitmektedir.
Yeni orta sınıf: Dahrendorf’a göre bu ad yanıltıcıdır çünkü bu kesim, yani
“yeni orta sınıf” denilen sınıf daha ilk baştan ayrışık doğmuştur ve dolayısıyla
ne bir sınıf, ne bir tabaka ne de bir grup oluşturmaktadır.
Toplumsal hareketliliğin artması: Dahrendorf’a göre
toplumsal hareketlilik endüstriyel toplumların yapısının en önemli unsurlarından
biridir.
Toplumsal eşitliğin artması: İktidarın sosyal devlet ve refah devleti uygulamaları
toplumdaki bireyleri eşitleme noktasında çok önemli bir işleve sahiptir.
Çatışmanın kurumsallaşması (işçi ve işveren örgütleri gibi) emek ve sermayenin
birbirlerini meşru birer çıkar grubu olarak tanımalarıyla başlamıştır.
Devrimci dönüşümü engelleyici nitelikteki
tüm bu gelişmeler Dahrendorf’a göre, Marksist nitelikte bir devrimci dönüşümü
artık imkânsız hâle getirmiştir.
Dahrendorf ve Çatışma Teorisi
Dahrendorf için postkapitalist toplumda meşru
güç/kontrol anlamında kullandığı otorite (yetki) sahibi olmak artık üretim araçlarının
mülkiyetine sahip olmaktan daha önemlidir. Bu nedenle post-kapitalist toplumda
çatışma, ona göre, artık otorite temeli üzerinde gelişmektedir. Böylelikle Dahrendorf’a göre otorite konumlarına katılma veya bu
konumlardan dışlanma postkapitalist toplumda çatışmanın yeni temelidir.
Dahrendorf’a göre otorite
normlar tarafından belirlenmiş belirli toplumsal rol ve mevkilere iliştirilmiş meşru
güçtür.
Güç bireylerin kişiliğine bağlı iken,
otorite her zaman rollerle ya da toplumsal konumlarla ilişkilidir.
Otorite ilişkileri ast-üst (super and
subordination) ilişkileridir, meşru bir tahakküm ve boyun eğme ilişkisidir.
Marx’ın kuramında toplumu bölen, üretim
araçlarının özel mülkiyeti iken Dahrendorf’un kuramında toplumu bölen meşru güç
anlamındaki otoritedir.
Dahrendorf, otorite konumunda, yani egemen
olanlarla tabi olanlar arasındaki ilişkileri yarı gruplar, çıkar grupları ve
çatışma grupları kavramları çerçevesinde incelemeye çalışır.
Yarı Gruplar ve Çıkar Grupları: Her topluluk ve örgütte otorite konumundaki grubun çıkarları
ile otoriteye tabi olan grubun çıkarları arasında bir gerilim ve çatışma vardır.
Bu çıkar çatışması açık olabileceği gibi çok
defa gizlidir.
Gizil çıkarlar üyelerin bilincinde olduğu açık amaçlar şeklinde geliştiklerinde
açık çıkarlara dönüşür. Gizil çıkarlar açık amaçlar olarak ortaya çıkmadıkları
müddetçe yarı grup (quasi group) ya da potansiyel
grup (potential group) çıkarlarıdır. Gizil çıkarların bilinçli amaçlar olarak
açığa çıkmaya başlamasıyla birlikte yarı gruplar çıkar gruplarına (interset groups)
dönüşür.
Dahrendorf, çıkar gruplarının sosyolojik
anlamda grup çatışmasının gerçek aktörleri olduğunu belirtir.
Çatışma grupları: Dahrendorf’un modelinde sınıf ve sınıfsal çatışma, çatışma
grupları anlamında kullanılır. Sınıflar (mesela işçi
sınıfı) zorunlu olarak eşgüdümlenmiş birliklerde (mesela işçi sendikası)
otorite dağılımıyla ilgili yapısal koşulların ortaya çıkardığı çıkar grupları
olarak analiz edilirler.
Postkapitalist toplumda otorite konumunda olanlarla
bundan dışlananlar arasında, “zorunlu olarak eşgüdümlenmiş birlikler” aracılığıyla
sürdürülen bir çatışma her zaman vardır ve bu çatışma Marx’ın kuramında sözü geçen
sınıf çatışmasının yerini almıştır.
Dahrendorf’a göre çatışmanın toplumu bir
arada tutma, demokrasilerde gücün kötüye kullanımının engellenmesi, bireysel
haklar ve hukukun güçlendirilmesi ve de güç kullanma yetkisine sahip olanlar
üzerindeki kontrolün sürdürülmesi gibi çeşitli işlevleri vardır.
Eleştiriler
Güç ve otorite yarışı dışında kalan
toplumsal çatışmaların temellerine ilişkin ayrıntılı bir analiz geliştirmediği
için Dahrendorf’un kuramı eleştirilir.
Marksist cephe ise, çağın gerisinde kalmakla
itham edildikleri için Dahrendorf’a karşı çıkarlar.
Sosyolojik bir kuram olarak “çatışma
teorisi” sınırlı bir yapı olduğu için geleneksel teorilerin yanında eksik
görünmektedir. Çatışma teorisi toplumsal
gerçekliği kısmî olarak açıklamada yararlı, ancak bir bütün olarak analiz
etmede eksiktir.
Ritzer, temel sorunu “yapısal işlevselci kökeninden kendini hiçbir
zaman yeterince kurtaramamış olmak” olan çatışma teorisinin en önemli katkısının
ise Marx’ın çalışmalarına daha sadık teoriler için zemin hazırlaması olduğunu
savunur.
---
Modern Sosyoloji Tarihi
Editör: Prof. Dr. Serap Suğur
Anadolu Üniversitesi Yayını No: 2304,
Eskişehir, Ocak 2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder