Sembolik Etkileşimcilik
Sembolik etkileşimcilik, bireyin davranışlarının toplumsal yönlerini araştırır ve
toplumsallaşma sürecini inceler. George Herbert Mead (1863-1931) bu kuramın öncüsüdür. Mead bütün olarak toplumları
çalışmaktan çok, küçük ölçekli toplumsal süreçleri çözümlemeye daha fazla önem
vermiştir.
Sembolik etkileşimcilik; işlevselcilik ve
yapısalcılıktan farklı olarak aktif, yaratıcı olarak gördüğü bireylere daha
fazla ağırlık vermiştir. Sembolik etkileşimcilere
göre, bireyin davranışı tamamen yapılar tarafından belirlenmemektedir. Birey,
bulunduğu eylemlerde kısmen özgürlüğe ve seçme şansına sahip bulunmaktadır.
Sembolik etkileşimci bakış açısının
vurguladığı en önemli öge benlik kavramıdır. Sembolik etkileşimcilik,
benlik kavramını yaklaşımının merkezine yerleştirerek benliğin irade sahibi,
aktif yönünü odak noktası olarak ele almaktadır.
Sembolik etkileşimci yaklaşım tarafından
toplumsal eylem, bireylerin bu eylemlere yükledikleri anlamlar bağlamında ele
alınmaktadır.
William Isaac Thomas (1863-1947) ve Charles Horton Cooley (1864-1929) erken dönem etkileşimci bakış açısının oluşumu
sürecinde önemli katkılarda bulunmuşlardır.
Mead, çalışmalarında Cooley’nin yaklaşımından etkilenmiş, onun ayna benlik (looking-glass self) kavramını geliştirmiştir.
Bu anlamda Mead benlik kavramını, toplumsal bir fenomen olarak ele almıştır.
Toplumsal benliğin, diğerleriyle toplumsal etkileşim süreci aracılığıyla ortaya
çıktığını belirtmiştir.
Blumer ise sembolik etkileşime yönelik kuramsal yaklaşımını
Mead’in sosyal psikoloji anlayışı çerçevesinde geliştirmiştir.
Sembolik Etkileşimde Sembol ve Anlamlar
Sembol, bir şeyi ifade eden herhangi bir jest, işaret veya nesne
olarak tanımlanmaktadır.
Sembol, nesne ya da olayları özel bir
biçimde tanımlamaktadır.
Semboller, nesne ve olaylara özel bir anlam
yüklemektedir.
Hayatta kalmak ve yaşamlarını sürdürebilmek
için insanlar, anlamlara ihtiyaç duymaktadırlar.
Sembolik etkileşimde dil ve jestler en
önemli semboller olarak tanımlanmaktadır.
Jestler ise ipucu olarak hizmet etmektedirler.
Sembolik Etkileşimciliğin Temel Varsayımları
İnsanlar, öğrenilmiş anlamların sembolik
bir dünyasında yaşarlar.
Semboller, toplumsal süreçlerde ortaya çıkar
ve paylaşılır.
Zihin, teleolojik bir varlıktır (İnsanlar
doğuştan bilinç sahibi değillerdir. Bilinç, insanların topluma katılımının
sonucu olarak ortaya çıkmaktadır).
Benlik, toplumsal bir kurgudur (Benlik,
toplumsal süreç içinde gelişmekte ve bireyin yaşamı boyunca sürekli bir gelişime
ve değişime uğramaktadır).
Toplum, toplumsal süreçler sonucunda ortaya
çıkan dilsel ya da sembolik bir kurgudur.
“Sempatetik içe bakış” (sympathetic introspection) sorgulamanın zorunlu bir
biçimidir (İnsanlar şeylere onların sembolik anlamları temelinde tepki
vermektedirler. Bu nedenle, insan davranışının anlaşılması için, toplumsal
aktörün bu şeylere yüklediği anlamların anlaşılması gerekmektedir. Bu bağlamda
anlama, Cooley’nin kullandığı kavram ile “sempatetik içe bakış”
gerektirmektedir).
W. I. Thomas ve C. H. Cooley
Thomas’ın katkıları arasında yetişkinlerin toplumsallaşması (toplumsal aktörlerin,
sürecin sonraki aşamalarında yeni roller almalarını ifade eder) ve durum tanımlaması
(definition of the situation) kavramlarını oluşturması yer almaktadır.
Durum tanımlaması ise, toplumsal etkileşim ile oluşan nesnel sonuçların birey
tarafından öznel olarak değerlendirilmesidir.
Thomas’a göre, insanlar toplumsal olgulara
öznel anlamlar yüklemektedir. Bu nedenle Thomas, öznel olanın incelenmesi
gerektiğini vurgulamıştır.
Cooley ise, ayna
benlik (looking-glass self) ve birincil grup kavramları ile etkileşimci
bakış açısını vurgulamış ve aynı zamanda toplumun zihinsel olarak tasarlanması
teorisini geliştirmiştir.
Ayna benlik, bireyin kendi benliğini, başkalarının ona ilişkin tavırları,
eylemleri ve tepkileri temelinde algılama süreci olarak tanımlanabilmektedir.
Ayna benliği oluşturan üç öğe:
1. Kendi görünüşümüzün diğer kişiler tarafından
nasıl göründüğünün imgelenmesi,
2. Kendi görünüşümüzle ilgili diğerlerinin
tepkilerinin değerlendirilmesi,
3. Bunların sonucunda kendimizi nasıl
(gurur veya utanma gibi) hissettiğimizdir.
Cooley’nin yaklaşımında benlik, başka
insanlarla ve bir bütün olarak toplumla olan etkileşim sonucunda ortaya çıkmaktadır.
Sempatetik içe bakış yöntemi, insanların tavır ve hareketlerinin nedenlerini araştırmaktadır.
Sempatetik içe bakış, bireylerin başkalarını anlamak için kendilerini onların
yerine koyma yöntemini ifade etmektedir.
Sembolik Etkileşimciliğe Yönelik
Eleştiriler
Sembolik etkileşimciliğin genel olarak eleştirilen yönü, çalışmalarının
mikro ölçek üzerinde yoğunlaşması olmaktadır.
Sembolik etkileşimcilerin toplumsal ve tarihsel faktörlere
yeterince ilgi göstermemeleri, önemli bir ihmal olarak kabul edilmektedir.
---
Modern Sosyoloji Tarihi
Editör: Prof. Dr. Serap Suğur
Anadolu Üniversitesi Yayını No: 2304,
Eskişehir, Ocak 2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder